Sahip olduğu iklim şartları ve coğrafi konumu nedeniyle "Doğu'nun Çukurova'sı" olarak nitelendirilen Iğdır'da tarım arazilerinin yanlış sulanması ve ilaçlanması kuraklığa neden oluyor
Sahip olduğu iklim şartları ve coğrafi konumu nedeniyle "Doğu'nun Çukurova'sı" olarak nitelendirilen Iğdır'da tarım arazilerindeki yanlış sulama ve ilaçlama kuraklığa neden oluyor.
"Çölleşme Risk Haritası"na göre de toprakların yaklaşık yüzde 20'si zayıf, yüzde 52'si orta ve yüzde 19'u yüksek risk grubunda bulunan Türkiye'de bazı bölgeler kuraklığa maruz kalıyor.
Dünyada ortak sorun olan, iklim değişimleri ve insan etkileri de dahil çeşitli etmenlerin sonucunda oluşan çölleşme ile kuraklığa karşı ortak bir mücadele geliştirmek için Birleşmiş Milletler tarafından Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi 17 Haziran 1994 tarihinde kabul edildi.
Türkiye'de Çölleşme Risk Haritası'na göre Konya-Karapınar, Iğdır-Aralık ve Urfa-Ceylanpınar çok yüksek risk taşıyan bölgeler olarak görülürken, kuraklık açısından Tuz Gölü havzası, Ereğli-Karaman bölgesi, Şanlıurfa-Ceylanpınar-Mardin-Batman hattıyla Eskişehir çevresi orta ve yüksek risk grubunda bulunuyor.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Yönetim Kurulu Üyesi ve Doğu Anadolu Bölge Sorumlusu Adem Ertaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye ve dünyada arazilerin önemli olduğunu söyledi.
Ertaş, kuraklığın tüm dünyada sorun olduğuna dikkati çekerek, "Türkiye'de toprakların yaklaşık yüzde 19'u çölleşmekte. Dünyada da yaklaşık 12 milyon hektar arazi her yıl çölleşmektedir. Bu durumdan 168 ülkedeki 1,5 milyar insan doğrudan etkilenmekte. Ülkemizde çölleşen yerler arasında Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki Iğdır ilimizin Aralık ilçesi de bulunmaktadır." dedi.
"Doğu'nun Çukurovası" olarak bilinen ve bir çok ürünün yetiştiği Iğdır'da özellikle Aralık ilçesinde çölleşme yaşandığını ifade eden Ertaş, "Aralık ilçesinde yapılan yanlış yöntemler var, vahşi sulama, ruhsatsız ilaçlarla yapılan ilaçlama, haşereler için kullanılan ilaçların yanlış kullanılması, yer altı sularındaki kirlilik arazide büyük kuraklığa sebep olmakta ve tuz oranını artırmaktadır. Yörede toprak verimliliği düştü ve bu durum çiftçilerimize sıkıntılar yaşatıyor." diye konuştu.
- "Gelecek nesillere sağlıklı toprak bırakılmalı"
Ertaş, gelecek nesillere sağlıklı toprak bırakılması gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Düzenli ruhsatlı ilaçlar, gereksiz yere vahşi sulama yapmadan yağmurlama sularıyla toprakları koruyarak, çocuklarımızın geleceğini garanti altına almamız lazım. Gelecek yıllarda bu topraklar kalmayabilir. Bu topraklara sahip çıkamazsak çocuklarımız ileride gıda teminatı yapamayacak. Bu toprakları tahrip edersek, bu insanlar neyle doyacak. İnsanların, çiftçilerin çok dikkatli olmaları gerekmektedir. Toprağa yüz gramlık ilacın atılması gerekirken 1 kilogramlık ilaç atılırsa sıkıntı çıkıyor. Herkesten bu konuda ellerinden geleni yapmalarını rica ediyoruz."
Çiftçilerin sulama konusunda dikkat etmesi gereken hususlara da değinen Ertaş, sözlerini şöyle tamamladı:
"Çiftçilere yağmurlama ya da damlama yöntemiyle sulamayı tavsiye ediyoruz. Bu yöntemlerle hem gereksiz su israfının önüne geçmiş oluyoruz hem de toprağın yapısını bozmayız. Bu sistemlerle topraklar daha sağlam kalıyor. Vahşi sulamayla yapılan sulama toprağı çıplak bırakıyor, toprak yanıyor ve rengi değişiyor, yağmurlama yöntemiyle sulansa topraklar böyle olmaz."
Yorum Yazın