Fakıbaba: Hayvan İthal Eden Değil, İhraç Eden Bir Ülke Olacağız
TarımGıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, AK Parti hükümetleri döneminde ülke tarımının verimlilik, üretim ve kalitede çok önemli gelişmeler kaydettiğini belirterek "Son on dört yılın on ikisinde büyüyen tarım, cumhuriyet tarihinin en istikrarlı dönemini yaşamaktadır. Tarımsal hasılada 2005 yılından bugüne Avrupa'daki liderliğimiz devam etmektedir. Tarım ve gıda ürünleri ihracatımız 2002-2016 döneminde 4 kat artmış, 3,7 milyar dolardan 16,2 milyar dolara çıkmıştır. Türkiye tarımsal dış ticarette net ihracatçı bir ülkedir." dedi.
Bakan Fakıbaba, TBMM Genel Kurulunda, bakanlığı ve bağlı kurumların bütçeleri üzerinde hükümet adına yaptığı konuşmada, 2003-2017 döneminde üreticilere 103 milyar lira destek ödendiğini, 2018 yılında ise 14,5 milyar lira destek verileceğini söyledi.
Fakıbaba, konuşmasında ana başlıklarıyla şu konulara değindi:
"Tarım ve gıda sadece yiyeceğimiz değil, geleceğimizdir"
İnsanoğlunun en eski uğraşı olan tarım ve gıda, önemi ve stratejik boyutu her geçen gün artan hayati bir sektördür. Bugün, dünya nüfusu hızla artarken tarıma elverişli araziler azalmaktadır. Endüstri gelişip şehirler büyürken insanoğlu maalesef, gıdasını sağlayan toprağını ihmal etmektedir. Bu yüzyılda ülkeler ve insanlar sanayileşmenin peşinden giderek zenginliği tatmış, ancak paylaşma duygusunu unutarak bencilleşmeye de başlamıştır.
Sonuç olarak, bugün, bir tarafta açlığın, diğer tarafta ise aşırı tüketimden gelen sağlık sorunları ve israfın bir arada olduğu bir dünyada yaşamaktayız. Adaletsizliğin gıda paylaşımına fazlasıyla bulaştığı bu dünyamızda 2 milyar insan aşırı kilolu. Bunun da 650 milyonu obezite sorunlarıyla uğraşırken 800 milyon insan açlık çekiyor ve yılda 1 milyar 300 milyon ton gıda çöpe gidiyor. O nedenle, geldiğimiz günden beri hep "İsraf eden iflas eder." diyoruz, "Tarım ve gıda sadece yiyeceğimiz değil, geleceğimizdir." diyoruz.
"Anadolu, bereketini hiç esirgememiştir"
Anadolu topraklarında üretmek ve ürettiğini paylaşmak on iki bin yıldır hiç değişmeyen bir geleneğin, bir kültürün sonucudur. Çünkü bu topraklarda kurulan medeniyetler çiftçinin alın terinin kıymetini, koyun ve keçi peşinde koşan çobanın hikmetini, sofrasında her cana açık olan insanın değerini çok iyi bilmekteydi. İşte bu yüzden, Anadolu bereketini hiç esirgememiştir.
Türkiye, dünyanın en önemli gen kaynağına sahip olan ülkelerinden biridir. Ülkemiz, 4 bini bu topraklara has, 12 bin bitki türünü barındıran eşsiz bir coğrafyaya sahiptir. Cumhuriyetin ilk yıllarında tarım, Türkiye'nin kalkınmasında itici güç olarak önemsenmiştir. Modern tarıma geçiş için çok çalışıldı, önemli adımlar atıldı. Tarım sektöründe geçmişteki gayretleri gelecekteki hedeflere bağlamak, yapılanın üzerine daha fazlasını katmak felsefesi ve sorumluluğu içerisinde hareket etmekteyiz.
"Türkiye tarımsal dış ticarette net ihracatçı bir ülkedir"
AK Parti döneminde ülkemiz tarımı verimlilik, üretim ve kalitede çok önemli gelişmeler kaydetmiştir. 2017 yılının ilk dokuz ayında yüzde 3,3 büyüyen tarım sektörünün bu yılı büyümeyle tamamlamasını beklemekteyiz. Son on dört yılın on ikisinde büyüyen tarım, cumhuriyet tarihinin en istikrarlı dönemini yaşamaktadır. Tarımsal hasılada 2005 yılından bugüne Avrupa'daki liderliğimiz devam etmektedir. Tarım ve gıda ürünleri ihracatımız 2002-2016 döneminde 4 kat artmış, 3,7 milyar dolardan 16,2 milyar dolara çıkmıştır. Türkiye tarımsal dış ticarette net ihracatçı bir ülkedir. Son on beş yılda tarım ve gıda ürünleri dış ticaretinde toplam 58 milyar dolar ihracat fazlası verdik. Türkiye sadece kendi ürettiğini ihraç eden bir ülke değildir. Aynı zamanda ham maddesini yurt dışından alıp içeride işleyip katma değer katıp tekrar ihraç edebilen bir ülkedir. Bugün dünyada buğday unu ihracatında lider, makarna ihracatında ikinci sırada isek bu durum katma değerli ihracat anlayışımızın bir sonucudur. Tarım ve gıda ürünlerinde katma değerli ihracatımızı artırmaya yönelik çalışmalarımız bundan sonra da aynen devam edecektir.
"2003-2017 döneminde üreticilerimize 103 milyar lira destek ödedik"
AK Parti Hükûmetleri daima çiftçimizin yanında yer aldı. Devletin tüm imkânları tarım için seferber oldu. 2003-2017 döneminde üreticilerimize 103 milyar lira, yani eski parayla 103 katrilyon lira destek ödedik. 2018 yılında ise 14,5 milyar lira destek vereceğiz. Bu destek tarıma sağladığımız nakit hibe kaynaktır. Bunun yanında ayrıca arazi toplulaştırma ve tarımsal sulama yatırımları, tarımsal kredi sübvansiyonları, müdahale alımları ve ihracat destekleri gibi birçok kalemde tarıma önemli kaynak sağlıyoruz, sağlamaya devam edeceğiz. Özellikle girdilere yönelik mazot, gübre, tohum ve yem bitkileri desteklerimiz devam edecektir.
Mazot desteğini 2003 yılında ilk kez hayata geçiren Hükûmet olarak şimdi ürün bazında mazot maliyetinin yarısını biz karşılıyoruz. Mazotun fiyatının arttığını biliyoruz, bu yıl mazot desteğini de artışları baz alarak güncelleyeceğiz. Tarımsal kredilerde konusuna göre yüzde 25 ila yüzde 100 arasında faiz indirimi yani sübvansiyon uygulamamız devam edecektir.
"2023'e kadar Türkiye'nin toplulaştırma problemini çözmüş olacağız"
Atalarımızdan emanet aldığımız bu bereketli toprakları korumak ve geliştirmek için azami çaba sarf ediyoruz. Bu yıl 192 büyük tarımsal ovayı Bakanlar Kurulu kararıyla koruma altına aldık. Ova sayısını 2018 yılında 250'ye çıkaracağız. Şu anda 45 ovayı Bakanlar Kuruluna arz ettik, inşallah bu sayı 2018 yılını bulmadan 250'ye çıkmış olacaktır.
Arazi toplulaştırma çalışmalarına büyük önem veriyoruz. Toplulaştırmanın başladığı 1961'den 2002 yılına kadar 450 bin hektar alanda toplulaştırma yapılmış iken AK Parti döneminde 5 milyon 600 bin hektar alanda toplulaştırma tamamlanmıştır. 1,8 milyon hektar alanda çalışmalarımız devam etmektedir. 2023'e kadar 8 milyon hektar alanda toplulaştırmayı tamamlayıp toplamda 14 milyon hektara ulaşacağız ve Türkiye'nin toplulaştırma problemini çözmüş olacağız. Arazi toplulaştırma ve sulama projelerinin birlikte planlanarak uygulanması için Orman ve Su İşleri Bakanlığıyla koordineli çalışmaktayız. Bu bağlamda Sayın Bakanımıza ve arkadaşlarına yürekten teşekkür ediyorum.
Suyumuzu verimli kullanmak amacıyla basınçlı sulama sistemini kullanan çiftçilerimize yüzde 50 hibe desteği ve sıfır faizli kredi uygulaması devam etmektedir.
"Buğdayı ve yem bitkilerini tüm havzalarda destekleyeceğiz"
Sadece üretmek değil, verimli, kaliteli ve planlı üretmek temel amacımızdır. Bu nedenle, Millî Tarım Projesi kapsamında Havza Bazlı Destekleme Modeli'ne geçtik. Ülkemiz için stratejik açıdan önemli 21 ürünü en iyi yetişeceği havzalarda destekliyoruz. İnsan beslenmesi için vazgeçilmez olan buğdayı, hayvan beslenmesi için temel girdi olan yem bitkilerini ayrım yapmadan tüm havzalarda destekliyoruz ve desteklemeye devam edeceğiz.
Hükûmetlerimiz döneminde ilk kez başlatılan tohumluk desteğiyle hem üretim hem de ihracatta önemli bir seviyeye ulaştık. Son on beş yılda tohum üretimimiz 145 bin tondan 960 bin tona, tohum ihracatımız 15 milyon dolardan 154 milyon dolara yükseldi. Bugün, 76 ülkeye tohum ihracatı yapan bir ülke hâline geldik. 2023 yılında 2 milyon ton tohumluk üretimi ve 500 milyon dolar tohum ihracat hedefimizi belirledik ve çalışmalarımızı bu yönde hızlandırdık. Etkin AR-GE çalışmalarıyla son on yılda yerli sebze tohum kullanım oranını yüzde 10'dan yüzde 60 seviyesine çıkardık. Organik tarım ve iyi tarım desteğimiz devam etmektedir.
"Kuraklık verim sigortasının kapsamı, tüm tahılları kapsayacak şekilde genişletilecek"
Tarım sigortalarının kapsamını her yıl gittikçe artırmaktayız. Son on yılda toplam 3,4 milyar lira prim desteği, 3,6 milyar lira hasar tazminatı ödendi. Bu yıl buğdayda başlayan kuraklık verim sigortasını 2018'de tüm tahılları kapsayacak şekilde genişleteceğiz. TARSİM'de hedefimiz 2020 yılına kadar gelir bazlı sigorta sistemine geçmek olacaktır. Ayrıca 2017 yılında doğal afetlerden etkilenen tüm çiftçilerimizin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarını bir yıl ertelemiş bulunmaktayız.
"Fındık üreticisinin mağduriyetini önledik"
Bakanlığımızca tüm ürünlerde iç ve dış piyasalar yakından takip edilmektedir. TMO, 2017 yılında piyasalardaki gelişmelere göre buğday, mısır, fındık ve kuru üzümde müdahale alımları yapmıştır. Böylece üreticinin mağduriyeti önlenmiş ve piyasaların regülasyonuna önemli katkılar sağlanmıştır. TMO tarafından 2017 yılında 2 milyon 50 bin ton buğday, 205 bin ton mısır, 5 bin ton kuru üzüm, 16 bin ton haşhaş kapsülü, 137 bin ton fındık alınmıştır. Bu alımlar karşılığında çiftçilerimize toplam 3,4 milyar lira ödenmiştir. Ayrıca Cumhuriyet tarihinde ilk defa lisanslı depoculuk hamlesini biz başlattık.
Eğer TMO olmamış olsaydı acaba fındık ne olacaktı, sizlere sormak istiyorum. Fındık fiyatları ne olacaktı? Bakın, fındık fiyatları, emin olun, 5 lira veya 6 lirayla stokçuların elinde olacaktı. Ama Tarım Bakanlığımız ve TMO bunu ne yaptı? Dekar başına teslim edebileceği ürün miktarını 90 kilogramdan 130 kilograma çıkardı, fındık alımlarında uygulanan çürük oranı sınırını yüzde 3'ten 5'e çıkardı, çatlak oranını yüzde 2'den yüzde 7'ye çıkardı, asgari randıman oranını yüzde 40'tan 37'ye düşürdü.
Ödemeler on beş günden bir haftaya çekilmiş. Alım noktaları 18'den 45'e çıkarılmış. Fındık fiyatları piyasada hâlen 9-9,5 liradan satılmaktadır.
Fındıkta istikrarı sağlayan TMO'dur, Tarım Bakanlığıdır. Tarım Bakanlığı olmamış olsaydı, çok samimi olarak söylüyorum, fındık 6 liradan stokçuların elinde kalacaktı.
"Son 15 yılda bitkisel üretimimiz 98 milyon tondan 120 milyon tona çıktı"
Üreticilerimizin gayretleri, verdiğimiz destek ve yatırımlarla birleşince bitkisel üretimde önemli artışlar gerçekleştirdik. 2002-2017 döneminde toplam bitkisel üretimimiz 22 milyon ton artarak 98 milyon tondan 120 milyon tona çıkmıştır. Bitkisel üretimde yeni projelerimiz devam edecektir. Sebzede yeni tohum çeşitlerini üreticilere ve ülkemize kazandıracak uygulamalarımız artarak devam ediyor. Beş yıl sürecek uygulamayla sebze tohumu ihtiyacımızı büyük ölçüde yurt içinden karşılamayı hedefliyoruz. Tekstil sanayinin hammaddesi olan pamuk ve diğer lif bitkilerinde kaliteyi ve üretici kârlılığını artırmayı amaçlayan yeni bir yatırım projesini başlatıyoruz.
Tarıma dayalı organize sera bölgesi sayısının artırılması çalışmalarımız da devam etmektedir.
Verimli, kaliteli ve yeterli üretimimizi güçlendirmek hedefiyle çalışmalarımız artarak devam edecektir.
"Son 15 yılda toplam destek içinde hayvancılığın payını yüzde 4'ten yüzde 30'lara çıkardık"
AK Parti olarak hayvancılığı önemli ve öncelikli bir sektör olarak ele aldık. Birçok yeni desteği üreticilerimize sunduk.
2002-2017 döneminde toplam destek içinde hayvancılığın payını yüzde 4'ten yüzde 30'lara çıkardık. Son on beş yılda hayvancılığa 25 milyar lira yani eski parayla 25 katrilyon para ödedik.
Hayvancılığı sıfır faizli kredi kapsamına aldık.
Karma yemde yüzde 8 olan KDV'yi 2016 yılında kaldırdık.
Yem bitkilerine son on beş yılda toplam 4,5 milyar lira destek verdik.
Ana olmadan dana olmaz; dana olmazsa et ve süt olmaz. Bu felsefeyle hayvancılıkta yerli üretimin geliştirilmesi için 2017 yılında Hayvancılıkta Yerli Üretimi Destekleme Modeli'ni oluşturduk.
Model kapsamında 40 ili damızlık düve üretim merkezi, 40 ili damızlık koç, teke üretim merkezi, 15 ili damızlık manda üretim merkezi olarak belirledik. Bu illerde damızlık hayvan alımına, ahır, ağıl yapımına ve alet ekipman alımına yüzde 50 hibe desteği veriyoruz.
"Üretici bizim başımızın tacıdır"
Şundan emin olun: Bakın, Tarım Bakanlığı olarak; TİGEM'iyle, TMO'suyla, TKDK'sıyla, Et ve Süt Kurumuyla ve Tarım Kredi Kooperatifiyle birlik ve beraberlik içerisinde üreticinin emrindeyiz.
Üreticinin, ne kadar kutsal olduğuna, Büyük Atatürk'ün ne kadar önemli bir cümle söylediğine yürekten inanan kardeşlerinizim. Onun için üretici bizim başımızın tacıdır. Her bağlamda üreticinin hep yanında olacağız, olmaya da yürekten devam edeceğiz.
30 ilimizi de mera hayvancılığı yetiştirici bölgesi olarak belirledik; burada da biliyorsunuz, bunların üzerine ayrıca desteklerimiz var.
"Aşılar ve veteriner hekimi bakımı bedava olacak"
Bakın, bu da çok önemli arkadaşlar, yeni bir şey başlatıyoruz. Programlı, aşıları yapılmış dört ay ve üstü her buzağıya 750 liraya kadar destek vermekteyiz.
Şimdi ne yapacağız, biliyor musunuz? Küpe ve aşı bedelini kaldırıyoruz. Aşıların hepsi bedava, veteriner hekim bakımı bedava. Kulak küpesi bedava; bakın, ilk defa kulak küpeleri bedava.
Aile hekimliğini getiriyoruz. Gittiğim her yerde ben mutlaka ve mutlaka yanıma -çok şükür, 81 üniversitemiz var, her gittiğimiz yerde üniversitemiz var- üniversite hocalarımızı almadan, yani gıda mühendisliği fakültesi dekanı, veteriner hekimliği dekanı ve ziraat mühendisliği dekanını almadan toplantıya başlamıyorum. Çünkü onlar benim en yakın çalışma arkadaşlarım. Ardahan'daki bir toplantımızda şunu söyledim: Çok değerli hocalarımız var. "Kaç kişi var?" dedim, "60 kişi." "Peki, aşı yapmadan veteriner mezun ettiğiniz oluyor mu?" "Vallahi, oluyor." dedi. "O zaman, gelin -bizim müthiş laboratuvarımız var- anlaşalım…" Ve zimmetleyeceğiz arkadaşlar; yani, hayvan ne kadar varsa, hangi köyde hayvan varsa zimmetleyeceğiz ama önce üniversitelerden başlayacağız. Üniversiteler yetmediği zaman, o zaman zaten… 2017 yılında, yan kuruluşlarımızla beraber, 3.500 ziraat mühendisi arkadaşımızı kurumumuza kazandırmışız. Kendi bütçemize göre 2018'de de aynı şeyi düşünüyoruz ama mutlaka ve mutlaka ziraat mühendisi ve veteriner hekim arkadaşlar olmadan bu işte başarılı olmayacağımızı biliyoruz. Yani, "aile hekimliği" dedim ya, aile hekimliği nasılsa… Vallahi, hayvan benim için çok önemli, çok samimi olarak söylüyorum, hayvan bizim için çok önemli, onun sağlığı çok önemli. Onun ölüm oranlarının düşük olması bizim başarı oranımızı gösterecek en önemli kriterlerden birisidir. Bu bağlamda, Allah'ın izniyle, inşallah, bu arkadaşlarla nasıl… Çünkü biz aynen, Sağlık Bakanlığında olduğu gibi Tarım Bakanlığında da saha koordinasyonları veriyoruz. Bundan sonra 30 bölgeye ayırıyoruz ve gittiğimiz yerlerde o arkadaşlar bizim adımıza görev yapacaklar.
Ve biraz önce yine Veysel Bakanımız dedi ki: "Ya, bu orman köylerine beraber el atalım." Dedim: "Ağabey, emrin olur. Sen ahırı yap, ben de hayvan vereyim." Vereceğiz.
Şimdi, ayrıca, kalkınma bölgesi kapsamındaki 41 ilimizde, yani GAP-DAP-KOP ve DOKAP'ta benzer şekilde hibeler devam edecek; çiğ süt prim desteğimiz devam edecek. Sütte fiyat istikrarı sağlamak amacıyla ESK vasıtasıyla gerektiğinde piyasadan süt alıp süt tozuna çeviriyoruz.
"1 Ocak'tan itibaren ESK, kesimlerini 25 lira 50 kuruştan yapacak"
Bakın, et fiyatları, arkadaşlar… Kasap benim kardeşim. Bakın, şu anda size şunu söyleyeyim: 23 lira 80 kuruştan alıyorduk ESK olarak, anında 25 liraya çıkardık. 2018'de 200 başa kadar yerli büyükbaş hayvan besleyip kesime getiren yetiştiricilerimize, herhangi bir ruhsatlı kesimhanede kesimi yapılması kaydıyla, hayvan başına 250 lira destek vereceğiz.
Bakın, 1 lira oradan kâr etti, 1 lira 20 kuruş da ESK olarak artırdım, 2 lira 20 kuruş. Şimdi, hepinizin önünde söz veriyorum: 1 Ocak'tan itibaren ESK kesimlerini 25 lira 50 kuruştan yapacaktır, 2 lira 70 kuruş.
"Hayvancılıktaki amacımız yerli ve yeterli üretimdir"
Bu çalışmaların sonunda inanıyoruz ki hayvan ithal eden değil, ihraç eden bir ülke olacağız.
İnanmak, inanmak, inanmak… Ben inanıyorum, ben inanıyorum.
Örnekleri var; Brezilya var, Fransa var. Yani ben Fransa'daki bir adamdan daha mı geriyim, benim üreticim daha mı geri?
Biz ihracat yapacağız. Amacımız yerli ve yeterli üretimdir. İnşallah bunu hep birlikte, sizlerle beraber başaracağız, bakın sizlerle beraber.
Bu kapsamda planladığımız bazı projeleri sizlerle paylaşmak istiyorum: Küçük aile işletmeleri teşvik edilecek.
Bu yıl başlattığımız damızlık, düve, manda, koç ve teke üretim merkezlerini güçlendireceğiz. Bu çalışmalar, nerede, ne oldu, nasıl oldu; bunlar takip edilecek.
Küçükbaşa verdiğimiz desteği devam ettireceğiz.
Mera ıslahına ağırlık vereceğiz. 2018 yılında 2 milyon dekar alanda mera ıslahı yapacağız. Yem bitkisi desteklerini artırdık. Bakın, yeni, bu sene başladığımız bir olay. Eskiden tarım ekilen yerde birinci ürün olduğu için 80 kuruş destekleme veriyorduk, ikinci ürün olduğunda yüzde 60'ını alabiliyordu, genelgeyle onu kaldırdık. Şimdi, pamuğun ekildiği her alanda yem bitkisini tam desteklemek kaydıyla ve pamuktan da o 80 kuruşu indirmemek kaydıyla yem bitkisini o beş ay boş kalan arazilerin hepsinde Allah'ın izniyle üreteceğiz.
Hayvan hastalıklarıyla etkin mücadele edeceğiz ve buzağı kayıplarını azaltacağız. Şap, Brusella, LSD ve Çiçek aşılarına ilaveten e.coli aşısını da aşılama programına ekliyoruz ve hepsini ücretsiz yapıyoruz.
TİGEM'in damızlık hayvan kapasitesini artıracağız. TİGEM 500 bin tane buzağı besleyecek.
Bakanlığımız bütçesine vereceğiniz desteklerden dolayı şimdiden teşekkür ediyorum. "Millî tarım, güçlü yarın" diyerek bütçemizin çiftçilerimize, Bakanlığımıza ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum, hepinize saygılar sunuyorum.
İlginizi Çekebilir