Geçen hafta, Karadeniz’in iki önemli tarım ürünü olan çay ve fındığın nabzını tutmak için Rize ve Trabzon’daydım. Rize’de, çay taban fiyatlarının yetersizliğine karşı düzenlenen mitingde, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel’in yanı sıra, emeğinin karşılığını isteyen çay üreticileri de vardı. Her üretici, maliyetlerin arttığı ve karşılığının yetersiz kaldığı konusunda hemfikir.
Geçmişte, 1 kilo çayın 1 kilo zeytinle eş değer olduğu günleri hatırlatan yaşlı üreticilerle de sohbet ettim. Gerçi o zamanlar sadece çayın en üstteki uç yaprakları toplanır, ahşap kasalarda alım yerlerine getirilirmiş. Bugün, eğer aynı kalitede çay toplansa, fiyatının 3-4 katına çıkması gerektiği konusunda da hemfikirler. Nasıl buğdayda protein oranına göre alım yapıldığı gibi çayda da içeriğine göre fiyat uygulaması gerekli diye düşünüyorum. Yoksa çayın yaprağı, odunu sapı her şeyiyle birlikte kiloya gelir alıcısı da ona göre hareket eder.
Yabancı markaların “İyi tarım” adı altında bölgede yapılan çalışmaları, kaliteyi artırma çabası olarak görülse de fındığın başına gelenler yarın çaya da gelmesin. Gübre, mazot, işçilik gibi maliyetler hesaplandığında, asıl mesele üreticileri köylerinde tutmak, geçimlerini sağlamak ve sosyal yaşantılarını sürdürebilecekleri bir ortam yaratmak olmalı.
Çay sektörünün temel sorunu, diğer tarım ürünlerinde olduğu gibi, markalaşma. Hatta kendi havayollarımızda bile yabancı markalı ürünler tercih ediliyorsa, çayın pazarlama yolculuğu da en az çay tarlaları kadar zorlu.
ÇAYKUR, alımları kendi fabrikalarında işleyerek, hem yurtiçi hem de yurtdışı pazarlarda satışa sunuyor ve böylece bölgedeki üretimi desteklemeye çalışıyor. Organik çay fabrikasının da üretime dahil olduğu bölgedeki fabrikalar, ÇAYKUR’un Fiskobirlik’in akıbetine uğramaması için çaba gösteriyor. Neyse ki çayın dumanı hala tütüyor. Bu arada Ayderi, Trabzon Uzungöl’e çevirmeyelim lütfen!
Trabzon’a gelince, fındık bahçelerinde “samuray arısı” ile kahverengi kokarca zararlısına karşı biyolojik mücadele devam ediyor. Trabzon İl Tarım ve Orman Müdürü İsa Kaplan ile konuştuğumda, TAGEM tarafından desteklenen ve Samsun Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü tarafından yürütülen projenin, zararlı popülasyonunu kontrol altına almayı hedeflediğini öğrendim. Bu çalışma, fındık başta olmak üzere birçok tarım ürününü korumayı amaçlıyor. Bitki koruma uzmanları, kahverengi kokarca ile ilgili bu sürecin önümüzdeki 10 yıl boyunca dikkatle takip edilmesi gerektiğini söylüyorlar. Anadolu’ya yayılmadan bu zararlıyı Karadeniz’de durdurmak gerekiyor.
Yorum Yazın