Iğdır'da yaşayan Zekeriya Karaeli, köyde babasından kalma evi kaz çiftliğine çevirdi.
Tuzluca ilçesine bağlı Hadımlı köyünde ikamet eden Karaeli, yaşadığı işsizlik nedeniyle köyündeki ev ve arazisini bırakıp İstanbul'a göç etti.
İstanbul'da kaldığı 3 yıl boyunca farklı işler yapan Zekeriya Karaeli, memleket hasretine dayanamayarak geri döndü.
Verdiği göç nedeniyle nüfusunda hayli düşüş yaşanan Hadımlı köyünde yeniden yaşamaya başlayan Karaeli, babasından kalma kerpiç evinin bahçesine havuz yaparak Kars'tan getirdiği kazları yetiştirmeye başladı.
Kazların çoğalmasıyla birlikte maddi gelir elde etmeye de başlayan Zekeriye Karaeli, hobi olarak başladığı kaz yetiştirmeyi iş alanına çevirdi.
Ata yurduna döndükten sonra böyle bir işe giriştiğini belirten Karaeli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Yıllarca köyümde yaşadım. Sonra işsizlik nedeniyle İstanbul'a göç ettim. Bir yaz ayında memlekete ziyarete geldiğimde bir toplantıya katıldım. Toplantıda anlatılanlar hoşuma gitti. Köyüme dönmeye karar verdim. Sonra köydeki evimde kendi imkanlarımla bir kaz çiftliği yaptım." dedi.
- "Hedefim 3-5 aileye ekmek yedirmek"
"Eğer devletin bir desteği olursa bu işi daha da büyütüp birkaç kişiye de ekmek yedirmeyi düşünüyorum." diyen Zekeriya Karaeli, şöyle konuştu:
"Şu an İstanbul ve büyükşehirlerden belediyeler, dernekler, festivaller istiyor. Nasip olursa önümüzdeki yıl kaz sayısını 3 ila 5 bine çıkarmayı, daha büyük bir çiftlik kurmayı düşünüyorum. İçlerinden 100 anaç ayıracağım, yumurtalarını üreteceğim, yetmezse bir de kuluçka makinesi almayı düşünüyorum. Kendi imkanlarımla bu kadarını ancak yapabildim, biraz da borçlandım. Buradaki hedefim işi büyütmek ve 3-5 aileye ekmek yedirmek. Ben hep bu köyde yaşadım, İstanbul'da 3 yıl kaldım, bu 3 yılda İstanbullu olmadım, yine bu köylüyüm. Bu köye bir şeyler yapmayı düşünüyorum. Zorla çıkarmazlarsa artık bu köyden çıkmamayı düşünüyorum."
Üretilen kazlara yoğun talep olduğunu, çiftliği büyüterek taleplere cevap verebileceğini belirten Karaeli, "Köydeki babaevim yıpranıp yıkıldıktan sonra yeniden yaptım, ahır yaptım, barınabileceğim bir yer yaptım. Hepsini kendi imkanlarımla yaptım, yaklaşık 500 kazım var şu an, ama 5 bine çıkarmayı düşünüyorum. Özellikle İstanbul'dan çok talep var. Sadece 2 bin kazı Küçükçekmece Belediyesi her yıl festivalde kullanıyor. Dernekler festival yapıyorlar, Kars, Ardahan, Iğdır dernekleri yapıyorlar. Bizim de bu kazları satma sıkıntımız olmaz. Pazar sıkıntımız olmuyor." diye konuştu.
- "Ye kaz etini, gör lezzetini"
Türk mutfağında özellikle Kars, Ardahan, Ağrı ve Iğdır bölgesinin kültürel tatlar arasında yer alan kaz yemeğinin unutulmaz bir lezzete sahip olduğunu dile getiren Zekeriya Karaeli, şunları söyledi:
"Hep doğal besleniyorlar, çayırda çimende kendileri otlayıp besleniyorlar, ben de biraz arpa veriyorum. Fabrikasyon hiç bir yemimiz yok. Sadece kendi ektiğim, ürettiğim arpayı veriyorum. Doğal ortamda havuz yaptım, gölümüz var, gölde, derede besleniyorlar. Bu kazların eti çok lezzetli, anlatmakla olmaz, yemek ve tatmak lazım. Zaten doğal ortamda beslendiği için ayrı bir lezzeti var. Bizim, 'ye kaz etini, gör lezzetini' diye bir atasözümüz var, yiyip tadını görmek lazım."
Bölgede satışa sunulan kazlar yaz aylarında 120 ila 150, kış aylarında ise 150 ila 200 liradan alıcı buluyor.
Yorum Yazın