© Tarım Pusulası 2021

Hedef her markette organik köşe kurmak

2002’de Gümüşhane’in Kelkit ilçesinde kurulan Doğan Organik, 2014 sonunda devreye aldığı ‘Yoncadan’ markası ile 2015’te yüzde 267 büyüme yakaladı. Doğan Organik’in Genel Müdürü Sinan Bilgin, “Hedefimiz tüm marketlerde bir tane organik bölüm ve reyon olması. Birçok bölgede organik rafı yok. Diğer ürünlerle aynı dolapta yer aldığımız için ‘pahalı’ algısı oluşuyor. Bu bize zarar veriyor” dedi.

AVRUPA’da gıda pazarının yüzde 20-25 organik ürünlerden gelirken, Türkiye’de ise organik ürünler pazarı binde 1’e dahi ulaşmış değil. Ancak her yıl organik ürünlere olan talebin arttığı Türkiye’de bu alanda faaliyet gösteren firmalar arasında Doğan Organik de bulunuyor. Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan tarafından 2002 yılında doğup büyüdüğü Gümüşhane’in Kelkit ilçesinde kurulan Doğan Organik’in Genel Müdürü Sinan Bilgin ile organik tarımın geldiği noktayı ve pazardaki son gelişmeleri konuştuk. Doğan Organik’in yöreyi ve yöre halkını kalkındırmak için kurulduğuna dikkat çeken Sinan Bilgin, şirketin son dönemlerde Türkiye’nin organik tarıma öncülük eder bir konuma geldiğine vurgu yaptı.

TOPLAM 11 ÇEŞİT ÜRÜN

Şirketin 2014’ün sonundan itibaren ‘Yoncadan’ markası ile süt, yoğurt, labne peynir üretimine başladığını ifade eden Sinan Bilgin, bu yıldan önce elde ettikleri sütleri büyük süt markalarına verdiklerini söyledi. Almanya’dan getirilen ‘Holstein’ cinsi verimli büyükbaş hayvanlardan elde edilen organik sütü kullanarak üretim yaptıklarının altını çizen Bilgin, 2014’ün sonundan itibaren devreye giren ‘Yoncadan’ markasının isminin nereden geldiği konusunda da şunları söyledi: “İnekler yoncayla beslendiği için bu ismi verdik. Yoncadan adı altında 6 çeşit ürünümüz var. 2011’de de Migros’un kendi markası Mlife için de üretime başladık. Mlife adıyla da 5 çeşit ürün üretiyoruz. Ürünlerimiz Migros, Carrefour, Makro ve yöresel marketlerde satılıyor.”

PAHALI KAVRAMI GÖRECELİ

Avrupa’da organik süt ürünlerinin pazar payının yüzde 51 seviyesinde olduğunu belirten Bilgin, “Hedefimiz tüm marketlerde bir tane organik bölüm ve reyon olması. Birçok bölgede organik rafı yok. Diğer ürünlerle aynı dolapta yer aldığımız için ‘pahalı’ algısı oluşuyor. Bu bize zarar veriyor. Organik bilinci arttıkça o dolap büyüyecek. Şu anda bütün organikçilerin hedefi pazarı büyütmek” dedi. Organik ürünlerin pahalı olduğu algısı ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Bilgin şunları söyledi: “Pahalı kavramı göreceli bir kavram. Bu yıl pastörize sütün litre fiyatı 3.75. Bizim organik süt 6.99 lira. 1 litre süt için 7 lira pahalı mı? 7 liraya bir fincan kahve alınabilen bir ülkede 1 litre organik süt için 7 lira bence çok pahalı değil. Üstelik diğer sütlere göre organik süt şişesinin içindeki iyilik, sağlık o kadar fazla ki, bu fiyata değer. Ucuz olsun diye hiç besleyici değeri olmayan bir süt de alabilirsiniz.”

3 KAT BÜYÜDÜK

Organik ürünlerin maliyetini arttıran nedenlerden de bahseden Sinan Bilgin, “Ürünlerin raf ömrünün kısa olması, üretimin şehirlerden ve pazardan uzak yerlerde yapılması gibi nedenlerle maliyeti artıyor. Ancak piyasanın binde 0.5’i olan bir işten bahsediyoruz. Bu pazar binde 1’e bile çıkarsa işinizi iki kat büyütmüş olursunuz. Şu anda sektörün çok kârlı olduğunu söylemek zor. Ancak potansiyeli çok yüksek bir pazardan bahsediyoruz. Sektördeki potansiyeli anlamak için ‘Yoncadan’ markasını örnek verebiliriz. ‘Yoncadan’ markamız ile 2016’da 2015’e göre işimizi üçe katladık. Yüzde 267 büyüme var” ifadelerini kullandı.

‘ORGANİK Mİ DEĞİL Mİ NASIL İNANALIM?’

TÜRKİYE’de organiğe karşı bir güven sorunu olduğunu söyleyen Sinan Bilgin, pazarda her önüne gelenin eliyle ‘organik’ yazdığını, o organikle gerçekten organik olanların karıştığını dile getirdi. İnsanların ‘Nasıl güveneyim?’ sorusuna da cevap veren Bilgin şu ifadeleri kullandı: “Üretimimiz tamamen organik sertifikalı ve Tarım Bakanlığı tarafından denetlenmiş. Üzerinde sertifika ve Tarım Bakanlığı onaylı logo var. Bu çok kontrollü ve sistemli bir iş. Logolar ürünün organik olduğunu gösteriyor” dedi.

ÇİFTÇİNİN EMEĞİNE SAYGI ÇOK ÖNEMLİ

TÜRKİYE’de çiftçilerin mağdur olduğunu çünkü, ürettiği ürünün fiyatının sürekli değiştiğini, ödemelerini ise zamanında alamadığını kaydeden Sinan Bilgin, “Sözleşmeli çiftçilik modelinde üretici, ürünü hangi fiyattan satacağını bilir. Ürün alım garantisi var. ‘Fazla ürün oldu fiyat düştü’ mantığı yok. Bu model bizi de çiftçiyi de koruyor. Çiftçinin emeğine saygı bizim değerlerimiz içinde çok önemli bir yer tutuyor” diye konuştu.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER