Sulama yapılmadan yetiştirilen Kadıköy Karpuzu’nun tanıtılmasının amaçlandığı 7. Kadıköy Karpuz Festivali bu yıl da renkli görüntülere ev sahipliği yaptı.
Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar’ın bölgenin tarımsal ürünlerini yaşatmak ve tanıtılmasını sağlamak amacıyla Kadıköy Mahallesi’nde başlattığı Karpuz Festivali’nin 7. si büyük bir coşkuyla kutlandı. Yoğurt, kavun, bamya ve domatesin ardından gerçekleşen Karpuz Festivali’nde de renkli görüntüler meydana geldi. Festivalde en iyi üretici yarışmasından dans gösterilerine, karpuz yeme yarışmasından konserlere kadar birçok etkinlik yer aldı. IŞIKLAR: “ÜRETİM, ÜRETİM, ÜRETİM” Dünyanın en iyi karpuzunun Kadıköy’de yetiştirildiği konusunda iddialı olduğunu belirten Başkan Işıklar, festival konuşmasında şunları söyledi: “Bu yıl festivalimizin yedincisini yapıyoruz. Üretim, üretim, üretim diyoruz. Bunu bugünlerde, özellikle ülkemizin içinde bulunduğu bu ağır şartları, milli bir seferberlik ilan ederek aşmaya çalışıyoruz. Şimdi geldiğimiz noktada Büyük Atatürk’ün o büyük vizyonuyla söylediği bir sözle başlamak istiyorum sözlerime; “Çalışmadan, yorulmadan, rahat yaşamak isteyen toplumlar, önce hürriyetlerini, daha sonra istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar.” Ne büyük bir öngörü ve vizyonla başlamış. Bu cumhuriyeti kurarken, o çiftlikleri, Harran ovasını ve o traktörlerinin üzerinde çekilen fotoğraflarını hatırlarsınız. Bizim memleketimiz 7000 yıl evvel sabanın bulunduğu bu coğrafyada, tarımda kendi kendine yeten bir ülkeden samanı ve buğdayı ithal eder hale gelmiş bir ülke haline geldi. Kriz, Perşembe günü çıktı, Amerikan mallarını boykot edelim diyorlar, 2 gün önce ise resmi gazetede yayınlandı ki, buğdayı, mısırı sıfır gümrük ile Amerika’dan ithal ediyoruz. Iphone kır, doları yak ama sıfır vergiyle mısırı al. Bu neden? Çünkü uzun yıllardan bu yana tarımdan koparılıyoruz. 1980 yılından bu yana şeker fabrikalarını, pamuk fabrikalarını, tütün fabrikalarını kapatarak tarımdan ve tarımsal üretimden bilinçli olarak koparıldığımız için. Çayı, şekeri, tütünü, buğdayı işte görüyorsunuz dışarıdan ithal eder hale geldik. Bu ne demek biliyor musunuz? Üzerine koyduğunuz binalarla, rezidanslarla bir kişinin cebine para koymak demek! Ama toprağı işlediğimizde, ekeni, biçeni, satanı, taşıyanı, üreteni, kooperatifleştirdiğinizde 200’e yakın sektörün ondan faydalanıyor. İşte Toprak böyle bir şey..! “KADIKÖY KARPUZUMUZ, TÜRKİYE’NİN EN GÜZEL KARPUZUDUR” Bugün paketlemesinden ilacına, nakliyesinden üretemine, kimyasından nano teknolojisine kadar her konuda bilgiyi Gümüşyaka’da, Türkiye’de bir ilk olarak kurmuş olduğumuz Tarım Lisesi’nde çocuklarımıza aktarıyoruz. Tamamı ücretsiz olarak eğitim veren bir okulda gençlerimizi geleceğe hazırlıyoruz. Biz Gümüşysaka’da tohum üretiyoruz. Yerli ve milli tohumlarımızı üretiyoruz. O bizi bir karış toprağı olmayan İsrail’in tohumuna muhtaç ettikleri bir dönemde, hemen İstanbul’un yanı başında yapıyoruz. Anadolu’da değil, bunu hemen burada yapıyoruz. Kadıköy karpuzuna nasıl geldik, neden buna ihtiyaç duyduk. Kadıköy Mahallemizin, Silivri’nin sıfır deniz kotundan 220 metre yüksek olması, bu rüzgârı ve yazın dahi gece üşüten bir havasının olması, güneşinin açısı, toprağın aroması ve sabaha karşı düşen kırağının suyuyla kendi kendisini sulaması bizim karpuzumuzu özel kılıyor. Ortadoğu’nun İran Karpuzu veya Adanalı kardeşlerimiz alınmasın ama Adana Karpuzu ve başka yerdeki karpuza hiç benzemez, bizim Kadıköy Karpuzumuz, Türkiye’nin en güzel karpuzudur. Tescilini de yaptıracağız. Çünkü saymış olduğum bu Allah vergisi özellikler dünyada başka hiçbir yerde yok. İşte bunu burada sanayileştirip, tanıttığımız zaman, içeceğini, reçelini yapabildiğimiz zaman başaracağız. “Taşı delen suyun şiddeti değil devamlılığıdır” derler. Biz tam 7 yıldır bu sebeplerden dolayı burada festivalimizi düzenliyoruz. Tekrarın gücüne inanacağız. Gayretle, inatla devam edeceğiz. “İŞTE YERLİ VE MİLLİ BÖYLE OLUNUR” Bugün Kadıköy, Gazitepe, Akören civarında ekimler devam edecek ama ekimin daha bilimsel, akılla, eğitimle, tohumunu geliştirerek ama geniyle de oynamayarak, bu toprağın Allah vergisi özelliklerine dikkat ederek ve kooperatifleştirerek, daha dikkatli ekerek başaracağız. Gümüşyaka’daki okulumuzda yetiştirdiğimiz çocukların da bilgisinden, birikiminden faydalanarak, teknikerler ve mühendislerimizi konuya dahil ederek, Kadıköy’de bir sektör oluşturup Ar-Ge faaliyetlerini sürdürerek bu üretim zenginliğimizi ileriye taşıyacağız. Marka haline getirecek ve coğrafi işaretliliğimizi de alarak geleceğe taşıyacağız. Bizim markalarımız var, Değirmenköy’ün domatesi, Selimpaşa’nın kavunu ve bamyası, Silivri’nin Yoğurdu… İşte bizim zenginliğimiz, markalarımız da bunlar. Onları doğru yetiştirip, piyasaya sunduğumuzda, işte sizin Iphone’unuz, Mercedes’iniz varsa bizim de Kadıköy Karpuzu markamız var diyeceğiz. Onların ki taklit edilebilir ama bizimki taklit edilemez. İşte yerli ve milli böyle olunur. Öyle lafla değil, bu bölgenin üretimine, fidesine, çiftçisine desteğini vererek, samimiyetini göstererek olur. Tarımla kalkınacağız, üreterek kalkınacağız, koruyarak kalkınacağız. “BÜYÜK DAHİ ÜRETİMİN ÖNEMİNİ 100 YIL ÖNCE GÖRMÜŞTÜ” Ben bunu 10 senedir söylüyorum ama birileri benim dediğim o noktaya yeni geliyorlar. Ne diyorlar? Üreterek Kalkınacağız. Günaydın diyorum ben de onlara. Bu dolarların 7 lira – 8 lira olmasının sebebi zaten buydu, yan yatıp kalkınma beklenilmez. Büyük Atatürk, o büyük dahi bunları 100 yıl önce gördü ve söyledi. O bir şey daha söyledi. “Türkiye Cumhuriyeti İlelebet Payidar Kalacaktır” dedi. Sonsuza kadar payidar olacağız. Hiç korkmayın, bu memlekete hiçbir şey olmaz, çalışarak üreterek koruyacağız. Bu karpuz burada var olduğu müddetçe nice 7.yıllara 70 yıllara birlikte ulaşacağız. Fakirlikte huzuru sağlayamazsınız. Çalışarak, üreterek, alın teriyle sağlayacağız. Nazım’ın da dediği gibi “Dörtnala gelip Uzak Asya’dan, Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın. Yok edin insanın insana kulluğunu, Bu davet bizim. Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine! Bu hasret bizim” Hepinize iyi akşamlar diliyorum.” KARPUZ YEME YARIŞI ÇEKİŞMELİ GEÇTİ Festival kapsamında 10- 12 yaş arası çocuklar arasında karpuz yeme yarışması gerçekleştirildi. Yarışmada en çok karpuzu yemek için kıyasıya rekabete girişen çocuklar, renkli görüntüler oluşturdu. Dereceye giren çocuklara kitap ve sürpriz hediyeler verildi. EN İYİ KARPUZ YARIŞMASINA 18 ÜRETİCİ KATILDI Festivalin en çekişmeli yarışmalarından biri de En İyi Karpuz Üreticisi yarışmasıydı. Bu yıl 18 üreticinin katıldığı yarışmada karpuzlar, homojenlik, etlilik, aroma ve sertlik gibi farklı birçok kategoride değerlendirmeye alındı. İl ve İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ile belediye ziraat mühendislerinin jüri üyeliği yaptığı yarışmada, Başkan Işıklar karpuzları tek tek inceleyerek üreticilere başarılar diledi. Kadıköylü bir üreticinin 22 kilogram ağırlığında olan karpuzu kafasında taşıyarak, mahalle meydanını dolaşmasını festivali izlemeye gelenler ilgiyle izledi. Başkan Işıklar üreticiyi tebrik etti. EN İYİ KARPUZU MUSTAFA GÜRSOY YETİŞTİRDİ Jüri üyeleri tarafından yapılan değerlendirmeler sonucu En İyi Karpuz Üreticisi Mustafa Gürsoy seçildi. Dereceye girenlere Başkan Işıklar’ın ödülünü verdiği yarışmada; ikinci Emre İpek ve üçüncü Güner Uzel oldu. Birinciye tam altın, ikinciye yarım altın ve üçüncüye de çeyrek altın hediye edildi. Dereceye girenlere Ziraat Odası ve Muhtarlar Derneği de altın hediye etti.
Yorum Yazın