CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, yeni Çay Kanunu ile ÇAYKUR’un tıpkı TEKEL gibi yok edileceğini belirtti. Hazırlanan Çay Kanunu teklifinin özel sektörün talepleri doğrultusunda hazırlandığını kaydeden Sarıbal, “AKP iktidara geldiği günden beri ÇAYKUR’u yok etmek, çay üretimini özel sektörün talebi doğrultusunda düzenleme yapmak için çabalıyor. Bu çay kanunu da bunun için hazırlanmış durumda. AKP çayın tadını kaçırdı” dedi.
Sarıbal, önümüzdeki hafta TBMM’ye sunulan ve önümüzdeki hafta Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda görüşüleceği söylenen ama sonra ertelenen Çay Kanunu’nu değerlendirdi.
Hazırlanan Çay Kanunu’nun, üretici temsilcilerinin görüş alınmadan hazırlandığını ve bu yapısı ile ülkemizde yaklaşık bir asır geçmişi olan çay tarımına büyük bir darbe vuracağını söyleyen Sarıbal’ın şu görüşlere yer verdi:
Çay tarımı ve çayın halkımız için önemi
“Çay tarımı ülkemizin Doğu Karadeniz bölgesinde başta Rize, Trabzon olmak üzere Artvin, Ordu ve Giresun illerinde yapılmaktadır.
Bugün 200 binden fazla çay üreticimiz var. 1990 yılında 906 bin dekara çıkan çaylık alanları AKP’nin ithalat politikasıyla 84 bin dekar azalarak 822 bin dekara düştü. Bu azalmanın sonucu her yıl ortalama 20 bin ton çay ithal eder hale geldik ve AKP’nin iktidara 2003’ten bugüne kadar 183 bin ton çay ithalatına 434 milyon dolar ödendi.
Çünkü çay, ülkemiz için büyük önemi olan bir ürün. Çay, ülkemizde sudan sonra en fazla tüketilen içecektir. Dünyada en fazla çay tüketen toplum sıralamasında da birinciyiz. Çay, Cumhuriyetin ilk yıllarından beri ülkemizin en önemli ürünlerinden biri olageldi.
İlk yaş çay yaprağı hasadı ve kuru çay üretimi 1938 yılında gerçekleştirildikten sonra 1940 yılında çıkarılan 3788 Sayılı Çay Kanunu ile çay üretimi güvence altına alındı. Bu yasa ile Devlet çayın tek alıcısı konumundaydı. Yani çay tarımı devlet güvencesi altındaydı.
Ancak 1980 yılı sonrası yürürlüğe konulan neoliberal politikaların da zorlamasıyla 1984 yılında yeni bir Çay Kanunu çıkarıldı. Yeni yasa ile devletin koruyuculuğu “tırpanlandı.” Devletin tek alıcı olmaktan çıktığı, çay üretiminin, işletmesinin ve satışının serbestleştiği 1984 tarih ve 3092 sayılı Çay Kanunu hala yürürlüktedir.
Ama bu yasa bile serbest piyasa temsilcileri için yeterli olmadı. Kendilerine yakın gördükleri AKP’nin iktidara gelmesinden sonra devamlı ÇAYKUR’u işlevsizleştirecek yeni bir Çay Kanunu talebi gündeme getirildi.
2009 yılında bu özel sektörün talebine uygun bir yasa hazırlandığı iddiaları ortaya atıldı ama dönemin Başbakanı Erdoğan tarafından bu yalanlandı.
Sık sık değişen Tarım Bakanlarının her biri göreve geldiğinde Çay Kanunu ile ilgili söylentiler de yeniden gündeme getirildi. Bu süreçte özelleştirmeyen ama her yıl zarar eden ÇAYKUR, 2017 yılında Türkiye Varlık Fonu bünyesine alındı. Bundan 3 yıl önce 2019 yılında Çay İhtisas Üniversitesi olarak belirlenen Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’ne çay kanun teklifi hazırlama işinin verildiği bilgisi paylaşıldı. Kimseye danışılmadan kapalı kapılar ardından hazırlanan Çay Kanunu şimdi TBMM gündemine getirildi ve önümüzdeki hafta Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda görüşülmeye başlanacak.
AKP çayın tadını kaçırdı
AKP, özel sektörün çıkarlarını korumak için çay üretiminin güvencesi konumunda olan ÇAYKUR adeta işlevsizleştirdi. Çayın tadını kaçırdı.
Çay sezonu her yıl büyük sancılarla başlayıp biterken, ÇAYKUR da yanlış politikalar nedeniyle her yıl biraz daha zarar ediyor. Dünyanın en fazla çay tüketen toplumuyuz ama çayın en büyük üreticisi ÇAYKUR her yıl biraz daha zarar ediyor.
Ülkemizde yaklaşık 1,5 milyon ton çay üretiliyor. Bunun yarısına yakını ÇAYKUR alırken, geriye kalan çayı özel sektör alıyor. Bildiğiniz gibi her yılın Mayıs ayında çay alım fiyatları açıklanıyor. Bu fiyat ÇAYKUR tarafından alımı yapılacak çay için geçerli oluyor. ÇAYKUR’un kota, kontenjan gibi uygulamaları nedeniyle, topladığı yaş çayı bir an önce satmak zorunda olan üretici, açıklanan çay alım fiyatının hemen hemen yarı fiyatına, özel sektöre satmak zorunda kalıyor.
ÇAYKUR’un yeterli fiyat vermediği, özel sektörün ölü fiyatına aldığı çayı şimdi çıkartılması düşünülen kanunla çay üreticisi özel sektöre teslim edilerek çay üreticisi diri diri gömülmek isteniyor. Hâlbuki geçmişte böyle mi idi.
Hayır, böyle değildi.
Yeni Çay Kanunu özel sektör için
27 Mart 1940 yılında çıkarılan 3788 sayılı Çay Kanunun 11. Maddesinde çay alım fiyatlarının nasıl olacağı belirtilmiştir.
Buna göre:
Her yıl kurulmak üzere;
Ziraat odasının seçeceği iki çay üreticisi, Ticaret Odasından bir kişi, Ziraat Vekâleti bir kişi ve Devlet Ziraat İşletmeleri Kurumundan bir kişi olmak üzere 5 kişilik bir heyetten oluşuyordu.
Görüldüğü gibi çiftçi ve devlet ağırlık olan bu yapı şimdi Ulusal Çay Konseyine devredilmek isteniyor.
Peki, bu konseyin yapısı nasıl?
Tarım örgütlerinden (Ziraat Odası, Kooperatif veya birliklerden) iki üye, Ticaret grubunu temsilen iki üye, Sanayi grubunu temsilen iki üye, ÇAYKUR’u temsilen iki üye, Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan bir üye olmak üzere 9 kişiden oluşmaktadır.
Görüldüğü gibi mevcut yapıda sanayi ve ticaret kesiminden gelenler yarı yarıya yakın bir güce sahiptir.
Bu yapı Ulusal Süt Konseyindeki (USK) gibi bir yapıdır.
USK özel sektörün belirlediği çiğ süt alım fiyatı nasıl süt üreticisini eziyorsa Ulusal Çay Konseyi de çay üreticisini ezecektir. Nasıl USK’da siyasi otoritenin baskısıyla kamu temsilcisi sanayici lehine karar alıyor ise Ulusal Çay Konseyinde alınacak çay alım fiyatlarında kamu temsilcisi yine sanayici lehine davranacaktır.
Kamu elindeki yetkiyi sanayici lehine kullanılacaktır.
Yeni Kanun Teklifi ile çay sektörü sanayiciye teslim edilirken, ÇAYKUR’u da TEKEL gibi kapatmaya çalışmaktadırlar.
AKP bunu kim karşı yapıyor?
Her seçimde kendisine yüksek oy veren seçmene karşı yapıyor.
Yani diyor ki “siz bana oy verdiniz vermeye devam ediyorsunuz bende sizi cezalandırıyorum.”
Çiftçimizin bölge halkının artık uyanması gerekiyor.”
Yorum Yazın