Dalan organik tarımın önemini Ergenekon Destanı'yla anlattı
TarımÇAYKUR Genel Müdürlüğü ile Yeditepe Üniversitesi tarafından Rize’de düzenlenen organik tarım toplantısına katılan Yeditepe Üniversitesi Kurucusu ve Onursal Başkanı Bedrettin Dalan, Ergenekon Destanı'ndan örnek vererek organik tarımın önemini vurguladı. Bedrettin Dalan Ergenekon davası kapsamında Nisan 2010'dan beri aranıyordu. Mart 2015'e kadar yurt dışında yaşayan Dalan hakkındaki yakalama kararının kaldırılmasıyla yurda dönmüştü.
ÇAYKUR tarafından Doğu Karadeniz Bölgesi’nde çay tarımında organik üretime geçiş çalışmaları yoğun bir şekilde devam ediyor. ÇAYKUR, çay tarımında kullanılacak en uygun organik gübrenin belirlenmesi için pilot olarak seçilen Çayeli’nin Yeşiltepe köyünde Yeditepe Üniversitesi iş birliği ile başlattığı çalışmaları sürdürüyor. Bir süredir köyde ÇAYKUR Genel Müdürlüğü ile Yeditepe Üniversitesi Rektörlüğü arasında yapılan protokol çerçevesinde organik çay tarım alanlarında kullanılacak gübrelerin tespiti ve üretimi üzerinde çalışmalar yapılıyor. Proje, ÇAYKUR Araştırma Enstitüsü ve Yeditepe Üniversitesi Biyomühendislik Bölümü uzmanlarının gözetiminde köydeki gönüllü üreticiler tarafından uygulanıyor.
'ERGENEKON DESTANI'NDA DAĞI DELEREK ÇIKMIŞLAR'
Yeditepe Üniversitesi Kurucusu ve Onursal Başkanı Bedrettin Dalan, Rize’de proje kapsamında düzenlenen toplantıya katılarak, uygulamaları yerinde inceledi. Ergenekon davası sanıklarından olan Bedrettin Dalan, toplantıda bilimsel araştırmaların önemine değinerek, ÇAYKUR’un bu yöndeki çalışmalarını takdirle karşıladığını belirtti. Bilimin önemine değinirken Ergenekon Destanı'ndan da örnek veren Dalan, “Aslında Türkler'in en atası, Türkler'in en eski tarihine baktığımızda Türkler Ergenekon Destanı’nda bir dağı delerek çıkmışlar. Yani demiri eriterek, demiri delerek çıkmışlar. Demir Türk milletinin hayatında o kadar önemli ki çocuklarına Temir, Timur ve Demir isimlerini vermişler. Demiri dünyada ilk kullanan millet olarak da rakiplerine karşı galip gelmiştir. Bilimi hayata geçirmek var olmakla eşdeğerdir. Ulusun var olması ile eşdeğerdir. Bilimi, teknolojiyi geliştirip hayata soktuğunuz zaman artı değer kazanıyorsunuz, katma değer kazanıyorsunuz. Bilim ve teknolojiyi geliştiremeyen tüm milletler millet olma vasfını kaybediyor. Tümü ile yok olup gidiyorlar. Kullanılan bu kimyasal gübre akar sular ile denizlere ulaşarak balıkların da zehirlenmesine neden oluyor. Yaşamak istiyorsak bu doğayı yaşatmak zorundayız. Doğayı yaşatmazsak bizde yaşayamayız, dünya yaşayamaz” dedi.
"BİRÇOK HASTALIĞIN TEMELİNDE KİMYASAL GÜBRE YATIYOR"
Toplantıda söz alan ÇAYKUR Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu ise çay tarımında kullanılan kimyasal gübrenin kanser başta olmak üzere birçok hastalığın temelini oluşturduğunu söyleyerek, “Bölgemizde çay tarımındaki gübrelemede yoğun kimyasal gübre kullanımından dolayı bölgemizdeki topraklar artık toprak olma vasfını kaybetti. Çevre dengeleri bozuldu. Çevre düzenimiz bozuldu. Bölgemizi yeniden doğal yapısını kavuşturmamız gerekiyor. Bölgede yaşayan başta insanlar olmak üzere tüm canlılar kimyasal gübrelemeden olumsuz yönde etkileniyor. Yer altı sularımız ve denizlerimiz kirlendi. İçme su kaynaklarımızın hemen hemen tümü sağlıklı değil bu kimyasal kirlenmeden dolayı. Maalesef kanser gibi birçok hastalığın temelinde azot içerikli kimyasal bu gübrenin aşırı kullanımı yatıyor. Biz önce kendi sağlığımız için gelecek kuşaklara sağlıklı bir çevre bırakabilmek için bu projeyi hayata koyduk“ diye konuştu.
DALAN ÇAY ÜRETİCİSİ OLDU
Toplantı sırasında köy sakinleri, organik tarıma geçiş çalışmaları sırasında karşılıksız olarak verdikleri desteklerden dolayı Bedrettin Dalan’a bir çay bahçesi hediye edip, bir de çay üreticisi cüzdanı verdiler. Dalan, geliri köyün genel giderlerinde kullanılmak şartı ile cüzdanı kabul etti. Toplantının ardından ÇAYKUR Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu ve Dalan, beraberlerindeki uzman ekiple birlikte Yeditepe Üniversitesi tarafından geliştirilen özel bakteriyel organik gübrenin çay bahçelerine uygulanmasını izlediler. Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yaklaşık 780 bin dekan çay tarım alanında 1985 yılından bu yana 25 Azot, 5 Fosfor, 10 Potasyum formüllü kimyasal gübre kullanılıyor. Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yılda toprağa serilen ortalama gübre miktarı ise 800 bin ton civarında. Çay bitkisi üzerinde herhangi bir olumsuzluğa neden olmayan ve kalıntı bırakmayan kimyasal gübre çevresindeki diğer tüm canlıları ise olumsuz yönde etkiliyor. Çay tarımında kullanılan kimyasal gübre yer altı içme sularına da karıştığı için bölgede yoğun olarak karşılaşılan kanser hastalıklarının temel nedenlerinden birisi olarak gösteriliyor.
İlginizi Çekebilir