Uzmanlar, gülün sağlıkta sihirli bir güç olarak kabul ettiklerini belirttiler.
Bir tutam gülün, baş, göz ve kulak ağrılarını giderdiği, bayılanı ayılttığı, cilde, beyne kuvvet, kalbe ferahlık verdiği, mide ve karaciğere şifa dağıttığı ifade edilen kitapta sağlıklı yaşam için de önemli ipuçları veriliyor. Kokusu, rengi ve görüntüsüyle insanların duygularını ifade ederken iyi ve güzel olan her seyle özdeşleştirdiği gülün "ilaçların da en güzeli olduğu" bir kitapla anlatıldı.
Her Birinde Şifa Saklı
Göz hastalıkları, gözler, göz altları, göz kapağı ve çevresindeki sislikler için kuru gülle hazırlanan ilaçları öneren gül kurusunun sivilce, çıban ve cilt hastalıklarına iyi geldiğini bildirdiler. Gülün şarap veya sirke içinde pişirilmesiyle elde edilen gül lapasının da bas, göz ve kulak ağrılarını giderdiğini ifade den gülün C vitamini içerdiği ve bu nedenle soğuk algınlıklarında, enfeksiyonlarda bedenin savunma sistemini güçlendirdiğini vurguladılar.
Gülün kokusunun uzun süre kalmasını sağlamak amacıyla damıtma yöntemiyle yapılan gülsuyunun da birden fazla derde deva olduğuna değinen serinletici, ferahlatıcı özelliğinden dolayı ateşlenmeler ve ateşli hastalıklara tavsiye edilen gülsuyunun, sinirlilik, öfke ve heyecanlanmalarda yüze ve basa sürülebileceği önerisinde bulundular. Osmanlı döneminde bayılanlara gülsuyu kullanıldığını anlatarak, baş ağrılarında basa sürülen gülsuyunun, baştaki ateşi aldığını, ağrılara iyi geldiğini ve beyne kuvvet verdiğini ifade ettiler.
Gülsuyunun ağız ve boğaz ağrılarında, ferahlatıcı etkide bulunduğunu kaydeden uzmanlar "Osmanlı hekimlerinin ilacı, saraylı kadınların güzellik sırrı olan gülden daha fazla yararlanmayı bilmeliyiz" dan yararlanarak elde ettikleri bilgilere de yer verdiler. 13'üncü Yüzyılın önemli hekimi İbni Baytar'ın, gülsuyunu kaynatarak, buharına bası tutmanın, göz kızarıklıklarında, göz ağrılarında faydalı olduğunu ve yeni başlayan göz hastalıklarını tedavi ettiğini, hastalığın ilerlemesini önlediğini bildirdiğini aktardılar. Gülden elde edilen macunun da birçok alanda ilaç olarak kullanıldığını anlatan bu macunun sindirimi kolaylaştırdığı, karaciğere kuvvet verdiği ve midedeki salyayı, balgamı temizlediğini söylediler.
Gül macununun hazırlanışı hakkında da bilgi veren uzmanlar şöyle konuştular: "Yaklaşık 400 gram gül yaprağı alınır ve temizlenir, 800 gram şekerle güzelce ovulur, ardından kabın içinde güneşe bırakılır. Arada karıştırılarak 20 veya 30 gün güneşte bekletilir, sonra sırlı çömleğe konur. Hazırlanan gül macunun en önemli tıbbi etkisi, balgam salgılanmasını düzeltmesi, mideyi ve karaciğeri kuvvetlendirip rahatlatmasıdır."
Gülsuyu ile hazırlanan ve Osmanlı'da "Cüllab" ismi verilen macunun da ateşi düşürdüğü ve harareti yok ettiğini kaydeden birçok hastalığın tedavisinde gül şurubu ile gül şerbetininin kullanıldığını söylediler. Gülden elde edilen gül sirkesinin de mide ve karaciğer için adeta şifa kaynağı olduğunu dile getirdi. Kokusundan esans yapılan gülyağının da bir tür ilaç olduğunun altını çizen gülün kokusunun dahi şifa kaynağı olduğunu savundular.
Güzellik İksiri Gül
Gülün gençleştirici, kırışıkları giderici ve onarıcı etkisinin ispat edildiğini bildiren gül maskesini, tonik olarak gülsuyu ve gülyağı kullanılmasını tavsiye ettiler.
Yorum Yazın