© Tarım Pusulası 2021

Fakıbaba: "2018'de Hayırlı Bir Müjde Veririz Diye Düşünüyorum"

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, Türkiye'nin ortalama 750 bin ile 1 milyon arası düveye ihtiyacının olduğunu, besilik hayvanı özel sektörün getireceğini, kendilerinin ise düvecilik yapacağını vurgulayarak, "Düve, buzağıyı doğuracak ve biz yerli hayvanımızı artıracağız. 2018, buzağı kayıp oranlarının düşeceği yıl olduğu gibi, aynı zamanda Türkiye'nin düve ihtiyacının karşılanacağı yıl olacak. Düve eksiğimizi tamamlayıp buzağı ölüm oranlarını azalttığımızda, aynen sağlık bakanlarımız, çocuk ölüm oranlarını nasıl azalttıysa ben onları tebrik ediyorum, biz de buzağı ölüm oranlarını azaltırsak emin olun işimiz o kadar zor değil. Bunları başaracak güçteyiz. Bu ülke, bu Bakanlık, bu hükümetimiz yapar." diye konuştu. 

Fakıbaba, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda, editör ve muhabirlerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı, son dönemdeki gelişmeleri değerlendirdi.

Milli Savunma Bakanlığının askerlerin sağlıklı ve güvenli beslenmesini sağlamak amacıyla kaliteli ve daha ucuz ürün alabilmek için kendilerine müracaatta bulunduklarını anlatan Fakıbaba, bu talebi memnuniyetle karşıladıklarını söyledi.

Fakıbaba, protokolün uygulanmasıyla çiftçilere de çok büyük katkı sağlayacaklarına dikkati çekerek, "Neresinden bakarsanız bakın ortalama 750 milyon liralık bir alışverişimiz olacak. Bize bağlı kuruluşlar olan Toprak Mahsulleri Ofisinden, Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliğinden, Et ve Süt Kurumundan ürün aldığımız için, buraya bağlı çiftçilerimizde de ekonomik olarak iyileşme sağlamış olacağız yani hem çiftçilerimiz hem daha kaliteli ve ucuz ürün aldığı için Milli Savunma Bakanlığı hem de Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olarak hizmet ettiğimiz için biz kazanmış olacağız. Kazan-kazan olacak." diye konuştu.

Fakıbaba, bazı kışlalarda askerlerin zehirlenme vakalarına da değinerek, gıda sektöründe çok sanayileşmiş firmalar bulunduğunu ancak birisinin hatasının bütün firmaları etkilediğini kaydetti.

Bu bağlamda denetimleri artırdıklarının altını çizen Fakıbaba, Türkiye'de herkesin birbirini çok iyi kontrol etmesi gerektiğini bildirdi.

Fakıbaba, bir işletmedeki hatanın diğerlerini de etkilemesi nedeniyle "Bütün işletmelerdeki gıdalar güvenli değildir" denilemeyeceğini vurgulayarak, zaman zaman bu tip örneklerin görüldüğünü ve onlara da gerekli cezaların verildiğini söyledi.

"Global dünyada ticaret tek taraflı olamaz"

Muhalefetin et ithalatına ilişkin eleştirilerine değinen Fakıbaba, Sırbistan ile et alışverişine ilişkin anlaşma yapıldığını ancak bu ülkeden henüz et gelmediğini söyledi.

Fakıbaba, Türkiye'nin hayvan kesimine ilişkin birtakım kurallarının bulunduğuna işaret ederek, Türkiye Cumhuriyeti'nin büyük bir devlet olduğunu, 5 bin ton et alımının İstanbul'un bir günlük ihtiyacının çok azını karşıladığını bildirdi.

Yapılan alışverişlerle gönüllerin fethedildiğini vurgulayan Fakıbaba, Türkiye'nin ticaret hacminin artırıldığını, iş adamlarının önünün açıldığını dile getirdi.

Fakıbaba, ithalat sürecinin sadece etle ve besilik hayvanla sınırlı kalmayacağını, devamında başka ürünlerin ticaretinin de olacağını belirterek, şöyle devam etti:

"(Biz sizden 2 milyar dolarlık mal alıyoruz, siz şu ürünü başka yerden alacağınıza bizden alın.) diyeceğiz. Etin ismi değişecek, farz edelim susama geçecek. Bunlar iki ülke arasında doğaldır. Biz de gelen insanlara bakıyoruz. Mesela bugün Somali Tarım Bakanı ile görüşeceğim, biz ne alıyoruz, ne veriyoruz, ticaret açığımız var mı, yoksa pozitif durumda mıyız? Bunlara bakıyoruz, ona göre karşılıklı kartlarımızı ortaya koyuyoruz."

Global dünyada ticaretin tek taraflı olmayacağını, mutlaka "kazan kazan" prensibiyle yapılması gerektiğini ifade eden Fakıbaba, "Tek taraflı kazanç olduğu zaman 'Dünya beşten büyüktür' diyoruz. Niye? Hep onlar kazanıyor, bütün dünyanın gözüne batıyor. Biz öyle değiliz, diyoruz ki, 'Biz kazanırken ticaret yaptığımız insanların da kazanması lazım." diye konuştu.

Kesimhanelerin İslami kurallara göre olacağını vurgulayan Fakıbaba, yapılan ithalatlarda, etin temiz, hijyenik ve İslami kurallara göre kesilmesi şartlarının arandığını bildirdi.

"İthalat sadece ihtiyaçtan değil, piyasayı regüle etmek için de yapılıyor"

Fakıbaba, gıda fiyatlarının enflasyon artışına etkisine ilişkin eleştirilerin hatırlatılması üzerine, konuya ilişkin çalışmalar yapıldığını söyledi.

Piyasada bazı stokçuların ve fırsatçıların bulunduğuna dikkati çeken Fakıbaba, böyle durumlarda önlem olarak ürün ithalatı yapıldığını dile getirdi.

Fakıbaba, ithalatın sadece ihtiyaçtan değil, piyasayı regüle etmek için de yapıldığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Bazen vergi duvarlarını kaldırıyorsunuz, bazen de vergi duvarlarını sıfırlıyorsunuz. Sıfırladığınız zaman insanlar zannetmesin ki bu vergi duvarları hep aynı kalacak. O da bir regülasyon. Zaman zaman biz ihtiyaçtan dolayı değil, piyasayı regüle etmek için bazen de içeride işleyip katma değerini artırıp buğdayda olduğu gibi dışarıya ihraç etmek, daha fazla kazanmak için bunu yapıyoruz."

"Buzağı ölüm oranlarının azaltılması için bu yıl aşılamayı ücretsiz yapacağız"

Bakanlığının, buzağı ve düve sayısının artırılmasına yönelik çalışmalarına ilişkin soru üzerine Fakıbaba, Türkiye'nin ortalama 750 bin ile 1 milyon arası düveye ihtiyacının olduğunu söyledi.

Fakıbaba, besilik hayvanı özel sektörün getireceğini, kendilerinin ise düvecilik yapacağını vurgulayarak, "Düve, buzağıyı doğuracak ve biz yerli hayvanımızı artıracağız. 2018, buzağı kayıp oranlarının düşeceği yıl olduğu gibi, aynı zamanda Türkiye'nin düve ihtiyacının karşılanacağı yıl olacak. Düve eksiğimizi tamamlayıp buzağı ölüm oranlarını azalttığımızda, aynen sağlık bakanlarımız, çocuk ölüm oranlarını nasıl azalttıysa ben onları tebrik ediyorum, biz de buzağı ölüm oranlarını azaltırsak emin olun işimiz o kadar zor değil. Bunları başaracak güçteyiz. Bu ülke, bu Bakanlık, bu hükümetimiz yapar." diye konuştu. 

Buzağı ölüm oranlarının azaltılması için bu yıl aşılamayı ücretsiz yapacaklarını ifade eden Fakıbaba, buna yönelik yeterli bütçeleri olduğunu ve Bakanlar Kurulundan bu kararı geçireceklerini bildirdi.

Fakıbaba, buzağı başına 750 liraya kadar destek verdiklerini hatırlatarak, şöyle devam etti:

"O düveler gelip doğum yaptığında buzağıları almayı, özellikle orta ve küçük işletmeleri desteklemeyi, mevcut ahırlardaki hayvan sayılarını artırmayı düşünüyoruz. Ahırların fiziksel yapılarını düzelteceğiz. Üniversitelerle iş birliği yapacağız. Buzağıları veteriner hekimlere zimmetleyeceğiz, aynı aile hekimliği sisteminde olduğu gibi. Çok önemli tedbirlerimiz olacak. 3 ay sonra daha objektif, 'Şunları yaptık, bunları yaptık' diyebilme fırsatımız olacak." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Fransa temaslarında gündeme gelen tarım alanındaki iş birliğine yönelik soru üzerine ise Fakıbaba, "Etle ilgili olarak Avrupa'nın çeşitli ülkeleriyle irtibatımız devam ediyor ama bizim de en fazla tarım ürünleri, sebze ve meyve olarak Avrupa'ya ihracatımız oluyor. Açığımız bulunan alanlarda şunu söylüyoruz, 'Biz eti alalım baş üstüne ama bizim Antalya, Mersin ve Yozgat'ın meyvelerinden size ihraç edelim. Bizim ihracatımız en fazla Avrupa ülkelerine ve bu anlaşmalarımız devam edecek." değerlendirmesinde bulundu.

"2023'te hiç tohum ihtiyacı olmayan ve tohum ihraç eden ülke haline geleceğiz"

Fakıbaba, Türkiye'nin tohumları yurt dışından aldığı yönünde yanlış bir algı bulunduğuna dikkati çekerek, Türkiye'nin 1 milyon tonluk tohum üretimini, 2023'e kadar 2 milyon tona çıkarmayı hedeflediklerini bildirdi.

Türkiye'nin 59 ülkeden 200 milyon dolarlık tohum aldığını belirten Fakıbaba, "76 ülkeye de 154 milyon dolarlık tohum ihraç ediyoruz. İnşallah 2023'te hiç tohum ihtiyacı olmayan ve tohum ihraç eden ülke haline geleceğiz. Maalesef yanlış algı var, Türkiye'nin tohumlarını dışarıdan aldığı doğru değil, 76 ülkeye ihracat yapıyoruz." dedi.

"2018'de hayırlı bir müjde veririz diye düşünüyorum"

Fakıbaba, personel alımına ilişkin soruyu cevaplarken Bakanlığın en önemli personelinin veteriner hekimler, ziraat mühendisleri, teknisyenler, gıda mühendisleri ve su ürünleri mühendisleri olduğunu belirterek, "2018 yılı için belirli sayılar üzerine çalışmalarımızı yürütüyoruz ama ne kadar personel alınabilir, o hükümetimizin vereceği bir karardır. Benim elimde listem var, hazır. İnşallah bunu gerekli yerlere arz edeceğim. 2018'de onlara hayırlı bir müjde veririz diye düşünüyorum. Türkiye'de bu mesleklerin önünün çok açık olduğunu görüyorum. Çünkü bana göre gıd,a önümüzdeki 20 yılda silahtan çok daha önemli etkiye sahip, en önemli stratejik ürün olacak. O yüzden bu meslekten arkadaşlara çok ihtiyacımız olacak. Bu sene de hizmet anlamında da onlardan faydalanabilirim. Fakültelerle de iş birliğimiz olacak, özel hizmet de satın alabiliriz." diye konuştu.

"Yaylalardaki yasak inşallah bu yaz kaldırılmış olacak"

Fakıbaba, terör olayları nedeniyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde uygulanan yaylalara çıkma yasağının kaldırılmasına ilişkin soru üzerine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'yaylaların bu yaz açılacağına' ilişkin sözlerini hatırlattı.

Bu zamana kadar söz konusu bölgelerde güvenlik sorunu olduğuna dikkati çeken Fakıbaba, "Allah'a çok şükür, biz gittiğimiz her yerde, Ankara'da nasıl güven içindeysek İstanbul'da insanlar nasıl güvendeyse Şırnak, Ağrı, Muş, Hakkari, Iğdır ve Ardahan'da da öyle. Çok şükür devletimiz bunu sağladı. Halkın güvenlik sorununun ortadan kalkması neticesinde güvenlik nedeniyle uygulanan bu yasak inşallah bu yaz kaldırılmış olacak." diye konuştu.

"Küçükbaş hayvan eti tüketim oranını artırmayı planlıyoruz"

Fakıbaba, küçükbaş hayvan eti tüketiminin toplam kırmızı et tüketimi içindeki payının yüzde 10 civarında olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"İnşallah biz bunu 2018'de yüzde 15'e çıkarmayı planlıyoruz. Esas hedefimiz de yüzde 25'tir. Çünkü biz gençliğimizde dana eti bilmezdik, kuzu eti yerdik ve hakikaten kuzu eti de çok lezzetlidir. Maalesef gençlerimiz şu anda küçükbaş hayvan azlığından ve yaylaların hayvancılığa kapalı olmasından dolayı etin lezzetini tam alamadılar, bu zevkten mahrum kaldılar. İnşallah hamlelerimizle ve yaylalarımızın, kışlaklarımızın serbest olmasıyla bunu aşacağımıza inanıyorum."

"Destekler bir havuzda toplanmalı"

Tarım ve hayvancılıkta esas kalemlerin mazot ve yem olduğuna işaret eden Fakıbaba, 63 destek kalemi bulunduğunu, Bakanlığın bu konudaki çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi.

Fakıbaba, desteklerin "mazot", "yem" ve "diğerleri" olarak değerlendirilmesinin işletmelere daha büyük katkısının olacağına inandığını dile getirdi.

Kendilerinin yanı sıra aynı kalemleri destekleyen en az 6-7 bakanlık olduğunu hatırlatan Fakıbaba, "Bu desteklerin bir havuzda toplanıp, illerin nüfusuna göre dağıtılmasında çok büyük fayda görüyorum." ifadesini kullandı.

Fakıbaba, Başbakan Binali Yıldırım ile yarın bir araya geleceklerini ve konuyu kendilerine ileteceğini ifade ederek, "Bu destekleri biz, mazot, yem ve diğerleri şeklinde düzenleyebiliriz. Tabii ki arıcılık ve su ürünlerinde desteklerden vazgeçmemiz mümkün değil. Çalışmalarımız son safhaya geldi." dedi.

Kredi borçlarını ödemede gecikme yaşayan çiftçiler için daha önce bir yıl erteleme yapıldığını hatırlatan Fakıbaba, geç kalan çiftçilere bir fırsat daha verme konusunu Maliye Bakanı Naci Ağbal ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ile görüşebileceklerini bildirdi.

"Et fiyatlarında 5 lira civarında düşüş oldu"

Fakıbaba, kırmızı et fiyatlarına ilişkin soruya ise şu cevabı verdi:

"Et fiyatlarını regüle ettiğimiz kesin. Et fiyatlarında en lüks lokantalarda bile 5 lira civarında düşüş oldu. Gittiğimiz her yerde şunu söylüyorlar, 'Allah razı olsun, mutfağımız şenlendi.' Öğrenci arkadaşlarımız teşekkür ediyorlar. Bazı kesimleri kasıtlı olarak ayaklandırmak isteyen bir grup da var. Ben onları da çok iyi görüyorum, anlayışla da karşılıyorum. Eskiden farz edelim 10 lira kazanırken şimdi bu kârdan 5 liraya düştü. Bu bağlamda bazı sıkıntılar olabilir. Mesela diyorlar ki, 'Ciğer fiyatları arttı', ciğer fiyatlarındaki artışı anlamak mümkün değil."

Türkiye'de geçen sene 1 milyon 250 bin ton et tüketildiğini kaydeden Fakıbaba, bu rakamın 2018'de 1 milyon 350 bin ton olacağının öngörüldüğünü bildirdi.

Et ithalatını, piyasadaki fiyatları regüle etmek ve vatandaşların uygun fiyatla et tüketimini sağlamak amacıyla yaptıklarını vurgulayan Fakıbaba, iki zincir mağazaya aylık 5 bin ton civarında gövde karkas eti satışı gerçekleştirdiklerini, bunun da piyasa ihtiyacının yüzde 5'ine tekabül ettiğini söyledi.

Fakıbaba, esas amacın dar gelirli insanları proteinle buluşturabilmek olduğunu dile getirerek, şöyle konuştu:

"Kasap arkadaşlarımız şunu diyorlar, 'Allah razı olsun, eskiden insanlar gelip 100 gram et alırken, şimdi hiç olmazsa marketten yarım kiloluk et alıyorlar ve biz de çok mutlu oluyoruz. Fiyatlarımızda biraz düşüş oldu ama sürümde artış oldu, daha fazla kazanıyoruz. Bu bağlamda bizim bir problemimiz yok.' Buna karşın ciğer fiyatını artırmak isteyenler bahane ediyorlar. Yüzde 5 ile ciğer fiyatı nasıl artar ben anlamış değilim."

Söz konusu et satışlarında bazı değişikliklerin yapılması gerektiğine işaret eden Fakıbaba, iç piyasadan et alınabileceğini bildirdi.

Fakıbaba, "2018'de besilik hayvan getirmekten vazgeçebiliriz, kasaplık hayvan getirebiliriz. İç piyasayı da canlandırmak adına eğer üreticilerimiz çok fazla fiyata kaçmamak kaydıyla... Çünkü biz 'Milli Tarım Projesi' diyoruz, belki de hiç ithalat yapmadan yerel besi hayvanlarıyla hastalık oranlarını, buzağı ölüm oranlarını düşürmekle bütün ihtiyaçlarımızı iç piyasadan da karşılayabiliriz. Bunlar zaman ve karşılıklı güven meselesi." dedi.

Kırmızı et ithal etme taraftarı olmadığının altını çizen Fakıbaba, şunları kaydetti:

"Yerli üreticiden alırım ve hiç para kazanmadan, belki de sütte olduğu gibi etin fiyatını regüle ederek, zarar da olsa yüzde 5'lik kısmı yerli üreticiden telafi edebilirim. Bu bağlamda bizim yerli üreticiye, besiciye saygımız var ama biz istiyoruz ki hem üreteciler hem tüketiciler kazansın. Tüketiciler de kendi bütçelerine göre et yiyebilsinler. Bonfile, pirzola fiyatıyla ilgilenmiyorum. Parası olan gitsin alsın ama benim halkımın kıymaya ve gerçekten kuşbaşı ete ihtiyacı var. Ben bunu regüle etmek zorundayım. Bu alanda da biz buzağı ölüm oranlarını düşüreceğiz. Özellikle düve konusunda ithalatımızı artıracağız, danayı çoğaltacağız. Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok. 5 yıl önce bazı Avrupa ülkeleri vardı, şimdi biz onlardan et ithal ediyoruz. Bunlar 5 yıl önce kendileri ithal ediyorlardı. Onlar başarıyorlarsa biz Türkiye Cumhuriyeti olarak neden başaramayalım? Biz başaracağız. Zaman vermek istemiyorum ama Türkiye kesinlikle et ithal etmeyecektir, inanarak söylüyorum ihraç eden ülkelerden birisi haline geleceğiz."

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER