Güneşi Türkiye’den yüzde 60 daha az olan Almanya’da güneş enerjisi gücü 38 bin megawatt'a ulaştı. Türkiye’de kurulu güç ise 54 megawattan ibaret. Çünkü yatırım izni için en az 25 kurumdan imza ve bir yıllık süreç gerek. Sektör yetkilileri, 'Bürokrasi azaltılmalı' diyor.
“Ne doğalgaz, ne nükleer, ne hidrolik... Güneş dünyanın en büyük elektrik kaynağı olacak.”
Uluslararası Enerji Ajansı’nın Eylül 2014’te hazırladığı güneş raporu böyle diyor, güneşin liderliği için 2050 yılını işaret ediyor. Uluslararası Enerji Ajansı Direktörü Maria van der Hoeven’a göre son yıllarda güneş sistemlerinin kurulum maliyetleri düştü ve bu da güneşin başlıca yatırım alanı olarak kullanılmasının önünü açtı.
Dünyada başta Almanya, ABD, Japonya, Çin olmak üzere pek çok ülke son yollarda güneş enerjisine olan yatırımlara hız verdi. Bu alanda lider Almanya. Güneş enerjisi Türkiye’den yüzde 60 daha az olmasına rağmen kurulu gücünü 2014 sonunda 38.200 MW (megawatt) çıkardı ve güneşte kurulu gücü yüzde 21’lik payla kömürün ardından ikinci sıraya yükseldi. Yani Almanya güneşte, Türkiye’nin 70 bin MW olan kurulu gücünün yarısından fazla (yüzde 54) olan kapasiteyi 15 yılda kurdu.
2023'te 20 bin MW hedefi
“Biz de ihtiyacımızın en az yüzde 20’sini rahatlıkla güneşten karşılarız” diyor Türkiye’nin en büyük güneş enerjisi platformu Solarbaba’nın kurucusu Ateş Uğurel. Al Jazeera’ye konuşan Uğurel, şu anda güneşin elektrik üretimindeki payının binde bir civarında olduğunu, kurulu gücün sadece 54 megawatt olduğunu hatırlatıyor.
Uğurel’e göre sektörün önünün açılması için daha çok hükümet desteği gerek:
“Hükümet bu işi severse ve önünü açarsa çok hızlı bir şekilde gider. Çünkü finans da gelebilir, zaten yerli üreticiler başladı. Türkiye’nin güneşi bol, ekonominin buna ihtiyacı var. Önünün açılması, kemerinin genişletilmesi dışında başka bir isteğimiz yok.”
Türkiye'nin potansiyeli Avrupa'nın üç katı
Uluslarararası Güneş Enerjisi Topluluğu Türkiye Bölümü (GÜNDER) Başkanı Dr. Kemal Gani Bayraktar, Türkiye’nin Avrupa’nın en az üç katı güneş ışınımına sahip olduğunu anlatırken “Buna rağmen Almanya ve Avrupa'nın kuzeyinde güneş kurulu gücü Türkiye’den fazla” diyor. Al Jazeera’ye konuşan Bayraktar’a göre hükümet konuya olumlu yaklaşıyor, Türkiye şu anda gelişme sürecinde.
'İngiltere'nin güneşi mi var?'
Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği Başkan Yardımcısı Mustafa Kiriş, Türkiye’nin 2023 yılında rahatlıkla 20 bin MW kapasiteye ulaşabileceği görüşünde. Türkiye’nin 2023 yenilenebilir enerji hedefinde güneşin payı ise sadece 3 bin MW. Al Jazeera’ye konuşan Kiriş, öğrenme sürecini bir an önce bitirmek gerektiğini vurguluyor:
Kiriş güneşe yatırımın istihdamı arttırdığını da vurguluyor:
“Her bir MW için kurulumda 30 kişi istihdam ediliyor. 1000 MW 30 bin kişi demek. Hem de bu istihdam Türkiye’nin en çok istihdama ihtiyacı olan yerlerde Güneydoğu Anadolu’da, Doğu Anadolu’da olabilir. Tarımsal üretim olmayan alanlarda bu istihdam potansiyeli demek. Politikacıların da bunu istemesi lazım.”
Güneşe yatırım için ne yapılmalı?
Güneşe yatırım için iki yatırım alanı var: Lisanslı, lisanssız yatırım. Lisanslı olarak sektöre girmek isteyenler için bakanlık MW belirliyor ve ihale yapıyor. Yeni başvurular Nisan’da yapılacak. Daha önce 600 MW’lık projeye 15 katı talep gelmişti. Bu projelerin 330 MW’ı ihale edildi.
Mustafa Kirişçi lisanslı olarak yatırım yapmak isteyenlerin yatırım için ihaleyi beklemeleri gerektiğinin altını çiziyor. İhaleyi alsanız da yetmiyor.
''Yatırım için üç yıl beklenir''
Kiriş’e göre lisansların kapasiteye dönüşmesi için en az üç yıl gerek. Lisanstan sonra ölçüm, bürokratik işlemler bu sürenin uzamasının başlıca nedenleri. Yatırım için lisanslı projelere ortak olmak da bir alternatif.
Solarbaba’nın kurucusu Ateş Uğurel, lisanslı pazarda yüklü teminatlar, ölçümler gibi nedenlerle ilginin lisanssız pazara kaydığını belirtiyor. 1 MW’ın altındaki yatırımlar için lisans almaya gerek yok. Uğurel lisanssız pazarın kendisi için elektrik üretmek isteyenler için kurulduğunu, ancak şu anda uygulamanın amacından saptığını söylüyor ve “Ticaret için üretim yapanlar mevzuatta ayrılmalı” diyor:
“Lisanssız elektrik tüketimi tamamen öztüketim yani tüketicinin kendi elektriğini üretmesi için çıkarılmış bir kanundu; öztüketim zorunluluğu kanundan çıkınca kimse bununla ilgilenmemeye başladı, bunu ticaret yapacağı bir mevzuat olarak kullanmaya başladı. Herkes sahaya 1 MW kurup devlete satma peşinde."
Lisanssız üretim için talep patladı
Lisanssız üretime talep son yılllarda önemli bir artış gösterdi. Lisanssız Elektrik Üretim Derneği Başkanı Yalçın Kıroğlu, 6.000 MW’lık başvuru olduğunu ve bunun yarısının 2014’te geldiğini söylüyor. Al Jazeera’ye konuşan Kıroğlu, bu başvurulardan 2000 MW'ın onay aldığını, 3000 MW'ın ise inceleme aşamasında olduğunu ifade etti. Kıroğlu’na göre lisanssız pazar her zaman daha büyük olacak:
“Lisanslı pazarda 600 MW için şu noktalarda lisans izni verilecek deniyor, lisanssızda özgürsünüz. Her yerde yapabilirsiniz. Lisanssızdaki başvuruların tamamı hayata geçmeyecek. Bunun da sebebi finans. 2015’ten itibaren devreye giren yatırımları konuşacağız. Yıl sonuna doğru 400 MW yakın güneş gücüne ulaşırız.”
Çatıya kuran da, devlete satana da 25 kuruma başvuruyor
Gerek lisanslı gerek lisanssız pazarda sorun ortak, mevzuat ve bürokrasi.
Solarbaba’nın kurucusu Ateş Uğurel lisanslı ya da lisanssız güneş yatırımı yapmak isteyen birinin en az 25 kurumla muhatap olması gerektiğini anlatıyor. Bu yazışmaların tamamlanması bir yılı buluyor. Uğurel bu süreçlerin yatırımcıyı kaçırdığını anlatıyor:
“Şu anda müthiş bir talep var. Biz hep son kullanıcılarla görüşüyoruz. ‘Ben çatıma kurmak istiyorum, ben yabancı fonla anlaşma yapıp yatırım yapacağım’ diyenler... İlgi çok büyük ama o insanların iki, üç hafta sonra bizi aramadıklarını görüyoruz. Biz merak ediyoruz ne oldu diye, ‘Biz bu kadar mevzuatla uğraşamayız, Güney Afrika’ya gittik, İngiltere’ye gittik’ gibi ülkemiz adına çok üzücü cevaplar alıyoruz.
Şu anda 25-30 tane devlet kurumuyla uğraşıyor ufacık bir yatırımcı bile. Halbuki tek bir kuruma yatırım olsa, başvuru noktası gibi, onu organize etse çok iyi olur. Yatırımcı dediğimiz cebinde parası olan ve bunu 7-8 yıl sonra geri almak isteyen biri. Bunu kucakta tutmamız gerekli. Bin bir zorlukla karşılaşıp yarı yolda vazgeçenler de oluyor en kötüsü. “
“Pasaport bile eve teslimken, bizim belgeler posta ile gönderiliyor”
Lisanssız Elektrik Üretim Derneği Başkanı Yalçın Kıroğlu’na göre politik irade var ama uygulama ve bürokrasideki yavaşlık sorun yaratıyor:
“Biz özel sektör olarak uygulamayı yavaş buluyoruz, bir an önce yatırıma başlamak istiyoruz. İşleyişte gereksiz teferruat var. Yatırımcı tek bir yerle muhatap olmalı. Artık internet dünyasındayız. Pasaport evinize kadar geliyor ama lisanssız üretim için hâlâ posta ile bilgi aktarılıyor. Bir postanın 15 günde bir yerden bir yere gittiğini görüyoruz. Türkiye’de yeni Türkiye'den bahsediyorsak bu işleyiş yeni Türkiye’ye yakışmıyor.”
Sektör temsilcileri mevzuat ve bürokrasideki sorunların aşılması durumunda talebin de patlayacağını düşünüyor.
Ya güneş çıkmazsa?
GENSED Başkan Yardımcısı Mustafa Kiriş’e göre güneşin çıkmaması durumunda enerji üretimi için endişelenmeye gerek yok. Kiriş dünyada depolama teknolojilerinin geliştirildiğini söylüyor:
“Güneş öyle bir enerji kaynağı ki elektriğe en çok ihtiyacınız olduğu zaman devreye giriyor. Yazın üretiminizi sadece güneşten karşılayabilirsiniz. O zamanlarda aşırı olan tüketimi yerinde üretiyorsunuz. Diyelim şimdi Fırat Dicle’de elektrik üretip, İstanbul’a naklediyoruz. Güneş enerjisi böyle değil. Antalya’da üretilip Antalya’da tüketilebilir. Konya’da üretilip Konya’da tüketilebilir. Enerji nakil hatlarına yüklenmeniz söz konusu değil.”
Yatırım maliyeti doğalgazla eşitlendi
Kiriş yıllar içinde teknolojilerin de gelişmesiyle yatırım maliyetinin düştüğünü belirtiyor. Şu anda 1 MW; 1 milyon euro:
“Bundan 10 yıl önce 5 milyon euro iken şu an düştü, her sene yüzde 10-15 düştü. Şu anda doğalgazla başabaş, rüzgârdan daha ucuz.”
Almanya ne yaptı?
Almanya yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payını arttırmak için iddialı hedefler koydu ve bu yolda da sağlam adımlarla ilerliyor. 2025’te yenilenebilirin payının yüzde 40-45, 2050’de de yüzde 80 olması hedefleniyor. 2000’de bu pay yüzde 6,3'ken, 2014 sonunda yüzde 30 oldu. Şu anda kurulu kapasite olarak da rüzgâr, biokütle, hidrolik gibi yenilenebilir kaynaklar içinde güneş birinci sırada.
Peki Almanya’nın başarısının sırrı ne?
Uluslarararası Güneş Enerjisi Topluluğu Türkiye Bölümü (GÜNDER) Başkanı Dr. Kemal Gani Bayraktar bu sorunun yanıtını şöyle veriyor:
“Almanya hedef koydu. Almanya'nın hedefi ihtiyacını yüzde yüze kadar yenilenebilirden karşılamak. Eğer biz de böyle bir hedef koyarsak o hedefi uyguladığımızda herkes çalışır. Almanya ne yaptı? Almanya çok yönlü bir bütünleşik sistemleri devreye sokuyor. Bir taraftan tüketiciyi, bir taraftan sanayiyi, bir taraftan da Ar-Ge’yi destekliyor. Bu teknolojiler Ar-Ge’den çıkacak, sanayiye geçecek; tüketicinin kendi öztüketimi için de bazı imkânlar verirken, kendi ulusal hedefleri doğrultusunda da o enerjide dışa bağımlık sıfırlanacak. Almanya büyük ölçekte enerji santrallerini destekliyor.”
Türkiye’de 1 yıl, Almanya’da 2-3 hafta
Lisanssız Elektrik Üretim Derneği Başkanı Yalçın Kıroğlu’na göre, Almanya’nın başarısında finansman imkânı ve bürokrasideki kolaylık önemli oldu:
“Bugün Almanya’da 38 bin MW güçten bahsediyorsak bu Türkiye’de işlerin ne kadar yavaş olduğunu algılamak için güzel bir örnek. Almanya’da benzer bir kurulum yapsanız 2-3 haftada tamamlanıyor. Finans sistemi oturmuş, hemen finanse ediliyor. Devlet teşvikleri ilk aşamada çok yüksek, ilerleyen dönemde azalıyor."
Kaynak: Al Jazeera
Yorum Yazın