Çalıştayda; ülkemizdeki süt hayvancılığının geleceğine dair kısa ve uzun vadeli riskler, bu risklerin nasıl yönetilebileceği, süt hayvancılığının güvenliği ve sürdürülebilirliği için yapılması gereken teknolojik dönüşümler, atılması gereken adımlar ele alındı.
Türkiye İş Bankası ile Alman finans kuruluşu Finance in Motion ve danışmanlık firması Frankfurt School arasında tarım alanındaki faaliyetler için imzalanan sponsorluk anlaşması kapsamında gerçekleştirilen “İmece Çalıştayları”nın üçüncüsü, “Süt Hayvancılığı” temasıyla Bursa’da düzenlendi.
“Süt Hayvancılığının Geleceği” başlığı altında, “Geleceğimize Umut, Sürümüze Bereket” sloganı ile düzenlenen Çalıştay, süt ve damızlık hayvan birliklerini, sanayicileri, ilgili sivil toplum kuruluşlarını, kamu temsilcilerini, akademisyenleri ve girişimcileri bir araya getirdi.
Ülkemizdeki süt hayvancılığının geleceğine dair kısa ve uzun vadeli riskler ile bu risklerin nasıl yönetilebileceği, süt hayvancılığının güvenliği ve sürdürülebilirliği için neler yapılması gerektiği, bu alanda ihtiyaç duyulan teknolojik dönüşümler ve atılması gereken adımların ele alındığı Çalıştayın sonuçları, bir rapor haline getirilerek kamuoyuna duyurulacak.
“Çiğ süt arz ve talebinin güvenliği, sürdürülebilirliği kritik”
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı İzlem Erdem, Çalıştayın açılışında yaptığı konuşmada, süt fiyat trendleri, artan yem ve işletme maliyetleri, Türkiye’nin süt hayvanı varlığı, tarım politikaları açısından çiğ süt arz ve talebinin güvenliği ve sürdürülebilirliğinin son yıllarda kritik konu başlıklarından biri haline geldiğini söyledi. Erdem, beslenme ve toplum sağlığı açısından önemli bir gıda ürünü olan sütün çevresel, ekonomik, hijyenik koşulların yanı sıra teknolojik gelişimler, toplumsal tercihler başta olmak üzere pek çok farklı alanda risklere maruz kaldığının altını çizdi.
Süt endüstrisinin özellikle 1970’lerden sonra büyük işletmelerin de sektöre dâhil olmasıyla gittikçe gelişen ürünlerini artık dünyaya da ihraç edebilen büyük ve çok katmanlı bir sektöre dönüştüğünü belirten Erdem, 1 milyon civarında süt işletmesi bulunan Türkiye’nin dünyanın en büyük 8’inci, Avrupa’nın en büyük 3’üncü süt üreticisi olduğunu, 110’dan fazla ülkeye süt ve süt ürünleri ihraç ettiğini aktardı.
Sektördeki temel sorunlar…
Sektörde karşılaşılan temel sorunlara işaret eden Erdem, bunların başta yem olmak üzere girdi fiyatlarındaki hızlı artışlar, çiğ süt fiyatlarındaki belirsizlikler, desteklemelerdeki çeşitli aksaklıklar, finansmana dair yaşanan sıkıntılar, özellikle aile işletmelerinin hem modernizasyon hem rekabet edebilme anlamında yeterli seviyede olmamaları, teknolojinin yetersiz kullanımı, hayvan sağlığına ve hayvan refahına dair hatalı uygulamalar olduğunu söyledi.
İzlem Erdem, “Biz tarım bankacılığı alanında her geçen yıl öze dokunan katkılar sunmak için büyük bir gayretle çalışıyoruz. Tarım, finans ve teknolojinin birlikte etkin kullanımı ile sadece uygun finansman koşulları sunmakla yetinmiyor, teknolojiyi merkeze alarak daha az girdi kullanımı, daha yüksek verim ve daha sürdürülebilir tarımsal üretimi teşvik ediyoruz. Geleneksel tarım bankacılığının yanı sıra dijitalleşme, inovatif bakış açısıyla tarım ve teknolojiyi buluşturma, tarım ve teknolojinin buluştuğu noktada ortaya çıkan finans ihtiyacını en doğru kanallarla ve yöntemlerle desteklemeye yönelik çalışmalar yürütüyoruz” diye konuştu.
“Çözüm için tüm paydaşlar birlikte hareket etmeli, ortak zeminde buluşmalı”
Kurum olarak insana, hayvana, toprağa saygılı ve doğayla uyumlu üretim süreçlerini desteklemeyi önemsediklerini vurgulayan Erdem, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu hassasiyetimiz çerçevesinde Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ve Göstergeleri ile uyumlu konvansiyonel bankacılık işlerimizin yanı sıra tarımın teknoloji ve finansla çok daha fazla kesiştiği sektöre özgü yenilikçi çözümler üretme yönündeki çalışmalarımıza devam edeceğiz. Kesin ve sürdürülebilir çözümlerin bulunarak uygulanabilmesi, daha büyük adımlar atılabilmesi ve tarım sektörüne önemli çıktılar sağlanabilmesi için tüm paydaşların birlikte hareket etmesini, ortak zeminde buluşmasını gerekli görüyoruz. Bu konuda sadece bir banka olarak değil, tarımsal değer zincirinin bir halkası ve ilgili tüm kesimlerin iş ortağı olarak sektörü iyi tanıyan, dinamiklerini çok yakından bilenlerle birlikte bilgimizi artırmayı, Türkiye’nin tarım ve hayvancılık alanındaki üretim hikâyesinde yeni ve ümit verici sayfalar açmayı istiyoruz.”
“Süt hayvancılığının sürdürülebilirliğinin tek yolu topraktan sofraya bütünleşik bir yaklaşım”
Çalıştaya sunumu ile katılan Frankfurt School of Business and Management Tarımsal Saha Araştırmaları Grup Müdürü İbrahim Oğuz, süt hayvancılığını sürdürülebilir kılmanın tek yolunun topraktan sofraya bütünleşik bir yaklaşım ve kırmızı et sektörünü de kapsayacak şekilde dinamik planlama olduğuna işaret etti. Büyükbaş süt hayvancılığı konusunda başarılı devletlerin ortak özelliklerine de değinen Oğuz, dünyadaki ve ülkemizdeki mevcut sorunların doğru politikalar ve uygulamalarla çözülebileceğine, sektörün tüm değer zinciri paydaşlarının üretim odaklı “kazan – kazan” modeli ile konumlandırılmasının önemine vurgu yaptı.
“Her fikir tarımın geleceğine dair umut ışığıdır”
Finance in Motion Yatırım Yöneticisi Oğuz Bardak da dünyada faaliyet gösterdikleri ülkelerde verdikleri hizmetleri aktararak, “Ortaya konulan her fikir, tarımın geleceğine dair umut ışığıdır. Tarım alanında özellikle küçük işletmelerin sürdürülebilirliğine katkıda bulunmak ayrıca çok kıymetli. Gerek Türkiye’de gerekse aktif olduğumuz diğer ülkelerde tarım alanında özellikle kırsal kesimi önceliklendiriyor, küçük işletmeleri destekleyerek finansmana erişimlerini kolaylaştırmayı amaçlıyoruz” dedi.
Kaynak:Tarım Pusulası
Yorum Yazın