Deprem bölgelerini gezerken konaklama çok önemli bir sıkıntı, Adıyaman ziyaretlerimizden sonra, konaklama yeri ararken okların Malatya Arapgir’i göstermesinin nedenini, kente girdiğim ilk dakikalar anladım…
Huzur veren kent, Belde-i Emin Arapgir...
Arapgir’de yılda 10 a yakın etkinliğin yapıldığı ve yapılan bu etkinliklerin, tamamen, eğitime yönetime ve dayanışmaya odaklı olduğu ve bu çalışmaların sonucunda, depremde kriz yönetimi ile personelin Malatya’nın can simidi olduğunu Arapgir Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu ile yaptığımız söyleşide öğrendim. Bu çalışmaların neticesinde, deprem felaketinde, yıkılmayan evleri, belediye millet kaynaşması ile Malatya merkeze can oldu.
20.000 depremzedeye ev sahipliği yapan vatandaşları, esnafları, iş adamlarını yanına alarak tam bir seferberlik ilan etmiş şekilde Arapgir personeli tam olarak işin içinde…550 resmi personel ve 300 gönüllünün görev aldığı bu çalışmaların, paydaşları arasında engelli vatandaşlarımız için Beyaz Ay Derneği ve Arapgir Kadın Derneği de var. Mor reyhanları ile ünlü bu kadim kent, lojistiğinde kendilerine ait olmak üzere günde 50.000 kişiye yemek dağıtıyor. Alo paket hattı da kuran belediye günde 2000 kişiye gıda ve hijyen yardımları yapıyor.
84.000 müstakil 21.000 binanın yıkıldığı bölgede günlük 130 nokta ve mahalle ile irtibat var. Çadır konusunda diğer illerdeki gibi sıkıntı çektiklerini söyleyen Haluk Bey, merkezde 600.000 vatandaşın 300.000’i Malatya’yı terk ettiğini, geride kalanlar için durmadan yardımlara devam edeceğini söyledi.
Tıbbı aromatik ürünler arasında tek tescilli ürün olan Mor reyhanları ile meşhur Arapgir, aynı zamanda 100’ün üzerinde ürün üretildiği ve 45 tescilli ürünleri olan bir tarım kenti. … Esnafın birlik ve beraberlik içinde hareket ettiği başkanın başından da sıkıntılar eksik olmuyor. Bu sıkıntılı dönemde kamu zehirlenmesi diye adlandırdığı memur personel yer değiştirme talepleri, yardım mesaisini sekteye uğratıyor.
Ve Adıyaman notları… Yalnız kent, tarif etmek istersek hayalet şehir desek az olmaz. Yardımları ulaştırmak için kentin içinde 100 metrelik bir mesafe için bile sokaklarda ciddi bir zaman harcıyorsunuz. Çünkü girdiğiniz her sokakta enkazın kapattığı yollar, üzerinize yıkılmak üzere binalar, moloz kaldırmada ortaya çıkan toz bulutları arasında anca bir aileye ulaşabiliyorsunuz.
Ziyaretine gittiğimiz Kutlu ailesi de tam böyle, enkazlar arasında çadır kurmuş aileler. İki çadırları vardı birinde kadınlar diğerinde erkekler kalıyordu. Kucağında bebeği olan anne, kolu alçıda olan çocuk, buluğ çağında genç kızlar ve tabi kalp hastası yaşlı bir kadın… Bu sıkıntılara rağmen götürdüğümüz yardımların bir kısmını, “bizim ihtiyacımız yok, yeterince malzememiz var daha ihtiyaç sahiplerine götürün” diyecek kadar tok gözlü insanlar.
Evet durum bu kadar vahim, o çadırlarda kalanlar arasında hasta ama ayakta durmaya çalışan çok insanımız var, onları unutmamalıyız. Ve binlerce hasta adayı… Onları hastalıklardan korumak ve önlemek için hava kirliliği olmayan yerlere yerleştirmek gerekiyor. Kanserojen olan asbeste maruz kalmamaları için bu çok gerekli… Su sorununun acil olarak çözülmesi, kalınan yerlerin temizliğinin yapılması ve salgın hastalıkların önlenmesi adına ne yapılması gerekiyorsa derhal yapılması gerekiyor…
Bir diğer dikkat çekilmesi gereken konu, kırsal alanlardaki insanımız ve tarım arazilerimiz. Köyde yaşayan insanımıza önce ruhsal, sonrada her türlü tarımsal desteği yapmalıyız ki üretim devam etsin… Gübreleme dönemine girdik çiftçi kara kara düşünüyor. Ekipmanları enkaz altında, büyük ve küçükbaş hayvanları telef olmuş. Maddi zararları karşılansa da bu insanların kırsalı terk etmemesi gerekiyor. Kalan hayvanların barınma alanlarında da çok ciddi sıkıntılar var. Hayvan çadırlarının da acil olarak bölgeye sevk edilmesi gerekiyor. Mekanizasyonda ortak alanlar devreye konulmalı Bakanlık ve TZOB desteği ile bu çözümlenebilir gibi duruyor.
Kentlerde yapılan çalışmaların köylerde de aynı şekilde yapılması yönünde çaba sarf edilip, ulaşım bahane edilmeksizin kırsaldaki vatandaşlarımıza da, aynı imkânların sunulması ve kırsalın her şekilde ayakta tutması gerekiyor. Ev olmadan çadırda, konteyner da yaşayabiliriz ama ekmek olmadan gıda olmadan yaşayamayız…
Kırsaldaki insanımız ve tarım, özel hassasiyet alanlarımız olmalı…
Kalemine kuvvet, yüreğine sağlık, emeğine teşekkürler. Çok etkilendim.
Arapkir ilçemizin başkanına çalışmalarından dolayı teşekkür etmek sabır ve kuvvet dilemek isterim. Gözlemlerini paylaşman çok güzel.
Yaşanan sıkıntılara yeterince yer vermişsiniz aydınlandık teşekkürler