Antalya Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Ali Çandır, Üreticilerin üretimden çekilmemesi için zararlarının kısa sürede karşılanması en büyük dileğimizdir. Kamunun bu konuda daha hassas davranmasını diliyoruz”
Antalya Ticaret Borsası (ATB) Şubat Meclisi, Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci başkanlığında çevrimiçi yapıldı. Yönetimin bir aylık çalışması hakkında üyelerin bilgilendirildiği Meclis’te, ATB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, tarım, ekonomi ve kent gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
ANTALYA’DA RUSYA-UKRAYNA TEDİRGİNLİĞİ
Konuşmasına Rusya ile Ukrayna ilişkilerindeki krizden duyduğu endişeyi dile getirerek başlayan Başkan Ali Çandır, son birkaç günde hızla kötüleşen ve sıcak bir çatışmaya doğru ilerleyen Rusya-Ukrayna ilişkilerinin hem dünya, hem Türkiye, hem de doğrudan Antalya için ciddi riskler barındırdığını ifade etti. Rusya’nın Dombas bölgesi ile ilgili kararı ve icraatlarının bir çatışmaya ve savaşa yol açmaması ümit ettiğini söyleyen Çandır, şunları kaydetti:
“Böyle bir savaşın galibi olmaz. Biz de dahil olmak üzere büyük halk kesimleri kaybeder. Her halükarda tedbirlerimizi almalı ve gelişmelere karşı son derece duyarlı olmamız gereken bir dönemdeyiz. Çünkü her iki ülke ile köklü ve büyük hacimli ekonomik ve toplumsal ilişkilere sahibiz. Antalya’ya gelen turistlerin üçte birini, yaş meyve sebze ihracatımızın önemli bölümünü, toplam hububat ithalatımızın yüzde 80’ini Rusya ve Ukrayna oluşturmaktadır. Ayrıca toplam doğalgaz ve petrol ithalatımızın önemli bölümünü Rusya ve ortaklarından temin etmekteyiz. Böylesi ekonomik ilişkilerin dışında her iki ülke vatandaşlarının kentimizde ciddi bir yerleşik hali bulunmaktadır. Hepimizin en içten dileği, bu anlaşmazlığın toplumlara ve halklara yararlı biçimde ve barış içinde çözüme kavuşmasıdır.”
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÜRETİMİ ETKİLİYOR
İklim değişikliğinin tarımda hissedildiği bir dönemden geçildiğini, yağışların azalmasına bağlı olarak ülke genelinde tarımsal kuraklık, Antalya’da ise aşırı yağışlarla gelen fırtına ve hortumun üreticiyi olumsuz etkilediğini belirten Çandır, zararını gideremeyen üreticinin büyük bölümünün üretimden çekildiğini kaydetti. Çandır, “Üreticilerin üretimden çekilmemesi için zararlarının kısa sürede karşılanması en büyük dileğimizdir. Kamunun bu konuda daha hassas davranmasını diliyoruz” dedi. Çandır, Borsa ve Antalya Tarım Konseyi olarak son iki yıldır sürdürülebilirlik teması ile tarım sektörünün yeşil mutabakata uyumu ve iklim değişikliğinin tarıma etkilerini toplantılarda ele aldıklarını belirtirken, bu toplantılarda sektörü geleceğe hazırlamayı amaçladıklarını anlattı. Çandır, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından Konya’da başlayan İklim Şurası’nın yeşil mutabakata uyum ve iklim değişikliğiyle mücadele için bir fırsat olmasını ve alınacak kararların eyleme dönüşmesini diledi.
ISPARTA AFET BÖLGESİ İLAN EDİLMEYİ BEKLİYOR
Yağmurun Antalya kıyı ve yayla tarımına ciddi hasar verirken, Isparta’da mevsim normallerinin üzerinde yağan kar nedeniyle tarımsal alanların zarar gördüğünü anımsatan Başkan Çandır, kar yağışından olumsuz etkilenen Ispartalılara, üreticilere, Borsa üyeleri ve ticaret erbabına geçmiş olsun dileklerini iletti. Isparta’nın afet bölge ilan edilmeyi beklediğini söyleyen Başkan Çandır, “Isparta’daki karanfil üretimi ve sonrasındaki ticaret, Borsamız işlem hacmi ve kentimiz ihracatı için önemli bir yere sahiptir. Ülkemiz karanfil üretim alanın yüzde 21’i Isparta’dadır. Üretimin ise yüzde 23’ü Isparta’da yapılmaktadır. İklim avantajı kullanılarak yapılan üretim ve ihracatımızın 12 aya yayılmasının sağlanması nedeniyle de Isparta ayrı bir öneme sahiptir. Dolayısıyla Isparta’daki seraların ayağa kaldırılması üretimin ve ihracatın sürdürülebilirliği açısından çok önemlidir. Üyelerimiz, Isparta'nın afet bölgesi olarak ilan edilerek mağduriyetlerin giderilmesini ve zararın tanzim edilmesini istiyor. Aksi halde uzun yıllar boyunca büyük emeklerle oluşturulan ihracat pazarlarımızın kaybolabileceğini, bu nedenle yaraların bir an önce sarılmasının önemli olduğunu ifade ediyor” diye konuştu.
KGF KREDİSİ ARTIRILSIN
Mikro ve KOBİ’ler için üretim ve ticari faaliyetleri için krediye erişim kolaylığının önemine işaret eden Ali Çandır, 60 milyar TL’lik Kredi Garanti Fonu (KGF) kredisinin artırılmasını istedi. Çandır, “Taşıdığımız mali yükler için uzun bir süredir zaten özvarlıklarımızı tüketmekteyiz. Varlığımızı ve faaliyetlerimizi devam ettirmek için uygun koşullu krediye erişmemiz gerekmektedir. Son dönemde açıklanan 60 milyar TL’lik KGF kredisini bu bakımdan önemsiyoruz. Ancak bu miktarın artırılmasını ve işletmelerimize en az yarısının nakit olarak kullandırılmasını talep ediyoruz. Bu sayede cari ödemelerimiz için bir kapı açılmış olacaktır” dedi.
DEVLETLE HELALLEŞELİM
Temel gıda ürünlerinde KDV oranının yüzde 8’den yüzde 1’e indirilmesini olumlu bulduklarını, ancak uygulamanın üyelerin yüzde 8 ve yüzde 18 KDV’li girdi tedariklerinden dolayı ciddi bir KDV birikimine yol açacağına dikkat çeken Çandır, “Bu uygulamayla biriken KDV, işletmelerimiz için ciddi bir finansman yükü oluşturacaktır. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde hızlı bir KDV iade sistemine ihtiyaç duyulacaktır. Sektörümüz, KDV iade sisteminin hayata geçmesini beklemektedir. Aslında bizim uzunca süredir dile getirdiğimiz talebimiz, birçok ülkenin uyguladığı belirli periyodlarda birikmiş KDV’nin mükelleflere ödenmesi uygulamasıdır. Bir anlamda belirli dönemlerde mükellefle devletin helalleşmelidir” talebinde bulundu.
TARIMIN KULLANDIĞI ENERJİYE ÖZEL TARİFE TALEBİ
Borsa üyelerinin enerji fiyatlarındaki artışlardan dolayı maliyetlerinin aşırı arttığını ifade ettiğini belirten ATB Başkanı Ali Çandır, “Tarımsal üretim, paketleme, depolama gibi tarımı ilgilendiren enerji tüketimlerde özel tarifenin uygulanmasını talep ediyoruz” dedi. Yenilenebilir enerji üretimi ve kullanımı konusundaki mevzuatın güncellendiğini, güneş enerjisi santralları (GES) konusunda devletten tarım sektörünü özendirici teşvik ve destekler beklediklerini kaydeden Çandır, “Maliyetlerimizi ciddi oranda düşürecek olan bu yatırımlar için mutlak süratte uygun koşullu yatırım finansmanı ve muafiyetler gereklidir” dedi.
ÜRETİM MALİYETİ FİYATA YANSITILAMIYOR
2022 yılına yüzde 36 civarında tüketici enflasyonu, yüzde 80 civarında da üretici enflasyonuyla başlandığını anımsatan Başkan Çandır, “TÜİK tarafından açıklanan son verilere baktığımızda sektörümüz aleyhine olan bu durumun daha da derinleştiğini görmekteyiz” dedi. TÜİK’in gübre fiyatlarında 2021 yılındaki artışı yüzde 152.42, yem fiyatlarında artışı yüzde 40.41, enerji fiyatlarındaki artışı yüzde 48.74 olarak açıkladığını belirten Çandır, işçilik maliyetlerinde yüzde 50’nin üzerinde artış görüldüğünü, bu artışlara karşılık tarımsal üretici fiyatlarının 2021 yılında yüzde 36.39 artabildiğine dikkat çekti. İşlenmemiş gıda fiyatlarının yüzde 39.83 ve yaş meyve sebze fiyatlarının yüzde 17.94 artabildiğine işaret eden Çandır, şunları kaydetti:
“Et ve hayvansal ürünlerin fiyatları da baskılanmış ve girdi maliyetlerindeki artışların çok çok altında fiyatlar yaşanmıştır. Varlığını devam ettirmenin sınırında yaşayan sektörümüze mutlaka gerçekçi destekler sağlanmalıdır. Bu desteklerin bir bölümü yıllardır ürettiği oranda alamadığı destekleme ödemeleridir. Diğer bir bölümü ise uygun koşullu krediye erişimle ilgilidir. Yüksek enflasyon geniş halk kesimleri ile üreticiler üzerinde yıkıcı bir baskı oluşturmaktadır. Bu yüksek enflasyon belasına asla alışmamalıyız ve bunu normalleştirmemeliyiz. Çünkü sürdürülebilir büyümenin önündeki en büyük engellerden biri yüksek enflasyondur. Halbuki sektörümüzün acilen büyüme ivmesi yakalaması gerekmektedir. Son 10 yıldır sektörümüz bir yıl küçülen bir yıl büyüyen bir performans içerisindedir.”
MALİYETLER DÜŞÜRÜLMELİ
ATB Başkanı Ali Çandır, dünyada tarımsal üretim ve ticarinin birincil stratejik alan olarak kabul edilip hareket edileceği bir döneme girildiğini belirtirken, son yıllarda bir büyüyüp bir küçülen tarım sektörünün, istikrarlı bir biçimde büyümesinin sağlanmasının önemine dikkat çekti. Çandır, bunun için de maliyet yapısının katma değer yaratacak şekilde düzenlenmesi, dışarıdan satın alınan mal ve hizmet maliyetlerinin payının düşürülmesi gerektiğini vurguladı. Çandır, “Aksi halde her kur hareketi bizleri savurmaya devam edecektir. Üreticinin yüzde 30’u aşan vadeli girdi maliyetlerinin azaltılması ve benzeri kolaylıklar için kamu bankası destekli bir dijital tedarik sistemi kurulmalıdır. Ziraat Bankası’na da önerdiğimiz GİTAP dediğimiz bu sistem hayata geçirildiğinde üretimdeki girdi maliyetlerini önemli ölçüde azaltmak mümkün olacaktır” önerilerini dile getirdi.
ÜRÜN FİYATLARINI HAVA DA ETKİLEDİ
Hava koşullarının tarım sektörünü çok zorladığı bir ayı geçirdiklerini belirten Çandır, yaş meyve sebze arzının düşmesi, talebin araza göre yüksek olması ve nakliyede yaşanan problemlerin artması nedeniyle ürünlerin fiyatlarının da yükseldiğini kaydetti. Ancak yükselen fiyatlarda komisyoncuların sorumlu tutulduğunu kaydeden Çandır, şunları söyledi:
“Üyelerimiz, kanunlarca belirlenen oranlarda komisyon aldıklarını, ticaretlerini bu oranda yaptıklarını ve üretim için çiftçilere ön finansman kredisi sağladıklarını belirtmişlerdir. Son dönemde yaşanan yüksek enflasyon ve artan yaş sebze fiyatları nedeniyle; meslekleri üzerinde olumsuz bir kamuoyu baskısı oluşturulduğunu ve konunun ülkemiz gündeminde sıklıkla ve yanlış bir şekilde gündeme getirilmesinden duydukları rahatsızlığı bir kez daha ifade etmişlerdir. Zorlu koşullara rağmen çalışmaktan ve üretmekten vazgeçmeyen üreticilerimize, emekçilerimize ve üreticilerimizin emeğini kıymetlendiren komisyoncu, tüccar ve ihracatçılarımıza en içten teşekkürlerimi sunuyorum.”
KOTASIZ TİCARETİN ÖNÜ AÇILMALI
Rusya Federasyonu tarafından domates ithalatına getirilen kotanın ihracatçıyı zor durumda bıraktığını söyleyen Çandır, kotanın 3.500 tonun altına düştüğü ve kısa sürede dolacağının ifade edildiğini anımsattı. Türkiye’nin 2021 yılında domates ihracatını 363 milyon dolara yükselttiğini, miktar bakımından yüzde 19, değer bakımdan yüzde 16 artışla 2021’i kapattıklarını belirten Çandır, “İhracatımızın yüzde 19’una denk gelen 68 milyon dolarlık kısmını da Rusya Federasyonu’na gerçekleştirmiştik. 2022 Ocak ayı domates ihracatında miktarda yüzde 8, değerde ise yüzde 23 artışı yakaladık. Kotanın kalkmasıyla ihracatımız daha fazla artacaktır. Üreticilerimiz, üyelerimiz ve ihracatçılarımızın beklentisi kotaların tamamen kaldırılması ve kotasız ticaretin önünün açılması yönündedir” diye konuştu.
KIRCAMİ DEĞERLENDİRMESİ
Konuşmasında Kırcami’nin yapılaşmaya açılmasını da değerlendiren Başkan Çandır, son 20-30 yılda Antalya kent merkezinde bir çok tarım alanının imara kurban edildiğini anımsattı. Kırcami’nin imarıyla ilgili kararın da Belediye meclisinden geçtiğini belirten Çandır, “Bu konuda iki dileğimiz ve talebimiz bulunmaktadır. Bunlardan ilki, böylesi özel bir tarım alanının imara açılması kararının son olmasıdır. İkincisi ise Antalya’nın bundan sonraki kentsel yenileşmesinde referans olacak şekilde hayata geçmesidir. Kentimizdeki yaşamın ve üretimin sürdürülebilirliği bakımından bu iki konunun hayati önem taşıdığını düşünmekteyiz” diye konuştu.
Kaynak:Tarım Pusulası
Yorum Yazın