TZOB Genel Başkanı Bayraktar: 7 yılda üretim alanı 40, üretici sayısı 33, üretim miktarı 27 kat arttı…
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çevre, hayvan ve insan sağlığına zarar vermeyen doğal kaynakları koruyan, izlenebilirlik, sürdürülebilirlik, gıda güvenliğini sağlayan iyi tarım uygulamaları, dünya ticaretinde de gittikçe artan bir pay aldığını bildirdi.
Bayraktar, “iyi tarım uygulamalarında üretim patlaması yaşanıyor. 2007-2014 döneminde, 7 yılda üretim alanı 40, üretici sayısı 27 kat arttı. 2007 yılında 18 ilde 651 üretici, 53 bin 607 dekar alanda, 149 bin 693 ton ürün üretirken, 2014 yılında il sayısı 53’e, üretici sayısı 21 bin 332’ye, üretim alanı 2 milyon 147 bin 705 dekara, üretim miktarı 4 milyon 151 bin 661 tona yükseldi” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, dünya nüfusundaki hızlı artışla birlikte gıda maddelerine duyulan ihtiyacın da yoğun bir şekilde arttığını, gıda maddelerine olan talebin karşılanabilmesi amacıyla; birim alandan daha fazla ürün alabilmek için tarımsal alanlarda kimyasal girdilerin kullanıldığı konvansiyonel üretime başlandığını belirtti.
Konvansiyonel üretimde kimyasal mücadele yapılması, kimyevi gübrelerin bilinçsiz ve aşırı kullanılması sonucunda ekolojik dengede bozulmalar meydana geldiğini, çevre ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkilerin ortaya çıkmaya başladığını vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Yaşanan bu gibi sorunlar nedeniyle özellikle gelir ve eğitim seviyesi yüksek olan gelişmiş ülkeler, çevre, hayvan ve insan sağlığına zarar vermeyen bir üretim modeli arayışı içine girdi. Bu arayış sonucunda iyi tarım uygulamaları faaliyeti ortaya çıktı. İyi tarım uygulamalarıyla çevre, hayvan ve insan sağlığına zarar vermeyen tarımsal üretimin yapılması, doğal kaynakların korunması, tarımda izlenebilirlik, sürdürülebilirlik ile gıda güvenilirliğinin sağlanması amaçlamaktadır. İyi tarım uygulamaları bugün dünya ticaretinin de gündeminde yer almaktadır. Nitekim, büyük perakendeciler de üreticilerden kaliteli ve güvenilir ürün talep ediyorlar.”
-Giderek yaygınlaşıyor-
Türkiye’de de iyi tarım uygulamalarının giderek geliştiğine ve yaygınlaştığına dikkati çeken Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“2007 yılında 18 ilde 651 üretici tarafından 53 bin 607 dekar alanda iyi tarım uygulamaları yapılıyordu. 2014 yılında iyi tarım uygulamaları yapılan il sayısı 53’e, üretici sayısı 21 bin 332’ye, üretim yapılan alan ise 2 milyon 147 bin 705 dekara çıktı. İyi tarım uygulamaları üretim alanı 7 yılda 40 kat, üretici sayısı 33 kat arttı
2014 yılı itibarıyla iyi tarım uygulamalarıyla yapılan üretim 4 milyon 151 bin 661 tona yükseldi. Bu rakam 2007 yılında 149 bin 693 tondu.
İyi tarım uygulamalarıyla üretimde en büyük pay, yüzde 61 ile Akdeniz, yüzde 27,8 ile Ege bölgelerinin oldu. Bu bölgelerimizi, yüzde 4,6 payla İç Anadolu, yüzde 2,8 payla Marmara, yüzde 2,2 payla Güneydoğu Anadolu, yüzde 1,5 payla Karadeniz, yüzde 0,1 payla Doğu Anadolu Bölgeleri izledi.”
İyi tarım uygulamalarıyla en çok yaş sebze ve meyvenin üretildiğini, mısır, pamuk, çeltik, buğday, arpa, tıbbi ve aromatik bitkilerin üretiminin de gerçekleştirildiğini belirten Bayraktar, “başta Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız tarafından yürütülen İyi Tarımın Yaygınlaştırılması ve Kontrolü Projesi olmak üzere bu alanda yürütülen projeler ve sektöre sağlanan desteklerle birlikte iyi tarım uygulaması yapan üretici sayımız yıllar itibarıyla artış gösterdi” dedi.
-Dekarda, meyve sebze üreticilerine 2015 için 50, örtü altına 150 lira-
İyi tarım uygulamaları yapan meyve sebze üreticilerine 2015 yılı için dekar başına 50 lira, örtü altında iyi tarım uygulamalarını yapan üreticilere 150 lira ödenmesinin kararlaştırıldığına dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:
“2015 yılında süs bitkileri ve tıbbi ve aromatik bitkiler de destekleme kapsamına alındı. Bu alanda iyi tarım yapan üreticilere dekar başına 100 lira ödenmesi kararlaştırıldı. 3 Şubat 2016’da başlayan iyi tarım uygulamaları desteği başvuruları, 17 Mart 2016’da sona erecek. İyi tarım uygulamaları ödemeleri, meyve, sebze, süs bitkileri, tıbbi aromatik bitki ürünlerinde yetkilendirilmiş kuruluşlarca sertifikalandırılan tarım arazilerinin Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) işlenmesi sonucu desteğe tabi alan hesaplanarak yapılacak.
Verilen destekler, sektörün gelişmesi, bin bir emekle bu üretimi yapmaya çalışan üreticilerimiz açısından sevindiricidir.
İyi tarım uygulamaları belirli kriterler çerçevesinde yürütülen bir tarımsal faaliyet olup elde edilen ürün de sertifikalandırılmaktadır. Sertifikasyon masrafları için ödenen ücretler önemi bir maliyet unsuru olmaktadır. Her ne kadar masraflı bir üretim modeli olsa da iyi tarım uygulamalarıyla üreticilerimize daha sürdürülebilir bir tarım benimsetilirken, insanımıza da güvenilir tarımsal ürünler sunulmaktadır. Ayrıca yaşanabilir bir doğa ve kirlenmemiş doğal kaynaklar, en büyük toplumsal kazanım olmaktadır.”
-Kalite ve standart tarife dışı düzenlemelerin temel dayanağı-
Günümüzde kalite ve standartların gelişmiş ülkeler tarafında uygulanan tarife dışı düzenlemelerin temel dayanağı olduğunu belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Dünyada önde gelen gıda perakendecilerinin üreticilerden minimum üretim standardı istemesi nedeniyle ihracatçının pazara girişi kolaylaşmakta, iyi tarım uygulamaları sertifikasına sahip ihracatçının pazarda pozisyonu güçlenmektedir.
Ayrıca tüketiciler, gıdaların güvenli bir şekilde çevre dostu olarak, insan ve hayvan sağlığına zarar vermeyecek şekilde üretildiğinden emin olmak istemektedirler. İyi tarım uygulamaları sertifikası sayesinde de tüketici, gıda ürününün üretiminin her aşamasının ulusal ve uluslararası bütün gıda güvenilirliği standartlarına ve düzenlemelerine uyduğundan emin olabilmektedir.”
-“Bilinçlenen tüketici, iyi tarım ürünlerine olan talebi artırıyor”-
Türkiye’de de giderek bilinçlenen tüketici dolayısıyla iyi tarım uygulamalarıyla üretilen ürünlere olan talep de arttığını vurgulayan Bayraktar, “üreticilerimiz tarafından üretilen iyi tarım sertifikasına sahip ürünler, büyük marketlerin meyve sebze reyonlarında yerini almaktadır. Çevre bilincinin giderek arttığı bir ortamda iyi tarım uygulamalarıyla sürdürülebilir bir üretim yapma imkanı doğacağından gelecek nesillere daha sağlıklı, yaşanabilir bir ortam bırakmak mümkün olabilecektir. Bu nedenle, konuyla ilgili gerek kamu gerekse özel sektör gereken hassasiyeti göstermeli, bu tarz üretim modelleri daha da yaygınlaştırılmalıdır” dedi.
Yorum Yazın