Tahminlere göre dünyadaki helal ürün ve hizmet pazarı 2 trilyon doları aştı. Bu değer, önümüzdeki 3 yılda 4’te 1 oranında büyüyebilir. Zira “helal gıda” sertifikasını sadece dini hassasiyetleri olan tüketiciler değil hijyenik, sağlıklı ürünler arayan büyük bir kitle de arıyor
Dünyada “helal” ürün ve hizmet sektörünün ulaştığı hacmi duyunca, şampanya patlatmak isteyebilirsiniz; tabii helal şampanya! 6 yıl önce ramazan ayında ilginç bir gelişme yaşandı: Yeşil etiketli, Arapça yazılı şık bir şişe, iftarlık telaşındakilerin alışveriş sepetine girebilmek için Fransa’daki marketlerin içecek reyonlarında yerini aldı ve yayıldı. “Halal” ve “champagne” kelimelerinden esinlenen adıyla Chamalal, yani “Helal Şampanya”... O dönemki gündem, muhafazakâr tüketim alışkanlıkları üzerinde yoğunlaşıyordu. O tartışmalar çoktan aşıldı; “helal” etiketi artık sadece Müslüman tüketicilerin değil, Batılıların da aradığı bir standart oldu. Zira güvenli ve sağlıklı...
BÜYÜYEN BİR PAZAR
Hatırlayın; eskiden ürünlerde sadece TSE damgası aranırdı. Artık “Helal Gıda Sertifikası”na da bakılıyor. Tahminlere göre günümüzdeki helal ürün ve hizmet pazarının değeri 2 trilyon dolar. 2018’de 2.5 trilyon dolara ulaşabilir. Tüketici araştırmalarındaki son eğilimlerden söz eden Stratejik Pazarlama Uzmanı Yelda İpekli helal gıdayı, Musevilerin yenmesi ve kullanılmasında dinen sakınca bulmadığı “koşer’’ gibi sadece gıdayla sınırlandırmamak gerektiğini söylüyor. Helal ürünler gıda sektörü dışında kozmetik ve turizmi de kapsıyor. Lakin İpekli, dünyada Müslüman nüfusun sadece yüzde 10’unun helal ürün tüketimi konusunda bilinçli olduğuna dikkat çekiyor. Bu, 1.5 milyarı aşan Müslüman nüfusun bilinçlenmesi durumunda bambaşka bir pazar profiline işaret ediyor. Yurtiçinde gönülleri rahat tutmak, yurtdışındaysa özellikle Ortadoğu’ya gıda ihracatını artırmak açısından önemli bir belge bu. Bugün Türkiye’nin 4 milyar dolarlık helal ve hijyenik ürün ihracatı var. En büyük “İslam yaşam stili piyasası” ise Endonezya’da.
GDO’LU ÜRÜNLERE SERTİFİKA YOK
Yelda İpekli, piyasa araştırmalarının ilginç sonuçlar çıkardığını belirtiyor. “Helal ürün beklentisi sadece muhafazakâr kesimin değil, bilinç düzeyi yüksek ama muhafazakâr olmayan tüketiciler tarafından da bir güvence olarak görülüyor’’ diyor. “Çünkü helal standardı, besinlerde hijyen ve doğallığı ön planda tutuyor, GDO’lu ürünlere sertifika verilmiyor. Yılda en az 2 kez gizli denetleme yapılıyor. Restoranların, sertifikalarını her yıl güncellemesi gerekiyor.” Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Derneği’nin (GİMDES) internet sitesi gimdes.org’da helal sertifikasına sahip olan ve güncelleyen firmaların listesini bulabilirsiniz. Helal Gıda Standardı, İslam Konferansı Teşkilatı ve İslam Fıkıh Akademisi’nin çalışmalarıyla 4 Temmuz 2011’de Türk Standartları Enstitüsü tarafından yürürlüğe sokuldu. Helal gıdanın kıstasları İslam fıkhına, Kuran’a, hadislere, İcma’a ve Kıyas’a dayanıyor. Bugün başlıca yasaklar; domuz eti, GDO, jelatin, “E” rumuzlu katkı maddeleri.
MÜSLÜMAN DOSTU
1992’de Bosna katliamının ardından Batılı ülkelerin Müslümanlara gönderdiği yardım paketlerindeki domuz içeren ürünler krize neden olmuştu. Sonra çok şey değişti. Markalar, dini hassasiyeti artık daha fazla gözetiyor, pek çok üründe helal ibaresi yer alıyor. Tüketiciler de bu durumdan memnun. 2010’da Pakistan, Mısır, Suudi Arabistan ve Malezya’da ‘‘Müslüman dostu markalar’’ anketinde Lipton birinci, Nestle ikinci ve Nescafe üçüncü oldu. Yelda İpekli, önümüzdeki yıllarda helal ürüne ilginin artacağını öngörüyor: “Doğal tehditler, psikolojik tükenmişlikler sebebiyle din etkisi önem kazanıyor.’’ Anlaşılan gıdaya yönelik güvensizliği ortadan kaldırmak için koşer ve helal ürün gibi din merkezli akreditasyonlar önem kazanmaya devam edecek.
EN ÇOK ETTE ARANIYOR
Çocuklu aileler gıda alışverişlerinde Helal Gıda Sertifikası’nı gitgide daha fazla sorguluyor.
Hatta kadın tüketicilerin kozmetikte de helal ürün beklentisi göze çarpıyor.
“Helal gıda” damgası en çok ithal etlerde aranıyor.
Araştırmalara göre her 10 tüketiciden 8’i ithal etlerin “dinimize uygun olmadığı’’ görüşünde
MARKALAŞMA ŞART
TSE’nin helal gıda standardını uygulamaya koymasının üzerinden 4 yıl geçti ama sektör, talebe cevap vermekte zorlanıyor. Uzmanlar, helal ürünlerin artık ayrı bir pazar tanımı olarak ele alınması gerektiği görüşünde. Yelda İpekli, sadece Diyanet İşleri Başkanlığı, TSE gibi resmi kurumların değil, özel girişimler ve tüketici dernekleri ile üreticilerin de bu konuda daha sistemli çalışmalar yapmasına ihtiyaç olduğunu vurguluyor.
SERTİFİKA NASIL VERİLİYOR?
Türkiye’de TSE tarafından verilen Helal Gıda Sertifikası nasıl alınıyor? Helal ürün nasıl olmalı? İşte cevapları... n TSE’nin 4 Temmuz 2011’de başladığı helal gıda belgelendirme çalışmaları Diyanet İşleri Başkanlığı’yla birlikte yürütülüyor. Diyanet İşleri Başkanlığı, TSE Helal Gıda Belgelendirme Komisyonu’na üye katılımı sağladığı gibi yapılan helal gıda belgelendirme incelemeleri ve eğitimlerde uzmanlar görevlendiriyor. Belge verilirken, üretim yeri incelemeleri, ürünün teknolojik olarak üretim yeri yeterlliği, kalite kontrol imkânları, gıda güvenliği ve ilgili mevzuatlar gibi hususlar TSE tarafından değerlendiriliyor. n Denetim için alınan numuneler üzerinde analizler yapıldıktan sonra nihai kararı Helal Gıda Belgelendirme Komisyonu veriyor. Şimdiye kadar et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, yumurta, tahıl ürünleri, şekerleme ürünleri, gıda katkı maddeleri gibi ürün gruplarında 70 firmanın Helal Gıda Sertifikası var. TSE’den bu sertifikayı alan firmalar, bu logo ve işaretleri imal ettikleri ürünlerin etiketlerinde kullanabiliyor.
Tüketici ‘helal gıda’dan ne anlıyor?
Gıda sektöründeki tüketici araştırmalarının sonuçları ilginç. Helal gıdayı “Alın teriyle kazanç” olarak yorumlayanların sayısı “Dine uygunluk” cevabı verenlerden daha fazla. Helal gıdaya, “helallik” kavramına dair bir tanım olarak bakılıyor.
140 MİLYAR DOLARLIK TURİZİM SEKTÖRÜ
Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği verilerine göre geçen yıl 75 tesis helal turizm sınıfında faaliyet gösterdi. 2002’de bu rakam sadece 5’ti.
Bugün 33 helal tatil otel, 12 termal SPA otel, 2 adet de kış oteli bulunuyor.
İslami oteller Türkiye’deki toplam yatak kapasitesinin yüzde 2.5’ini oluşturuyor. Yıllık turist tahmini ise 5 milyon.
En çok yabancı turist sırasıyla Arap ülkeleri, Almanya, Hollanda, Belçika, İngiltere ve Karayip Adaları’ndan geliyor. n Crescent Rating adlı kuruluşa göre, helal turizm sektörünün dünya genelindeki değeri 140 milyar dolar. 2020’de ise 200 milyar doları bulacağı tahmin ediliyor.
Türkiye’de en çok Antalya ve Muğla’da; yurtdışında Ortadoğu ve Arap ülkelerinde, Maldivler, Malezya ve Endonezya’da helal oteller yaygın. Avrupa’da Malta, İspanya, Slovenya ve İngiltere helal otellerin bulunduğu başlıca ülkeler
BİLİNÇLİ TÜKETİCİ
Helal ürünlere ilgi artsa da helal sertifikasyonu bilinci, tüketici araştırmalarında düşük çıkıyor. Bu sertifikasyonu bildiğini söyleyenler, helal gıda sertifikasının “Dine uygun’’ veya “Sağlık şartlarına uygun’’ üretildiğini ifade ediyor. Orta gelirli tüketicilere helal sertifikasyonu anlatıldığında % 66’lık bir kesim bu damgaya artık dikkat edeceğini belirtti
Japonlardan helal dedektörü
Japonlar, yemeklerin İslami usullere uygun olup olmadığını anlayan bir helal dedektörü geliştirdi. Japonya Tarım Bakanlığı da birkaç dakikada sonuç veren cihaza onay verdi.
ESKİ BİR TARTIŞMA
Et fiyatları ve ithalatı özellikle 2009’da büyük tartışmalara sebep olmuştu. Basının gündemine gelen konular arasında Müslümanların, hahamların kestiği eti yiyip yiyemeyeceği de vardı. O dönem İstanbul’daki Musevi cemaate hayvan temin eden ve kesimlerin organizasyonunu gerçekleştiren, aynı zamanda kendini “dini bütün bir Müslüman” olarak tanımlayan Mehmet Emin Arslan, bu soruya gönül rahatlığıyla “Evet” yanıtı veriyor. “Hahamlar Allah adıyla kesim yapıyor. Zaten İstanbul’da kesimin yapıldığı mekânın hem giriş kapısında hem de duvarında Besmele yazılı.” Musevilikteki “kaşer” (yenmesi ve kullanılmasında dinen sakınca bulunmayan helâl ürünler) ve Müslümanlıktaki “helal” kavramları birbirine çok benziyor. Müslümanlıkta olduğu gibi Musevi inanışına göre de, hayvan kesiminde birçok detaya dikkat etmek gerekiyor. İstanbul’daki hayvan kesimini bizzat Musevi din adamları, yani hahamlar yapıyor.
'SUYUN HELALİ OLUR MU?'
Allah’ın yarattığı suyun helal olduğuna tüm İslam âlemi hemfikir. Ancak üretim ve şişelemede insan eli değdiğinde şüpheler başlıyor. İşte helal su tartışmasının satırbaşları...
Kalsiyum ve magnezyum iyonları yoğun olunca su yumuşatılır. Bunun için kullanılan reçineler gliserin içerir. Gliserin ise bitkisel ve hayvansal kaynaklı yağlardan elde edilir. Peki bu gliserinin kaynağı helal bir hayvan mıdır?
Karbon filtredeki aktif karbon, arıtma esnasında suyun renk, tat, koku ve bulanıklık unsurlarını giderir ve böylece su içilebilir hale gelir. Karbon, ticari olarak hindistancevizi kabuğu, kömür, odun, fındık kabuğu ve kemik gibi kaynaklardan elde edilir. Burada sorun şu; eğer bu kaynak bir kemik ise helal bir hayvanın kemiği midir?
Yediğin, içtiğin gezdiğin helal
Helal ürün nasıl olmalı?
Gıda ürünlerinde domuz yağı ve ürünleri kullanılmamalı.
Gıdada alkol ve benzeri türev olmamalı.
GDO, yani genetiği değiştirilmiş katkı maddeleri olmamalı.
Süt, helal usullerle elde edilmeli, yoğurt ise jelatin içermemeli.
İşlem gören meyveler helal olmayan yağ ve koruyuculara maruz kalmamalı.
Kızarmış tavuk; sistein, renklendirici, aroma, koruyucu ve alkol içermemeli.
Hayvanların eti kan akıtılarak ve besmeleyle kesilmeli.
Ekmek, kek ve hamur işlerinde alkol ya da helal olmayan hayvansal ürün bulunmamalı.
Yorum Yazın