Tezgâhlarda palamut hem bol hem de ucuz. Neredeyse 1.5 kiloya varan iri balıklar ortalama 10 TL. Bu yıl herkes doya doya lezzetli palamutları yiyor. Peki işin aslı nasıl? Su ürünleri konusunda Türkiye’nin sayılı uzmanlarından Prof. Dr. Bayram Öztürk’e sorduk ve şu cevabı aldık: “Tamam bu yıl bolluk var ama tehlike her yıl daha da artıyor, genç balıkları tutmaya devam edersek 20 seneye sularımızda hiçbir şey kalmayacak.”
Şu sıralar herhangi bir balıkçının önünden geçtiyseniz fark etmişsinizdir; tüm tezgâhlar palamut dolu. Çoğu yerde iriliğine göre 5-10 TL arasında satılıyor. Doğu Karadeniz’de çiftinin 1 TL’ye satıldığı dahi oldu. “Sahi balık bol mu?” Bu soruyu Türkiye’de işinin ehli bir uzmana, İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nden, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı kurucusu Prof. Dr. Bayram Öztürk’e sorduk.
Bizzat olay yerinde, palamudun geçiş güzergâhındaki Boğaz’da meseleyi enine boyuna konuştuk. Buluşma öncesinde Bayram Hoca’nın, balıkçı Önder’in ve meteorolojinin uyarılarına pek kulak asmayıp “İlla gidelim” diye diretince fırtınaya yakın bir havada palamut avına çıktık. Haklı çıktılar. Oltamıza tek bir palamut takılmadı. Ancak maksat hasbihal olunca balığı pek de umursamadık.
Her yer palamut dolu, fiyatlar da ucuz... Herkes memnun, ya siz?
- Tezgâhlara bakmak yeterli değil. Palamudun bol olması için biraz daha beklemek gerekli. Yani eylülün başından ekimin sonuna doğru fazlalaşmaya başlar. Bir balığın bol olmasıyla belli bir dönemde sık olması Türkiye’de çok karşılaştırılıyor. Bir hafta balık olduğu zaman bol olduğu zannediliyor. Oysa durum böyle değil.
Peki nasıl?
- Eylülün başında 15 gün boldu. Karadeniz’de ve Boğaz’da balık vardı. Şimdi havalar değişiyor. Palamut için son hafta. Bundan sonra palamut bulmak zor. Ama dikkat ediyorsanız bu sene lakerda yapacak ‘torik’ yok. Onun üstü olan ‘sivri’ hiç yok. Tutulan 100 balığın 80’inin boyları 20 ile 30 cm arasında. Yasaklar açısından bir sıkıntı yaratmıyor. Ancak tuttuğumuz balıklar genç balık. Yani gelecek sene yumurta veremeyecekler.
Palamut tutamadık ama tutan bir tekneye yanaştık. Poyrazköy’den denize açılan bir balıkçının tuttuğu tek balığa göz diktik. Dublör olarak kullandığımız balığı ise geri vermedik...
O boydaki balık yumurta veriyor mu?
- Yumurtayı vermeye giden balıklar, 30 cm üzerindeki balıklar. Bizdeki av boyu daha düşük; 25 cm. Bu göçen balık o kadar hızlı gidiyor ki, bir günde 50 km yapabiliyor. Daha da hızlı gidenler de var.
Palamut ve diğer göçmen balıklar için neler yapılmalı?
- Öncelikle bolluklarını iyi incelememiz şart. Yumurta vermeyen balığı avlamamamız lazım. İşin kuralı bu. Bu sene bir dönem fazla tutuldu. Doğu Karadeniz’de 1 liraya balık satıldı. Eskiden Et ve Balık Kurumu vardı. Bu kurum balık çok ucuzken alırdı ve daha sonra tüketiciye satardı. Şimdi bu seneye bakalım. Palamut ucuzdu ve yiyen yedi. Ama yiyemeyen artık yiyemeyecek. Devletin bu konuda çaba göstermesi lazım. Bizdeki balık fiyatları Avrupa’dan pahalı. Üstelik Türkiye’nin üç tarafı denizle çevrili... Şimdi müthiş bir balık ithalatı var. Her yerden balık geliyor. Norveç’ten uskumru geliyor.
20 bin ton: 2014'te avlanan palamut miktarı
200 bin ton: Türkiye'nin yıllık ortalama balık avlama miktarı
26 kg AB'de kişi başına tüketilen balık miktarı
25 cm: Palamudun Türkiye'deki yasal avlanma sınırı
10 kg: Türkiye'de kişi başına bir yılda tüketilen balık miktarı
Balık ithali neyin göstergesi?
- Stoklarımızı iyi koruyamadığımızın ve dışarıda balığın daha ucuz olmasının...
Palamutta durum nasıl?
- 1950’li yıllarda markalama çalışmaları vardı. O çalışmalarda şunu görüyorduk. Palamut Karadeniz’de sadece bizim kıyılarımızda değil. Son zamanlarda yaptığımız çalışmalara bakarsak Karadeniz’den bütün ülkelere gidiyor. Stok sadece Türkiye stoku değil. Bazen soruluyor “Palamut nerede?” diye. Palamut hem Bulgaristan’da hem de Ukrayna’da... Bunlara ‘ortak stok’ deniyor. Bizim önce şu bilinci yerleştirmemiz lazım. Oltasını alan palamut tutuyor. Bunların hiç-bir kaydı da yok. Büyük balıkçı palamut tuttuğu zaman vergi ödüyor ama küçük balıkçı hiçbir şey ödemiyor. Devletin bunu denetlemesi lazım.
Palamudun yumurtlama yeri Karadeniz mi?
- Evet. O kadar hızlı bir balık ki ‘canavar balık’ olarak adlandırıyorum. Çok yağlı bir balık. Lüfer de hızlıdır ama o daha başka... Osmanlı döneminde padişahlar lüferi sadece yanaklarından yerlerdi, şimdi lüferin avlanma boyu 18 cm’e indi. Yanakları yenebilecek lüfer kalmadı.
Stokların korunması için nasıl çalışma yapılmalı?
- Sonuçta balıklar göçüyorlar ve gidiyorlar. Bu sürekli tekrar ediyor. Sadece Karadeniz değil Marmara Denizi de aynı zamanda palamutların kışladığı yer. Adaların açıkları koruma altına alınmalı. Bu kısmen yapıldı. Ama fark ediyorsanız kolyoz ve uskumru ortadan kalktı. Palamut ne yiyecek? Hamsi ve kolyoz gibi küçük balıkları yiyecek. Boğaz’da ‘Ruma’ diye küçük bir kum balığı var. O balığın bulunduğu bütün alanlar şimdi tahrip edilerek kirletildi. Marmara Denizi’nde müthiş bir kirlilik var. Bu kirlilik, balıkçılığımızı öldürüyor.
IŞIKLA BALIK AVLANMAZ
Kirliliğin nedeni ne?
- Evsel atıklar. Sadece İstanbul’da değil. İzmit, Bursa, Kocaeli, Balıkesir ve Çanakkale de kirli ve ne yazık ki Marmara kanalizasyon çukuru oldu. Bu nedenle balık kışlamıyor. Balığın yaşaması ve üremesi için uygun bir yer değil. 30 sene önce uygundu. Eskiden deniz araştırmalarına başladığım zaman Şarköy’de sürekli kalkan çıkardı. Şimdi bir tane bile kalkan çıkmıyor. Dil ve kırlangıç da çıkardı, onlar da kalmadı. 1915’te 3 milyon çift yani 6 milyon palamut vardı. Her birinin 250 gram olduğunu düşünün, neredeyse 1 milyon ton balık varmış. 2014’te ise 20 bin ton...
Şu an bizdeki üretim ne kadar?
- 200 bin ton. Bu rakamla Avrupa’nın çok gerisindeyiz.
Yunanistan’ın üretimi ne kadar?
- Aşağı yukarı Türkiye kadar. Kriz nedeniyle rakamlar düştü. Ama onların nüfusu 11 milyon.
Peki ne yapmalıyız?
- Küçük balık asla almamalıyız. Su Ürünleri Genel Müdürlüğü’nün yaptığı çok güzel çalışmalar var. Ama bu yasadışı, boyu küçük olan balıkların balık hallerine girmemesi lazım. Buralar her ne kadar belediyenin elinde olsa da sahil güvenliğin teknelerinin ciddi şekilde denetleme yapması lazım. Bu gidişle Türkiye 20 senede balıksız kalabilir. Türkiye balıkçılığının yüzde 60’ını sağlayan Karadeniz ve Marmara Denizi’nde koruma alanları yok. Koruma alanları oluşturulursa balıklara serbestçe üreme ve beslenme alanı kalacak.
Hamsi ne zaman başlayacak?
- Normalde kasımda başlaması lazım. Marmara’daki hamsiye bakanlık yüzyılın hatasını yaptı. Artık ışıkla avlanıyor. Işığa da sadece hamsi gelmiyor, öteki küçük balıklar da geliyor ve telef oluyorlar. Bu çok büyük bir yanlış ve kaldırılmalı.
Yorum Yazın