Türkiye'nin gül bahçesi Isparta, son yıllarda adını lavanta üretimiyle duyuruyor. Tarlalarının genişliği 3 bin hektarı aştı. Keçiborlu ilçesindeki Kuyucak Vadisi, temmuzdan ağustosa kadar mora boyanıyor. Köylü mutlu, turizm gelirinden umutlu
Uzun bir tırmanıştan sonra bir yaban armudunun gölgesine arabamızı saklayıp iniyoruz. Karşımızda ışıl ışıl Burdur Gölü. Arkasında tüm ihtişamıyla Toroslar. Uçsuz bucaksız ova insana huzur veriyor. Rüzgarın sesine arıların vızıltıları karışıyor. Havada baş döndürücü bir rahiya var. Bunun sebebi üç tarafımızdaki dağları mora boyayan, esintiyle nazlı nazlı salınan lavantalar. Burası ne lavanta denince akla gelen Fransa'nın Provence bölgesi ne de Bulgaristan'ın Sredno Gradişte köyü. Kokusuyla içimizi ferahlatan, görüntüsüyle değme ressamlara taş çıkaran bu yer, Isparta'nın Kuyucak köyü... Küçücük bir köy burası. Bir köy kahvesi var epi topu. Ama köylü sıcak, güleryüzlü, misafirperver. Emeklilikten sonra köye dönenler çoğunlukta. Tüm ailelerin gül ya da lavanta tarlası var. Kapıların önlerinde mis gibi lavantalar. Kuyucaklılar evleri güzel koksun diye lavanta çiçeklerini demetler halinde duvarlarına asıyor, kuru çiçeklerinden keseler yapıyor, bazen de çayını yapıp içiyor. Şifa olsun diye... Bölgenin lavantayla tanışması 70'lere dayanıyor. Zamanın gül tüccarlarından Zeki Konur ve birlikte çalıştığı Nihat Yılmaz Fransa'dan getirtmişler lavantayı. Bitkinin zahmetsizce büyümesi bölgeye hızla yayılmasını sağlamış. Bugün Kuyucak, Kuşçular, Yeşilyurt, Kılıç ve civarı köylerde yaklaşık 3 bin 500 dönümlük bir arazi lavantayla kaplı. Kuyucak bir göçer köyü. Hamitoğulları Beyliği'nden Çil Hüseyin Ağa tarafından 1315'te kurulmuş. Isparta'ya 50 km mesafede. Hane sayısı yüzü aşmayan köyün nüfusu yazın artıyor. Temel geçim kaynağı tarım ve hayvancılık. Domuzlardan tarlalarını koruyamayan köylü çareyi gül ve lavanta ekmekte bulmuş. Köyün girişindeki "Lavanta ve güller diyarına hoş geldiniz" yazısının sebebi de bu.
SADECE BİR KEZ SULANIYOR
Lavanta tercih ediliyor çünkü getirisi iyi ve bakımı epeyce zahmetsiz. Lavanta fideden değil çelikten üretiliyor. Yani kırılan dallar köklendirilmeden ekiliyor. Sadece o sırada biraz can suyu veriliyor. O kadar. Bundan sonra hiç su istemiyor. Üstelik sadece bakımı değil, hasadı da gülden kolay. Lavantada güldeki gibi koku kaybetme endişesi, erken saatte hasat zorunluluğu yok. Lavantalar haziranda tomurcuklanıp temmuz başında çiçekleniyor. Ancak lavanta hasadının başlaması için bitkinin çiçeklerini dökmesi gerekiyor. Lavanta temmuz sonundan ağustos ortasına kadar biçiliyor. Biz de hasadı görüntülemek için foto muhabiri arkadaşım Recai Kömür'le birlikte sabah erken saatte bir tarlada alıyoruz soluğu. Kadınlı erkekli kalabalık bir topluluk lavanta topluyor. Bu yıl günlük yevmiye 40 TL. Bir yandan kahkahalar atan diğer yandan lavantaları hızla toplayan üç kadın görüyorum. Yanlarına gittiğimde kardeş olduklarını öğreniyorum. En büyük ablaları Ayşe Tetik. 58 yaşında. O tüm sene köyde yaşıyor. Perihan Artık (51) Isparta'da memur eşiyle birlikte, Münevver Çelik (48) ise imam eşiyle Senir'de yaşıyor. Onlar sadece lavanta hasadı için köye gelmiş. 10 yaşından büyük, boylarınca lavantaların arasında öyle hızlı hareket ediyorlar ki takip etmek neredeyse imkansız. Toplama bittikten sonra sıra kurutmaya geliyor. Lavantalar temiz zemine serilerek kurutuluyor. İdeali koku ve rengini kaybetmemesi için yarı gölgede kurutmak. Kuruyan lavantaları işleyen bir kadın işçinin yanına gidiyorum. Feride İbiş (48) demetleri dövüyor, elekten geçiriyor, tozundan arındırıyor ve kuru çiçek elde ediyor. İbiş'e göre lavantayı tüm kadınlar seviyor ama işlemesi epeyce zahmetli. Yine de son yıllarda iyi gelir getirdiği için şükrettiklerini anlatıyor bana. Hasat işlemi ortalama bir haftada tamamlanıyor. İstanbul, Ankara ve İzmir'deki baharatçı ve aktarlar ya da çeyiz mağazaları en önemli alıcılar. Fiyat son üç senede rekor derecede yükselmiş. 2012'de kilosu 3.5 TL'den satılıyorken bugün 20 TL'ye alıcı buluyor. Günün sonunda, yorgun argın tarladan ayrılırken kafamdan şu düşünceler geçiyor; lavanta ekerken kolay, hasat ederken zahmetli ama köylüye iyi kazandırıyor, kesinlikle çok güzel görünüyor ve ondan da güzel kokuyor.
YAĞ ÜRETİMİ AZ
Bölgedeki damıtma tesislerinde lavanta çiçekleri yağa dönüşüyor. Lavanta üreticileri biçtikleri lavantaları bu tesislere taze olarak satıyor. Buhar distilasyonu tekniğiyle çiçekleri damıtılıyor. 50-75 kilogram taze saplı lavantadan 1 kilogram yağ elde ediliyor. Lavanta yağının toplam yıllık üretimi 3 ton kadar. En büyük üretici Mehmet Ali Doğan. Bu yıl 1 tona yakın üretim yapılacağını öngörüyor. Fakat yörenin lavanta yağı yüzde 5'ten fazla kafur içerdiğinden dünya piyasasında düşük kaliteli kabul ediliyor. Bu nedenle ihraç edilemiyor. Bulgaristan ve Fransa dünya pazarının liderleri. Kafur oranı yüzde 0.5'in altındaki yüksek kaliteli lavanta (lavander) yağlarının dünya pazarlarında kilogramı 100 euro'nun üzerinde.
FRANSA'DAN 2 TON BAL İSTEDİLER
Ziya Doğan, bölgedeki yedi tescilli balcıdan biri. Asker emeklisi. 66 yaşında ama çakı gibi. Soracak olursanız onu lavantalarla ilgilenmek zinde tutuyor. 1999'da emekli olduktan sonra köyü Kuyucak'a dönüp gül ve lavanta tarımına başlamış. Bölgenin arıcılık için de uygun olduğunu keşfedince tarlalara kovanlar yerleştirmiş. O dönemde asker olan oğluna elindeki az miktardaki balı gönderen Doğan bir süre sonra Hepatit B taşıyıcısı oğlunun hastalığının tamamen geçtiği haberini almış. Kimse inanmayınca testler yenilenmiş ama sonuç değişmemiş. Bunun üzerine Doğan balcılık işini ciddiye almış. Bugün 150'ye yakın kovanı var. Bu sene 1 ton lavanta balı süzeceğini düşünüyor. Lavanta balını internet sitesi üzerinde kilosu 70 TL'ye satıyor. Bu yıl balın bereketli olduğunu söyleyen Doğan Fransa'dan bile bal talebi geldiğini anlatıyor. Üstelik yabancı dilde bir maille 2 ton bal istenince kendisiyle dalga geçildiğini bile zannetmiş. Araştırınca talebin ciddi olduğu ortaya çıkmış fakat o miktar bal olmadığı için Fransa'yla ticaret yarı yolda kalmış. Doğan bölgenin fahri turizm elçisi gibi. Bizi de o ağırlıyor. Tarlaları gezip, kovanlara bakıyoruz. Yorucu hasat macerasından sonra eşi Hasibe Hanım'ın elleriyle hazırladığı birbirinden lezzetli yemeklerle doyuruyoruz karnımızı. Yemeğin sonunda lavanta balının tadına bakıyoruz. Kendimi bir kez daha lavanta tarlalarının içinde hissediyorum. Karaciğere de iyi geldiğini bildiğimizden köy ekmeğini lezzetli bala katık edip gönül rahatlığıyla kaşıklıyoruz.
DİKKAT JAPON TURİST ÇIKABİLİR!
Bu sene Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı Kuyucak'ı turizm faaliyetleri kapsamına aldı. Köyde özellikle lavantaların çiçeklendiği temmuz ayında Taylandlı, Japon, Rus, Çinli kafileler görmeniz mümkün. Turistler fotoğraf çekmek için bölgeyi ziyaret ediyor. Kuyucak, Süleyman Demirel Havalimanı'na da çok yakın. Ancak köyde konaklama tesisi bulunmuyor. Isparta merkez, Keçiborlu, Eğirdir en yakın seçenekler. Köyde yemek yiyecek yer de yok. Yöre halkının arzusu lavantaları görmek için gelen turistlerin ağırlanacağı pansiyonların ve yemek yiyeceği restoranların açılması. Hiç değilse köy kahvesinin elden geçirilmesi. Hüseyin Avcı turizme katkıda bulunanlardan. Süleyman Demirel Üniversitesi'nde okuyan Avcı'nın Facebook'ta Lavanta Diyarı adında bir sayfası var. Günübirlik ziyaretçilere rehberlik yapıyor. Eğer sadece tarlaları gezmek isterseniz ücret 5 TL. Ama köy evinin bahçesinde gözleme ve lavanta çayı da içeyim derseniz 20 TL ödemeniz gerekiyor.
HER DERDE DEVA LAVANTA
Lavanta sadece kokusu için kullanılmıyor. Yağı kas ve eklem ağrılarına iyi geliyor. Rahatlatıcı etkisi nedeniyle özellike spa merkezlerinde masaj yağı olarak kullanılıyor. Suya birkaç damla damlatıp, altından mum yaktığınızda ise etrafa yayılan koku hem rahatlatıcı, hem de sinek kovuyor. Lavantanın rahatlatıcı ve sakinleştirici etkisi, özellikle uyku sorunu olanlar için bir çözüm. Kurularından yastık yapıldığında rahat bir uyku sağlıyor. Lavanta suyu, saç bakımında önemli bir yere sahip. Banyo sonrası sürüldüğünde saç dökülmesini önlüyor. Aynı zamanda doğal bir tonik. Cildi temizlemesi ve canlandırması için kozmetikte kullanılıyor. Yurtdışında lavanta suyu, ütü suyu olarak da kullanılıyor ve bu şekilde çamaşırlara da çok güzel bir koku veriyor. Lavanta balı ise yüzde 100 doğal, katışıksız, balın tüm faydalarının yanında müthiş lezzetli. Özellikle bu köyde yetişen türü 'Lavandin' çayının ise 15'er günlük kür halinde içildiğinde, hepatit B ve karaciğer yağlanmasına çok faydalı olduğu da belirlenmiş.
Yorum Yazın