Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, Bakanlık olarak tarımda sadece bugünü değil, geleceği de öngörüp faaliyetlerini o yönde sürdürdüklerini belirterek "Tarım sektörü 2003-2017 arasındaki 15 yılın 13'ünde büyüdü. 2003-2017 döneminde Türkiye'de tarımın yıllık ortalama büyümesi yüzde 2,6. Tarımsal hasılada Avrupa'da birinci sıraya yükseldik ve 2005'ten beri de birinci sıradayız." dedi.
Fakıbaba, Bloomberg HT Tarım ve Gıda Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, gıdanın, bireyin yaşamını sürdürebilmesi, sağlıklı bir toplumun inşası ve insanlığın bekası için vazgeçilmez bir gerçek, tarımın ise gıdanın var olabilmesinin temel unsuru olduğunu vurguladı.
Tarımın geçmişten günümüze kadar olan önemine işaret eden Fakıbaba, Türkiye'nin üretimde verimliliği ve kaliteyi de göz önüne alarak daha fazla katma değer sağlaması ve uluslararası rekabette söz sahibi olması gerektiğini söyledi.
Fakıbaba, kendi gıdasını üretemeyen milletlerin, tam bağımsız olamayacağına dikkati çekerek, tarım ve gıdaya hakim olan ülkelerin "geleceğin lider ülkeleri" olacağını vurguladı.
Bakanlık bünyesinde yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Fakıbaba, şunları kaydetti:
"Tarımsal faaliyetlerin yürütülebilmesi için iki asli kaynağa ihtiyaç var. Birincisi tarım arazisi, ikincisi de çiftçilerimizdir. Bu iki asli unsura sahip çıkmamız gerekir. Vatan edindiğimiz Anadolu, öyle bir yerdir ki, çok bereketli topraklara, zengin bitki ve hayvan çeşitliğine sahiptir. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı olarak, ben çiftçilerimize çok güveniyorum. Çünkü bizim çiftçimiz, alın terini, yüreğini ve emeğini harmanlayarak kendini üretmeye adamıştır. Çiftçimiz, ülkesine ve mesleğine büyük bir aşkla bağlıdır. Bakanlık olarak bizler, çiftçilerimizden aldığımız güç ve ilhamla daha çok çalışıyoruz. Yeni projeler üretmeye, çiftçilerimizin önünde üretime engel teşkil edecek hususları ortadan kaldırmaya gayret sarf ediyoruz."
"Tarım sektörü 2003-2017 arasındaki 15 yılın 13'ünde büyüdü"
Ahmet Eşref Fakıbaba, üniversiteler, özel sektör, tarımsal STK'lar ve çiftçilerle iş birliği içinde hareket ettiklerini, bunu geliştirmeye devam edeceklerini bildirdi.
Birlik ve beraberlikle başarılamayacak hiçbir şey olmadığını belirten Fakıbaba, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Başarılı olmamak için hiçbir sebebimiz yok. Problemlerimiz var, evet ama biz bu problemleri tek tek aşacak güce sahibiz. Tarım sektörü 2003-2017 arasındaki 15 yılın 13'ünde büyüdü. 2003-2017 döneminde Türkiye'de tarımın yıllık ortalama büyümesi yüzde 2,6. Tarımsal hasılada Avrupa'da birinci sıraya yükseldik ve 2005'ten beri de birinci sıradayız. Bakanlık olarak tarımda sadece bugünü değil, geleceği de öngörüyor ve faaliyetlerimizi bu yönde sürdürüyoruz.
Üreticilerimizin desteklenmesini ciddi manada önemsiyoruz. Çiftçi kardeşlerimize önem veriyor ve onları destekliyoruz. Her geçen yıl destek miktarımızı artırıyor, etkinliğini izliyor ve şartlara göre revize ediyoruz. 2002 yılında 1,8 milyar lira olan destek miktarımızı 8 kat artırarak 2018'de 14,5 milyar liraya çıkardık. Çiftçimize son 15 yılda 105 milyar lira destek verdik. "
"Buğday ile yem bitkisi bütün havzalarda destek kapsamında olacak"
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Fakıbaba, verilen desteklerin havza bazlı destekleme modeli kapsamında devam edeceğini, planlı üretimi sağlayacak bu modelle, stratejik önemi olan 21 ürünü en iyi yetişeceği havzalarda desteklemeye devam edeceklerini bildirdi.
Buğday ile yem bitkisinin bütün havzalarda destek kapsamında olacağını belirten Fakıbaba, şöyle devam etti:
"Desteklenecek ürünler 3 yıllık dönemler halinde açıklanacak. Desteklerde bürokrasi azaltılacak, uygulamalar daha basit ve sade bir şekilde düzenlenecek. Bürokraside almamız gereken çok daha önemli mesafe olduğunu biliyorum. Eskiden ödemeler genelde temmuzun sonlarında ya da başında oluyordu ve üretici kardeşlerimiz haklı olarak tefecilere muhtaç olduklarını ve girdilerinin daha pahalı olduğunu söylüyorlardı.
Biz bütün genelgeleri mümkün olduğu kadar çiftçi ve üretici kardeşlerimizin lehine değiştirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Bu bağlamda ödemeler nisan-mayıs ve eylül-ekim aylarında yılda 2 kez topluca olacak. Ekerken ve hasadını alırken kimseye muhtaç olmadan kardeşlerimize hak ettiği desteği vermiş olacağız."
"Tarımsal kredilerde yüzde 25-100 faiz indirimi uygulaması devam edecek"
Ahmet Eşref Fakıbaba, üreticilerin, finansmana en fazla ihtiyaç duydukları dönemde desteklenmiş olacağını, tarımsal kredilerde yüzde 25 ila yüzde 100 arasında faiz indirimi uygulamasının devam edeceğini bildirdi.
Bu indirimi uygulayan tüm bankalara teşekkür eden Fakıbaba, devamla şunları kaydetti:
"Çiftçimizin kullandığı mazotu ilk defa 2003'te destek kapsamına aldık. 2003-2017 döneminde mazot maliyetinin ortalama yüzde 16'sını destekleyerek üreticilerimize 7,5 milyar lira ödeme yaptık. 2018 yılında ise bir ilke daha imza atarak çiftçilerimizin kullandığı mazotun yarısını ödemeye başladık. Bu kapsamda 1,8 milyar lira destekleme ödemesi yaptık. 2017'nin birinci ayından 12'nci ayına kadar mazotun ortalamasını aldık, bunun yarısını biz ödedik. 2018'de de bunu uygulayacağız. Birinci aydan 12'nci aya kadar mazot fiyatlarını takip edeceğiz. Bunun ortalaması ile yine yarısını ödeyeceğiz. Bu mazotta bir başlangıçtır. Tarım girdilerinde bunu aynen 'yarısı bizden yarısı sizden' diyeceğimiz farklı ana girdiler de olacak. Bunu özellikle müjdelemek istiyorum."
"Olayları takip ediyor, hatalı olduğumuz şeylerde revize etme yollarını arıyoruz"
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Fakıbaba, verilen gübre desteklerine değinirken, 2005 yılında ilk kez doğrudan çiftçilere bu desteği verdiklerini, 2005-2017 döneminde gübre maliyetinin ortalama yüzde 15'ini destekleyerek üreticilere 7,5 milyar lira ödeme yaptıklarını bildirdi.
Fakıbaba, 2016'da gübredeki KDV oranını yüzde 18'den sıfıra indirerek çiftçiye yıllık ortalama 1 milyar lira dolaylı destek sağladıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"2018'de üreticimize alan bazlı olarak 530 milyon lira gübre desteği verdik. Bu destekleri hep veriyoruz. Samimi bir kardeşiniz, bir bakanınız olarak esasında gübrede KDV oranını yüzde 18'den sıfıra indirdik ve ortalama 1 milyar dolaylı destek sağladık. KDV ile değil de direkt olarak vermiş olsaydık daha mı iyi olurdu? Evet, burada bir öz eleştiri var, daha iyi olurdu. Onun için bunları hep revize edeceğiz inşallah.
Bütün amacımız, bu destekleri en iyi şekilde çiftçilerimiz nasıl değerlendirebilir. Bunu yemde de yaptık. Ama acaba yemde gerçekten KDV'yi indirmekle çiftçimize çok faydalı olduk mu? Bunun da öz eleştirisini hükümet olarak kendi aramızda yapmıyor değiliz. Bu ne demek? Biz olayları takip ediyor, gözlüyor, hatalı olduğumuz şeylerde de bunu revize etme yollarını arıyoruz."
"Yem bitkisi tohumu ve üretimiyle ilgili destekleri artırıyoruz"
Hayvancılığın gelişmesi ve çiftçilerin gelir seviyesinin yükseltilmesi için yem bitkisi tohumu ve üretimiyle ilgili destekleri artırdıklarını hatırlatan Fakıbaba, 2018'de bir önceki yıla göre yem bitkisi tohumu üretim ve kullanım desteğini yüzde 100, yem bitkisi üretim desteğini ise yüzde 30 ila yüzde 50 arasında artırdıklarını bildirdi.
Fakıbaba, mera hayvancılığı yetiştirici bölgesi olarak ilan edilen 30 ilde, yem bitkisi desteğini ilave yüzde 25 artırdıklarını da söyledi.
Fakıbaba, 2018 yılında mera ıslahı çalışması başlattıklarını belirterek, pamuk ekim alanlarında arazinin boş kaldığı 5-6 aylık periyotta yem bitkisi yetiştiriciliği yapılmasını sağladıklarını söyledi.
Pilot uygulama olarak başlatılan Şanlıurfa'da başarılı sonuçlar elde ettiklerini bildiren Fakıbaba, projeyi diğer bölgelere yaygınlaştırarak Türkiye'nin yem bitkileri üretimine önemli katkılar sağlanacağının altını çizdi.
"Uyguladığımız doğru politikalarla, tohumda üretimi, ihracatı ve ürün çeşidini artırdık"
Fakıbaba, çiftçinin kendileri için önemine dikkati çekerek, gıda güvenliği konusunda yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi. Çiftçilerin gelir sigortasına geçişinin mühim bir konu olduğunun altını çizen Fakıbaba, gelir sigortası gerçekleştiğinde çiftçilerin çok daha iyi bir geleceği olacağını aktardı.
Türk milletinin tarıma verdiği öneme dikkati çeken Fakıbaba, şunları kaydetti:
"Uyguladığımız doğru politikalarla, tohumda üretimi, ihracatı ve ürün çeşidini artırdık. Tohum denildiğinde gereksiz bir eleştiri var, müspet şeyleri de görmek lazım, bunu üreten arkadaşları alkışlamalıyız. 2002 yılında, 145 bin ton olan sertifikalı tohumluk üretimi, 7 kat artış göstererek 2017 yılında 1 milyon tona yükseldi. Tohum ihracatımız, 2002'de 17 milyon dolar iken 8 kat artışla 2017'de 136 milyon dolara yükseldi.
Tohum ithalatımız ise 2017 yılında, son beş yılın en düşük değeri olan 185 milyon dolar seviyesine geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı, 2002 yılında yüzde 31 iken, 2017 yılında yüzde 73 oldu. Bugün Türkiye olarak 79 ülkeye tohum ihracatı yapıyoruz. Bakanlık olarak tohumda 2023 hedefimiz 2 milyon ton üretim, 500 milyon dolarlık ihracattır. Bardağın dolu yönüne de bakmak lazım. Motivasyon kararlılık ve inanmak çok önemli."
Tarım ve tarıma bağlı sanayinin Türkiye'de oldukça geliştiğini ve daha da gelişeceğini dile getiren Fakıbaba, tohumculuğun Türkiye'de çok ilerlediğini anlattı.
"Bizim tek bayrağımız, tek vatanımız, tek milletimiz ve tek devletimiz var"
Bakan Fakıbaba, 1984-2002 döneminde hayvan sayılarının azaldığına dikkati çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Burada terörün çok büyük etkisi oldu. Allah kahretsin. Ama özellikle devletimizin son zamanlarda yapmış olduğu müthiş faaliyetlerle, artık halkımız bizim yanımızda. Devletine, bayrağına, vatanına, milletine sadık bir şekilde. Artık terör örgütlerinin amacının ne olduğunu çok iyi bilen, bilinçli halkımızla biz bunun sayılarının çok daha fazla artacağına inanıyoruz. Halkımız şunu anladı; 'Özellikle Güney Doğu'da, Doğu'da, bunlar bizim hakkımızı korumuyor, bunlar başka ülkelerin piyonları, bunlar bizi bölmek istiyor, bunlar bizim zenginliğimizi almak istiyorlar, bunlar demokrasimizi yok etmek istiyorlar, bunlar bizi esir olarak kullanmak istiyorlar, onlar başka ülkelerin piyonları, onlar da bizi piyon olarak kullanıyorlar.'
Oysa, biz bu ülkenin Kürt'ü, Türk'ü, Arab'ı, Laz'ı, Çekez'i, hepimiz bir kardeşiz. Ayrımcılık yok. Ama maalesef başka ülkelerin piyonu olan terör örgütleri, sözde kendi ırkından vatandaşları korumaya çalışırken o vatandaşları da esir almak niyetindedir. Çünkü onlar bunun karşılığında bir bedel alıyorlar. O patronlarına o bedeli ödemek zorundalar. Halk bunu öğrendi. Bizim tek bayrağımız, tek vatanımız, tek milletimiz ve tek devletimiz var."
"Yıllık kırmızı et üretimimiz 2002'de 421 bin ton iken, bu rakam 2017'de 1 milyon 150 bin tona yükseldi"
Bakan Fakıbaba, 1984-2002 döneminde sığır sayısının yüzde 21 azalarak 12,4 milyon baştan 9,8 milyon başa, küçükbaş sayısının ise yüzde 40 azalarak 53,5 milyon baştan 31,9 milyon başa düştüğünü bildirdi.
2002-2017 döneminde ise önemli artışlar sağlandığını dile getiren Fakıbaba, "Sığır sayısı yüzde 65 artarak 9,8 milyon baştan 16,2 milyon başa, küçükbaş sayısı ise yüzde 44 artarak 31,9 milyon baştan 46 milyon başa yükseldi. Bu artışa karşılık halkın alım gücünün yükselmesi sonucu, tüketim alışkanlıklarının değişmesi, nüfus artışı, 3,5 milyon mülteci ve 30 milyonu aşkın turist varlığı gibi etkenler kırmızı ete olan talebi yükseltti. Yıllık kırmızı et üretimimiz 2002'de 421 bin ton iken, bu rakam 2017'de 1 milyon 150 bin tona yükseldi." ifadelerini kullandı.
Ahmet Eşref Fakıbaba, hayvanın kısa sürede kaybedilmesine karşın hayvan varlığını artırmanın kısa sürede yapılacak bir iş olmadığına dikkati çekerek, 2023'e kadar ithalatı bitirip ihracat yapan bir ülke haline gelinebileceğini söyledi.
Bunun dünyada örneklerinin olduğunu bildiren Fakıbaba, şunları kaydetti:
"Kırmızı et üretiminde yaşanan arz açığını kapatmak, artan talebe bağlı fiyat dalgalanmalarını önlemek amacıyla üreticimizi haksız rekabete karşı koruyacak şekilde kontrollü kırmızı et ithalatına geçici bir süre için müsaade ediyoruz. Hayvancılıktaki hedefimiz, ihtiyacımız olan kırmızı eti yerli imkânlarla karşılamak, daha sonra bu konuda ihracatçı ülke olmaktır. Bazı arkadaşlar diyor ki, 'Bu bakan ne söylüyor, ithal ediyoruz.' İnanmadığım şeyi söylemem, samimi olarak söylüyorum ithalatı keseceğiz. Bunun için birçok yeni projeyi hayata geçiriyor, mevcut projelerimizi de geliştiriyoruz. Bu doğrultuda gece gündüz demeden çalışıyoruz."
"7 yılda ilave 1,5 milyon damızlık hayvan sayısına ulaşmayı planlıyoruz"
Buzağı destekleri, Kırsal Kalkınma Yatırımlarını Destekleme Programı, genç çiftçi projeleri kapsamında yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Fakıbaba, damızlık hayvan sayısını artırmak amacıyla yürütülen çalışmalarla ilgili de katılımcıları bilgilendirdi.
Verilen hibe ve desteklerden bahseden Fakıbaba, başlatılan projeler ve verilen desteklerle 7 yılda ilave 1,5 milyon damızlık hayvan sayısına ulaşmayı planladıklarını aktardı.
Fakıbaba, küçükbaş hayvan sayısını artırmak için Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) aracılığıyla, Ziraat Bankası kredisiyle her bir yetiştirici için 300 başa kadar olmak üzere, toplamda yıllık 500 bin baş damızlık koyun vereceklerini belirterek, bu proje ile sekizinci yılda, ilave 5 milyon baş damızlık koyun elde edileceğini anlattı.
"Amacımız, dar gelirli vatandaşlarımızın evlerine uygun fiyattan et girmesini sağlamak"
"Et ve Süt Kurumumuz tarafından, Trakya, Karadeniz, Doğu Anadolu, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu'da 5 adet kombinanın hizmete açılmasının planlandığının müjdesini vermek isterim." diyen Fakıbaba, konuşmasına şöyle devam etti:
"Ben kazan-kazan, prensibine inanan biriyim. Üretici, sanayici, ara sektör, tüketici ticarete paydaş olan herkes kazanmalı, sadece biri kazandığı zaman kıyamet kopar. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatı üzerine, yaptığımız çalışma sonucunda, uygun fiyata et satış uygulamasını başlattık. Bu uygulamanın yaygın bir şekilde karşılanması ve en geniş tüketici kitlesine ulaşması amacıyla da 81 ilde satış noktası olan marketleri tercih ettik.
Bu satışlarımızdaki amacımız asla rekabet olmadı. Amacımız, dar gelirli vatandaşlarımızın evlerine uygun fiyattan et girmesini sağlamaktır. Yıllık kırmızı et tüketimimiz toplam 1 milyon 350 bin ton civarındadır. Dar gelirli vatandaşlara eti ulaştırmak amacıyla yaptık bunu. Çok değerli sanayici, üretici arkadaşlarımız var. 100 kişiden 2 kişi piyasayı speküle etmeye kalktığı zaman ciddi ve kararlı bir hükümetimizin, ciddi ve kararlı bir Bakanınızın olduğunu herkesin bilmesini arzu ederim."
Bayram önceleri hayvanı biraz daha yağlandırıp elinde kalmasını isteyenlerin, fiyatını artırma düşüncesinde olanların zarar edeceğinin altını çizen Fakıbaba, bu anlamda boş durmadıklarını, planları olduğunu aktardı.
Fakıbaba, "Benim gariban kardeşim, birileri kazansın diye et yiyemediği zaman, o zaman o eti benim de yememem lazım. Biz Ramazanla ilgili olarak da Kurban Bayramı ile ilgili olarak da gerekli tedbirleri aldık. Bunu herkes için söylemiyorum. Eğer 100 kişiden biri böyle düşünüyorsa düşünmesin çünkü biz önlemleri aldık. Herkesin kazanmasını istiyoruz, fiyatlarımızı da üreticilerimizi baz alarak alıyoruz." diye konuştu.
"Amacımız vatandaşlarımızın et ihtiyaçlarını uygun fiyattan karşılamalarını sağlamak"
Süt regülasyonuna da başladıklarını hatırlatan Fakıbaba, insanların bu durumdan memnun olduğunu, herkesin piyasayı takip ettiklerini bilmesi gerektiğini duyurdu.
Fakıbaba, et ithalatını cüzi miktardaki et açığını kapatmak, piyasadaki fiyatları regüle etmek ve uygun fiyatla et tüketimini temin etmek amacıyla, kısa vadeli olarak yaptıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Amacımız sektör içerisinde rekabet etmek değil, üreticileri ve kasapları mağdur etmeden, vatandaşlarımızın et ihtiyaçlarını uygun fiyattan karşılamalarını sağlamaktır. Ramazanda da bu daha iyi şekilde devam edecek. Bu uygulamamızla beraber kasap esnafımız ve diğer marketlerin de indirime gitmeleri, fiyatların düşmesi adına sevindirici oldu.
Bu gelişmeler, uygulamamızın regülasyon anlamında amacına ulaştığını gösteriyor. Piyasayı sürekli izlemekteyiz ve fiyatların bazen yükseldiğini gözlemliyoruz. Piyasadaki rekabet şartlarını bozacak bir duruma asla müsaade etmeyiz. Bilinmelidir ki spekülasyon kaynaklı fiyat hareketlenmelerine karşı regülasyon tedbirimizin devam edecektir. Bunu özellikle ifade etmek isterim. Aynı zamanda, yerli hayvan yetiştiricilerimizi korumaya özen gösteriyoruz."
Fakıbaba, bir yandan et fiyatlarını regüle ederken, diğer yandan üreticileri korumak adına, Et ve Süt Kurumu'nda 23,80 liraya kesilen karkas fiyatlarını önce 25 liraya, 1 Ocak'tan itibaren de primle beraber 27 liraya çıkardıklarını hatırlattı.
Piyasayı yakından takip ettiklerini belirten Fakıbaba, "Gelişmelere göre maliyetleri göz önünde bulundurarak üreticilerimizin zarar etmeyecekleri bir fiyat düzenlemesine gidebiliyoruz. Ayrıca bu yıl 200 başa kadar yerli büyükbaş hayvan besleyip kesime getiren yetiştiricilerimize, herhangi bir ruhsatlı kesimhanede kesimi yapılması kaydıyla, hayvan başına 250 lira destek veriyoruz." diye konuştu.
Yorum Yazın