2015-Haziran verilerine göre Türkiye’deki büyükbaş hayvan sayısı 14,7 milyondur. Toplam küçükbaş hayvan 44,7 milyon baş olup, bunun % 75,7’sini koyun, % 24,3’ünü keçi oluşturmaktadır. 20-25 yıl öncesine göre hayvan sayılarında azalmalar vardır. Son yıllarda yavaş da olsa bir artış varsa da özellikle küçükbaş havyacılıkta yapısal sorunlar bir türlü beklenen atılımı gerçekleştirememektedir. Çünkü; mera alanlarının daralması, çoban bulmada zorluklar, kentlere yoğun göç nedeniyle işletme sayısında ve genç nüfusta azalma, dış ticarette belirsizlikler, girdi maliyetlerindeki artışlar, yetersiz ve etkin olmayan örgütlenme, yatırıma dönüşmede zorluk yaşayan desteklemeler, kayıt dışılık ve veri eksikliği, fiyat istikrarsızlığı, gibi unsurlar hayvancılığın yapısal durumunu biçimlendirmektedir.
Hayvancılık ve hayvansal ürünler üretimden tüketime birçok aşamalardan geçerek tüketiciye sunulmaktadır. Bu aşamalar içinde temel olarak hammadde yetiştirme, canlı hayvan ticareti ve nakliyesi, borsa ve pazarda satışı, kesim, yüzme ve parçalama, ana ve yan ürünlerin değerlendirilmesi ve derecelendirilmesi, ürün işleme ve teknolojisi, depolama, paketleme ve kalite kontrol hizmetleri yer almaktadır. Türkiye nüfusunun yaklaşık 2,5-3 milyonunun geçimini bu sanayide sağladığı belirtilmektedir. Ancak, hayvancılık işletmelerinde karlılığın azalması ve yetiştiricilikten kaçışlar sonucunda bu sayıda önemli düşüşler olmaktadır. Bunun için hayvancılık sürdürülebilir acil ve kalıcı çözümler beklemektedir.
Türkiye 2010-2014 yılları arasında 3,15 milyar dolarlık sığır eti ve canlı sığır ithalatı yapmıştır. Bu dönemde çeşitli ülkelerden; besiye alınmak üzere yaklaşık 720 bin baş, doğrudan kesilmek üzere de yaklaşık 500.000 sığır ithal edilmiştir. Ülke olarak bu kaynağı kendimiz değerlendirmek ve üretim için kullanmak durumundayız. Kırsal alanda ekonomilerin temel unsurlarından olan hayvancılık, kırsalın kalkınmasında önemli ekonomik rolleri üstlenebilecek potansiyele sahiptir. Kırsal alanın önemli bir geçim veya ek gelir kaynağı olan hayvancılık, sanayi sektörünün de birçok dalına girdi sağlaması açısından da önem arz etmektedir. Başta büyükbaş olmak üzere her türde hayvancılık ve buna dayalı üretim ve ticaret kırsalın ekonomik faaliyetleri arasında önemli yer tutmaktadır. Bu nedenle sektöre çok yönlü ve entegre kalkınma anlayışı ile yaklaşım göstermek zorunlu hale gelmektedir.
Türkiye’de hayvancılığın; kayıt dışılık, veri eksikliği, ölçek yoksunluğu, girdi maliyetleri, bağlı sanayide kapasite kullanım oranı, mera kullanımı, pazarlama, dış ticarette belirsizlik-riskler, destekleme politikalarında etkililik yoksunluğu gibi çok farklı parametreleri barındıran sorunları vardır. Bu sorunlar nedeniyle hayvancılık bir türlü “dikiş tutmamakta”dır.
Peki, Türkiye’de hayvancılığın dikiş tutması için neler yapılmalıdır? Dikiş tutması için şu konulara dikkat ve öncelik vermek kalıcı politika yaklaşımları olarak ele alınabilir; sektörde üretim planlamasına gidilmesi, üretim planlamasında farklı gelişme dinamiklerinin dikkate alınması, sektörün her yönüyle kayıt altına alınması, kayıt dışı üretimin kontrol altına alınması, özellikle işleme sanayinin her alanında toplam kalite yönetiminin uygulanması, mevzuatların eksiksiz uygulanması, güncel kayıt sistemlerinin ve veri tabanlarının oluşturulması, sektörde insan kaynakları kapasitesinin yükseltilmesi, sektöre ara eleman yetiştirilmesi, üretici örgütlenmesinin güçlendirilmesi yoluyla ortak ahır kullanımının yaygınlaştırılması, desteklemelerin kapasite artırmaya, teknolojik altyapıyı iyileştirmeye, pazara yönelik kayıtlı, kaliteli, standartlara uygun üretime yönelik önlemlere aktarılması, desteklerin daha etkin ve verimli kullanımı için ayrıca bölgesel koşulların dikkate alınması, başta meralar olmak üzere doğal varlıkların sürdürülebilir kullanımı, sürdürülebilir üretim ve işleme için buzağılama aralığının yılın oniki ayına yansıması, süt tedarikinde sorun yaşanmaması, risklere karşı hayvan sigortalama işlemlerinin yapılması hayvancılığın geleceği ve yeni kaoslar yaşanmaması için önemlidir. Sonsöz olarak; hayvancılık ülkemizde sektörel bakışın ötesinde anlamlar taşımaktadır. Sağlıklı tüketim, gıdaya erişim, yoksulluğun ve açlığın azaltılması, kırsal nüfusun yerinde tutunabilmesi, gıda güvencesinin teminat alınması açısından hayvancılık daha fazla ön plana çıkacaktır. Hayvancılık insanoğlunun geleceği ve beslenmesi için olmazsa olmaz koşuldur. Hayvancılığa sadece ekonomik kaygı ile değil aynı zamanda sosyolojik, kültürel, politik boyutları ile de bakmak gereklilik göstermektedir. Yani, Türkiye’de hem genel hem de kırsal kalkınmanın gerçekleşmesinde hayvancılık şarttır ve dikiş tutmak zorundadır.
Yorum Yazın