
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, AKP iktidarının tarım politikalarının kırsalda büyük bir yıkıma yol açtığını belirterek, çiftçi sayısındaki düşüşü, rekor seviyelere ulaşan borçları ve yasal desteklerin verilmediğini rakamlarla gözler önüne serdi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü vesilesiyle yaptığı çarpıcı açıklamada, Türkiye tarımının içinde bulunduğu derin krize ve çiftçilerin yaşadığı dramlara dikkat çekti. Sarıbal, iktidarın "sermaye odaklı" tarım politikalarının kırsalda adeta bir yıkıma neden olduğunu savundu.
Paylaştığı verilerle tablonun vahametini ortaya koyan Sarıbal, "Çiftçi sayısı günümüzde 2,2 milyona, ekili ve dikili arazi miktarı 240 milyon dekara geriledi. Devletin çiftçiye olan borcu 884 milyar TL’ye ulaştı. 2025 Şubat ayı itibarıyla çiftçilerin bankalara olan borcu ise yüzde 49'luk artışla 970 milyar TL’ye yükseldi. En çarpıcı olanı ise; 20 yılda tarımsal destekler 30 kat artarken, çiftçi borcu 147 kat artmış durumda," dedi.
1984 yılından bu yana kutlanan 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü'nde, çiftçilerin sorunlarının görmezden gelindiğini belirten Sarıbal, küçük üreticinin her geçen gün tasfiye edildiğini söyledi. Sarıbal, "Çiftçi, alın terinin karşılığını alamıyor, onurlu bir yaşam süremiyor. İktidarın yanlış tarım politikalarının yanı sıra son dönemde yaşanan don ve kuraklık nedeniyle çiftçi büyük bir enkazın altında," ifadelerini kullandı.
Tarımda üretimin ve çiftçilerin milli gelirden aldığı payın acilen artırılması gerektiğini vurgulayan Sarıbal, taleplerini sıraladı: "Destekler Tarım Kanunu’nda belirtildiği gibi milli gelirin en az yüzde 1’i seviyesine yükseltilmeli. Çiftçilerin 2025 yılı itibariyle 8 bin 972 lira olan BAĞ-KUR primleri makul bir seviyeye çekilmeli. Tarım BAĞ-KUR emeklilik primi gün sayısı 7 bin 200 güne düşürülmeli. Çiftçilerin SGK prim ödeme gün sayısı 15 güne düşürülmelidir. Başta don ve kuraklık zararları olmak üzere, her türlü afet için ödenen tazminat çiftçilerimizin zararlarını tam olarak karşılamalıdır."
Sarıbal, dünya nüfusu artarken tarım arazilerinin azaldığına, ekonomik krizler, savaşlar ve iklim krizinin tarımın stratejik önemini daha da artırdığına işaret etti. "Gıda bir insan hakkı olması gerekirken, şirketlerin kar aracı haline gelmiştir. Küçük aile işletmeleri küresel ölçekte yok oluşa sürükleniyor. Çokuluslu şirketler, gıda üzerindeki kontrolü büyük ölçüde ellerinde toplamış durumda," diyen Sarıbal, AKP iktidarının kırsal alanı göz ardı eden, emek ve üretim düşmanı politikaları sonucunda özellikle küçük üreticilerin hızla üretimden uzaklaştığını savundu.
Rakamlarla Türkiye tarımının gerileyen tablosunu çizen Sarıbal, 2000'li yılların başında yaklaşık 2,8 milyon olan kayıtlı çiftçi sayısının 2,2 milyona gerilediğini, kırsal nüfusta yaş ortalamasının neredeyse 60'a ulaştığını belirtti. İstihdamdaki tarım sektörünün payının yüzde 35'lerden yüzde 15'in altına düştüğünü, tarımın GSYH içindeki payının ise yüzde 10'un üzerindeyken bugün yüzde 5,6 seviyelerine indiğini ifade etti.
Çiftçilerin gelir düzeyinin vahim boyutlarda olduğunu söyleyen Sarıbal, Türkiye'deki çiftçilerin kişi başına düşen milli gelirin ancak üçte birine ulaşabildiğini vurguladı. 2023 yılı itibarıyla çiftçi başına gelirin Almanya’da 46 bin dolar, Fransa’da 26 bin dolar, İspanya’da 21 bin dolar, İtalya’da 18 bin dolar iken, Türkiye’de 5 bin 400 dolar civarında kaldığına dikkat çeken Sarıbal, Türkiye’de kişi başı tarımsal katma değerin Almanya’nın yaklaşık 8,5 kat, Fransa’nın ise 5 kat gerisinde kaldığını söyledi.
2006'da yürürlüğe giren Tarım Kanunu'nun GSYH'nin en az yüzde 1'i düzeyinde tarımsal destek verilmesini öngörmesine rağmen, bu yasanın hiçbir zaman tam uygulanmadığını belirten Sarıbal, destek oranının genellikle yüzde 0,5'in altında kaldığını ve son yıllarda yüzde 0,2'ye kadar gerilediğini kaydetti. "Yasada öngörülen desteğin beşte biri bile sağlanmıyor," diyen Sarıbal, iktidarın yasal sorumluluğunu yerine getirmediğini savundu.
Ürettiği ürünün karşılığını alamayan ve yeterli kamu desteği alamayan çiftçilerin tarımdan uzaklaştığını, bunun da ekili ve dikili arazi kaybına yol açtığını belirten Sarıbal, 2002'de 266 milyon dekar olan arazinin 2024'te 240 milyon dekara gerilediğini, yaklaşık 26 milyon dekarlık bir kayıp yaşandığını söyledi. Stratejik ürünlerde üretimin yetersiz kaldığını, hayvancılıkta da tablonun iç açıcı olmadığını; 2021'den bu yana hayvan varlığında 6,6 milyon başlık bir azalma olduğunu ve sadece 2024'te canlı hayvan ve et ithalatına 1 milyar 235 milyon dolar harcandığını dile getirdi. Hayvancılık desteklerinin payının düşmesini eleştiren Sarıbal, bu tablonun iktidarın yerli üreticiyi değil, ithalat lobilerini desteklediğinin kanıtı olduğunu iddia etti.
Son olarak, 2007-2024 yılları arasında Tarım Kanunu'ndaki yüzde 1'lik destek hedefi uygulanmadığı için devletin çiftçiye olan borcunun 884 milyar TL'ye ulaştığını tekrarlayan Sarıbal, çiftçilerin kamu desteği alamadığı için banka kredilerine yönelmek zorunda kaldığını ve bunun da borç yükünü artırdığını vurguladı. 20 yıllık süreçte tarımsal destekler 30 kat artarken, çiftçi borcunun 147 kat arttığı gerçeğinin tablonun vahametini tek başına özetlediğini sözlerine ekledi.
Kaynak:Tarım Pusulası
Yorum Yazın