TBMM Tarım Orman ve Köy İşleri Komisyonu, 27.Dönem ilk toplantısını gerçekleştirdi. İslam Güvenliği Teşkilatı Tüzüğü’nün onaylanmasına ilişkin yasa teklifini görüşmek üzere toplanan komisyon, CHP’li üyelerin sert tartışmalarına şahit oldu.
Komisyonun işlevsel olmadığına ve tarımın güncel sorunları ile alakalı toplanmadığına dikkat Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, Türk tarımını ayağa kaldırmak için İslam ülkeleri gıda güvenliğini konuşmak yerine; çiftçinin sorunlarını, yem fiyatlarını ucuzlatmayı, çiftçinin eline geçen destekleri ve yanlış politikalar sebebiyle artan ithalatın konuşulması gerektiğine vurgu yaptı.
CHP’li Gaytancıoğlu, Tarım, Orman ve Köy İşleri Komisyonunda şunları kaydetti;
Türkiye, 1,5 milyar dolarlık buğday ithal edip; 1 milyar dolarlık un ihracatı yapıyor
Hayvancılık bitmiş, fiyatlar yükselmiş, gübrede sıkıntı var, çiftçi gübre kullanamamış.
Bizim Türk tarımını ayağa kaldırmamız ve bu yüzden acilen toplantılar yapmanız gerekiyor. Senede bir toplanan komisyonda öncelikle İslam ülkeleri gıda güvenliğini konuşmak yerine; çiftçinin sorunlarını, yem fiyatlarını ucuzlatmayı, çiftçinin eline geçen destekleri arttırmayı, ithalatı konuşmalıyız.
Bu ülke yaklaşık iki yıldan beri gümrük vergilerinden para kazanamıyor. Hükümet olarak AKP, harıl harıl vergileri yeniden yapılandırmaya çalışıyor, askerliği bedelli yapıyor, bütün vergileri yeniden yapılandırmaya çalışıyor ama gümrük vergisi toplayamıyor. Gıda fiyatları bir türlü dengeye giremiyor, her şey ithalatla çözülüyor.
Nişasta bazlı şekerin kotası düşürüldü; denetleyen kurum kapatıldı. Bakanlık hala bir denetleme raporu yayınlayamadı. Dün bir rapor çıktı, şeker kotası 2 milyon 700 bin ton. Ne kadarı nişasta bazlı üretiliyor, ne kadarı tüketiliyor, neden NBŞ üreticileri hiç itiraz etmiyorlar, destek de vermiyorlar, ne olduğu belli değil?
Her getirilen torba yasada bir mera talanı var. Gelişmiş ülkelere ya da hayvancılığı iyi ülkelere bakıldığında meraların korunduğunu net bir şekilde görebiliyoruz. Türkiye’de ise termik santralleri meralara yapılıyor, mineral madenleri oralarda aranıyor, haberleşme, baz istasyonları meralara konabiliyor.
Çiftçinin Tefeciye Borcu 100 Milyarın Üzerinde
Resmî rakam 110 milyar lira ama 100 milyar liranın üzerinde de tefecide var. Türkiye’nin dış borcu ise 470 milyar dolarlara geldi.
Türkiye Yedi Yıldan beri Net Et İthalatçısı
Kıyma fiyatı 18 liraydı şimdi 50 lira. Et ithalatının fiyatlara bir yansıması olmuş mu, fiyatları düşürmüş mü? Ama yandaşlara destek olmuş. Birkaç tane yandaş türemiş, onlar büyümüş, büyümüş, stoklar dolu şu anda. Bir besicinin hayvanı varsa inanın iki ay sıra bekliyor. Fiyat düşüyor.
Rusya'dan 1,5 Liraya Buğday Alıyoruz
Biz kendi çiftçimizi korumayacağız da başka ülkelerin çiftçilerini mi koruyacağız? Yani kendi çiftçimiz daha 1 liradan buğday satamadı, biz Rusya'dan 1,5 liraya buğday alıyoruz. Bunun neresi akıllı bir ticaret?
Buzağı Maması Adı Altında Süt Tozu İthalatı mı Yapılıyor
Ciddi anlamda sütte sıkıntı var. Yem ve süt paritesi çok bozuldu. Yem fiyatları süt fiyatlarını geçti ve nedense süt hayvanları da kesilmesine rağmen biz bu konuda bir destek yapmıyoruz. Şu anda piyasalarda süt nasıl bulunuyor?
"Buzağı maması" adı altında süt tozu ithal edildiğine yönelik bilgiler var. Daha önce Faruk Çelik döneminde, fazla olan sütü alıp süz tozu yapıyorlardı, buna karşıydık ama bu bir şekilde, fazla olan sütün değerlendirilmesine yol açıyordu. Şimdi tamamen süt tozu ithalatı yapıyoruz ve bunu da "buzağı maması" adı altında yapıyoruz. Ayrıca bazı süt ürünlerinde ciddi anlamda hile yapıldığı söyleniyor. Burada "sütte oyun" diyebiliriz. Örneğin, ne yapıyorlar? Fazla olan sütün içilmesi, yardıma muhtaç kesimlere okul sütü olarak değerlendirilmesi gerekirken biz şunları yapıyoruz: Birçok süt ürününde süt kullanılmıyormuş. Örneğin, piyasada kemik unu ve nişasta ağırlıklı olarak -süt de tabii katılıyor- böyle bir karışımdan peynir yiyoruz. Bunlar basında yer aldığı için söylüyorum. Bu konuda denetimlerimiz var mıdır?
Ekilmeyen 50 milyon Dönüm Arazi Var
Ekilmeyen 50 milyon dönüm arazi var, aşağı yukarı bir 45 milyon dönüm de nadas arazisi var. Daha 1980'li yıllarda Türkiye bu sorunu çözmüşken, nadas arazilerinde nohut ve mercimek nadas alanlarının daraltılması projesi gerçekleştirilmişken biz nohudu, mercimeği alıp yiyoruz, hiçbir sanayi ürününe de çevirmiyoruz. Onun dışında arpa ithal ediyoruz. Politika geliştiremediğimiz için ithalat yapıyoruz. Oysaki dünya veriminin üzerinde verime sahibiz.
9,5 Katrilyon Değerindeki Çiftlikler Çürümeye Mahkum
TKDK'dan bahsettik, IPART desteklerinden bahsettik. Bir sürü yatırım yapılmış, paraları ödenmiş, beton olarak duruyor. İnternete girin "satılık çiftlik" yazın, sadece Trakya bölgesinde 200'e yakın, Kırklareli'nde çok fazla, bin başlık devasa çiftlikler, içinde hayvan yok, içinde süt kazanları var, çürümeye terk edilmiş, içinde beton binalar var, çürümeye terk edilmiş. Bedeli ne kadar? 9,5 katrilyon. Bu 2014 rakamları. 9,5 katrilyonunu gömmüşüz "hayvancılığı geliştireceğiz" adı altında sıfır faizli kredi vermişiz. O kredileri küçük çiftçilere versek, 3'er, 4'er tane ineğinin yanına 2'şer tane daha ilave edebilseydik, onlar bakabilseydiler ne köyden kente göç ederlerdi, köylerinde kalırlardı, üretime de devam ederlerdi, en azından hayvan varlığımızı artırırdık.
Yorum Yazın