
Tarım ve Orman Bakanlığı, 2024 yılının Şubat ayında, planlı üretimin ilk adımı olarak hayvancılık ve balıkçılıkta izlenecek yol haritasını açıklamıştı. Özellikle yıllardır et ithalatı yapan ülkemizde, etçi anaç hayvan dağıtımıyla yerli üretimin artırılacağı ifade edilmişti. Bu, önemli bir çözüm adımı olarak görülüyordu.
Yol haritasının ilk aşaması olarak, Et ve Süt Kurumu (ESK) tarafından ithal edilen etçi anaçlar, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü'nde (TİGEM) bakım, tohumlama ve gebelik süreçlerinden geçirilerek dağıtıma hazır hale getiriliyor.
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, İstanbul'da düzenlenen programda, "Kırsalda Bereket, Hayvancılığa Destek" projesine başvuruların beklenenden çok daha yüksek olduğunu belirtti. Bu kapsamda Hayvancılık Genel Müdürlüğü’nün (HAYGEM) yürüttüğü çalışmalarla ilgili bazı detayları paylaşmak gerekiyor.
TİGEM aracılığıyla gerçekleştirilecek proje kapsamında, en az 5, en fazla 15 adet olmak üzere, 3-4 aylık gebe düveler dağıtılacak. 2025-2028 yılları arasında devam edecek projede, ilk yıl yaklaşık 20 bin hayvanın dağıtımı planlanıyor. Öncelik ise deprem bölgelerine verilecek ve zamanla tüm illere yayılacak.
Başvuru sahibinin, hayvanlarını yetiştireceği bölge dışında ikamet ediyorsa, örneğin Ankara veya İstanbul gibi şehirlerde yaşıyorsa, ikametini ilgili bölgeye aldırması zorunlu olacak. Bu durum, kırsala dönüş için bir teşvik unsuru olarak değerlendirilebilir.
Ancak projenin finansman ayağında hala netleşmeyen noktalar var. Teminat konusunun, bu hafta Ziraat Bankası ile yapılacak görüşmeler sonucunda kesinleşmesi bekleniyor. Daha önce uygulanan destek modellerinde olduğu gibi, 2 yıl ödemesiz, toplamda 7 yıl vadeli ve teminatlı bir ödeme planı öngörülüyor.
Gebe düve desteğinin yanı sıra, hayvanların ilk yıl devlet tarafından ücretsiz sigorta kapsamına alınması da üreticiyi bir nebze güvence altına alıyor. Bu sayede üretici, hem buzağı garantisi elde ediyor hem de olası hayvan ölümlerine karşı destek alabiliyor. Ayrıca, daha önce uygulanan "EtkiYap" projesindeki gibi, her hayvandan en az iki yavru alınmasını sağlamak için bir tohumlama çalışması da planlanıyor. Toplamda yaklaşık 80 bin gebe düve dağıtılması hedefleniyor.
Başvuruların değerlendirilmesi sürecinde, öncelikle Ziraat Bankası finansal uygunluk kriterlerine bakacak, ardından HAYGEM tarafından belirlenen teknik kriterler devreye girecek. Destekten yararlanacak kişinin, hayvancılık faaliyetinin başında olması ve yem bitkileri üretimi açısından yeterli araziye sahip olması gibi kriterler dikkate alınacak. Ayrıca, dağıtımda uygulanacak puanlama sisteminde birçok önemli faktör rol oynayacak.
Proje kapsamında verilecek hayvan başına 1.500 TL’lik destek, aylık yaklaşık 22.500 TL’ye ulaşarak asgari ücret seviyesine denk geliyor. Bu durum, büyük şehirlerdeki nüfus yoğunluğunu bir nebze de olsa Anadolu'ya yayma potansiyeline sahip.
Düzenli kontrollerle, hayvanların erken kesime gitmesinin önüne geçilmesi amaçlanıyor.
Ancak bu projenin, şehirden köye dönüş yapmak isteyenler açısından ne kadar verimli olacağı tartışmalı. Daha önce hayata geçirilen birçok teşvik programı, beklenen sonuçları vermedi. Ancak hâlihazırda hayvancılık yapan, yeterli insan gücüne ve altyapıya sahip ahır işletmeleri için bu desteğin, yetersiz anaç hayvan sorununun çözümüne katkı sağlayabileceği düşünülüyor.
Geçmişten de ders çıkarmak gerekiyor. Örneğin, eski Tarım Bakanı Faruk Çelik döneminde gençlere 30 bin TL hibe verilmişti ve bunun kırsala dönüşü teşvik edeceği düşünülmüştü. Ancak Prof. Dr. Bülent Gülçubuk ile gerçekleştirdiğimiz yayında sorduğumuz kritik soruyu unutmayalım: "Gençler, ceplerinde 30 bin TL olmadığı için mi kente göç ediyor?" Bu teşvik ile kaç genç köyüne döndü?
Bugün de benzer bir soruyu sormak gerekiyor: Tarım ve Orman Bakanlığı'nın sağladığı finansal destekler, kırsala dönüş için tek başına yeterli mi? Küçük aile işletmelerinin devamlılığını sağlayacak sosyal ve ekonomik şartlar oluşturulmadıkça, bu tür projeler ne kadar etkili olabilir? Çocukların, eğitim, sağlık ve sosyal hayat güvenceleri gibi temel unsurlar sağlanmadan kırsal alanların cazip hale gelmesi, yeni nesli köyde tutmak mümkün mü?
Rahmetli dedem, tek ayağıyla yıllarca yaşamaya çalıştı. Ama tek ayakla ne kadar yol alınabilir ki? Tarıma yönelik desteklerin her seferinde "tek ayaklı" olması şart mı? Neden tarım ve kırsal kalkınma konusunda, sadece bir bakanlığın değil, tüm ilgili bakanlıkların dahil olduğu ulusal çapta bir seferberlik başlatılmıyor?
Tarımda yolumuzu belirleyen pusulamız sağlam olmalı!
Yorum Yazın