Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Tekirdağ milletvekili Dr. İlhami Özcan Aygun tarımsal eğitimin 175 yılı nedeniyle kutlama mesajı ve tarım sektörüne ilişkin açıklama yaptı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Tekirdağ milletvekili Dr. İlhami Özcan Aygun tarımsal eğitimin 175 yılı nedeniyle kutlama mesajı ve tarım sektörüne ilişkin açıklama yaptı.
Tekirdağ milletvekili Aygun yaptığı açıklamada, “Tarım, bir ülkenin gıda güvencesidir, bir ülkenin bekasıdır, sağlıklı ve dengeli hayatın sigortasıdır. Pandemi sürecinde önemi bir kez daha ortaya çıkan tarım sektörünü ayağa kaldırmak en önemli görevimiz olmalıdır. Atatürk gibi tarım sektörünü "stratejik" gören zihniyete ihtiyaç varken maalesef AKP iktidarlarında tarımın sıfırlanmasına şahitlik ediyoruz.
Tarıma ayrılan önem, bütçelerde ayrılan payda kendini göstermektedir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında tarım, ormancılık ve balıkçılığın Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) içindeki payı %10,2 iken 2019 yılında bu oran %6,4’de düşmüştür.
3 TRAKYA BÖLGESİ KADAR ALAN TARIMDAN ÇIKTI
Nüfusumuz, sığınmacılarla birlikte katlanırken, tarımsal alanlarımız azalmıştır. 83 milyon 155 bin kişi olarak ölçülen nüfusumuza 3 milyon 632 bin kişi olarak bildirilen Suriyeli sığınmacı ve diğer göçmenler de eklendiğinde Türkiye’de 87 milyon yaşamaktadır. Büyüyen nüfus için daha çok gıda gerekmektedir. Ancak büyüyen nüfusa karşın tarım alanlarımız hızla gerilemektedir. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında 26 milyon 579 bin hektar olan tarım alanlarımız 2019 yılında 23 milyon 95 bin hektar alana düşmüştür. Üretimden düşen tarım alanlarımız yaklaşık 3 Trakya bölgesi alanı kadardır.
ÇİFTÇİ SAYIMIZ ERİDİ
AKP’nin iktidara geldiği 2003 yılında Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS) kayıtlı 2 milyon 765 bin 287 çiftçi varken bu sayı bugün 2 milyon 110 bin çiftçiye düşmüştür. Başka bir deyişle AKP döneminde 655 bin 287 kayıtlı çiftçi üretimden çıkmıştır. ÇKS kaydı olmayan çiftçileri de hesaba kattığımızda bu sayının 1 milyonu geçtiği tahmin edilmektedir.
5488 sayılı Tarım Kanunu’nun 21 inci maddesinde, “Tarımsal destekleme programlarının finansmanı bütçe kaynaklarından ve dış kaynaklardan sağlanır. Bütçeden ayrılan kaynak, gayrisafi milli hasılanın yüzde birinden az olamaz” denilmektedir. Ama bu Kanun maddesi AKP tarafından uygulanmamaktadır.
2014-2019 arasında tarımsal destek oranı gayri safi milli hasılanın yüzde 0.4 düzeyinde sabitlenmiştir. 2020 bütçesinde bu oran yüzde 0.45, 2021 bütçesi için yüzde 0.39’dur. Tarımsal desteklere yeterli kaynak ayrılmamaktadır.
TARIMSAL DESTEKLERE VERGİ UYGULANAMAZ
Üreticiyi desteklemek için devlet tarafından uygulanan tarımsal destekleme araçlarından yine devlet eliyle vergi kesilmesi, tarımdaki sürdürülebilirliği engellemektedir. Gelir Vergisi Kanunu dayanak gösterilerek çıkarılan Tebliğler yolu ile alan mazot desteği, gübre desteği, toprak analizi desteği, organik tarım desteği, fındık alan bazlı gelir desteği gibi desteklerden yüzde 4 vergi kesintisi yapılmaktadır. Kırsal kalkınma desteklerinden yüzde 4, yem bitkileri üretim desteğinden yüzde 4, aşı desteği, küpe uygulama desteği, çiğ süt desteği ve arıcılık desteğinden de yüzde 2 vergi kesintisine gidilmektedir. Çiftçiyi bezdiren bu uygulamaya son verilmelidir.
ÇİFTÇİYE BORÇ YAPILANDIRMASINA GİDİLMELİDİR
Destek görmeyen ve ürettiğinden para kazanamayan çiftçi borçlanarak ayakta kalmaya çalışmaktadır. Çiftçinin 2002 yılında kişi başına yaklaşık 1000 TL olan borcu bugün 61 bin TL civarındadır.
Çiftçinin bu borcu ödeme imkânı kalmamıştır. Ne yazık ki iktidar, üretimin sigortası olan çiftçilerimizin borçlarını yapılandırmamakta direnmektedir. Elektrik, trafik ve vergi usulsüzlük borcuna ilişkin tüm alanlarda yapılandırmaya gidilirken, çiftçinin borcu yapılandırılmamıştır. Çiftçinin üretimde kalabilmesi ve sürdürülebilir tarımın yapılması için çiftçinin borcunun faizi silinmeli, anapara 5 yıllık taksitlere bölünmeli ve çiftçiye nefes verilmelidir.
TRAKTÖR HACZEDİLMEMELİ
Tarımsal üretim ve destekleme araçlarına haciz konulamayacağı yönündeki üst mahkeme kararları da uygulanmamaktadır. Yargıtay 12. Dairesi’nin 2019 yılında “Çiftçinin tarım alet ve ekipmanları haczedilemez” yönündeki kararı uygulanmamaktadır. Tarla sulama elektrik borcu olan çiftçinin tarımsal destekleme ödemelerine bloke konulmaktadır. Danıştay 10. Dairesi, elektrik borçlarının kamu alacağı tahsil usulüne tabi olmadığını vurgulayarak, bu kesintilerin yasal olmadığına hükmetmiştir. Ne var ki Danıştay kararına uymayan elektrik dağıtım şirketleri, çiftçilerin tarımsal destek ödemelerine bloke koymaya devam etmektedir. Sürdürülebilir tarım ve gıda güvenliği için çiftçinin traktör ve tarımsal destekleme ödemelerine haciz konulmasını engelleyen yasal düzenlemeler ivedilikle yapılmalıdır.
Çiftçiye tarımsal sulama elektrik desteği verilmelidir.
Çiftçilerimiz buğday hasadı yaparken, yurtdışından gümrüksüz buğday alınacağına ilişkin Resmi Gazete’de yayımlanan kararlar, Türk çiftçisinin elindeki ürününün piyasa değerini düşürmektedir. Türk çiftçisine destek vermek yerine her alanda ithalatı seçen iktidar, kendi ayağına kurşun sıkmaktadır. AKP hala ithalat ile abat olunamayacağını öğrenememiştir.
Tarımsal eğitimin 175. yılını kutlarken, ziraat mühendislerine, veterinerlere, gıda mühendislerine hak ettiği yeri ve kadroları vermeyen bu iktidarla kendi kendine yetebilir ülke konumumuzu kaybettik. Kovid-19 aşısını geliştirmek için Türkiye’de yürütülen çalışmalarda başrolde yer alan veterinerlerimize ve üretimin sigortası ziraat mühendislerimize hak ettiği konumun verilmesini dilerim” dedi.
Kaynak:Tarım Pusulası
Yorum Yazın