Özlem Dilara ve Vahap Şatır’ı, şehirden kaçırıp çiftliklerde çalışmaya iten ne stresli hayat ne de sağlıksız koşullar. Asıl neden merak! Neyin merakı mı? Başka bir dünyanın mümkün olup olmadığının...
Özlem Dilara avukat. sekiz yıldır ağır ceza davalarına bakıyor. Vahap ise beş yıl gazetecilik hayatından sonra işini bırakıp pilot olmuş. İstanbul’da okumuş, evlenmiş, mutlu mesut ve konforlu bir hayat süren çifti şehir hayatından çıkaran macera tutkuları olmuş. Afrika’ya dünyanın en yüksek köprüsünden atlamak için gitmişler, evlilik yıldönümlerini uçaktan atlayarak kutlamışlar, dünyanın en mutlu insanlarının Kosta Rika’da yaşadığını öğrendikten sonra koşa koşa oraya gitmişler. “Gezgin ruhlu bir çiftiz” diye tarif ediyorlar kendilerini.
Sonra akıllarına hayatlarını değiştirebilecek bir soru takılmış: “Başka bir hayat mümkün mü?” “Cevabın doğduğumuz, eğitim aldığımız, evlenip barklandığımız, çalıştığımız, kısaca 30 yaşımıza kadar neredeyse tüm hayatımızı geçirdiğimiz şehirde olmadığını anladık. Bu bizi şehir hayatının dışına çıkardı” diyorlar.
Ve her şey böyle başlamış. Herhangi bir plan yapmamışlar. Nereden nasıl başlayacaklarına dair bir fikirleri de yokmuş. Gazetelerden ve internetten şehri terk etmiş insanlara ulaşmışlar. Onlara “Nasıl ettiniz? Neler yaşadınız?” gibi yığınla soru sorarak dostluklar edinmişler.
BU YOLCULUK KAÇIŞ OLMAMALI
“Yine de bir anda evinizi, işinizi birkaç gün içerisinde bırakıp gitmeniz pek mümkün değil. En basitinden, elektrik, su, doğalgaz, internet aboneliklerinizden kurtulmanız bile birkaç haftanızı alabilir. Bunun içine bir de çevrenizi, ailenizi ve belli bir noktaya getirmiş olduğunuz kariyerinizi katınca zaman zaman işler stresli bir hale girebiliyor. Ancak işin püf noktası yolun ve yolculuğun tam da bu noktada başladığının farkına varabilmek bize sorarsanız” diyorlar. Ancak gitmenin bir kaçış olmaması gerektiğinin de altını çiziyorlar.
Daha sonra işlerinden istifa eden çift kendilerini Fethiye’de bir TATUTA (Tarım, Turizm, Takas) çiftliğinde enginarların ayrıkotlarını temizlerken bulmuş. Çiftlikte 30 gün gönüllü olarak çalışmışlar. Mantar toplama, kümes yapımı, kışlık meyve-sebze ekimi, odun kesmek ve ekmek yapmak gibi işleri
öğrenmişler.
HAYALLERİ ÇİFTLİK
Gelelim peşine düştükleri sorunun yanıtına. Evet, onlar başka bir hayatın mümkün olduğunu düşünüyor artık. Bunun anahtarı ise yaşadıkları kırsal ve tarıma dayalı deneyim olmuş. Hayalini kurdukları hayatı yaşayabilmek için kendi çiftliklerini kurmayı amaçlıyorlar. Ancak bunun için biraz daha deneyim kazanmaları gerektiği görüşündeler.
“TATUTA çiftliklerinde gönüllü çalışmaya bir süre daha devam etmek istiyoruz. Biraz daha deneyim elde etmemiz, daha fazla şey öğrenmemiz gerekiyor” diyor her ikisi de.
Yorum Yazın