Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Yönetim Kurulu Başkanı Savaş Akcan:- "Şu anda devletimiz, tohum ithalatını tamamen yasakladı diyelim; emin olunuz hiçbir temel ürün grubunda üretim sıkıntısı yaşamayız"
Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Yönetim Kurulu Başkanı Savaş Akcan, Türkiye’nin tohumculukta dışa bağımlı bir ülke olmadığını belirterek, "Şu anda devletimiz, tohum ithalatını tamamen yasakladı diyelim; emin olunuz hiçbir temel ürün grubunda üretim sıkıntısı yaşamayız." ifadesini kullandı.
Akcan, yaptığı yazılı açıklamada, tohumculuk sektörünün çiftçinin verimli, kaliteli ve yüksek fiyattan satabileceği ürünler yetiştirmesi, tüketicilerin ise sağlıklı sofralar kurması için çalıştığını ifade ederek, sektörün tarımın en stratejik girdisi olan tohum, fide, fidan ve süs bitkilerini ıslah ettiğini, ürettiğini ve Türkiye’nin her köşesine uygun fiyatlarla dağıtımını sağladığını kaydetti.
- "Sertifika tohumun kimliğidir, kalite güvencesidir"
Her zaman çiftçinin yanında olduklarını, sertifikalı tohum kullanımının yaygınlaşması için tohum üretim maliyetlerindeki artışları çok az oranda fiyatlara yansıttıklarını belirten Akcan, "Tüm çiftçilerimizin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü kutluyorum. Çiftçilerimize hayırlı ve kazançlı bir hasat dönemi diliyorum. Hasattan hemen sonra başlayacak ekim döneminde daha çok ve kaliteli ürün almaları, çok kazanmaları ve devlet desteklerinden yararlanmaları için kendilerine sertifikalı tohum kullanmalarını tavsiye ediyorum." ifadelerini kullandı.
2018 yılında 1 milyon 60 bin tona yakın sertifikalı tohum üretildiğini ancak kullanılan tohumun 2 milyon 800 bin ton olduğunu aktaran Akcan, "Sertifika tohumun kimliğidir, kalite güvencesidir. Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi sertifikalı tohum kullanım oranını yüzde 70’lerin üzerine çıkardığımızda asıl başarıyı yakalayacağız. Biz sektör olarak bu talebi karşılamaya hazırız." açıklamasında bulundu.
- "Türkiye, tercih edilen marka olma yolunda ilerliyor"
Akcan, Türkiye’de 2000 yılında 150 milyon adet fide üretilirken, bunun 2010 yılında 2 milyar 600 bin adede, 2018 yılında da 4 milyar adede çıktığını bildirdi.
Son 20 yılda 26 kat, son 10 yılda yüzde 53’lük bir üretim artışı görüldüğünü aktaran Akcan, modern seraların artırmasıyla birlikte oluşacak hazır ve aşılı fide talebini karşılayacak kapasiteye sahip olan tohumculuk sektörünün seracılığın çekici gücü olmaya devam edeceğini dile getirdi.
Akcan, Türkiye’nin kendine yeten ve üretiminin yüzde 40’ını ihraç ederek dünya fidancılığında tercih edilen marka olma yolunda önemli ilerlemeler sağladığını ifade ederek, 2010 yılında 1 milyon dolar bile olmayan fidan ihracatının 2018 yılında 40 milyon dolara ulaştığı bilgisini paylaştı.
Süs bitkileri üretimini de son 5 yılda 236 milyon adet artırarak 1 milyar 711 milyon 773 bin adede çıkardıklarını dile getiren Akcan, üretim alanlarının son 15 yılda yüzde 250 artarak 50 bin dekara ulaştığını ve 71 milyon dolarlık ihracat yapıldığını ifade etti.
- "İsrail’e 1 milyon dolarlık tohum ihracatımız var"
Akcan, Türkiye’nin tohumculukta dışa bağımlı bir ülke olmadığını belirterek, şunları kaydetti:
"Şu anda devletimiz, tohum ithalatını tamamen yasakladı diyelim; emin olunuz hiçbir temel ürün grubunda üretim sıkıntısı yaşamayız. 2018 yılında 501 milyon dolarlık bir dış ticaret hacmimiz oldu. Son 10 yılda ithalat ile ihracat arasındaki denge ihracat lehine değişti.
Örneğin, 2015 yılında ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 69 iken, 2016 yılında yüzde 88, 2017 yılında ise yüzde 92 oldu. Geçen yıl ise sektörümüz ilk dış ticaret fazlası verdi ve bu oran yüzde 108’e yükseldi. 20 milyon dolar dış ticaret fazlamız var. Meşhur İsrail tohumu konusunun da bir şehir efsanesi olduğunu bir kez daha ifade edeyim. 2018 yılında bu ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın sadece yüzde 5’idir. Ayrıca İsrail’e 1 milyon dolarlık tohum ihracatımız var."
- "Yanlış ve bazen maksatlı açıklamalar çiftçimizi ve milyonlarca tüketicimizi etkiliyor"
Toplumda tohum konusunda yanlış bilinen konulara ve Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) ile Hibrit meselelerine de değinen Akcan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Tohum, hatta tarım ile hiç ilgisi bulunmayan akademisyenlerin, doktorların, gazetecilerin, yazarların, fitoterapistlerin ve sözde sağlık kürleri satıcılarının yanlış ve bazen maksatlı açıklamaları yüz binlerce çiftçimizi ve milyonlarca tüketicimizi olumsuz etkiliyor. Bu kişiler, milli ekonominin temeli olan tarıma zarar verdiklerinin farkında değiller. Eğer farkında olarak yapıyorlarsa çok daha acı.
Ülkemizde ilgili yasalar GDO’lu tohumların üretimini ve her türlü ticaretini yasaklamıştır. Aksi halde çok ciddi miktarda maddi ve 12 yıla kadar hapis cezası verilmektedir. Hibrit (melez) tohumlar ise daha yüksek verim, pazar değeri yüksek, kaliteli, standardı değişmeyen, iç tüketim ve ihracatta tercih edilen ürünlerin arzı için doğal yöntemlerle üretilir. Adı üstünde doğada zaten kendiliğinden olan melezlemenin insan eliyle yapılmasından başka bir şey değildir. Hiçbir genetik değişiklik, müdahale söz konusu olamaz. Hibrit tohumlar kısır değildir, ayrıca hibrit tohumlarla üretilen ürünlerin kısırlık dahil insan sağlığına zarar verdiği iddiası gerçek dışıdır.”
Yorum Yazın