2016-2017 pazarlama yılında şeker fabrikalarının elinde 400 bin ton şeker stoku birikti. Belirsizliğin giderilememesi durumunda şeker sektöründe tam bir kaosun yaşanacağı ve telafisi zor kayıpların oluşacağı öne sürülüyor.
Üyelerinin görev süresi geçen yıl Temmuz ayında dolan ve o tarihten bu yana atama yapılmayan Şeker Kurulu görevde olmadığı için şeker piyasasında 1 yıldır denetim yapılamıyor. Bu durum, pancar şekeri üretiminin belirli bir kısmı kadar üretilebilen Nişasta Bazlı Şekerin (NBŞ) piyasaya çıkış miktarının da denetlenememesine yol açıyor. Piyasadaki denetimsizliğin, şeker fabrikalarının elinde 400 bin tonluk şeker stoku oluşmasına yol açtığı belirtilirken, bunun kadar NBŞ’nin de denetimsiz olarak piyasaya çıktığı öne sürülüyor.
Gelişmeleri DÜNYA’ya değerlendiren PANKOBİRLİK Genel Müdürü Taner Taşpınar, şeker sektörünün zor ve hassas bir dönemden geçtiğini söyledi. Türkiye’nin gerek teknoloji gerekse verimlilik bakımından dünya ve AB ile rekabet edebileceği ender sektörlerden birisinin şeker olduğunu ifade eden Taşpınar, sektörün daha rekabetçi konuma getirilmesinin kırmızı çizgi olması gerektiğini bildirdi.
Şeker Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 2001 yılından bu yana NBŞ lobisinin sektördeki kurulu sistemi bozma gayretinde olduğunu belirten Taşpınar, NBŞ’nin milli sermaye ile kurulan şeker sanayinin önünde ciddi bir tehdit oluşturduğunu kaydetti.
AB’de bu yıl kaldırılacak şeker kotalarının Türkiye’de belirli kesimler tarafından yanlış aksettirildiğinin altını çizen Taner Taşpınar, “Bu durum AB’de istenildiği kadar şeker üretilebileceği anlamına gelmemelidir. Çünkü talep miktarı değişmeyecektir. Bu durum tüketim boyutunu değiştirmeyeceği için AB’nin ihracatında artış yaşanmasına yol açacaktır” diye konuştu.
Kota kalkarsa 4-5 kat daha fazla NBŞ tüketimi olur
Avrupa’da kotanın kalkmasıyla beklenenin aksine pancar şekeri üretiminin 16 milyon tondan 20 milyon tona çıkacağını ifade eden Taşpınar, böylece daha rekabetçi maliyetle AB’nin yeniden ihracatçı konumuna yükseleceğini dile getirdi.
AB’yi örnek göstererek Türkiye’de de kotaların kalkmasını isteyenlerin taleplerinin karşılanması durumunda ortaya çıkacak manzaranın AB gibi olmayacağının kesin olduğuna değinen Taşpınar, “Şeker Kurumu’nun görevini yapamadığı, NBŞ üretiminin dahi denetlenemediği bir fiili durumla karşı karşıyayız. Bu açıdan ülkemizde kotaların serbest bırakılması demek kotalı 1 milyon ton, kotasız 350 bin ton olmak üzere toplam 1 milyon 350 bin ton kurulu kapasiteye sahip NBŞ üretimin tam kapasite ile çalışması ve halkımızın 4-5 kat daha fazla NBŞ tüketmesi anlamına gelecektir” dedi.
Belirsizlik uzun sürerse pancar üretimi biter
Denetimsizliğin merdiven altı firmaların sayısını da giderek arttıracağı öngörüsünde bulunan Taner Taşpınar, belirsizliğin uzun süre devam etmesi halinde pancar şekerinin tamamen bitme noktasına gelebileceği uyarısında bulundu. Türkiye’de NBŞ kotasının yaklaşık yüzde 90’ının tek firma tarafından denetlendiğini vurgulayan Taşpınar, NBŞ üretiminde de tekel bir yapı oluştuğunu söyledi.
Son bir yıllık süreçte şeker piyasasının denetimsiz kalmasının olumsuz sonuçlarını sektör ve şeker fabrikalarının yaşamaya başladığını bildiren Taner Taşpınar, “2016/2017 pazarlama yılının sonuna yaklaşılmasına karşın halen fabrikaların stoklarında ciddi miktarlarda şeker vardır ve satılamamaktadır. Temmuz ayı itibarıyla yaklaşık 400 bin ton A kotası stok vardır. Başka bir ifade ile sözkonusu pazarlama döneminde üretilen A kotası şekerin yaklaşık %18’i halen fabrika stoklarındadır” dedi.
Kotanın ülke ihtiyacı kadar belirlendiğine dikkat çeken Taşpınar, “Ülke ihtiyacı kadar kota belirlenmesine ve şeker üretilmesine karşın, şekerin satılamamasının veya elde kalmasının nedenleri ve bu pazarı kimlerin ele geçirdiğinin cevabı işte burada yatmaktadır” ifadelerini kullandı.
İçinde bulunulan pazarlama yılında da yüksek verimlilik sebebiyle şeker üretiminde rekor beklentisi olduğunu söyleyen Taner Taşpınar, “Sektörün 2018 yılını daha da sıkıntılı geçireceği bugünden görülmektedir. Fiili durumun devam etmesi durumunda ülkemiz şeker sektöründe tam bir kaosun yaşanacağı ve telafisi zor kayıpların oluşacağı kaçınılmaz görünmektedir” şeklinde konuştu.
Doğrudan şeker ithalatının önü açılabilir
Piyasadaki denetimsizliğin Türkiye’nin doğrudan şeker ithalatı yapacak duruma da gelmesinin önünü açacağını öne süren Taner Taşpınar, şunları söyledi: “Dahilde İşleme İzin Belgelerine istinaden İmalatçı- İhracatçılara yapılan şeker satışları, Ekonomi Bakanlığı ile varılan mutabakat çerçevesinde Şeker Kurumu koordinatörlüğünde yürütülmektedir.
Bu kapsamdaki satışlarda, şirketlerce izlenecek yol ve yöntem Şeker Kurumu tarafından belirlenmekte, fiyata esas göstergeler ise şirketlere günlük olarak bildirilmektedir. Bundan böyle bu hizmetlerin yerine getirilmesinde sorunlar yaşanacaktır. Bu uygulamaların aksaması halinde Ekonomi Bakanlığı’nca düzenlenen ilgili hükümler çerçevesinde doğrudan şeker ithalatı gündeme gelebilecektir. Nitekim bu boşlukta çeşitli ülkelerden ülkemize NBŞ ithalatı gerçekleşmiştir.”
Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Başkanı Hüseyin Akay:
Şekerde denetimsizlik ve rekabet sorunu pancar çiftçilerini yok oluşa sürükler
Pancardan şeker üretimi yapan Türkiye’nin bu alandaki önemli kuruluşlardan biri olan Kayseri Şeker’in çiftçi kooperatifi Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi’nin Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akay, şeker sektöründe denetimsizlikten, nişasta bazlı şeker üreticileri ile rekabete, AB’nin bu yıl kaldıracağı kota uygulamasına kadar sektördeki sorunlara acil çözüm üretilmesini istedi. Akay, sorunların çözülmemesi halinde pancardan şeker üretiminin azalacağını ve Türkiye genelinde pancar üretimiyle uğraşan yaklaşık 200 bin çiftçinin bu durumdan olumsuz etkileyeceğini ifade etti.
Mısırdan üretim, piyasada şeker fabrikalarının stoklarını artırdı
Şeker Kurulu üyelerinin atanmamasından dolayı piyasada düzen ve denetimin azaldığını, pancar şekeri üreticilerinin pazar kaybettiğini dile getiren Akay, şu bilgileri verdi: “Nişasta bazlı şeker fabrikaları dernek aracılığıyla lobi yapıyor. Üretimlerinde mısırı yurt içinden karşılama zorunlulukları yok. Şimdi Şeker Kurulu’nun işlevsiz olması nedeniyle sağlık denetleme yapılamadığı için nişasta bazlı şeker fabrikaları yılın neredeyse tamamı çalıştığını düşünüyoruz. Pancardan şeker üreten fabrikaların 7 tane şirketi var. Bunlardan en büyüğü Türk Şeker. Devletin kuruluşu, 25 tane fabrikası var, 3 tane kooperatif kuruluşları var. Pancar şekeri üreticileri kendi kotaları çerçevesinde faaliyet gösteriyorlar ve bu kuruluşların bir lobi çalışması yok. Bu da pazar durumunu etkiliyor. Piyasanın dengesi alt üst oluyor. Pancar şekeri üreten fabrikaların ürünleri yerine şimdi mısırdan üretilen ürünler piyasada satılmaya başladı. Bu da şeker fabrikalarının elindeki şekerlerin satılmaması sonucunu ortaya çıkarıyor.”
NBŞ’de kota dışı üretim piyasa dengesini alt üst etti
NBŞ üretimi yapan firmalarla rekabette sıkıntı yaşadıklarını dile getiren Akay, pancardan şeker üreten kuruluşların yılın 5 ayında bu işi yapabildiklerini, oysa kuru mısırdan yılın her günü şeker üretimi mümkün olduğundan NBŞ üreticileri için böyle bir durumun söz konusu olmadığını söyledi. Akay, Şeker Kurulu’nun işlevsiz olması nedeniyle denetleme yapılamadığı için bu nişasta bazlı şeker fabrikalarının neredeyse yılın tamamında çalıştıklarını belirterek, “Kotaya da bağlı olmaksızın üretim yapabildikleri şeklinde duyum var. Bu piyasanın dengesini alt üst etti” diye konuştu.
Sektörde iskontolu ve vadeli satış modeli ortaya çıktı
Şeker sektöründe iskontolu ya da uzun vadeli satış modelinin ortaya çıktığına işaret eden Akay, “Pancar şekeri üreten fabrikaların ürünlerinin piyasada satılması yerine, şimdi mısırdan üretilen ürünler piyasada satılmaya başlandı. Bu da şeker fabrikalarının elindeki şekerlerin satılmaması sonucunu ortaya çıkardı. Şekere en son zam 5 Temmuz 2015'te gelmişti. İki yıl zam yapılmamasına rağmen şeker fabrikaları bu yıl başta Türk Şeker olmak üzere ya uzun vadeli satış politikası uygulamak zorunda ya da iskontolu satış yapmak mecburiyetinde kalıyor. Bu da sektörde ciddi bir sorun” dedi.
"Kendiliğinden kotasızlık başlamış oldu"
Şeker Kurulu’nun görev yapamaması nedeniyle sektörde kota tahsisi yapılmadığını, bu yıl üretim yapan firmaların bir önceki yılki kotaları dikkate alarak çiftçilerle üretim sözleşmesi yaptıklarına işaret eden Akay, şu uyarılarda bulundu: “Şeker fabrikaları ellerindeki şekeri satamazlarsa, bu yılki üretimleri depolarda kalmaya devam ederse, o zaman 2018'de pancar çiftçisi büyük bir sorunla karşı karşıya kalacak. 2018’de depoları dolu olan firmalar üretimlerini kısıtlamaya başlayacak. Bu da pancar üretiminin de kısıtlanması anlamına geliyor. En tehlikeli durum bu. Pancar çiftçisi bu durumda yok oluşa doğru gidecek demektir. Bu ciddi bir krize sebebiyet verecektir. Onun için siyasetçilerimizden bu konuda adım atmalarını bekliyoruz. Geleceği kurtarmak adına bir an önce kilitlenmiş bu sorunun çözülmesi lazım. Bu sorun Türkiye genelinde yaklaşık 200 bine yakın çiftçi aileyi etkileyecek.”
"Kota sisteminin sürdürülmesi lazım"
Orta Anadolu çiftçisinin son yıllarda şeker pancarından para kazanmaya başladığını dolayısıyla şeker pancarının çiftçiler için vazgeçilmez bir ürün haline geldiğini vurgulayan Akay, “Üretimde rekor kırdığımız geçen yıla göre bu yıl yüzde 10 daha fazla ekim gerçekleştirildi. Kotaları halen biz kendi bünyemizde uyguladığımız için C kotası sözleşmesi yapıyoruz ve çiftçinin ihtiyaçlarına da cevap veriyoruz.
Çiftçinin işini sürdürebilmesi için yıllardır bir takım çalışmalar yapıyoruz. Verimliği, şeker oranını, makineli tarımı artırmak, çiftçinin masraflarını azaltmak, geliriniz bu çerçevede artırmak gibi bir takım faaliyetleri yürütüyoruz. Bu konuda önemli aşama kaydettik ama yeterli seviyede değil. Kota sisteminin sürdürülmesi lazım. Bunun devlet tarafından bir politika olarak uygulanması lazım. Avrupa 2017 yılında kotaları kaldıracağını 3 yıl öncesinde ilan etti ve hazırlık yaptı. Bizlerin de hazırlık yapması lazım” diye konuştu.
Yorum Yazın