Şekerbank

Dünya Çiftçiler Günü: Üreticinin sorunları ağırlaşıyor

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Dünya Çiftçiler Günü: Üreticinin sorunları ağırlaşıyor
Dünya Çiftçiler Günü yalnızca bir kutlama günü değil, aynı zamanda tarımın ve tarımsal üreticilerin sorunlarının dile getirildiği bir gündür.

Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) Genel Başkanı İbrahim Yetkin, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada;

Bugün itibariyle sorunlara baktığımızda karşımıza şöyle bir tablo çıkmaktadır:

TARIMDA DESTEKLEMELER YETERSİZ

Tarım, toplumun gıda güvenliği ve halk sağlığı ile ilgili bir sektör olduğu ve doğa koşullarının etkilerine açık bulunduğu için tüm dünyada desteklenen bir sektördür.

Ülkemizde de her yıl bütçeden tarımın desteklenmesi için belirli bir kaynak ayrılmaktadır. 2006 yılında çıkarılan Tarım yasasına göre bu kaynak GSMH'nın yüzde 1'inden az olamaz.

2015 yılında bütçeden çiftçiye doğrudan 10 milyar kaynak ayrılmıştır; KİT'lerin finansmanı, diğer müdahale alımları, kredi sübvansiyonu gibi kalemler de dikkate alındığında bu miktarın 13,1 milyar lirayı bulması beklenmektedir.

GSMH'nın binde 7'si civarında olan bu rakam, yasanın öngördüğü miktarın çok altındadır. Geçen yıldan bu yana tarımsal maliyetlerdeki önemli artışlar olduğu düşünüldüğünde, çiftçilerimizin yeterince desteklenmediği çok açık olarak görülmektedir.

GIDA ENFLASYONU YALNIZCA TÜKETİCİYE DEĞİL ÜRETİCİYE DE ZARAR VERİYOR

Toplumumuzun en önemli sorunlarından biri enflasyondur. Ekonomi ile ilgili bakanların ve Merkez Bankası Başkanı'nın da belirttiği gibi, enflasyonun çekirdeğinde gıda enflasyonu yer almaktadır.

Gıda fiyatlarındaki artış genellikle tarımsal ürünlerin fiyatlarındaki artışa bağlanmaktadır. Bunda belirli bir gerçek payı vardır; örneğin geçtiğimiz yıl kuraklık nedeniyle tarım ürünlerinin rekoltelerindeki düşüşe bağlı olarak tarım ürünlerinin fiyatlarında belirli bir artış olmuştur.

Ancak tarımsal üretimde görülen düşüşlerin tek nedeni kuraklık değildir. Çiftçi ekonomisi yıllardır önemli ölçüde açık vermekte ve bu açığı kapatmak için borçlanmaktadır. Bu sürecin sonunda üreticiler tarımsal üretim ve yatırımlarını kısıtlamakta, kimi zaman da üretimi terk etmektedir.

Bu durum, üretici fiyatları ile tüketici fiyatları arasındaki makasın açılması, başka bir deyişle üreticinin kazancı düşerken aracı kârlarının yükselmesinden kaynaklanmaktadır.

Bu koşullarda, özellikle tarım ürünlerinde üretimin artırılmasına ve bu alandaki spekülatif kazançların önlenmesine yönelik önlemleri içeren bir paket programın en kısa zamanda hazırlanması giderek önem kazanmaktadır.

İTHALAT ÜRETİMİ BALTALIYOR

Gıda sektörü açısından da bakıldığında ülkemiz bölgemizin en büyük gıda ihracatçısıdır. AB ülkeleri, Rusya, Ukrayna, Irak, İran gibi ülkelerin gıda pazarında önemli bir paya sahiptir.

Ancak tarım ürünleri açısından baktığımızda ülkemiz giderek ithalatçı bir ülke haline gelmektedir.

Bu yıl kış mevsiminde yağışların bol olması nedeniyle hububat ve buğdayda iyi bir rekolte beklenmektedir. Ancak geçen yıl yaşanan ekonomik sıkıntı nedeniyle bir çok üretici üretimden çekilmiş ya da üretimi kısmış olduğu için bir çok ürünün arzında sorunlar yaşanmaktadır. Bu durum, stokçuları da harekete geçirmekte, tarım ürünlerinin fiyatlarında zaman zaman aşırı yükselmeler olmaktadır.

Bu tür konjonktürel dalgalanmalarda hemen ithalat talepleri gündeme gelmektedir. Oysa ithalat, kısa vadede bir çözüm gibi görünse de uzun vadede tarımsal üretimin daha da düşmesine yol açmaktadır.

İthalata bağımlılık tarımsal ürünlerin ve gıdaların fiyatlarını iki yönden olumsuz biçimde etkilemektedir: Birincisi, tarımda kullanılan mazot, ilaç, gübre gibi girdilerin fiyatları dolara endeksli olmaları dolayısıyla genel enflasyon oranlarının çok üzerinde artmaktadır; ikincisi, kendi ülkelerinde büyük ihracat primleriyle desteklenen ithal tarım ve gıda ürünleri iç üretimi haksız rekabet yoluyla baltalamakta ve kronik üretim yetersizliğine yol açmaktadır.

Bu durum, sürekli fiyatları artıran bir tür "yumurta-tavuk ikilemi" doğurmaktadır.

Bir üründe ithalata bağımlı hale gelmek, ister istemez size empoze edilen yüksek fiyatlara bağımlı hale gelmek demektir. Bu duruma düşüldüğünde ise "ithalat lobisi" ve "spekülasyon lobisi"nin faaliyete geçmesi kaçınılmazdır.

Gıda enflasyonunun esas düğüm noktası burasıdır. Kuraklığın etkileri bir yıl sonra iklim koşulları düzeldiğinde ortadan kaldırılabilir, ama ithal girdi maliyetleri sürekli yükselirken, dışarıdan ithal edilen sübvansiyonlu ürünlerle rekabet etme şansı kalmadığı için üretimi terk eden çiftçi ve ekilmekten vazgeçilen toprak tekrar yerine konulamaz.

Çiftçilerimiz bu önemli sorunlara en kısa zamanda bir çözüm beklemektedir.

Anahtar Kelimeler:
  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
Kuzey Irak, Türkiye'den tavuk ithalatını durdurduÖnceki Haber

Kuzey Irak, Türkiye'den tavuk ithalatını...

Aydın’da ‘Chandler Ceviz’ Çeşidi İle İlgili Çalışmalar Devam EdiyorSonraki Haber

Aydın’da ‘Chandler Ceviz’ Çeşidi İle İlg...

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar