© Tarım Pusulası 2021

Bayraktar, Et İthalatına Karşıyız

TZOB Genel Başkanı Bayraktar: Et ithalatı için yurtdışına ödediğimiz her döviz, hayvancılığımızda bir adım gerilememize neden oluyor

Ülkemiz beslenmesi için çok önemli bir gıda olan kırmızı etin fiyatıyla ilgili tartışmaların herkesin malumu olduğunu belirten Bayraktar, şöyle konuştu:

“Ancak sebze ve meyvede gördüğümüz durum aynı şekilde kırmızı ette de karşımıza çıkmaktadır.

Ocak ayında üreticide kilogramı 26 lira 25 kuruş olan kuzu eti, markette 44 lira 99 kuruşa, 24 lira 76 kuruş olan dana eti, markette 40 lira 15 kuruşa satılmaktadır. Görüldüğü gibi üreticiden markete kuzu eti fiyatı yüzde 71,38, dana eti fiyatı yüzde 62,17 artmaktadır. 

Zaman zaman perakende fiyata bakılarak kırmızı ette ithalat sesleri de gündeme geliyor. Birçoğu masum taleplermiş gibi görünse de uzun vadede ithalatın hayvancılığımızı hangi noktalara sürüklediğini geçmiş tecrübelerimiz bize gösterdi. Et ithalatı için yurtdışına ödediğimiz her döviz, hayvancılığımızda bir adım gerilememize neden oluyor.

Bu yöntem başka ülkelerin besicilerini desteklerken, kendi üreticimiz ve et üretimimize olumsuz yansıyor.

Bunun acı örneklerini et ithalatı yaptığımız yıllarda yaşadık.

Ancak son yıllarda kararlı bir şekilde belli miktarın dışında et ithalatı yapılmaması, hayvancılık sektörümüze olumlu yansıdı, önemli mesafeler kat ettik. Et ve süt üretimimiz giderek artan bir ivme yakaladı.

Bugün de yapmamız gereken bu kararlı duruşu devam ettirmek, ithalatı sadece ve sadece besi ve damızlık materyaliyle sınırlı tutmaktır. Bunu da üreticimize zarar vermeyecek şekilde kontrollü yapmak zorundayız.

Bu uygulama, birkaç yıldır özellikle Kurban Bayramlarında da başarılı sınav veren, ithalata gerek kalmayacak şekilde ihtiyacın üzerinde üretimi gerçekleştirerek kendisine güvenenleri mahcup etmeyen çiftçimizin de önünü görmesini ve daha sağlam yatırımlara yönlenmesini sağlayacaktır. Her ithalat dedikodusunda üreticilerimiz arasında tedirginliğe ve kararsızlığa neden olan bu tür söylemlerden uzak durulması gerekir. Kolay yoldan kazanç elde edilmesinin bir yöntemi gibi görülen bu yol, ne ülkemiz için ne çiftçimiz için ne de hayvancılık sektörümüz için doğru bir yoldur.

-Yapılması gereken, ithalat değil…-

Yapılması gereken, ithalat değil kısa, orta ve uzun vadeli politikalarla üretimin sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulmasıdır.

Bu politikalar hayata geçirildiği takdirde, neredeyse maliyetine üretim yapan çiftçimiz, emin olun bütün beklentilere cevap verecek, üretimi artıracak ve fiyatların aşağı düşürülmesi için başka her türlü bahaneyi de ortadan kaldıracaktır.”

-“Çiftçimiz kendisine uzatılan eli boşa çıkarmadı, karşılığını verdi”-

Sektörde hep görüldüğü gibi çiftçinin kendisine uzatılan eli, kendisine yapılan desteği hiçbir zaman boşa çıkarmadığını, karşılığını hep verdiğini belirten Bayraktar, şöyle devam etti:

“Kısa vadede başka ülkelere ödenecek döviz miktarı kendi çiftçimize belli oranda destek olarak yansıtılırsa hem üretimimiz artacak hem piyasalara güven tesis edilecek hem de büyük miktarda döviz ülkemizde kalacaktır.

Et fiyatlarının kısa, orta ve uzun vadeli politikalarla düşürülebileceğine vurgu yapmıştık. Bu politikaların neler olabileceğine ilişkin önerilerimize gelince;

Tüketiciye ulaşan son ürün olan etin fiyatının düşmesi için karkas fiyatlarının düşmesi, bunun için de, yem ve besiye alınacak hayvan gibi üretim maliyetlerinin düşürülmesine ihtiyaç vardır.

Yem için;

ucuz yem kaynakları olan meraların ıslah edilerek kullanıma açılması ve mevcut meraların korunması,

yem bitkileri üretiminin desteklenmeye devam edilmesi,

gübre ve mazot gibi yem hammadde üretim girdilerinin ucuza temininin sağlanması,

Besi hayvanı için ise;

Buzağı ölümlerini önleyici tedbirlerin alınması,

Doğum aralığının uzaması nedeniyle doğurma oranının düşük olmasını önleyici tedbirlerin alınması,

Süt fiyatlarında zaman zaman yaşanan istikrarsızlıklar neticesinde damızlıkların kasaba gönderilmesini önleyici tedbirlerin alınması gerekmektedir.

Bunlara ilave olarak besicilere verilen desteğe devam edilmesi, ette KDV’nin yüzde 8’den yüzde 1’e indirilmesi, pazarlama kanallarını kısaltacak tedbirlerin alınması, olası spekülasyonları önlemeye yönelik piyasanın sıkı takip edilmesi gerekmektedir.”

-Sorular-

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, sorulara verdiği yanıtlarda, meyve ve sebze satış fiyatlarında hava şartlarının etkili olmasının yanı sıra asıl meselenin üretici ile tüketici fiyatları arasındaki farktan kaynaklandığını söyledi. Üreticiden çok tüketici fiyatlarının çok yüksek olduğunu gördüklerini belirten Bayraktar, “üreticide 1 lira olan bir ürünün 2 lira, 2,5 liraya tüketici alabiliyorsa buna itirazımız yok. Ama 5 liraya tüketiyorsa, aradaki mekanizmada bir sorun var demektir. Bu konuyu Tarım Bakanımızla da dün Maliye Bakanımızla da görüştük. Kendilerine birer rapor sundum. Önerilerimizi dile getirdik. Hükümet bir komisyon oluşturdu. Bu komisyonun sağlıklı verilerle hareket ederek sorunlara çözüm bulması gerekiyor. Et fiyatının yükselmesini soğuk havalara, kuzu fiyatlarındaki artışı kesime gelmiş hayvan sayısının yetersizliğine bağlanıyor. En geç 2 ay içinde kesimlik hayvanların piyasaya sürüleceğini fiyatların dengeleneceğini tahmin ediyoruz” dedi.

Bayraktar, hava koşulları düzeldikçe bu fiyatların hem üretici hem tüketicide makul seviyelere ineceği kanaatini taşıdığını da vurguladı.

Şemsi Bayraktar, Rusya'nın ambargosuna rağmen mandalinadaki fiyat artışlarının devam etmesinin sorulması üzerine de, "Havaların sıcak gitmesi turunçgillerde üretimi artırdı. Ardından don zararı daldaki, hasadı devam eden turunçgilleri etkiledi. Arz yavaşladı. Fiyat artışı bundan kaynaklanıyor.  Ben Rusya krizinin önümüzdeki dönemlerde etkisini göstereceğini düşünüyorum. Mart, Nisan gibi piyasaya arz hızlandığında Rusya krizi etkisini gösterecektir" diye konuştu. 

"Arpa ve buğdayda düşük hava sıcaklıkları nedeniyle ekmeğe yeni bir zam olur mu" sorusunu da Bayraktar, "Kar yağışları özellikle buğday üretimini olumlu etkileyecek ama yağış almayan bölgelerde buğday üretiminde sıkıntı görülebilir. Ben rekoltenin Türkiye'nin ihtiyacının üzerinde olacağı düşüncesindeyim. Buğday üretiminde sorun olacağını düşünmüyorum" diye yanıtladı.

-Bir yabancı firma ezerek tekelleşme gayreti içinde-

Fındık fiyatlarındaki değişimin arz talep dengesiyle bir alakası olmadığını ifade eden Bayraktar, şunları kaydetti:

"Bir yabancı firma ülkemizde hem üreticimizi hem de namusuyla çalışan esnaf ve tüccarımızı da ezerek yok etmeye çalışarak tekelleşme gayreti içinde. Odalarımızdan aldığımız bilgilere göre 'emanete bırakılan fındıkları aldı ve piyasaya sürdü, ihraç etti'. Bu konuda Tarım Bakanımız ile bir görüşme yaptık. Bakan bize TMO marifetiyle 50 bin ton civarında fındık alabileceğini ifade etti. Bu fındık fiyatlarını 1 lira civarında artırdı ama bu yeterli değil. Milyonlarca vatandaşımızı bir yabancı firmanın tekeline bırakamayız. Üreticilerimizin mağdur edilmesine müsaade edemeyiz. Bu konuyla ilgili Rekabet Kurulu'na gitme düşüncemiz de var."

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER