İran’dan ithal edilen ürünlere patates de eklendi. İranlı çiftçilerin aksine Türkiye’deki üreticiler maliyetlerle boğuşurken Tarım Yazarı Kutlu, “Bu döngüden çıkmazsak, tarımsal geleceğimiz büyük tehdit altında” dedi.
Türkiye, OECD ve Avrupa ülkeleri arasında en yüksek gıda enflasyonuna sahip ülke konumunda yer alıyor. Çiftçi üretim maliyetlerinden yakınırken tüketici pahalı sebze ve meyve fiyatlarıyla karşı karşıya kalıyor. Yaz ayları, birçok üründe maliyetin altındaki alım fiyatları nedeniyle çiftçi protestolarına sahne oldu. Üretimin fazlası olan ürünlerin tarlada kalması bile fiyatları düşüremedi. Kışlık sebzelerde de fiyatlar el yaktı. Hükümet ise yerli üreticinin ürettiği ve satamadığı için tarlada kalan sebzeleri de ithal etmeye başladı.
Son açıklanan dış ticaret verilerine göre 2024 yılında sadece yaş sebze ithalatına 86,4 milyon dolar harcandı. Bu dönemde en çok İran’dan yapılan sebze ithalatı dikkati çekti. Geçen yıl İran’dan 1 milyon 64 bin dolar tutarında sebze ithalatı gerçekleştirildi.
OECD ÜLKELERİ GIDA ENFLASYONU (%)
MARUL DA İTHAL SARIMSAK DA
İran’dan ithal edilen ürünlerin başında ise marul, karnabahar, kırmızılahana, soğan ve sarımsak geldi. 2024 yılının tamamında 2 bin 174 ton marul, bin 763 ton karnabahar, bin 435 bin ton kırmızılahana ithal edildi.
Birgün’den Havva Gümüşkaya’nın haberine göre; İthal edilen ürünler arasında bu yıl üretim rekoru kıran patates de yer aldı. Üreticilerin depolarında çürümeye terk edilen patates, İran’dan en çok ithal edilen ürünler sıralamasında 555 ton ile dördüncü sırada yer aldı. Patatesin yanı sıra 151 ton da sarımsak ithal edildi.
Ayrıca, yaz aylarında çiftçilerin üretim maliyetlerini karşılamayan alım fiyatları nedeniyle tarlada kalan domatesin kurusu da İran’dan getirildi. 36 ton kurutulmuş domates ithal edildi. İran’dan yapılan sebze ithalatı toplamda 7 bin tonu aştı.
Tarım Yazarı, Ziraat Mühendisi Gazi Kutlu, dünyada sebze üretiminde dördüncü sırada yer alan Türkiye’nin İran’dan sebze ithal etmesinin utanç verici bir tablo olduğuna dikkat çekti. Kutlu, “İç piyasada fiyatlar yükseldiğinde çözümü ithalatta ararsak bu kısır döngüden çıkamayız. Dahası, İran’da tarımsal girdi maliyetleri oldukça düşük. Gübre, ısınma, işçilik ve nakliye gibi temel giderlerin bize kıyasla beşte bir oranında daha ucuz olduğu bu ülkeden ithalat yapmak, kendi çiftçimizi ve sanayicimizi baskı altına alırken İranlı üreticileri desteklemek anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.
HERKES ÇİFTÇİSİNİ KORUYOR
Kutlu, üretimde düşük maliyet avantajına sahip olan İran’ın gelecekte dünya sebze piyasasında daha etkin bir konuma gelebileceğini belirtirken, “Peki, biz o zamana kadar nasıl bir hazırlık yapacağız?” diye sordu. “Bugün hububat, baklagiller, yağlı tohum ve endüstri bitkilerini ithal eden Türkiye’nin yavaş yavaş sebze ithalatçısı konumuna gelmesi, tarımsal geleceğimiz açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor” diyen Kutlu, şu ifadeleri kullandı: “Gerekli önlemler alınmazsa ilerleyen yıllarda durum daha da kötüleşecek. İthal edilen ürünlere baktığımızda, tamamının ülkemizde üretilebilen sebzeler olduğunu görüyoruz. Tüm ülkeler kendi çiftçisini korurken Türkiye’nin de üreticisini desteklemesi şart!”
Kaynak:Tarım Pusulası
Yorum Yazın