TZOB Genel Başkanı Bayraktar: 80 milyonluk ülkeyiz. Kesme çiçekte hem iç tüketimi hem de ihracatı rahatlıkla artırılabiliriz. Binlerce kişiye istihdam, milyonlarca dolarlık ek ihracat geliri sağlayabiliriz
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, hayatı renklendiren çiçeklerin aynı zamanda çiftçiler için önemli bir gelir kapısı olduğunu bildirerek, “alacağınız her gül veya çiçek, üreticimize de gelir sağlayacaktır. 80 milyonluk ülkeyiz. Kesme çiçekte hem iç tüketimi hem de ihracatı rahatlıkla artırılabiliriz. Binlerce kişiye istihdam, milyonlarca dolarlık ek ihracat geliri sağlayabiliriz” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, dünyada kesme çiçek üretiminin 20. yüzyılın başlarında önem kazanmaya başladığını, artan gelir seviyesiyle birçok ülkede kişi başına düşen kesme çiçek tüketiminin artış gösterdiğini, bunun sonucu rekabetin de arttığını belirtti. ABD, Japonya, İtalya, Hollanda gibi geleneksel üretim yerleri dışında Kolombiya, Ekvador, Kenya gibi ülkelerde de kesme çiçek üretiminin arttığına dikkati çeken Bayraktar, Hindistan, Çin, Brezilya, Meksika, Japonya, ABD ve Tayland gibi ülkelerin önemli kesme çiçek üreticileri olmalarına rağmen kendi iç pazarlarına yönelik üretim yaptıklarını, Hollanda, Kolombiya, Ekvador ve Kenya gibi ülkelerin ise ihracatta başı çektiğini vurguladı.
-Hollanda 3,8 milyar dolar ihracatla ilk sırada, Türkiye 21’nci-
Türkiye’nin 2014 yılı verilerine göre, kesme çiçek üretiminde 26’ncı, ihracatında 32 milyon dolarla 21’inci sırada kalırken, 8,4 milyar dolarlık kesme çiçek ticaretinde Hollanda’nın 3,8 milyar dolarla ilk sırayı aldığına dikkati çeken Bayraktar, Kolombiya’nın 1,4 milyar dolarla ikinci, Ekvador’un 0,8 milyar dolarla üçüncü, Kenya’nın 0,7 milyar dolarla dördüncü sırada bulunduğunu belirtti. Bayraktar, “Almanya 1,3, ABD 1,2, İngiltere 1,1, Hollanda 0,9, Rusya 0,6 milyar dolarlık kesme çiçek ithalatı yaparken, dünyada ithalatta ilk 20’de 17 Avrupa ülkesi varken, Kenya’dan, dünyanın öbür ucundaki Kolombiya’dan, Ekvador’dan Avrupa’ya kesme çiçek ithal edilirken, Avrupa’nın yanı başındaki Türkiye’nin sadece 32 milyon dolarlık ihracatta kalması kabul edilemez. İlk 20’ye Avrupa dışında sadece ABD, Japonya ve Kanada giriyor. Bir an önce ihracata ağırlık verilmelidir” dedi.
2016 yılında 1 milyar 514 milyon adedi bulan süs bitkileri üretiminin yüzde 68,5’i olan 1 milyar 38 milyonunu kesme çiçeklerin oluşturduğunu vurgulayan Bayraktar, kesme çiçek sektörünün sağladığı istihdam ve ihracat hacmi dolayısıyla üretim gerçekleştiren çoğu ülkenin ekonomisinde giderek artan bir öneme sahip olduğuna dikkati çekti.
-Kesme çiçekte Antalya birinci, İzmir ikinci-
Kesme çiçek üretiminin 2012 yılında 1 milyar 77 milyonken, 2014 yılında 1 milyar 25 milyon adede kadar gerilediğini bildiren Bayraktar, 2015 yılında 1 milyar 36 milyon adede çıkan üretimin geçen yıl 2 milyon adetlik artışla 1 milyar 38 milyona yükseldiğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Kesme çiçek üretiminde ilk sırayı 464 milyon adetlik üretimiyle Antalya alıyor. Bu ilimizi 367 milyon adetle İzmir, 66 milyon adetle Isparta, 40 milyon adetle Konya, 35 milyon adetle Yalova izliyor. Toplam kesme çiçek üretiminin yüzde 80’ini Antalya ve İzmir gerçekleştiriyor. Ülkemizde en çok üretilen kesme çiçek türü karanfildir. Toplam kesme çiçekler içinde karanfilin payı yüzde 57,1’i buluyor. Geçen yıl 593,3 milyon adet karanfil üretildi. Üretimde karanfili, 128,1 milyon adetle gerbera, 89,4 milyon adetle gül, 44,9 milyon adetle kasımpatı, 40,6 milyon adetle lale izledi.
-593,3 milyon karanfil, 89,4 milyon gül-
2012 yılında 622,6 milyon olan karanfil üretimi, 2015 yılında 591,1 milyon adede kadar indikten sonra geçen yıl 593,3 milyon adede çıktı. Gül üretimi, 2012 yılında 111,8 milyon adedi buluyordu. 2013 yılında 83,4 milyon adede kadar gerileyen üretim, 2014 yılında 87,2, 2015 yılında 93,4 milyon adede kadar çıktı. 2016 yılında yeniden gerileyen üretim, 89,4 milyon adede indi.
İller arasında karanfil üretiminde Antalya, İzmir, Isparta, gül üretiminde ise İzmir, Yalova, Mersin, Antalya ve Adana ilk sıraları almaktadır.”
Karanfil ihracatının 2014 yılında 30,7 milyon doları bulduğunu, bu rakamın, 2015 yılında 27,2 milyon dolara, 2016 yılında ise 26,65 milyon dolara gerilediğine dikkati çeken Bayraktar, “karanfilde ithalatımız yok denecek kadar az. 2015 yılında 4 bin 688 dolarlık, 2016 yılında ise 60 bin 651 dolarlık ithalat yaptık. Adet olarak 2016 yılında son yılların en fazla karanfil ihracatını yaptık. 2015 yılında 340,6 milyon adet olan karanfil ihracatımız, 2016 yılında 353,6 milyon adede yükseldi. İthalatımız ise 17,9 binden 155,6 bin adede çıktı” dedi.
-Gülde üretim, ihtiyacı karşılamıyor-
Gülde üretimin, ihtiyacı karşılamadığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“2007 yılında 63,7 bin dolar olan gül ihracatımız, 2015 yılında 2 bin 55 dolara kadar indi. Geçen yıl yeniden artarak 20,7 bin dolara çıktı. 2007 yılında 60,9 bin bin dolar olan ithalatımız, 2014 yılında 5,06 milyon dolara kadar yükseldi. İthalat, 2015 yılında 3,46, 2016 yılında 2,61 milyon dolarlık ithalat yapıldı. 2016 yılında 110,5 bin adet gül ihraç ederken, ithalatımız 6,5 milyon adet oldu. İthalat rakamı 2015 yılında 12,5 milyon adedin üzerindeydi.
Adet olarak en fazla gülü 2 milyon 685 bin adetle Hollanda’dan alıyoruz. Bu ülkeyi 2 milyon 322 bin adetle Kenya, 1 milyon 75 bin adetle Türkmenistan izliyor. Değer olarak ithalatımızda Kenya birinci. Kenya’dan 875,7 bin dolarlık gül alıyoruz. Bu ülkeyi 794,2 bin dolarla Türkmenistan, 786 bin dolarla Hollanda takip etti.”
-Gülyağı ihracatından 30 milyon avro gelir-
Türkiye’nin gül tarımında da önemli bir ülke olduğunu, dünya gül yağı üretiminin yüzde 65’ini Isparta’nın karşıladığını bildiren Bayraktar, “2016 yılında Isparta’da elde edilen 1300 kilogram gül yağı ve 15 ton gül konkreti ihracatından 30 milyon avro gelir sağlandı. Başta Fransa olmak üzere ABD, Kanada, Japonya ve Suudi Arabistan olmak üzere 15 ülkeye ihracat yapıldı” dedi.
-Ülkemize özgü süs bitkileri üretim süreci ve standartları oluşturulmalı-
Süs bitkileri sektöründe, genel olarak yabancı orijinli bitkilerin kullanıldığını vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Gerek dış mekân süs bitkilerinde gerekse kesme çiçeklerde, ürün çeşitliliğinde yetersizlik söz konusudur. Yeni çeşit geliştirilmesine yönelik çalışmalar desteklenmeli, geliştirilen çeşitlerin ıslahçı hakları koruma altına alınmalıdır. Ülkemize özgü süs bitkileri üretim süreci ve standartlarının oluşturulması yönelik çalışmalar yapılmasına ihtiyaç vardır.
Düşük faizli, uzun vadeli yatırım ve işletme kredisiyle veya değişik kaynaklardan hibeyle sektörün desteklenmesi gerekmektedir.
Tarımsal bir faaliyet olan süs bitkileri sektörü, tarımın diğer kollarından ayrı tutulmamalı, aradaki farklılıklar giderilmelidir. Sektör, yüksek girdi maliyetlerinden ve satışlardaki yüksek KDV oranından olumsuz etkilenmektedir. Halen yüzde 8-18 olarak uygulanan süs bitkilerinde KDV oranı yüzde 1’e indirilmelidir.
Süs bitkisi üretiminde ileri teknoloji, yıl boyu kontrollü üretim ve topraksız tarım gibi modern üretim tekniklerinin kullanımı teşvik edilmelidir.
Birim alandaki verimlilik, üretimde kalite, depolama tekniklerinin geliştirilmesi, raf ve vazo ömrünün artırılması konularındaki çalışmalar artırılmalıdır.
-Doku kültürü laboratuvarları kurulmalı-
Üretim konusunda özellikle doku kültürü laboratuvarlarının kurulması önemlidir.
Ülkemiz coğrafi yapısı, konumuyla Avrupa, Rusya ve Ortadoğu pazarlarına kolayca açılabilecek ve ihracat yapabilecek durumdadır. Asya ve Orta Doğu için kurak koşullara dayanıklı az bakım isteyen dayanıklı türlerin üretimine öncelik verilmelidir. İhracatın artırılması amacıyla tanıtım, reklam faaliyetlerine önem verilmeli, koordinasyonu sağlayacak güçlü bir dış pazarlama organizasyonu oluşturulmalıdır.
-İstihdam düzeyi ve ihracat potansiyeli yüksek gelecek vaat ediyor-
Süs bitkileri sektörü hızlı gelişen, istihdam düzeyi ve ihracat potansiyel yüksek gelecek vaat eden bir sektördür. Ülkemizde bu potansiyelin daha hızlı ilerlemesi, katma değerinin daha hızlı artırılabilmesi için; süs bitkileri araştırma-geliştirme kuruluşlarının çalışmalarına ağırlık verilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır.
Sektörde kapsamlı bir veri tabanı bulunmamaktadır. Üretimin takip edilebilmesi, üretim miktarlarının belirlenebilmesi en önemlisi de üretim planlamasının yapılabilmesi için kapsamlı bir veri tabanının oluşturulmasına ihtiyaç vardır.”
Türkiye’de 10 bini aşkın bitki türü ve 3 binin üzerinde endemik bitki bulunduğunu belirten Bayraktar, “çiçek bahçesi görünümünde bir ülkeyiz. Zengin gen kaynaklarımız ve doğal floramız değerlendirilerek, yerli doğal bitkilerin kültüre alınması, uygulamalarda ve dış ticarette bu bitkilerin kullanılması, ülkemize önemli bir rekabet avantajı sağlayacaktır” dedi.
Yorum Yazın