Hasat koleksiyonuma geçen hafta bir yenisini ekledim. Aydın’ın incir hasadı. Belediye Başkanı Topuklu Efe’nin, bu hasada şenlik havası katarak tüm Türkiye’yi bu şehrimize çekeceğine inanıyorum.
Başka diyarlarda hasat mevsimi bir şenliktir. Üretici, zorlu geçen bir yılın ardından, tüm yorgunlukların acısını çıkarır. İçer, sarhoş olur, dans eder, kendinden geçer. Bir sevinç, bir coşku... Hasat mevsimlerinde tüm bölgeye bir mutluluk hâkim olur. Herkesin yüzü güler, kalplerde dostluklar yeşerir.
Bizdeyse hasat, ürün kaldırmaktan öte pek bir anlam taşımaz. Hatta hasatta öfkeler daha da kabarır. Çünkü üretici ürününün değerini alamamaktan şikâyet eder. Zamlardan yakınır. Protesto olsun diye bir yıllık emeğini yollara döker. Bizim hasatlara bir hüzün hâkimdir hep.
Düğünler hariç! Düğünler hep hasada denk gelir. Üründen gelen parayla yeni yuvalar kurulur. Şarkılar söylenir, müzikler çalınır, oyunlar oynanır... Hepsi bu kadar. Hasadın neşesi düğünle sınırlıdır. Karpuz güzeli seçilse de, kayısı festivali yapılsa da, sarmısak için eğlenceler düzenlense de bizim üreticimiz şenliğe pek açık değildir.
Türkiye’de iki hasat kendini biraz hissettirir. Bunlardan biri üzüm hasadıdır. Ağustos sonunda Bozcaada şenlenir. Sokaklar müzik sesleriyle dolar. Her köşede çiftler dans ederek fısıldaşır. Şarap şişeleri elden ele dolaşır. Ada, günler boyu şen kahkahalarla çınlar durur. Gönül ister ki ‘Türkiye’nin Bordeaux’su sayılan Denizli’nin Güney ilçesinde de, Çeşme’de de, kıymetli üzümlerin yetiştirildiği Saroz’da da, Öküzgözü ile Boğazkere’nin diyarı Elazığ civarında da bu şenlikler yapılsın.
Diğer şenlikli bir hasat da kasım başında yapılan zeytin hasadıdır. Ayvalıklı yöneticilerin önayak olduğu bu şenliklerde özellikle Cunda Adası, Türkiye’nin dört bir yanından gelen zeytinseverlerle dolar taşar. Tüm gökyüzü zeytinyağı kokar. Zeytin ağaçlarının altına masalar kurulur, lokantalarda masaları zeytinyağlı mezeler süsler. Kadehler zeytin için kalkar. Oysa, dağı taşı zeytin ağacıyla kaplanmış Edremit Körfezi’nde, Gemlik’te, Milas’ta ya da diğer Ege sahillerinde hasat zamanı çıt çıkmaz nedense. Veya çıkar da biz duymayız.
Sessiz sedasız yapılan bir başka hasat da çay hasadıdır. Rize’nin zümrüt yeşili çay bahçelerinde çoğunluğu kadın olan çay işçileri, sırtlarındaki küfeleri doldurmaya çalışırlar. Bırakın eğlenceyi, türkü bile fısıldamazlar. Üreticilerin derdi devletin açıklayacağı alım fiyatlarıdır. Onun için çay hasadına neşe yerine öfke hâkim olur genellikle.
Kastamonu Taşköprü’nün sarımsak hasadındaysa bir günlüğüne de olsa kasaba şenlenir. Şarkıcılar, türkücüler, ünlüler boy gösterir kasaba sokaklarında.
BİR SEPETE, BİR MİDEYE
Hasat koleksiyonuma geçen hafta bir de incir hasadını ekledim. İncir denince akla hemen Aydın gelir. Nasıl gelmesin ki! Tamı tamına 6 milyon 900 bin ağacın bulunduğu bu bereketli bahçeler, dünyanın incir başkentidir.
Hasada gittiğimde Aydın her zamanki gibi çok sıcaktı. Aydın’ın sıcağı meşhurdur, insanı bayıltır. İşte böyle bir günde, büyükçe bir bahçeye gidip, incir topladım. Önce incirin olup olmadığını nasıl anlayacağımı sordum. Yanıt hoşuma gitti: “Beyim, parmaklarınla şöyle bir sık, meme gibi yumuşaksa olmuş demektir.” Öyle yaptım ve sepetimi doldurdum.
İncir toplamak çok keyifliydi. Bir tane sepete, bir tane mideye atıyordum. Anında tüketilebilen bir hasat. Halbuki üzümün şarap, zeytinin yağ olması için beklemek gerek. Burada tek dezavantaj bayıltıcı sıcak. Ben sıcağı sevmiyorum ama incir çok seviyor. Çünkü lezzetini bu sıcaktan alıyormuş. İncir, bir de gece esecek olan poyrazın yolunu gözlermiş. Poyraz onu serinletip, tadına tat katarmış.
Aydın, incir konusuna bilimsel yaklaşıyor. 1936’da Atatürk tarafından kurulan İncir Akademisi kalitenin artması için harıl harıl çalışıyor. Onlardan aldığım bilgiye göre Aydın civarında tamı tamına 42 çeşit incir varmış. Öğrendiğim bir başka bilgi de ‘incir çekirdeğini doldurmayacak’ kadar lüzumsuz: Bir incirde kaç çekirdek olduğunu sordum. Bilemeyeceklerini sanıyordum. Meğerse saymışlar. İriliğine bağlı olarak bir incirin içinde 800-1000 çekirdek varmış.
Aydın, çok bereketli, çok lezzetli bir kent. Bir yanda zeytin, bir yanda incir, öte yanda kestane... Damak çatlatan bir mutfak. Bir tek neşe eksik. Hasatlar bahane edilip, işin içine bir de neşe girerse Aydın’ın tadına doyum olmaz.
Aydın’da her sorunu çözen, halkın sevgilisi Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun (Topuklu Efe), hasatları şenlendirerek tüm Türkiye’yi Aydın’a çekeceğine inanıyorum.
Yorum Yazın