TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda konuşan DEVA Partili Milletvekili Evrim Rızvanoğlu, hükümetin su krizine karşı tavrını “Hani son yıllarda popüler bir kavram var: ‘Bekâ sorunu…’ Vatandaşın suya muhtaç kalmasından daha büyük bir bekâ sorunu olabilir mi? Bir devletin, vatandaşına su götürememesi tam da egemenlik krizi değil mi?” sözleriyle eleştirdi. Rızvanoğlu, susuzluk ile mücadeleye yönelik bir su kanunu çıkarılması için çağrısında bulundu.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Tarım ve Orman Bakanlığı ile ona bağlı kuruluşların 2024 yılı bütçesine ilişkin görüşmelerde söz alan DEVA Partisi İstanbul Milletvekili ve Doğa Hakları ve Çevre Politikaları Başkanı Evrim Rızvanoğlu konuşmasında, ülkemizin karşı karşıya kaldığı kuraklık riskine değindi.
Konuşmasına “Bu ülkede, hükümet neden sorunları ancak krize döndükten sonra gündemine alır?” diye sorarak başlayan Rızvanoğlu, “Önlem yoktur, kriz olur ve doğal olarak artık çok geç olduğu için, çözüm bulamaz ve canımız yanar. Biz bunu depremlerde yaşadık. Orman yangınlarında yaşadık. Sellerde yaşadık. Şimdi de kuraklık riskinde yaşıyoruz maalesef.” şeklinde konuştu.
İstanbul Milletvekili Rızvanoğlu, seçim bölgesindeki barajların su oranının %17’lere kadar düşmesi ile son 10 yılın en düşük seviyesinin görüldüğünü ve yağışların da bu duruma olumlu etki etmediğini ifade etti.
‘Vatandaşın suya muhtaç kalmasından daha büyük bir bekâ sorunu olabilir mi?’
Hükümetin su krizine karşı tavrını eleştiren Rızvanoğlu sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Hani son yıllarda popüler bir kavram var: ‘Bekâ sorunu’… Vatandaşın suya muhtaç kalmasından daha büyük bir bekâ sorunu olabilir mi? Bir devletin, vatandaşına su götürememesi tam da egemenlik krizi değil mi? İnanın, hiçbir şey evde musluktan su akmamasından daha önemli değil bu hayatta. Hiçbir şey, tarım alanlarının susuz kalmasından, yani sofradaki aşımızdan, ocaktaki yemeğimizden daha önemli değil. Ve tüm bunlar iklim değişikliğiyle fena halde ilişkili…
Bunu bir zincirleme trafik kazası gibi düşünün. İklim değişikliği sıcaklıkların artmasına, Artan sıcaklıklar orman yangınlarına, Orman yangınları ormansızlaşmaya, ormansızlaşma yağmur yağmamasına, yağmursuzluk susuzluğa, susuzluk az üretmeye, Az üretim gıda enflasyonuna, gıda enflasyonu bir annenin çocuğuna süt içirememesine, et yedirememesine ve tüm bunlar da sosyal sorunlara yol açıyor. Ve biz hâlâ; iklim değişikliğini en önemli gündemlerimizden birisi yapmıyoruz.”
Rızvanoğlu, su sorununun sadece İstanbul’u değil, bütün Türkiye’yi ilgilendiren bir mesele olduğunu vurguladı.
‘Suyumuzu böyle hoyratça kullanmaya devam mı edeceksiniz?’
Sayıştay’ın 2023 raporunda Marmara Havzası’ndaki rezerv miktarının neredeyse 2 katından fazla su tahsisi yapılmış olduğuna dair bilginin yer aldığını belirten Rızvanoğlu, “Acaba, şehirlerimizi susuzluktan, kuraklıktan koruyacak yeterli tedbirler alındı mı? Yoksa suyumuzu böyle hoyratça kullanmaya devam mı edeceksiniz?” diye sordu.
Su kanunu
Gelecekte su savaşlarının olabileceğinin konuşulduğunu ve “Su mültecileri, iklim mültecileri” gibi kavramların daha sık duyulacağını, ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin ise 100. yılında hala bir su kanununun olmadığını ifade eden Rızvanoğlu, yürürlüğe girmesi gereken su kanununu şöyle özetledi:
“Suyu havza bazında yönetecek, su kaynağının yetersiz olduğu havzalarda yapılaşmaya son verecek, yağmur sularını hasat edecek, hatta sektörlerin kendi atık suyunu arıtıp, tekrar kullanmasını sağlayacak bir sistem kurmalıyız.”
Rızvanoğlu, konuşmasını 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in “Gökten inen her damla rahmeti, yer üstünde ve yer altında takip edip, halkımızın ve vatanımızın istifadesine arz edelim” sözüne atıfta bulunarak sonlandırdı.
Kaynak:Tarım Pusulası
Yorum Yazın