TÜRKTOB a bağlı, Tohum Yetiştiricileri Alt Birliği’nin (TYAB) Antalya’daki tüm Türkiye’den gelen çiftçilerle bir araya geldiği toplantısındayız. Bu kadar üreticiyi bir arada görmek gerçekten her zaman kısmet olacak bir şey değildi. Bize bu imkânı veren TYAB Başkanı Hacı Ömer Güler beye de teşekkür ediyorum. Gerçekten güzel bir organizasyon yapmış. İki gün boyunca çiftçilerin sorunlarının hem bakanlık yetkililerinde karşılık bulacağı, hem bilim adamlarının da konuşacağı güzel bir toplantı olacak. Tabii ki kendimize dostlar edindik, çiftçi dostlar. Sorunlarını birebir ağızlarından dinleme imkânım oldu. Tabii ki yapılan birçok şey var ama yapılması gerekenleri de biz de naçizane onların dilinden gündeme getirmeye çalışıyoruz.
Antalya Korkuteli’nden bir grup çiftçi ile birlikteydik. TMO‘nun buğday alımlarından bahsettiler. TMO deyince tabi oraya bir parantez açmak lazım. Özellikle bu dönem buğday alımında çiftçiyi destekleyen önemli adımlar attı. Hatta sadece kendi alanında değil Fiskobirlik’in yapması gereken, fındık alım işine de el attı ve bir nebze de olsa üreticiye nefes oldu.
Dr. Ali Recep Nazlıdan dinlediğim “KENT TARIMI” diye önemli bir proje var. Bir ilin etrafındaki alanla birlikte o bölgenin Gıda ihtiyacının karşılanması. İşte Korkuteli’ndeki çiftçilerde bunları yapan bir ekip. Ne yapıyorlar? Buğday üretiyorlar, arpa üretiyorlar. Ancak TMO Ofisi bu bölgede olmadığı için ayrıca anlaşmalı depolar da bulunmadığından dolayı direk tüccara satıyorlar. Dolayısıyla TMO’nun buğdayda 1 liralık desteğinden istifade edemiyorlar. Son derece makul bir talepleri var. Diyorlar ki; İl ve ilçe tarım müdürlüklerinin bilgisi dahilinde olan bu ekimlerde de aynı şekilde 1 lira destek bize de verilsin. TMO ya bu yetki ve imkân mutlaka verilmeli bence de. Bakanlığın ”Sen üret yeter” sloganının karşılığı aslında bu değil mi?
Sahadaki bir sorunu da gündem ediyorlar; TMO aldığı ürünü uygun fiyattan firmalara veriyor. Ancak aynı buğdayı firmalar işleyip piyasaya vereceklerine tam tersi o buğdayı kar koyarak tekrar piyasaya satıyorlar ve haksız rekabet oluşturuyorlar.. Aynı durum arpada da söz konusu. Firmalar TMO dan ucuza aldıkları arpaları, yem olarak piyasaya tekrar karlı bir şekilde satıyorlar.
Peki, çiftçi bu sorunların çözümü dışında ne istiyor? Korkuteli’nden Mehmet Tiryaki ve etrafındaki dostlarıyla sohbetimizde hepsi aynı noktada buluşuyorlar. "PLANLI TARIM…" Bu yıl ne ekeceğini, kaça satacağını bilmek istiyorlar. Çiftçi özellikle stratejik ürünlerde yani ana ürün dediğimiz 21 üründen olan buğday ve diğer ürünlerde alım garantili üretim istiyor. Üç dönüm beş dönüm de olsa bu buğdayı ürettiği belli o küçük çiftçinin. Üretici adına buraya da destek verilmesi lazım. Ki o çiftçi üretime küsmesin. Böyle küçük üretim yapan binlerce on binlerce çiftçiyi de korumuş oluruz.
Korkuteli de buğday ekili alanda başka herhangi bir şey de olması çok zor. Bölgenin ihtiyacı için kullanılan buğdaya destek verilmesi gerekmiyor mu?
Kırsalda özellikle son dönemde başa dert olan domuzun yiyemediği tek ürün kılçıklı ürünler. Yani buğday gibi arpa gibi ürünler. Bunu da düşündüğümüz zaman gerçekten önemli bir üretim.
Konya Ovası’nda 1000-2000 dönümlük üreticiler var. Onları desteklerken, bu arada 50-100 dönümlük çiftçiyi de koruyup kollamak önemli. Küçük çiftçi o sahada üretim yap(a)mazsa bunun sonucu arazi satışı ve büyük şehirlere göç demektir. Kent tarımından bahsediyoruz ya, tam da şehir etrafında konumlanmış bu çiftçilerle yapılması gerek değil mi?
Antalya, Muğla, İzmir gibi turizm alanlarında, burada üretilen, örneğin buğdayın, turizm açısından önemi çok büyük. Yani düşünün Antalya’nın otellerine çevrede üretilen buğdayın ekmeği mi gelecek, yoksa başka bölgelerden mi gelecek? Aynı şekilde diğer tarım ürünleri içinde geçerli bu. Kent tarımı derken kastımız buysa, bölgede başta küçük çiftçimiz olmak üzere üretilen ürünlere de diğer bölgelerde olduğu gibi desteği vermemiz gerekiyor.
Bu yazı yayına girerken Sn. Bakanımız Prof. Dr. Vahit Kirişci henüz Antalya’ya gelmedi. Burada Türkiye’nin en büyük çiftçi birliklerinden biri olan (60 bini aşkın üyeli) Hacı Ömer Gülerin başkanlığındaki TYAB’a konuşacak. Sn. Bakanımızdan beklenti büyük. Bunu da paylaşmak istiyorum.
İki gün daha buralardayız. Gözlemlerimizi sizinle paylaşmaya devam edeceğim.
Yorum Yazın