İklim değişikliğinin en çok hissedildiği Akdeniz havzasında yer alan Türkiye’de kuraklık ve su sıkıntısı her geçen yıl artıyor. Uzmanlara göre, önlem alınmazsa Türkiye 20 yıl içinde ‘su fakiri’ bir ülke olacak.
Dünyada iklim değişikliğinin en çok etkilediği bölgelerden biri olan Akdeniz havzasında yer alan Türkiye’de, kuraklık tehlikesi her geçen yıl daha fazla hissediliyor. Kış mevsiminin bitimine haftalar kalmışken, hâlâ ülkenin önemli bölümünde kar ve yağmur yağmaması, hem tarım üreticilerini hem de iklim uzmanlarını endişelendiriyor.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, Türkiye genelinde alansal yağış miktarı 2009'dan bu yana yüzde 20 azalmış durumda. Aynı verilere göre, Aralık 2017’de yağışlar ülke genelinde normal sayılan miktarın yüzde 29,2 gerisine düşerken, Aralık 2016 yağışlarına göre ise azalma yüzde 31,7 olarak gerçekleşti.
“TÜRKİYE 20 YIL SONRA SU FAKİRİ OLACAK”
Yaz mevsiminde bastıran sağanak yağışlar nedeniyle büyük kentlerde görülen sel faciaları giderek sıklaşırken, kış mevsiminde ülke genelinde yağışların azalması ise “kış kuraklığı” endişesini artırıyor.
DW Türkçe’den Aram Ekin Duran’a konuşan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, kış aylarının şimdi olduğu gibi kurak geçmesinin yaz kuraklığından daha büyük bir tehlike olduğunu belirtiyor.
Pek çok tarım ürününün büyümesi ve su havzalarının dolması için yağışların bu dönemde olması gerektiğini vurgulayan Kadıoğlu, “Türkiye şu anda su stresi yaşayan bir ülke. Sürekli susuz kalma korkusuyla yaşıyoruz. 1990'da 3 bin metreküp civarında olan kişi başına su miktarı, 2030-2040'lardan itibaren 700 metreküpe kadar gerileyecek. Dolayısıyla Türkiye resmen su fakiri bir ülke haline gelecek” diye konuşuyor.
Dünya Bankası'nın yaptığı bir çalışmaya göre, nüfus artışı dikkate alındığında Türkiye her geçen yıl su fakiri bir ülke olmaya daha da yaklaşıyor. Şu an yaklaşık bin 500 metreküp olan kişi başına düşen su miktarının 2030'da bin 100 metreküplere düşeceği, 2040'larda ise 700 metreküplere kadar gerileyebileceği öngörülüyor. Uluslararası normlara göre, kişi başına 2 bin metreküpün altındaki ülkeler için “su azlığı”, bin metreküpün altındaki ülkeler ise “su fakirliği” tanımı yapılıyor.
ANKARA'NIN DOĞUSU KURAKLIĞA TESLİM
Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) Türkiye İklim ve Enerji Yönetmeni Mustafa Berke ise yaptığı açıklamada, Türkiye'de en son 2007-2008'de oldukça kurak bir dönem yaşandığını hatırlatarak, “Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, son 12 aya baktığımızda da yağışların mevsim ortalamalarının oldukça altına düştüğünü görüyoruz. Özellikle Ankara'nın doğusunda neredeyse her yere sirayet eden bir kuraklık söz konusu” diyor. Türkiye'nin geniş Akdeniz havzasının bir parçası olduğunu ve bu havzanın dünyada iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek bölgeler arasında yer aldığını dile getiren Berke, “Dolayısıyla yakın gelecekte toplam yağış miktarında azalma ile birlikte, yağış rejiminde değişim yani kar yağışının azalması ve dönemsel aşırı yağışlarla sel tehlikesinin artması ve sıcaklıkların artması gibi gelişmeler bekleniyor” diye konuşuyor.
“1 KG PAMUK İÇİN 12 TON SU HARCANIYOR”
Peki Türkiye'yi giderek etkisi altına alan kuraklık ve su sıkıntısı tehlikesi ile baş etmek mümkün mü?
Kadıoğlu'na göre, iklim değişikliğinin yarattığı olumsuz etkileri tamamen engellemek mümkün olmasa da etkilerini yavaşlatacak önlemler alınabilir. Türkiye'de suyun yaklaşık yüzde 70'inin tarımda kullanıldığına işaret eden Kadıoğlu, yakın gelecekte Türkiye'nin çok su tüketen bazı tarım ürünlerini üretmek yerine ithal etmesi gerekebileceğini dile getiriyor. Kadıoğlu, şunları söylüyor: “Buğday gibi az su kullanan stratejik ürünleri üretmeye devam ederken, şeker pancarı ve pamuk gibi çok su tüketen ürünler dışarıdan alınabilir. Bir kilogram pamuk üretmek için 12 ton su kullanıldığını unutmayalım. Ayrıca Türkiye'de ileride çok iyi tarım arazileri olabilecek bazı bölgeler hızla konut projelerine, yerleşim bölgesi olmaya açılıyor. Bu durum da gelecekte yaşanacak tarımsal üretim sıkıntılarına neden olabilir.”
Mustafa Berke ise yakın gelecekte iklim değişikliğinin etkilerini en fazla hissedecek ülkelerden biri olacak olan Türkiye'nin kuraklığa karşı alması gereken önlemleri şöyle sıralıyor: “Türkiye'nin enerji politikalarını, kentleşme stratejilerini ve tarımsal üretim yöntemlerini yeni döneme uygun hâle getirmesi gerekiyor. Özellikle gelecekteki su bütçemizi şimdiden hesaplamak zorundayız.”
“TARIMSAL SULAMA EĞİTİMİ VERİLMELİ”
Türkiye'de kuraklığın en fazla etkilediği alan hiç kuşkusuz tarımsal üretim oluyor. Özellikle Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu gibi tarımsal üretim merkezlerinin yarı kurak bir iklime sahip olmasının yanı sıra yağışların azalması ve yanlış su kullanımı gibi nedenlerle gıda üretiminde ciddi azalmalar gündeme gelebiliyor.
Akdeniz Yaş Meyve ve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Kavak, son 20 yıla bakıldığında mevsim geçişlerinin değiştiğini ve küresel ısınmanın etkilerinin çok daha fazla hissedilmeye başlandığını dile getiriyor. “Şu anda üretimde çok ciddi bir kuraklık tehlikesi yaşamıyor olsak da gelecek açısından tehlike var” diyen Kavak, “Su kullanımı ve sulama teknikleri konusunda çok ciddi bir eğitim verilmesi gerekiyor. Bunu başaramazsak tarımsal üretimimiz büyük zarar görebilir” diye konuşuyor.
HÜKÜMET: KURAKLIK ENDİŞESİ YOK
Hükümet kanadı da ülke genelinde her geçen yıl yağışların azaldığını kabul etse de Türkiye'nin kuraklık riskiyle karşı karşıya olmadığı görüşünde. 2017 yazının ortalarında yaşanan aşırı sıcaklar sonrası bir açıklama yapan Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, Türkiye genelinde son 44 yılın en kurak döneminin yaşandığını belirtmiş ve “Su ihtiyacının en fazla olduğu yaz aylarında yağış olmuyor. Dolayısıyla kış ve ilkbahar aylarında yağan yağışı biriktirip yaz aylarında kullanmamız lazım” diye konuşmuştu.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba ise kuraklık endişelerine ilişkin olarak Ocak ayı ortalarında yaptığı açıklamada, “Allah’a şükür şu an tarımsal kuraklık seviyesinde değiliz. Biz bu konuda önlemlerimiz alıyoruz” ifadelerini kullanmıştı. Gelecekte kuraklık sorunu yaşamamak için Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da tarımsal sulama altyapısının acil şekilde bitirilmesi gerektiğini belirten Fakıbaba, “Tarımsal kuraklık endişesi yok. Olması durumunda Tarım Bakanlığımızın sigortaları var, devlet desteği olacak, bu konuda endişeye mahal yok” demişti.
Yorum Yazın