Şekerbank

Topraklar tehlikede fakat bu gidişata son vermek elimizde

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Topraklar tehlikede fakat bu gidişata son vermek elimizde
Nüfus artışı, sanayileşme ve iklim değişikliği toprakların sağlığını tehdit ediyor.

Dünya toprakları hızlı bir şekilde toprak erozyonu, besin yetersizliği, organik karbon içeriğin kaybı gibi nedenler ve diğer tehditlerden dolayı bozuluma uğruyor. Bugün yayınlanan BM raporuna göre; ülkeler sürdürülebilir yönetim pratiklerini teşvik edip doğru teknolojileri kullanma konusunda öncülük ederlerse bu gidişat tersine çevrilebilir.

FAO’nun topraklar üzerine yoğunlaşan Hükümetlerarası Teknik Paneli tarafından yayınlanan Dünya Toprak Kaynaklarının Durumu raporu 60 ülkeden toprak konusunda uzmanlaşmış 200 kadar bilim insanının çalışmalarını bir araya getirdi. Raporun yayınlanması, “insanlığın sessiz dostu” topraklar konusunda farkındalık yaratmayı amaçlayan BM 2015 Uluslararası Toprak Yılı’nın kapanışıyla aynı tarihlerde gerçekleşti.

Topraklar, besleyici gıdaların üretilmesi için yaşamsal önem taşırken her sene binlerce kilometreküp suyu filtreleyip temizliyor. En büyük karbon depolarından biri olan toprak, karbondioksit ve diğer sera gazlarının yayılımını dengeleyerek iklimin normal şartlarda seyretmesinde önemli bir rol oynuyor.

Raporun en çarpıcı sonuçlarından birini; dünya toprak kaynaklarının büyük bir bölümünün orta, şiddetli ve aşırı şiddetli seviyelerde bozuluma uğramış olması oluşturuyor. Toprakların yüzde 33’ü erozyon, tuzlanma, sıkışma, asitleşme ve kimyasal kirlenmeden dolayı orta ve şiddetli seviyelerde bozuluma uğramış durumda.

FAO Genel Direktörü Jose Graziano da Silva, “Verimli topraklarımızı bu şekilde kaybetmeye devam edersek gıda üretimi ve gıda güvenliği ciddi şekilde zarar görecek, gıda fiyatları dalgalanmaları artacak ve milyonlarca insan potansiyel olarak açlık ve yoksulluğa itilecek.” dedi.

FAO Direktörü, 650 sayfadan oluşan raporun önsözünde, oluşturulan içeriğin sürdürülebilir toprak yönetimi için harekete geçmek konusunda herkese yardımcı olabileceğini ve bunun uluslararası toplumun başarmak için taahhütte bulunduğu Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’yle ilişkili olduğunu belirtti.

Nüfus artışı, şehirleşme ve iklim değişikliğinin etkisi

Toprakların bu durumda olmasının temel nedenlerini, gelecek senelerde de etkisinin görülmesi beklenen nüfus artışı ve ekonomik kalkınma oluşturuyor.

Gıda ürünlerinin yetiştirilmesi için doğal bitki örtüsünün olmadığı ve hayvanların otlamadığı topraklarda erozyonda şiddetli bir artış olurken toprak karbon oranında, besin maddelerinde ve biyoçeşitlilikte yüksek oranda kayıplar meydana geliyor.

Tüm bunlara rağmen, şehirleşme toprak bozulum nedenleri arasında başı çekiyor. Hızlı büyüyen şehirler ve endüstriler geniş arazileri gittikçe bozuluma uğrattı, toprakları kirleterek tuzluluk, asitleşme ve ağır metal oranında artışa neden oldu. Topraklar, ağır yapılar altında kalarak asfalt ya da beton kullanımından dolayı tamamen toprak vasıflarını yitirdi. 

Paris’te düzenlenen BM COP 21 Konferansı’nın gündeminde olan iklim değişikliği ise rapora göre topraktaki değişimin başlıca bileşenlerinden biri.

Yüksek sıcaklıklar, kuraklık, seller ve fırtınalar gibi aşırı hava koşulları; besleyici madde bakımdan zengin olan toprak yüzeyini aşındırarak nemi azaltıyor, toprak  miktarını ve verimliliğini çeşitli yönlerden etkiliyor. Koşullar, aynı zamanda toprak erozyonun artmasına ve kıyı çizgisinin çekilmesine sebep oluyor.

Toprakları nasıl geri kazanacağız?

Rapor, toprakların temel işlevlerin yönelik 10 tehdide odaklanıyor: Toprak erozyonu, organik karbon kaybı, besleyici maddelerdeki dengesizlik, asitleşme, kirlenme, sıkışma, toprak vasfını yitirme, su birikimi, tuzlaşma ve biyoçeşitliliğin kaybı.

Raporda, toprakla ilgili oluşturulacak stratejilerde gıda üretimini arttırırken zararlı çevresel etkileri en aza indirmek konusunda ortak bir görüşün ortaya çıktığı belirtiliyor.

Önerilen çözüm yöntemlerinden birini, hükümetlerden küçük ölçekli çiftçilere her seviyeden paydaşın katılımını öngören sürdürülebilir toprak yönetiminin merkeze oturtulması oluşturuyor.

Örneğin, toprak işleme (toprağın kazılıp, karıştırılıp ters yüz edilmesi) yöntemine son verilerek ekin kalıntılarının toprak yüzeyini yağmur ve rüzgarın etkilerinden koruması yoluyla erozyonun önüne geçilebilir. Nitrojen sabitleyici ürünlerle ekin rotasyonu yapmak, organik ve mineral bazlı gübrelerin akıllıca kullanımını teşvik etmek, ekin köklerini ve diğer organik materyalleri tekrar toprağa kazandırmak, toprakların verimini ve besin zenginliğini arttırır.

Rapor harekete geçmek için dört adet öncelik tanımlıyor:

·         Toprakların bozulumunu durdurmak, muhtaç kesimlerin yaşadığı ve halihazırda bozuluma uğramış toprakların verimliliğini geri kazanmak;

·         Hem topraktaki organik karbonu hem de toprak organizmalarını içeren toprak organik madde depolarını korumak;

·         Nitrojen ve fosfor gübrelerinin kullanımını kontrol altına almak ya da azaltmak, besin maddesi açısından kayıplara uğramış bölgelerde ise gübre kullanımı arttırmak;

·         Toprakların durumu ve eğilimler hakkında bilgiyi arttırmak.

Bu adımlar hedeflenmiş politiklarla desteklenmelidir:

·         Toprak bilgi sistemlerinin geliştirilmesi, topraktaki değişimlerin izlenip takiplerinin yapılması;

·         Toprak konularında eğitim yoluyla farkındalığı arttırmak. Coğrafyadan yer bilimine, biyolojiden ekonomiye temel ders müfredatının içine toprakla ilgili bilgilerin yerleştirilmesi;

·         Etkili ve uygun düzenlemelerin hayata geçirilmesi: Aşırı gübre, kimyasal ve zirai ilaç kullanımı gibi zararlı uygulamaların caydıcı yöntemlerle azaltmak. Kaliteli tarımsal toprakların şehirler tarafından yutulmasını engellemek için imar sistemlerinin (bölgelendirme) kullanılması. Destekler yoluyla toprak için daha az zararlı maddelerin ve araçların satın alınmasını teşvik etmek;  

·         Ülkelerin toprak kaynaklarını ve sürdürülebilir şekilde yönetme kabiliyetlerini göz önünde bulundurarak yerel, bölgesel ve uluslararası başarıların desteklenmesi.

Rapordan Türkiye ile ilgili öne çıkan başlıklar:

·         Raporda yer alan referansa göre, Türkiye tarımsal topraklarının yüzde 70’i  toprak organik madde kaybı yaşıyor.

·         Rüzgar ve su erozyonu: Topraklarının yüzde 80’den fazlası yüzde 15’lik dik yamaçlar üstünde bulunan Türkiye’de orta, şiddetli ve çok şiddetli erozyondan etkilenen alan ülkenin toplam alanının yüzde 78.7’sini oluşturan 61.3 milyon hektar. Rüzgar erozyonu ise 500 bin hektarlık toprak alanında görülüyor. 

·         Tuzlu topraklar: Tuzdan etkilenen topraklar Türkiye’nin şu bölgelerinde görülüyor: Konya-Ereğli, Aksaray, Orta Anadolu ovaları, Seyhan’ın aşağı kısmında yer alan alüvyon ovalar, Iğdır, Menemen, Bafra, Söke, Acıpayam ve Salihli.

Anahtar Kelimeler:
  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
Geçen Yıl Üreticiyi Sevindiren Patates Bu Yıl Tüketiciden YanaÖnceki Haber

Geçen Yıl Üreticiyi Sevindiren Patates B...

‘Gülen Adam’ Kemal Sunal, EXPO 2016’da yaşayacakSonraki Haber

‘Gülen Adam’ Kemal Sunal, EXPO 2016’da y...

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar