0
Macar plakalı eski model bir otomobil geçtiğimiz nisan ayında Kapıkule Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye giriş yaparak doğruca Antalya’nın yolunu tuttu. Araçta 3 kişi vardı. Biri ülkesinin sayılı bilim adamlarından Prof. Dr. Attila Molnar’dı. Diğer 2’si ise öğrenci. İlk bakışta turist gibi görünen Prof. Molnar ve öğrencilerinin Türkiye’ye tatil için gelmedikleri kısa bir süre sonra ihbar üzerine anlaşıldı. Otomobilleri durduruldu, arama yapıldı ve ekiptekilerin çantalarında 365 orkide yumrusu, 58 orkide bireyi, 71 bitki örneği ve güvercin tüyü bulundu. Prof. Molnar ve öğrencileri, son yıllarda Anadolu’nun hemen her yerinden gelen “biyokaçakçılık” haberlerinin sadece birine konu oldu. Profesör ve öğrencilerinin “kaçakçılık öyküsünü” ortaya çıkaran ihbar ise Kaş’ın Uğrar Köyü sakinlerine aitti. Köylülerin dikkati Türkiye’de kayıtlara geçen en büyük biyokaçakçılığı önledi. Prof. Molnar ve öğrencileri ülkelerinden 2 bin kilometre uzaktaki Kaş’a getiren neden geldi? Sorunun cevabı çok basit: Kozmetikten tıpa, ilaç sanayiinden bilimsel araştırmalara kadar pek çok alanda kullanılan endemik Likya-Kaş Orkidesi için...
ORKİDEMİZİ KAPTIRMAYIZ...
Biyokaçakçıların hedefindeki Türkiye için en kritik yıl 2013 oldu. Orman ve Su İşleri Bakanlığı birimlerinden Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü (DKMP), ilk kez 2013’te Biyokaçakçılıkla Mücadele Eylem Planı hazırladı. Plan, biyolojik çeşitliği oluşturan türlerin nasıl, nerelerden, hangi mevsimde ve hangi amaçlar için kaçak yollarla ülke dışına çıkarıldığına değinirken aynı zamanda kaçakçılarla mücadele için de bir yol haritası. Projenin 2 önemli amacı var; kaçakçılığın önüne geçmek ve mevcut flora ile faunadan Türkiye yararına çalışmalar yapmak. Bu kapsamda pek çok akademisyenle çalışıldı. Biyokaçakçılıkla mücadele rehberleri ve eğitici videolar hazırlandı. Türkçe ve İngilizce afişler bastırıldı. Polis ve jandarmanın yanı sıra Sahil Güvenlik’in de aralarında bulunduğu güvenlik birimleri biyokaçakçılıkla mücadele konusunda bilinçlendirildi. Projesinin 2. yılında DKMP ekipleri bu kez sahaya indi. Doğa kaçakçılığıyla mücadelede kilit hamle de bu oldu. Baharla birlikte kaçakçıların ilk hedefi olan Akdeniz. Burdur, Isparta ve Antalya’da okullardan köy kahvelerine kadar kritik bölgelerde biyoçeşitliliğin önemi ve kaçakçılık faaliyetlerinin boyutları anlatıldı. Ekiplerin en yoğun çalıştığı yer ise Antalya Kaş oldu. Çünkü, sahip olduğu endemik Likya-Kaş Orkidesi ve türleriyle dünyanın hemen her yerinden botanikçilerin hedefindeydi. İşte Kaş’ın Uğrar Köyü sakinleri de bu proje kapsamında bir dizi eğitim aldı. Çalışmaların meyvesi ise henüz bir yıl geçmeden alındı. Nisan ayında köy sakinlerinin jandarmaya yaptığı ihbar sonucu neredeyse bütün Kaş’ı bagajına yükleyen Macar profesör Attila Molnar ve 2 öğrencisi kıskıvrak yakalandı. Bu son yıllarda kayıtlara geçen en büyük biyokaçakçılıktı.
KÖYLÜNÜN GÖZÜ PLAKADA
Operasyonun gizli kahramanları Uğrar Köyü sakinleri artık kelimenin tam manasıyla 7/24 teyakkuzda. Sahip oldukları doğal güzelliklerin farkındalar ve bunun yurtdışına kaçırılmasına tepkililer. Köy muhtarı Mustafa Tomrul, geçen yıla kadar kendisinin de köy sakinlerinin de orkideler ve türleriyle ilgili bilgi sahibi olmadıklarını söylüyor. Aldıkları eğitimle bugüne kadar farkında olmadıkları doğal hazineyi öğrendiklerini belirtiyor. “Doğada dolaşan ve bir şeyler toplayan çok yabancıyla karşılaşıyorduk. Ancak onların kaçakçı olduğunu bilmiyorduk” diyor Tomrul. Artık çok dikkatli olduklarını ve köye 07 plaka dışında bir araç girdiği zaman adeta göz hapsine aldıklarını anlatıyor.
CUMA HUTBESİNDE
Biyokaçakçılıkla mücadele için DKMP ekipleri farklı yollar da kullanıyor. Herkese ulaşmak çok önemli. Zira, yöntemlerden biri de cuma hutbeleri. Hutbede ekolojik çeşitlilik vurgusu yapılan bölüm şöyle: “Kâinatta var olan ekolojik dengenin korunması için canlıların ve biyolojik çeşitliliğin korunması gereklidir. Ülkemizin sahip olduğu zengin ve nadir biyoçeşitlilik bilimsel araştırma, koleksiyon ve ticari amaçlar güden birçok yabancı için ülkemizi çekici hale getirmektedir. Çevremizden izinsiz bitki ve hayvan örnekleri, parçaları toplamak üzere ülkemize gelen yabancılar turizm, bilimsel amaçlı toplantılara katılım gibi masum amaçlarla gelerek asıl amaçlarını gizlemekte ve topladıkları örnekleri yurtdışına kaçırmaktadırlar. Bu nedenle çevrenizde; bitki, hayvan, böcek vb. materyal toplayan yerli veya yabancı kişiler görüldüğü zaman hemen Jandarma ya da Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün yerel teşkilatına ve diğer kolluk kuvvetlerine haber verilmelidir.”
‘OLİMPOS SAFRANI’NI 60 TL’YE SATIYORLAR’
Antalya Orkidelerini ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Derneği Başkanı Yrd. Doç. Dr. İ. Gökhan Deniz’e göre Türkiye, biyolojik çeşitlilik ve zenginlik yönünden bir müze. Türkiye’deki endemik türlerin yayılış gösterdiği 9 bölgenin öne çıktığını anlatan Deniz, çoğunluğunun Akdeniz Bölgesi’nde bulunduğunu söylüyor. Kemer Orkidesi, Olimpos Safranı, Side Canavar Otu, Kaputaş Andızotu ve Kangay türleri bunlardan birkaçı. Gökhan Deniz, “Macar Prof.’un elindeki klasör ve belgelerin neredeyse yarısı tür tür tasniflenmiş GPS lokasyonlarıydı. Yani verilerle gitmek ve örnek almak istedikleri noktalara ‘tık’ diye gidiyorlar. Dünya üzerinde sadece Antalya’da bulunan Olimpos Safranı için doğaseverlere yurtdışından para teklif ediliyor. Bu türün soğanları, İngiltere ve Litvanya kökenli üretim ve satış firmalarınca bir adedi 60 TL’ye satılıyor” diyor.
KAÇAKÇILIK INTERPOL RAPORLARINDA
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Biyoloji Bölümü öğretim üyelerinden Yard. Doç. Dr. Serdar Gözütok, Türkiye’de biyokaçakçılıkla mücadele yöntemleri üzerine çalışan en önemli isimlerden. Ülkelerin sahip oldukları biyolojik değerlerin, gen kaynaklarının ve genetik çalışmaların ve endüstriyel amaçlı biyolojik çalışmaların faydalı sonuçlarını kaynak ülke ile paylaşmadan kullanmalarının en kibar tabirle hırsızlık olduğunu söylüyor. Gözütok, şu bilgiyi veriyor: “Pek çok araştırmacı Türkiye’ye geliyor. Interpol’ün uluslararası ‘Şahin’ raporuna göre son 30 yılda Türkiye’den 100 bin canlı şahinin, Cilvegözü Sınır Kapısı’ndan Suriye’nin Halep şehrine kaçırıldığı açıklandı. Şahinlerin, binlerce dolar karşılığında koleksiyonerlere satıldığı söyleniyor. Uyuşturucu kaçakçılığında bile şahinleri kullananlar var.”
Yorum Yazın