TZOB Genel Başkanı Bayraktar: Ülkemizin dağı taşı bu tür meyvelerle dolu. Sadece toplayıp değerlendirmemiz gerekirken, 2016 yılında 85 ton kuşburnu ithal etmemizin mantıklı bir açıklaması yoktur
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Anadolu’nun yabani meyvelerinin toplanmayı beklediğini bildirerek, “doğada yabani olarak yetişen ve tüketici talebi sürekli artan ve ülkemiz açısından önemli bir potansiyel barındıran kuşburnu, alıç gibi meyvelerden azami ölçüde yararlanmalı hatta kültürel tarıma geçmeliyiz” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, tüm dünyada şifa unsuru olarak görülen bu tür ürünlere olağanüstü bir talep olduğunu, bugün aktarlarda kurutulmuş kuşburnunun kilogramının 20 liradan satıldığını, alıcın hasat zamanı 15 liradan fiyat bulduğunu, bu talebin değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
-Kuşburnu: C vitamini ve değerli mineral deposu, antioksidan-
Kuşburnunun Avrupa, kuzeybatı Afrika ve Batı Asya’da yetişen bir bitki olduğunu, ülkemizde genelde çalılık alanlar olmak üzere hemen her yerde yetiştiğini, dünyadaki 70-100 kadar çeşitten 27 tanesinin Türkiye’de bulunduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Faydaları ve kıymeti insanlarımızca bilinen kuşburnunun ne yazık ki kültürel olarak tesis edilmiş bir üretim alanı bulunmamaktadır. Oldukça şifalı bir bitli olan kuşburnu, antioksidan özelliğinin yanı sıra C vitamini yönünden de zengin bir meyvedir. Kuşburnuda C vitamini dışında, A, B1, B2, E ve K vitaminleri, demir, magnezyum, kalsiyum, mangan, sodyum, bakır ve çinko gibi değerli mineraller bulunur.
-Çay, marmelat, reçel, meyve suyu, nektar, bebek maması, jöle yapılıyor-
Daha çok kurutulmuş şekilde çay olarak kullanılan kuşburnu meyveleri az da olsa taze olarak da tüketilmektedir. Kuşburnu çay, marmelat, reçel, meyve suyu, jöle, nektar, bebek maması gibi pek çok ürünün hammaddesi olmasının yanı sıra ilaç ve kozmetik sanayinde de yoğun olarak kullanılmaktadır.
Bugün ülkemizin değişik yörelerinde kurulmuş kuşburnu işleyen tesisler, bölgelerinde tabii şekilde yetişen kuşburunları kullanıp hem yöre insanına hem de ekonomiye katkı sağlamaktadır.”
-Alıcın 21 çeşidinin gen merkezi Türkiye-
Alıç bitkisinin de dünyada en çok Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya kıtasında bulunduğunu bildiren Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Ülkemizde ise daha çok kayalık yerlerde, derelere bakan yamaçlarda, çalılıklar içinde, ormanlık ve dağlık bölgelerde kendiliğinden yetişmektedir. Ülkemiz alıç bitkisinin önemli bir gen merkezlerinden biridir. Dünya üzerinde yetişen 200’den fazla alıç çeşidinin 21’inin gen kaynağı Türkiye’dir. Yabani bir sonbahar meyvesi olan alıç, dikenli dallara sahip bir ağaçtır. Ekşiden, elma tadına kadar çok çeşitli tatlara sahip bir meyvedir. Yuvarlak bir görünümü olan ve kırmızı, beyaz, sarı, yeşil, pembe tonlara sahip değişik türde meyveleri rengine göre değişik tatlar içermektedir. Anadolu coğrafyasında pek çok türü mevcuttur.
-Alıç: Antioksidan, yüksek miktarda mineral içeriyor, C vitamini deposu-
Antioksidan olarak zengin bir meyvedir. Alıç meyvesinin en önemli özelliklerinden birisi de oldukça yüksek miktarlarda mineral madde içermesidir. Meyveler başta kalsiyum, fosfor, potasyum, magnezyum ve demir olmak üzere yüksek miktarda mineral madde içermektedir. Ayrıca, meyveler karbonhidrat, şeker ve vitamin (özellikle C vitamini) bakımından oldukça zengindir. Alıcın meyve ve çiçeklerinde antioksidan özellikteki flavonoidler, saponin, organik asitler, eter yağı ve şekerler başta olmak üzere insan sağlığı bakımından faydalı birçok madde bulunmaktadır.
Potansiyel kullanım alanlarına ve bilinen faydalarına rağmen, alıç hak ettiği değeri görmemektedir. Ağaç şekli ve güzel çiçeklerinden dolayı süs bitkisi olarak kullanılmasının dışında genellikle yabani bir tür olarak bilinmektedir. Gerek ülkemizde gerekse diğer ülkelerde alıcın ticari yetiştiriciliği pek yapılmamaktadır. Bu nedenlerden dolayı meyveler genellikle doğal ortamlarında insanlar tarafından toplanarak değerlendirilmektedir.
Alıç, meyve şeklinde doğrudan tüketilebildiği gibi çay yapılarak içilmektedir. Reçel ve marmelat haline kullanımı da oldukça yaygındır. Aynı zamanda bitkisel ilaç yapımında da kullanılmaktadır.”
Ülkenin dağı taşının kuşburnu, alıç, karamuk, ahlat (yabani armut), yabani elma, yabani erik gibi meyvelerle dolu olduğunu bildiren Bayraktar, “sadece toplayıp değerlendirmemiz gerekirken, 2016 yılında 85 ton kuşburnu ithal etmemizin mantıklı bir açıklaması yoktur” dedi.
Anadolu’nun olağanüstü bir yabani meyve cenneti olduğuna dikkati çeken Bayraktar, kuşburnu ve alıç dışında bu topraklarda ahlat, karamuk, iğde, yabani erik, yabani elma, yabani kiraz, keçiboynuzu, böğürtlen, karayemiş, karahurma gibi çok sayıda yabani meyve bulunduğunu bildirdi.
Yorum Yazın