Şekerbank
Harun Göksel

Harun Göksel

Mail: [email protected]

Tarım Bakanlığı Bütçesi: Üreticiye mi, Hazinenin Açıklarına mı?

Tarım Bakanlığı Bütçesi: Üreticiye mi, Hazinenin Açıklarına mı?

Tarım Bakanlığı'nın bütçesi yine içler acısı! Bu bütçeyle istenilen çalışmaları yapabileceklerini düşünmek oldukça zor. Eğer önceki yıllarda bütçeler gerekli yerlere harcansaydı, bugün bu kadar çok sorunla karşılaşmazdık.

Hayvancılık yol haritasında, ithalatın Et ve Süt Kurumu (ESK) eliyle aracısız yapılacağı belirtilmişti. Ancak sahada işler pek öyle yürümedi. Tarım sektörüyle ilgili yayın yapan Tarımdan Haber, taşıma sırasında üzerleri tezekli hayvanları gündeme getirdi. ESK, bu duruma dair zararların karşılanması için çalışmalar yaptığını duyurdu. Özel sektörden alınıp ESK’ya verilen ithalat izni sayesinde kilogram başı 2 doları aşan bir kâr sağlandığı belirtiliyor. Yıl sonunda ESK’nın 7 milyar TL’yi aşan bir kazanç elde etmesi bekleniyor. Bu kazancın, anaç hayvanların TİGEM üzerinden üreticiye dağıtımında kullanılması, böylece hayvan varlığımızın artırılması yönünde bir adım atılacağı düşünülüyordu.

Ancak böyle olmadı! 2005-2006 yıllarında çıkarılan düzenlemeler ve Derviş yasaları nedeniyle, KİT’lerin yıl sonu kârları hazineye devrediliyor. Bu devrin önüne geçmek için yeni bir yasa şart. Peki, özel sektörden alınıp devlet eliyle yapılan ithalatın kazancı üreticiye aktarılmayacaksa, bu süreç neden devlet kontrolünde gerçekleşiyor?

“Hazine de devletin, devlet zaten tarıma destek veriyor” diyenler olabilir. Ancak madem devlet eliyle yapılan her kazancı hazineye aktarıyoruz, o halde özel sektördeki stratejik gelir kapılarını da devlet eliyle değerlendirelim. Örneğin, madenlerimizi neden özel sektör yerine devlet işletmiyor? Altından mermerimize, toryumdan bora kadar milyar dolarlık yeraltı kaynaklarımızın yalnızca %2-3’ü devlete kalıyor. Buna rağmen KİT’lerden elde edilen gelir hazineye devrediliyor, ancak üreticiye yeterli kaynak sağlanamıyor. Bu anlaşılır bir durum değil!

Küçük Üreticiler Zor Durumda

Bu yıl süt üreticilerine toplamda 5,8 milyar TL destek sağlanacak. Ancak süt üretimindeki artış, tüketim miktarları değişmediği takdirde ileride başımıza dert olabilir. Öte yandan, süt fiyatlarıyla ilgili mevcut destekleme modeli küçük işletmeleri daha da zorluyor. Ari çiftliklerde kaliteli süt üreten büyük işletmeler, sütlerini 21-22 TL’ye satabiliyor. Oysa küçük işletmeler 14 TL’ye mal ettikleri sütü 12-13 TL’ye bile satmakta zorlanıyor. Daha kötüsü, bu sütler süt tozuna dönüştürülüyor. Bu durum, küçük aile işletmelerini rekabette ayakta kalamaz hale getiriyor.

Bu noktada yapılabilecek şey açık: ESK ve TİGEM gibi kuruluşların yıl sonu kârları hazineye aktarılmak yerine, aile işletmelerine verilen süt desteği artırılmalı. Örneğin, şu an 1 TL olan prim, küçük üreticiler için pozitif ayrımcılıkla 2 TL’ye çıkarılabilir. Böyle bir düzenleme, küçük işletmelerin nefes almasını sağlayacaktır.

Balıkçılıkta buna benzer bir örnek var. Büyük üreticiler kilogram başına 1,2 TL destek alırken, küçük ölçekli üreticiler (yıllık 50 ton altı üretim yapanlar) kilogram başına 1,8 TL destek alıyor. Bu hem üretimi hem de köyde kalmayı teşvik eden son derece doğru bir uygulama. Balıkçılıkta uygulanabilen bu yöntem, hayvancılıkta neden uygulanmasın?

Küçük Aile İşletmeleri Destek Bekliyor

Türkiye’de 1 milyon 120 bin büyükbaş işletmesinin yaklaşık 900 bini küçük aile işletmelerinden oluşuyor. Bu işletmeler, toplam hayvan varlığımızın %35’ine denk geliyor. Küçük işletmelerin yaşaması hem hayvancılığın sürdürülebilirliği hem de kırsal kalkınma için kritik önemde. Ancak bu işletmeler için süt kalitesini artırmaya yönelik söylenen destekler yetersiz kalıyor. Oysa sadece 1 TL’lik bir artış bile küçük üreticiler için büyük bir fark yaratabilir.

Sorularımız Yanıt Bekliyor

Son olarak şu soruları sormadan edemiyorum:

  • Şu anki destek rakamları yeterli mi?
  • Tarımda her şey kağıt üzerinde hesaplandığı gibi mi yürüyor?
  • Balıkçılıkta yapılan destek modeli, neden süt üretimi ve hayvancılıkta uygulanmıyor?

Bu sorulara yanıt bulmak, sadece üreticiyi değil, tüm ülkenin tarımsal geleceğini ilgilendiriyor. Unutmayalım, tarım politikalarında sürdürülebilirlik, stratejik bir zorunluluktur.

Makale Yorumları

  • Murat doğan21-11-2024 23:38

    Harun bey umarım yetkililer sizi dikkate alırlar zararın neresinden dönülürse kardır mantığıyla hareket ederek artık rutin yanlış larını yapmazlar

  • Songül Çilingir21-11-2024 22:54

    Yazınızı beğendim . Dilerim Bakanlık bu önerinizi dikkate alır diliyorum.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar