Kamuoyunda çok konuşulan ve tartışmalara yol açan köfteci meselesini farklı bir açıdan değerlendirmek istiyorum. İki şubede domuz ürününün tespit edilmesi, üstelik bu durumun bir değil iki kez tekrarlanması, birilerinin ciddi bir ihmalinin göstergesi.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken noktalardan bazılarının altını çizmek istiyorum. Birisi, bazı kişilerin %0,1 oranındaki tespitin sadece cihazın hassasiyetine bağlı olduğunu unutarak durumu hafife almaları. Oysa bu oran, gıdaya katılan domuz katkısının miktarını değil, cihazın ne kadar hassas olduğunu ortaya koyuyor.
Diğeri, Cezalar kesiliyor, tahliller doğru, fakat firmanın geleceği riske atılmasın diye üçüncü tespitten sonra ancak savcılığa suç duyurusu yapılabiliyor. Tüm bu süreçleri göz önüne aldığımızda, “Bu firmalar neden kapatılmıyor?” sorusu gayet yerinde değil mi?
Tarım ve Orman Bakanlığı, 5996 sayılı kanunda değişiklik yaparak taklit ve tağşiş ürünlerle ilgili cezaları artırdı. İlk tespitte en az 262.477 TL, üst sınırda ise 2.624.822 TL ceza kesiliyor. İkinci tespitte bu rakam 5.249.641 TL’ye çıkıyor. Üçüncü tespitte ise savcılığa suç duyurusunda bulunuluyor ve bu firmaların beş ila on yıl arasında sektörden men edilmesi talep ediliyor. Ancak dikkat çekici olan nokta, bu ağır para cezaların uygulanmasına rağmen, aynı sorunun tekrar yaşandığında 3.tespit sonrası, savcılığa suç duyurusunda bulunulmasına da rağmen hiçbir firmanın kapatılmaması! Siz hiç bu yüzden kapısına kilit vurulmuş bir firma gördünüz mü? Duydunuz mu? Bakanlığın gücü bile belli bir noktaya kadar yetiyor, çünkü kapatma yetkisi onların elinde değil.
Daha da vahim olan ise, bu firmaların isim değiştirerek yeniden sahaya dönmesi. Üstelik bazı marketlerin, bu firmaların sorunlu üreticiler olduğunu bildikleri halde, kanunun açıklarından faydalanarak, ürünlerini raflarına koymaya devam ediyor olmaları daha da büyük sorun değil mi?
Ucuz ürün peşinde olan marketler, halkın sağlığını ikinci plana atıyor. Bir Grosmarket müdürüne, 5 litresi 600 liraya satılan zeytinyağı üreticisinin İzmir’de defalarca ceza yediğini söylediğimde, “Biz ticari satışına izin var mı ona bakarız” diyerek aslında müşterilerine nasıl baktıklarını açıkça göstermişti bana.
Burada gıdada etkin denetimin yanında, caydırıcı cezaların da uygulanması gerektiği açık. Ekonomik gerekçelerle de olsa, halkın sağlığıyla oynayanların, raflarına bu kadar rahat koymaları! Bunun bir bedeli olduğunu bilmesi, görmesi gerekmez mi? Çünkü marketin bu konuda da bir sorumluluğu yok! En çok rafından toplanıp üreticiye geri iade ediyorlar.
Tarım bakanlığı gıda denetimi yaparken, Ticaret ve Adalet Bakanlıklarının da eşzamanlı vazifelerini yapması gerekiyor.
Yorum Yazın