Konya Birinci İdare Mahkemesi, Türkiye'nin tahıl ambarı Konya Karapınar havzasında kurulması planlanan 5 bin 400 megavatlık(Mw)termik santraline linyit sağlayacak olan Karaman Akçaşehir kömür ocağı ile ilgili yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Rüzgâr erozyonu sebebiyle çölleşme tehlikesiyle karşı karşıya kalan Konya Karapınar Kapalı Havzasında erozyonu karşı 1960 yılında çeşitli çalışmalar başlatıldı. 50 yıldan fazla süren çalışmalar sonucunda Karapınar’da zirai üretim artı, bunun sonucunda Konya bölgesinde sanayi de gelişti. Ancak Karapınar havzasında zengin linyit yataklarının bulunması üzerine, bölgede toplamda 5 bin 400 megavat (Mw) güç üretecek termik santrallerin kurulması için 2013 yılında hazırlıklar yapıldı. Termik santrallere yakıt sağlamak amacıyla 1 milyar 800 milyon ton linyit çıkarılması için bölgede üç kömür ocağı kurulması planlandı. 2014 yılında Konya-Karapınar ve Karaman Akçaşehir havzalarında linyit ocağı kurulması için 3 kömür ocağına ruhsat verildi. Karaman-Akçaşehir’de kurulacak kömür santralinin yer altı sularını kurutacağını ve Karapınar Kapalı Havzasında yapılan tarımın olumsuz zarar göreceğini savunan bölge halkı ÇED olumlu kararının iptal edilmesi için Konya Birinci İdare Mahkemesi’ne başvurdu.
BİLİRKİŞİ ÇED RAPORUNU EKSİK BULDU
İtirazı değerlendiren mahkeme davayla ilgili bilirkişi incelemesi istedi. 17 Kasım 2014 tarihinde incelemede bulunan bilirkişi heyeti bir rapor hazırlayıp mahkemeye sundu. Bilirkişi raporunda ÇED raporuyla ilgili şu tespitleri yaptı:
- Yeraltı su seviyesinin kömür katmanlarının altına düşürülmesi için yapılan modelleme çalışmalarında sahada her biri 50 litre/saniye debi ile çalışan 177 pompaj kuyusu açılması sonucuna varıldığı, bu senaryo gerçekleştiği takdirde ovadaki yeraltı suyunun zemin yüzeyinden 150 metreden daha derine çekileceği, bu durumda ovada sulu tarımda kullanılan 120 kuyunun atıl kalacağı, buna göre, sulu tarım yapılan 57 bin 300 dönümlük arazide artık sulu tarım yapma olanağı kalmayacağı, ÇED raporunda buna dair bir değerlendirmeye rastlanmadığı...
- Kömür ocağında açık ocak işletmeciliği ile basamaklı üretim yapılacağı, basamak yüksekliği 11 metre, basamak genişliği 15 metre ve açılarda yaklaşık 22.5 derece olarak tutulacağı ocakta aynalar 11 metre olarak planlanmış 11 ayna olarak ilerleyeceği, basamak şevlerinin yüksekliği ve açısı kendini tutacak miktarda olup, kayma ya da göçme beklenmemektedir’’ dendiği, bu ifadelerin tamamen afaki olup, rapor içinde herhangi bir şev duraylılık analizine rastlanmadığı..
- Yeraltında arta kalan su miktarının tarımsal üretim için gerekli olan sulama suyu için yeterli olup olmayacağı ile ilgili herhangi bir bilginin de mevcut olmadığı, ayrıca yeraltından çekilecek olan suyun nereye taşınacağı ile ilgili ekolojik olarak uygun olmayan bir yöntemden bahsedildiği, alan yakınlardaki Akgöl ve Meke gölüne kurulacak olan bir baraj gölüne aktarılacağının belirtildiği, bu durum Ekolojik açıdan son derece olumsuz olup söz konusu göllerin yapısını bozacağı, rapor kısmında faaliyet aşamasında çalışma alanlarında oluşabilecek erozyonun önlenmesi, mevcut toprak alanların korunması, tarım alanlarındaki tahribatın en aza indirgenmesi için rüzgar perdeleri ve ağaçlandırma faaliyetlerinin gerçekleştirileceğinin taahhüt edildiği, ancak söz konusu çevresel riskler için önerilen faaliyetlerin bilimsel açıdan yeterli kalamayacağının düşünüldüğü..."
YÜRÜTMEYİ DURDURMA KARARI VERİLDİ
Bilirkişi incelemesi maden üretim projesinin madencilik uygulamaları açısından kabul edilebilir olmadığını belirterek ÇED Olumlu kararı sakatlayıcı nitelikte buldu. Bilirkişi incelemesinin dikkate alan Konya 1. İdare Mahkemesi ÇED Olumlu Kararını hukuka aykırı bularak ÇED Olumlu Kararı hakkında yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Karapınar’da bulunan 1,8 milyar tonluk linyit rezervini elektriğe çevirmek için 5 bin 870 megavat (Mw) kurulu gücünde termik santral kurulması gündeme geldi. Türkiye ’nin şu anda kömürdeki kurulu gücünün 12 bin 500 Mw olduğu göz önüne alındığında yatırımın büyüklüğü daha iyi anlaşılabilir. Diğer termik santrallerin ürettiği toplam elektriğin yarısını tek başına üretebilecek santral çevre açısından çok kırılgan bir bölgede faaliyet gösterecek. Ülkesinde Çin’den gelen tozlarla rüzgâr erozyonu endişesi taşıyan Japonya, 2006’dan bu yana TEMA’nın buradaki çalışmalarına destek veriyor. Bu çalışmalar neticesinde yörede çölleşme ve erozyonla mücadelede önemli kazanımlar elde edildi.
Yorum Yazın