Tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, ithalat temelli tarım politikaları yerine fiyat artışını doğuran nedenlere odaklanılması gerektiğini söyledi. Türkiye’nin iklim değişikliğine uygun bir tarım politikası geliştirmesi gerektiğini ifade eden Yıldırım, kuraklık beklentisiyle son 20 günde bazı ürünlerde fiyat artışı yaşandığına dikkat çekti.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), küresel gıda fiyatlarının 2017'de yüzde 8 artığını açıkladı. FAO'nun açıkladığı verilere göre süt ürünleri 2016'ya göre yüzde 31 zamlandı. Et fiyatları ise önceki yıla göre yüzde 9 arttı.
Türkiye özelinde de geride kalan yılda gıda fiyatlarına müdahale için ithalat başta olmak üzere çeşitli yöntemlere başvuruldu. Hükümet, gıda fiyatlarını düşürmek için kırmızı et, hububat, bakliyat gibi birçok üründe gümrük vergilerini düşürmek ya da sıfırlamak yoluna gitti. İthalatla fiyat dengesi sağlanmaya çalışılırken, kurdaki rekor seviyeler bunun önündeki engel olarak karşımıza çıktı. Gıda ürünlerinin ithal edilmesi ise çiftçiyi-üreticiyi olumsuz etkiledi; üretimi azaltan ya da sonlandırmak zorunda kalanlar oldu. Bunun yanında, gıda fiyatlarının üreticiden, mutfaklara gelene kadar yaşadığı artış da çözüm bekleyen bir başlık.
Kuraklık endişesi de gıda fiyatları için en büyük tehdit. Meteoroloji'nin verilerine göre, Türkiye 2017 yılında son 44 yılın en düşük yağışını aldı. Ocak ayının ortalarına gelinmesine karşın beklenen yağışların olmaması üreticiyi endişelendiriyor.
Dünya gazetesi tarım yazarı ve 4 Mevsim Tarım Dergisi'nin Yayın Yönetmeni Ali Ekber Yıldırım, RS FM'de gıda fiyatlarında belirleyici faktörleri, üreticinin sorunları, kuraklık riski ve olası çözümleri değerlendirdi.
‘İTHALAT TEMELLİ POLİTİKALAR ÜRETİCİYİ SEKTÖR DIŞINA İTİYOR'
Hükümetin gıda enflasyonu üzerine çeşitli çalışmalar yaptığını hatırlatan Ali Ekber Yıldırım, fiyatı artan her ürünün ithal edilerek fiyatların düşürülmesine yönelik bir politika izlendiğini söyledi. Ancak Yıldırım'a göre ithalat temelli yani sonuç odaklı politika yerine fiyat artışını doğuran nedenler üzerinde durulması ve çözüm üretilmesi gerekiyor:
"Türkiye'de ister bir çiftçi bitkisel üretim yapsın ister hayvancılık yapsın, önemli bir bölümü zaten ithalata dayalı. Tohum ithal ediliyor. İlaç-gübre kullanacak, onun da ya kendisi ya hammaddesi ithal ediliyor. Mazot kullanacak, o da dışa bağımlı. Bu kadar ithalata bağlı bir üretim yapılırken, bir de ürün ithal edersiniz o zaman zaten üreticiyi sektörün dışına itmiş oluyorsunuz. Rekabet edemeyince küçük çiftçiler bu işi bırakıyorlar."
‘DEVLET, YERLİ ÜRETİMİ DESTEKLEMELİ İTHALATA BAĞIMLILIĞI AZALTMALI'
Tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, Türkiye'de ithalata dayalı politikalar izlenirken, diğer yandan hedefin 'milli tarım' olduğuna dikkat çekti. Buna karşın devletin gıda konusunda ithalatçı konumda olduğunu hatırlatan Yıldırım, "Devletin kendisi büyük oranda ithalat yapıyor, Et ve Süt Kurumu (ESK) canlı hayvan ve et ithal ediyor. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) hububat ürünleri ithalat ediyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, yerli üretimi destekleyecek, ithalata bağımlılığı azaltacak. Üretim artıkça fiyatların daha makul seviyeye gelmesi sağlanacak. Üretici ile tüketici arasındaki fiyat farkını azaltacak. Ama bugün bunu yapması gerekenler aynı zamanda bundan şikayetçi olanlar" diye konuştu.
‘ÜRETİCİDE UCUZ, TÜKETİCİDE PAHALI'
Fındık fiyatlarını örnek veren Ali Ekber Yıldırım, Türkiye'nin dünyanın en büyük fındık ihracatçısı olduğunu hatırlatırken, Türkiye'deki tüketicinin ise en pahalı fındığı tükettiğini belirtti. Yıldırım bunun gerekçesini ise şöyle anlattı:
"Şu anda Karadeniz bölgesinde fındık üreticisi kabuklu fındığın kilosunu en iyi şartlarda 10 liradan satıyor. Bunun iç fındık olarak markete geldiğinde ise fiyatı 60-70 hatta 100 liraya ulaşıyor. Bu üretici ve tüketici arasından kurulan sistemden kaynaklanıyor. Bir miktar aracı var ama daha çok market egemenliğinin getirdiği yüksek kar marjlarıyla, ‘üreticide ucuz tüketici de pahalı' bir gıda sistemi oluştu Türkiye'de. Bunu her alan için söyleyebiliriz."
‘MEYVE-SEBZE FİYATLARINDA ARACILAR DENETLENMELİ'
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın hal yasasıyla ilgili çalışmasını da hatırlatan Ali Ekber Yıldırım, bir gıdanın sebze-meyve üreticisinden tüketiciye ulaştığı süreçte yaşanan sorunlara dikkat çekti: "Antalya'da seradan bir liraya alınan domates, İstanbul'a ulaştığında 2 lira oluyor. Oradan markete, pazara veya manava gidiyor. Market bunun üzerine 1 lirada koyabiliyor 50 kuruş da. Örneğin hava şartları olumsuzsa, İstanbul'a kar yağıyorsa 5 lira da fiyat koyulabiliyor. Bunun denetlenmesi lazım. Herhangi bir denetim yok."
‘TÜRKİYE, İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE UYUMLU BİR TARIM POLİTİKASI GELİŞTİRMELİ'
"Türkiye'de tarım açısından 2018 zor geçecek" diyen Tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, kuraklık beklentisine de değindi.
Güneydoğu, Doğu Anadolu ile İç ve Batı Anadolu bölgesinde önümüzdeki dönemde yağışlarda yüzde 40'a yakın azalma olacağı beklentisini hatırlatan Yıldırım, Türkiye'nin iklim değişikliğinden en olumsuz etkilenecek ülkelerden olduğunu söyledi. Yıldırım, mevsim değişikliğinin, kuraklığın etkilerini şöyle anlattı:
"Birçok üründe ekim zamanı değişti, 1 ay gecikmeli yapılıyor. Birçok üründe buna bağlı olarak hasat değişti. Örneğin bu yıl zeytin hasadı, fındık hasadı geç başladı. Buğday başta olmak üzere bazı ürünler hava koşulları nedeniyle yeterince gelişim gösteremedi. Belki bazı ürünler yeniden ekilecek ve bunun maliyeti arttırıcı bir etkisi var. Ocak ayının sonuna geldik yeni yeni bazı yerlerde kar, yağmur yağıyor. Beklenen o aşırı soğuklar mart ayında olursa kayısı, badem gibi en erken çiçek açan meyveler ciddi bir zarar görecek. Bu da üretimin azalması anlamına geliyor. Türkiye'nin iklim değişikliğine uygun yani suyu dikkate alan bir tarım politikası geliştirmesi gerekiyor."
‘KURAKLIK BEKLENTİSİ FİYAT ARTIŞINI GETİRDİ'
Ali Ekber Yıldırım, kuraklık beklentisiyle son 20 günde bazı ürünlerde fiyat artışları yaşandığına da dikkat çekerken, üretim azlığının stokta bekletilen ürünler olduğuna vurgu yaptı:
"Genel anlamda kuraklık beklentisiyle fındık, kuru üzüm, kayısı gibi, Türkiye'nin yüzde 80 oranında söz sahibi olduğu ürünlerde, önemli fiyat artışları olduğunu gördük. Kuru üzüm fiyatı 4 lira civarındaydı şu anda 5 buçuk lira. Kayısının fiyatı 8 liradan 12 liraya yükselmiş durumda. İç fındık da 20 liradan 23 liraya kadar çıktı. Kuraklık nedeniyle 2018'de üretimin az olacağı beklentisi ile elindeki ürünleri bekleten bir kesim var. Bu ürün piyasaya girmeyince de o ürünün fiyatı yükseliyor."
Yorum Yazın