Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eşref Fakıbaba’nın köyüne dönene 300 koyun desteği ile ilgili eleştirilerde bulundu.
Gaytancıoğlu yaptığı yazılı açıklamada; "AKP bu sefer koyunculuk projesi ile insanlara önce hayal kurduruyor, sonra bu hayallerini boşa çıkartıyor. Yani tabiri caizse kaybolan koyunlarını yanlış yerde arayıp buldurmaya, uyguladığı tutarsız tarım politikasıyla bitirdiği hayvancılığı eksik reçetelerle canlandırmaya çalışıyor.
Kamuoyunda “köyüne dönen vatandaşlara 300 koyun verip, bakım için asgari ücret tutarında bir maaş ve sigorta olanağı sağlanacak” haberi köyden şehirlere göçen vatandaşlar arasında heyecan yaratmıştır. 300 koyun alana ayrıca yem desteği ve bakıcı için bir asgari ücret kadar maaş ve sigorta desteği de sağlanacak olması ve bunun AKP yandaşı medyada sürekli dile getirilmesi bu heyecanı arttırmıştır.
Ancak konu etraflıca incelendiğinde "300 koyun için iki katı gayrimenkul ipoteği istendiği” anlaşılmaktadır. 300 koyun tanesi ortalama 1000 TL’den 300 bin TL etmektedir. Başka bir deyişle, 600 bin TL ipoteği olmayan ve bu ipoteği belgeleyemeyen 300 koyunu alamayacaktır. Kaldı ki, köyden kente göç edip sanayileşmenin yoğun olduğu yerleşim birimlerine çalışmaya giden bir üreticinin 600 bin TL'lik ipoteği nereden olsun?
AKP’yi çok iyi tanıdığımız için akla şu soru ister istemez gelmektedir. Acaba 300 koyunu köyden kente göç eden bir kişiye aldırabilmek için 600 bin TL’lik ipotek zenginler tarafından gösterilip, işletmelere yine zenginler sahip olmasın? Ayrıca zenginler, alabilecekleri 300 koyunluk desteğin parası yanında yine çobanına cepten vereceği maaşı ve sigorta masraflarını da devlete ödetecek. Bilindiği gibi Tarım Bakanlığının çobanlar için yıllık ödemesi bulunmaktadır. Yine zenginler, bir yıllık yem desteği alarak doğan kuzular sayesinde sürülerine sürü katacaklardır.
Bu 300 koyunu yine 600 bin TL ipoteği olanın alması büyük bir haksızlık olacaktır. Hayvancılığı yıllarca yapıp ilçe ve şehirlere taşınan milyonlarca üretici bulunmaktadır. Bu işi bilen vatandaşlar köylerine dönerek ya da kiraladıkları küçük arazilerde bu işi çok güzel yapabilir. İpotek miktarını kaldırarak gerçekten üretici ve köyüne dönmek isteyenlere bu proje uygulanırsa hem istihdam sağlanır hem de ithal ettiğimiz ve temel gıdamız olan eti ülkemizde üreterek milli gelirimizi artırabiliriz.
Köye dönen üretici ayrıca ithal edilen samanı, otu bile kendisi yetiştirebilecektir. Köye dönüş sağlanırsa halen boş bulunan 50 milyon dönüm alan ekilip, biçilecek, ithal ettiğimiz buğday, arpa, nohut, mercimek vb. birçok ürün kendi topraklarımızda yetişecektir. Kısacası tüketici değil üretici bir toplum haline gelmiş olacağız.
Fakir ve üretici vatandaşa 300 değil, 100 tane ipoteksiz koyun ve bu destekleri versinler şehirde bir tane üretici vatandaş kalmaz. Oysa bu koşullarda bu iş yine zengine yarayacaktır.
2007'da yaşanan ve sadece zenginlere Ziraat Bankası aracılığıyla sıfır faizli olarak verilen hayvancılık kredi rezaletini şimdide “koyun vereceğiz” mantığı ile mi geçiştirmeye çalışacaklar? Hatırlayalım; 2007’da Türkiye hayvancılığında yeni bir dönem diye reklamı yapılan ve sektör dışından yatırımcıyı sektöre çekeceğiz mantığı ile çoğu üretici olmayan, tam 390 bin kişiye yaklaşık 9,5 milyar lira faizsiz kredi verildi. Bu kaynak maalesef boşa gitmiştir. Sektöre aktarılan bu faizsiz kredilerin çoğu plansız yatırım sonucu boşa gitmiştir. Çünkü sıfır faizli krediyi alabilmek için yine o dönemde de yüksek miktarlarda ipotek önkoşul gösterilmişti. 500 başlık, 1000 başlık süt ineği çiftlikleri bu dönemde kuruldu, ancak yem fiyatının sürekli arttığı ancak süt fiyatının artmadığı piyasada büyük sürüleri yönetemeyen bu işletmelerin çoğu 2-3 yıl sonra kurdukları çiftlikleri satmak zorunda kaldılar. Hatta bu işletmeler borçlarından dolayı, süt hayvanlarını et fiyatına kesmek zorunda kaldılar ki, Türkiye 2010 yılından itibaren hayvan ithalatına yeniden başladı. Eğer bu 9,5 milyar TL’lik kaynak iyi planlanarak bu işi yaşam biçimi ve adeta mesleği olarak kabul eden küçük işletmelere verilmiş olsaydı, şimdi Türkiye hayvancılığı gerçekten iyi bir durumda olurdu.
AKP’nin buradaki başka bir oyununu da görmemiz gerekir. Türkiye’de bir ithalat lobisi bulunmaktadır. Bu ithalat lobisi ciddi anlamda Tarım Bakanlığında çöreklenmiştir. Bu iş belli ki bu durumda yine belli bir zümreye yarayacaktır. Bu proje için “Türkiye’de yeterli koyun yok, ithal edelim” mantığı ve söylemi ile başta Avustralya ve Yeni Zelanda’dan koyun ithalatı başlayacak ve bundan yine birileri para kazanacak. Aynen şimdi kırmızı et ve canlı hayvan ithalatında, yandaş firmaların kazandığı gibi bu işlerin arkasında bu düşüncenin olduğunu tahmin etmekteyiz." dedi.
Çözüm önerilerinide dile getiren Gaytancıoğlu; "Çözüm CHP iktidarındadır. CHP iktidarında hayvan ithalatı ya da et ithalatı yapılmayacak, üretici yasa ile hak ettiği desteklemelere kavuşacaktır. Türkiye başta saman ve yem hammaddeleri ithal etmeyecek, ciddi bir üretim planlaması ile üretim artarak yem ucuzlayacak. Yılda 500 bin başa ulaşan hayvan ölümleri hayvan sağlığı önlemleri ile, erken kuzu kesimleri ise teşviklerle önlenecek ve yılda 200-250 bin tonluk fazladan et üretimi sağlanacak. Bedava yem kaynağı olan meralar ranta teslim edilmeyecek ciddi bir biçimde korunacak. CHP iktidarında BESİCİ kazanacak, SÜT ÜRETİCİSİ kazanacak, 80 milyon ucuza et yiyecek. Çünkü CHP’nin tarım politikası ise çok açık ve nettir. Coğrafyası tarıma çok elverişli olan Trakya ve Anadolu’da üreten bir ülke ve hakça bölüşen bir Türkiye yaratmak. İthalata ayrılan finansmanı yerli üreticiye yönlendirerek üretim artışı ve gelir artışı ile “ÜRETEN KÖYLÜYÜ YENİDEN MİLLETİN EFENDİSİ YAPMAK”." dedi.
Yorum Yazın