TZOB Genel Başkanı Bayraktar: Her zaman dile getiriyoruz, besilik dana ve özellikle yem maliyetlerinde düşüş sağlanmadan et fiyatlarını indirmek mümkün değildir
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Ramazan nedeniyle tüm gözlerin gıda fiyatlarına çevrildiğini bildirerek, “beklentimiz bütün kesimlerin sorumlu davranması, artan talebin suiistimal edilmemesidir” dedi.
Bayraktar, Birlik merkezinde düzenlediği basın toplantısında Ramazan ayı öncesinde üretici ve market fiyatlarını açıkladı, Ramazan ayında görülebilecek gıda fiyat artışları konusunda uyarılarda bulundu.
Şemsi Bayraktar, 2007 yılından bu yana, Ramazan öncesi fırsatçılığa izin verilmemesi konusunda çalışmalar yapan Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin, bu Ramazan boyunca da üretici ve market fiyatlarını takip edeceğini, kamuoyunu bilgilendirmeye devam edeceğini vurguladı.
Bayraktar, basın toplantısında ayrıca, hükümetin açıkladığı ekonomik paketle ilgili görüşlerini belirtti ve çiftçilerin taleplerini dile getirdi.
-Ramazan öncesi değişimler-
Ramazan öncesi market fiyatlarına bakıldığında; 27 Nisan-8 Mayıs 2018 tarihleri arasında geçen 11 günlük süreçte 6 üründe fiyat değişimi görülmezken,
13 üründe azalma, 21 üründe ise fiyat artışı olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:
“Kuru fasulye, iç fındık, süt, ayçiçeği yağı, toz şeker ve maydanoz fiyatında değişim görülmezken, fiyat düşüşü markette yüzde 11,9 ile en fazla sivri biberde meydana geldi. Sivri biberdeki fiyat düşüşünü yüzde 8,2 ile kabak, yüzde 8,1 ile salatalık izledi.
Markette en fazla fiyat artışı ise yüzde 24,9 ile elmada oldu. Elmadaki fiyat artışını yüzde 21,5 ile patlıcan, yüzde 18,3 ile lahana, yüzde 18,1 ile ıspanak takip etti.
Üretici fiyatlarında ise; 11 günlük süreçte 17 üründe fiyat değişimi görülmedi. 6 üründe azalma, 9 üründe ise fiyat artışı meydana geldi.
Havuç, lahana, marul, maydanoz, yeşil soğan, elma, çilek, kuru fasulye, nohut, kırmızı mercimek, yeşil mercimek, pirinç, kuru kayısı, kuru incir, iç fındık, zeytinyağı ve süt fiyatlarında değişim olmadı.
Fiyat düşüşü üreticide yüzde 36,5 ile en fazla sivri biberde görüldü. Sivri biberdeki fiyat düşüşünü yüzde 12,4 ile domates, yüzde 7,6 ile salatalık, yüzde 3,5 ile kabak izledi.
Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 75,4 ile patateste meydana geldi. Patatesteki fiyat artışını yüzde 50 ile ıspanak, yüzde 28,6 ile limon, yüzde 22,1 ile patlıcan takip etti.”
-Aylık değişimlerin nedenleri-
11 günlük süreçte üretici ve marketlerde en fazla fiyatı düşen ürünün sivri biber, fiyatı en fazla artan ürünün ise markette elma, üreticide patates olduğunu belirten Bayraktar, “fiyatı artan ürünlere baktığımızda, patateste görülen artış rakamı sizleri yanıltmasın. Nisan ayında piyasada eski ürün satılıyordu. Çukurova Bölgemizde yeni başlayan hasat ile birlikte patates ve kuru soğanda yeni ürün piyasaya girdi. Piyasaya giren yeni ürünün fiyatı, eski ürün fiyatının oldukça üzerinde gerçekleştiği için fiyat farkı oluştu. Ispanak ve pırasada sezonun sonuna gelinmesi ile birlikte fiyatlarda artış meydana geldi. Arzın depolardan sağlandığı limonda, arzdaki daralma fiyatlara yansıdı. Üreticide fiyatı düşen ürünlere baktığımızda sivri biber, domates, salatalık, kabak gibi ürünlerde artan hava sıcaklıkları nedeniyle olgunlaşmanın hızlanmasıyla birlikte hasat edilen ürün miktarındaki artış fiyatları düşürdü” diye konuştu.
-Bu yıl ve geçen yıl Ramazan öncesi fiyat değişimleri-
Bayraktar, market fiyatlarında, bu yıl ve geçen yılki Ramazan ayı öncesi fiyatları karşılaştırdığımızda, 6 üründe azalma, 27 üründe ise fiyat artışı meydana geldiğini belirtti.
Markette en fazla fiyat düşüşünün yüzde 12,4 ile domateste görüldüğünü bildiren Bayraktar, şunları söyledi:
“Domatesteki fiyat düşüşünü yüzde 5,4 ile patates, yüzde 4,6 ile nohut izledi.
Buna karşılık, marketlerde fiyatı en fazla artan ürün yüzde 65,4 ile kuru incir oldu.
Kuru incirdeki fiyat artışını yüzde 41,6 ile kuru soğan, yüzde 40,2 ile kabak, yüzde 33,4 ile salatalık takip etti.
Bu yıl ve geçen yılki Ramazan ayı öncesi fiyatlarını karşılaştırdığımızda, üreticide 3 üründe azalma, 26 üründe ise fiyat artışı oldu.
En fazla fiyat düşüşü üreticide yüzde 26,7 ile kırmızı mercimekte görüldü.
Kırmızı mercimekteki fiyat düşüşünü yüzde 20,1 ile kuru fasulye, yüzde 7,8 ile yeşil mercimek izledi.
Buna karşılık, fiyatı en fazla artan ürün yüzde 104,4 ile salatalık oldu.
Salatalıktaki fiyat artışını yüzde 84,6 ile kuru incir, yüzde 83,6 ile elma, yüzde 72,7 ile kuru soğan takip etti.
Bilindiği gibi Ramazan ayları her yıl 10 gün geriye gelmektedir. Bundan dolayı Ramazan öncesi iki tarihi karşılaştırmak, aynı dönemleri kapsamadığı için mevsimsel etkilerle fiyat farklılıkları olabilir.”
“Dana eti fiyatlarındaki artış enflasyonun çok altında kaldı”-
Gıda tüketiminin arttığı Ramazan ayı, fiyatlarda yukarı yönlü bir baskıyı da beraberinde getirdiğini vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti:
“Bu yıl ve geçen yılki Ramazan ayı öncesi fiyatlarını karşılaştırdığımızda, üreticide kuzu eti fiyatı yüzde 24 artarken, dana etindeki fiyat artışı yüzde 4,5’te, tüketicide ise kuzu eti fiyatı yüzde 25 artarken, dana etindeki fiyat artışı yüzde 2,7’de kalmıştır.
11 günlük sürede, tüketicide dana ve kuzu eti fiyatı yüzde 1,5, üreticide kuzu eti fiyatı yüzde 1 artarken, dana eti fiyatı hemen hemen aynı kalmış, sadece 1 kuruş azalmıştır.
Bu yıl ve geçen yılki Ramazan ayı önceleri arasında dana eti fiyatlarındaki artış, enflasyonun çok altında kalmıştır.
Nisan ayı itibarıyla yıllık tüketici fiyat artışı yüzde 10,85 iken, dana etindeki üretici fiyat artışı, enflasyonun yüzde 58,6, tüketicide yüzde 75 altında oluşmuştur.
Kuzu etindeki fiyat artışı ise enflasyonun üzerinde gerçekleşmiştir.
Ette üreticimizi besilik canlı hayvan ve yem fiyatlarındaki artış olumsuz etkilemektedir.
Bu fiyatları da tetikleyen döviz kurundaki yükseliştir. Çünkü gerek yem hammaddeleri gerekse besilik hayvan ithalatı döviz üzerinden yapılmaktadır.
8 Mayıs itibarıyla son bir yıllık dönemde Merkez Bankası dolar satış kuru, yüzde 20,7 artarak 3,554 liradan 4,2894 liraya yükselmiştir.
-Yem fiyatlarındaki artış-
Nisan ayı itibarıyla son bir yılda yemlerden; buğday kepeğinde yüzde 28,9, ayçiçeği tohumu küspesinde (ATK 28) yüzde 33,9, melasda yüzde 17,0, etanol üretimi sırasında arta kalan mısır başta olmak üzere buğday ve arpa posasından elde edilen yem olan DDGS’de yüzde 78,7, besi yeminde yüzde 24,4, buğday samanında ise yüzde 49,1 oranında artış olmuştur.
Besilik hayvan fiyatlarında ise Et ve Süt Kurumu verilerine göre besilik canlı dana fiyatlarında yüzde 30,9 artış yaşanmış, canlı kilogram fiyatı ortalama 19 lira 94 kuruşa çıkmıştır.
Her zaman dile getiriyoruz, besilik dana ve özellikle yem maliyetlerinde düşüş sağlanmadan et fiyatlarını indirmek mümkün değildir. Maliyetler düşürülmeden daha ucuza et talep etmek, üretimin sürdürülememesine, ahırların boşalmasına, zararına besicilik yapılamayacağına göre üreticinin üretimden çekilmesine neden olur.
Bu durum da ilerde eti çok daha pahalı tüketmememize yol açar. Üretim desteklenirse, et ve süt piyasasında istikrar sağlanırsa, et ithalatı söylemleriyle üreticilerimiz tedirgin edilmezse kırmızı ette bir sorunumuz olmayacağı açıktır. Üretimimiz artmaya devam eder.
Bunu gerçekleştiremezsek, geçmişte olduğu gibi çiftçimizin cebinde kalacak milyarlarca doları yabancı ülkelerin çiftçilerine aktarmış oluruz. Hem çiftçimiz hem ülkemiz kaybeder. Bu yüzden kırmızı et üretimimizi 1,5 milyon tonun üzerine çıkarmalıyız. Bunun için de hem üretim hem de üretici desteklenmeye devam edilmelidir. Ağırlıklı olarak fabrika yemi kullanan besicilerimize yem desteği verilmelidir.”
-Üretici-market fiyat farkında lahana birinci-
Ramazan ayı öncesinde üretici ve market fiyatları arasındaki farkının yüzde 559,3 ile en fazla lahanada görüldüğünü dile getiren Bayraktar, şunları söyledi:
“Lahanadan sonra fiyat farkı sırasıyla, elmada yüzde 286,8, kuru kayısıda yüzde 284,9, maydanozda yüzde 271,9, sivri biberde 263,6 oldu.
Ramazan ayında tüketimi artan ürünlerden kuru kayısının yanı sıra, kuru incirde fiyat farkı yüzde 234,4, kuru üzümde fiyat farkı yüzde 147,2, sütte yüzde 231,2, yumurtada yüzde 47,1, dana etinde yüzde 58,7, kuzu etinde yüzde 50,5 oldu.
Yine Ramazan ayında kuru baklagillerde ve pirinçte tüketim artmaktadır. Bu ürünlerdeki üretici market fiyat farkı, kırmızı mercimekte yüzde 249,9, kuru fasulyede yüzde 210,8, yeşil mercimekte yüzde 161,4, pirinçte yüzde 66, nohutta yüzde 65,9 düzeyinde gerçekleşti.
Lahana 6,6 kat, elma 3,9 kat, kuru kayısı 3,8 kat, maydanoz 3,7 kat, sivri biber 3,6 kat, kuru incir 3,3 kat, süt 3,3, kuru üzüm 2,5 kat, pirinç 1,7 kat, baklagillerden kırmızı mercimek 3,5 kat, kuru fasulye 3,1 kat fazlaya tüketiciye satılmaktadır.
Üreticiden 25 kuruşa alınan lahana markette 1 lira 65 kuruşa, 1 lira 23 kuruş olan elma 4 lira 76 kuruşa, 35 kuruş olan maydanoz 1 lira 30 kuruşa, 76 kuruş olan sivri biber 2 lira 77 kuruşa tüketiciye ulaşmaktadır.
Ramazan ayında tüketimi artan ürünlerden, 9 lira olan kuru kayısı 34 lira 64 kuruşa, 12 lira olan kuru incir 40 lira 13 kuruşa, 5 lira 50 kuruş olan kuru üzüm 13 lira 60 kuruşa, 3 lira 52 kuruş olan pirinç 5 lira 84 kuruşa, 2 lira 3 kuruş olan kırmızı mercimek 7 lira 10 kuruşa, 3 lire 21 kuruş olan yeşil mercimek 8 lira 39 kuruşa, 3 lira 26 kuruş olan kuru fasulye 10 lira 13 kuruşa, 1 lira 38 kuruş olan süt 4 lira 57 kuruşa, 28 lira 86 kuruş olan dana eti 45 lira 79 kuruşa, 40 lira 83 kuruş olan kuzu eti 61 lira 46 kuruşa, 29 kuruş olan yumurta 43 kuruşa satılmaktadır.
Üretici-tüketici fiyatları arasındaki makas bir türlü kapanmamaktadır. Pazarlamadaki sorunlar nedeniyle üretici düşük fiyata ürün satarken, tüketiciler de daha pahalıya ürün tüketmek durumunda kalmaktadır.”
-Ramazan ayında yaşanabilecek fiyat hareketlerine yönelik uyarılar-
Üreticilerin bin bir emekle ürettikleri üründen yeterli gelir elde etmeleri ve tüketicilerin de bu ürünleri makul fiyatlarla tüketebilmelerinin en büyük temennileri olduğunu vurgulayan Bayraktar, Ramazan ayında yaşanabilecek fiyat hareketlerine yönelik şu uyarılarda bulundu:
“Halkımızın Ramazan ayında makul fiyatlardan ürün tüketebilmesi için en azından bu dönemde çok tüketilen ürünlerdeki üretici market fiyatlarına dikkat edilmesi, bunun takibinin yapılması gerekiyor. Biz, bu işin takipçisi olacağız.
Ramazan ayının başlamasına sayılı günler kala tüm gözler gıda fiyatlarına çevrilmiştir. Beklentimiz bütün kesimlerin sorumlu davranması, artan talebin suiistimal edilmemesidir. Tüketicilerimizin yeterli ve güvenilir gıdaya uygun fiyatla erişebilmesi hepimizin dileğidir. Spekülasyona fırsat verilmemeli, tedbirler zamanında alınmalıdır.
Üretici, esnaf, halk, Ramazan ayını dört gözle beklemektedir. Tüm taraflar Ramazan ayının anlam ve önemine yakışır şekilde hareket etmeli, halkımız mağdur edilmemelidir. Gıda denetimleri artırılmalı, halkın sağlığıyla oynanmasına izin verilmemelidir. Ramazan yaklaşırken üretici, hal, pazar ve market fiyatlarını takibe devam ediyoruz. “Ramazan fırsatçılığı yapılmasın” diyoruz. Tüketicilerimizin yeterli ve güvenilir gıdaya uygun fiyatla erişebilmesinin sağlanmasını istiyoruz.
Üreticiden tüketiciye varıncaya kadar bu hususta gereken hassasiyeti göstermeyenler öncelikle karşılarında bizi bulacaklardır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Ramazan ayı boyunca yapacağımız ve piyasaların nabzını tutacağımız çalışmaları da sizlerle paylaşıp, üretici ve tüketici fiyatlarını kamuoyunun dikkatine sunacağız.”
-Ekonomik paket-
30 Nisan 2018’de yapılan Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında Başbakan Binali Yıldırım tarafından açıklanan ve TBMM’de görüşmeleri devam eden paketle ilgili de bir değerlendirme yapan Bayraktar, şunları söyledi:
“Pakete, çiftçimiz açısından baktığımızda, vergi ve Sosyal Güvenlik prim borçlarının yapılandırılmasını olumlu buluyoruz.
Son 3 yıldan beri ecrimisil ödeyerek Hazine arazisini kullanan çiftçilerimizin, bu arazileri kullanmaya devam etmesi, 10 yıl sonra isterlerse yarı bedeline satın alabilmesi veya kullanma anlaşmasını 10 yıl daha yenilemeleri kararları da binlerce çiftçimizin mağduriyetini giderecek kararlardır.
Yine de ecrimisil kararı eksik kalmıştır. Sayın Başbakan da açıklama yaparken, “bunlar desteklerden yararlanamıyorlar” demiştir. Nitekim, Hazineye ait arazilerde ecrimisil ödeyerek tarımsal üretim yapan çiftçilerimiz çiftçi kayıt sistemi olan ÇKS’ye kayıt yaptıramamaktadır. Bu çiftçilerimiz, tarımsal desteklerden yararlanamıyor, tarım sigortası yaptıramıyor, Hazine destekli düşük faizli Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri kredilerini kullanamıyor, Toprak Mahsulleri Ofisi’ne de ürün satamıyor.
Mirasçıları adına intikali yapılmamış veraseten iştirakli tarım arazilerinde ise varis olan çiftçilerimiz muvafakatname veya gerektiğinde taahhütname düzenleyerek ÇKS başvurusu yapabilmektedir. Ancak, varislerden birinin itirazı durumunda o arazinin ÇKS’ye kaydı yapılamamaktadır. Bundan dolayı, bu durumdaki arazilerin büyük bölümünün ÇKS kaydı yoktur. Bu çiftçilerimiz de ecrimisil ödeyerek tarım yapan çiftçilerimiz gibi desteklerden, düşük faizli kredilerden yararlanamıyor, tarım sigortası yaptıramıyor, TMO’ya ürün veremiyorlar. Bunun için intikal işlemlerinin tamamlanması önem arz etmektedir.”
-Çiftçinin talepleri-
Bayraktar, basın toplantısında, çiftçilerin taleplerini de dile getirdi.
“Çiftçilerimizin taleplerini madde madde sıralarsak, şunları söylemek mümkündür” diye Bayraktar, şöyle konuştu:
“Hazineye ait arazilerde ecrimisil ödeyerek tarımsal üretim yapan çiftçilerimizin çiftçi kayıt sistemi ÇKS’ye kayıt yaptırabilmelerinin yolu açılmalıdır.
İntikali yapılmamış arazilerde intikal işlemlerini hızlandırmak için, 15 Mayıs 2018 tarihine kadar uzatılan “miras kalan tarım arazilerinin intikal işlemleri esnasında alınan tapu harcı muafiyeti” devam ettirilmelidir.
2 B arazilerinin, tarım arazisi olarak korunması kaydıyla çiftçimize satışında rayiç bedel, tarımsal arazi rayiç bedeli üzerinden belirlenmelidir.
Çiftçilerimize verilen doğrudan destekler, Tarım Kanununda öngörüldüğü gibi gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 1’ine çıkarılmalıdır.
Tarımsal desteklerden alınan yüzde 2 ile yüzde 4 arasında değişen stopaj kesintisi kaldırılmalıdır.
Çiftçilerimizin 2 bin liranın üzerinde vadesi geçmiş vergi, tarımsal amaçlı sulamada kullanılan elektrik, sulama işletme ve bakım ücreti, su kullanım hizmet bedeli borçlarının desteklerden kesilmesi uygulamasından vazgeçilmelidir.
Tarımda kullanılan elektrik, tohum, fide ve ilaçtan alınan KDV sıfırlanmalı, elektrikteki enerji fonu ve TRT payı kaldırılmalıdır.
Hayvancılık işletmelerinde kullanılan elektriğe tarımsal sulama abone grubu tarifesi uygulanmalıdır.
Çiftçimizin düşük faizli kredi talebi karşılanmalı, tarımsal kredilerde kredi masrafları alınmamalı, sigorta mecburiyeti kaldırılmalıdır.
Çiftçilerimize yeni finansman olanakları sağlanmalı, takibe düşmüş kredi borçları faizsiz ve uzun vadeli olarak yapılandırılmalıdır.
Dekar başına 1 liradan 5 liraya yükseltilen yeraltı suyu kullanım ücreti yeniden 1 liraya düşürülmelidir.
Üreticilerimize kullandıkları yem için fatura karşılığında belli bir miktar destek verilmeli veya yemi Tarım ve Kredi Kooperatifleri/üretici örgütleri kanalıyla uygun fiyattan temin edebilmelerine imkan sağlanmalıdır.
2017 yılında olduğu gibi, 2018 yılında da doğal afetlerden zarar gören çiftçilerimizin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri’ne olan borçları ertelenmelidir.
Tarım sigortalarında primler çiftçimizin ödeyebileceği seviyelere çekilmeli, sigorta kapsamı genişletilmelidir.
Tarım Bağ-Kurlularda aylık prim ödeme gün sayısı 25 günden, 2008 yılında olduğu gibi yeniden 15 güne indirilmelidir.
Çiftçilerimize, prim ödedikleri her yıl için 90 gün, 4 yılda 1 yıl hesabıyla fiili hizmet payı, kamuoyunda bilenen ismiyle yıpranma hakkı verilmelidir.
Kadın çiftçilerimizin, sigortalı olmadan önce gerçekleşen doğum nedeniyle hizmet borçlanması yapabilmesi sağlanmalıdır.
Çiftçilerimize muafiyette geçen süreler için borçlanma imkanı verilmelidir.”
-Hububat müdahale alım fiyatı-
Bu arada arpa hasadının Çukurova ve Güneydoğu’da kimi yerlerde başladığı bilgisini veren Bayraktar, “önümüzdeki günlerde arpa hasadı yaygınlaşırken, buğdayda da hasat başlayacaktır. Çiftçimizin gözü kulağı, hububat müdahale alım fiyatındadır. Müdahale alım fiyatı, üretici maliyeti dikkate alınarak, üreticinin refahı da göz önünde bulundurularak makul bir fiyat olmalı ve beklemeden bir an önce açıklanmalıdır ki çiftçimiz rahat bir nefes alsın. Toprak Mahsulleri Ofisi, hızlı bir şekilde alıma başlamalı, üreticimizi mağdur etmemelidir” dedi.
-Basın mensuplarının soruları-
Toplantıda basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Bayraktar, şunları söyledi:
“Geçen yıl Ramazan ayı ile kıyasladığımızda kırmızı et fiyatında çok fazla artış görünmüyor ancak Ramazan ayı boyunca takip etmemiz lazım. Ramazan başı, ortası ve sonu olmak üzere fiyatları alacak ve takibini yapacağız.
Biz girdimizi ne ile temin ediyoruz? Yerli üretimle değil, çoğunu ithalatla temin ediyoruz. Mazot başta olmak üzere dolar kurunun artması girdi maliyetlerini artıracaktır, artırmaya da başlamıştır. Özellikle et fiyatları ile ilişkilendirdiniz. Bizde bu manada 2018 bütçesi oluşturulurken başta mazot olmak üzere diğer bütün girdilerimizde desteklerin artmasını talep ediyoruz. Bir kısmında da vergi muafiyeti istiyoruz. Verilen desteklerin de artmasını talep ediyoruz. Kur artışı böyle devam ederse sektörü olumsuz şekilde etkileyecektir. Zaten problemlerimiz maliyetle alakalı problemler. Bir taraftan yapısal sorunların getirdiği maliyetler var. Örneğin, arazilerimiz fevkalade parçalı. Parçalı işletmelerde üretim yapıyoruz. Sulama yapamadığımız işletmelerimiz var. Bunlar başlı başına bir maliyet. Bunun dışında örgütlenme sorunu var, pazarlamada sıkıntılar yaşıyoruz. Tabii örgütlenme güçlü olmayınca planlama da yapılamıyor.
Bu ülkeyi besliyoruz. Sadece bu ülkenin gıda güvencesini sağlamıyoruz, 5 milyon mülteciyi de besliyoruz. 17 milyar dolarlık gıda ve tarım ürünleri ihracatı sağlıyoruz. Çiftçimiz bu koşullarda büyük işler yapıyor bu ülkede. Dolayısıyla biz çiftçinin kıymetinin yeterli ölçüde bilinmesini istiyoruz. Çiftçimizin yaptığı işin öneminin kavranmasını istiyoruz. Sadece hükümetlerin değil kamuoyunun da bunları bilmesi çok önemli. Sofralarda bir şey eksik bırakmıyoruz. Ramazan'a giriyoruz göreceksiniz Ramazan’da da sofralarda hiçbir şey eksik kalmayacak. Sofraları donatıyoruz. Çiftçimiz üretmeye, halkımızı beslemeye devam ediyor. Çiftçimizin kıymeti iyi bilinmelidir. Yalnızca hükümetler değil kamuoyu da iyi bilmelidir.”
Yorum Yazın