Çiftçiler Sendikası (Çiftçi-Sen), 2024 yılı için hazırladığı Tarım Raporu'nu kamuoyuyla paylaştı. Raporda, Türkiye tarımının karşı karşıya olduğu sorunlar ve Tarım ve Orman Bakanlığı'nın 2024 yılı itibariyle devreye soktuğu yeni politikalar ele alındı. Bu yılki rapor, özellikle tarımsal üretimin kontrolünün şirketlere devredilmesi ve destekleme sistemindeki köklü değişikliklere odaklanarak, çiftçilerin yaşadığı mali zorlukları ve tarım sektöründeki bağımlılık sorunlarını gözler önüne seriyor.
Tarımsal Arazilerin Şirketlere Devri
Çiftçi-Sen’in raporuna göre, iktidar 2024 yılı sonuna doğru şirketlerin tarımsal üretimi ve gıda üzerindeki kontrolünü güçlendirecek iki önemli uygulamayı devreye soktu. Bu düzenlemelerden ilki, işlenmeyen tarım arazilerinin devlet zoruyla el konulup şirketlere kiralanmasına olanak tanıyan yönetmelik oldu. 22 Ağustos 2024 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan bu yönetmelik, Çiftçi-Sen tarafından Danıştay’a taşındı, ancak dava süreci hala devam ediyor.
Destekleme Modelindeki Değişiklikler
Çiftçi-Sen’in raporunda dikkat çeken bir diğer konu, tarımsal destekleme sistemindeki köklü değişiklikler oldu. Cumhurbaşkanı kararıyla, 2024 yılında bazı tarımsal ürünlerde yıllardır değişmeyen desteklerin sabit tutulması eleştirildi. Örneğin, fındık üreticisine 11 yıldır aynı olan 170 TL’lik alan bazlı destek ödemesi bu yıl da değişmedi. Rapora göre, mazot ve gübre desteklerinde yapılan artışlar ise enflasyon oranlarının çok gerisinde kaldı. Destekleme sistemindeki bu eksiklikler, çiftçilerin üretim maliyetleriyle başa çıkmalarını zorlaştırdı. 2025-2027 dönemi için açıklanan yeni modelde, mazot ve gübre desteği tamamen kaldırılacak, ancak bunun yerine üreticilere planlı üretim desteği adı altında yeni bir ödeme sistemi getirileceği bildirildi.
Tarımsal İthalat ve Dış Ticaret
Tarımsal ithalat, Türkiye’nin gıda güvenliği konusunda büyük bir tehdit oluşturmaya devam ediyor. Çiftçi-Sen’in raporuna göre, 2024 yılı Ocak-Ekim döneminde tarımsal ithalat 23,2 milyar dolara ulaştı. Bu ithalatın büyük bir kısmı gıda maddelerinden oluştu. 2023 yılında 11,9 milyon ton buğday ithal edildi ve bu ithalat 3,5 milyar dolara mal oldu. Hükümet, bu ithalatı azaltmak için çeşitli önlemler alsa da, ithalat bağımlılığı devam ediyor. Örneğin, mısır ithalatı için gümrük vergisi 31 Aralık 2024’e kadar düşürüldü, ancak bu adım yerli üretimi zayıflatarak ithalatı artırdı.
İklim Krizinin Tarıma Etkisi
Çiftçi-Sen, raporunda iklim krizinin Türkiye tarımını olumsuz etkilediğini vurguladı. Ekim ayında yaşanan düşük yağış miktarları ve kuraklık riski, tarımsal üretimi zayıflatırken, özellikle buğday ve arpa ekimlerini geciktirdi. Ancak hükümet, iklim değişikliğine yönelik önlem almak yerine çevreye zarar veren enerji ve maden yatırımlarını teşvik etmeye devam etti. Ayrıca, jeotermal enerji santralleri gibi projeler, üzüm ve incir üretimi gibi tarımsal faaliyetlere zarar verirken, fındık üretiminde ise kahverengi kokarca böceği gibi istilacı zararlılar ciddi kayıplara yol açtı.
Hayvancılıkta İthalat Bağımlılığı
Çiftçi-Sen’in raporunda, kırmızı et fiyatlarındaki artışın da önemli bir sorun teşkil ettiği belirtiliyor. 2023 yılında Türkiye’nin büyük ve küçükbaş hayvan varlığı azaldı. Hükümet, hayvancılık sektöründeki açığı ithalatla kapama yolunu seçse de, et fiyatlarındaki yükseliş devam etti. 2024 yılı sonunda, Brezilya ve Uruguay’dan daha fazla et ithalatı yapılması planlanıyor, ancak bu adım, fiyatları düşürmeye yetmiyor.
Orman Politikalarındaki Değişiklikler
Çiftçi-Sen, Orman Kanunu’nda yapılan değişiklikleri de raporunda ele alarak, orman alanlarının özelleştirilmesi ve özel sektöre devredilmesi konusunda ciddi uyarılarda bulundu. 2002-2024 yılları arasında yapılan 31 değişiklikle ormanların ticarileşmesinin önü açıldı. Bu durum, doğal kaynakların korunması konusunda ciddi endişeler yaratıyor.
Kaynak:Tarım Pusulası
Yorum Yazın