© Tarım Pusulası 2021

Bakan Kirişci, bağ bozumu festivaline katıldı

​Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci, Nevşehir temasları çerçevesinde, 50. Uluslararası Ürgüp Bağ Bozumu Festivali'ne katıldı, Tarım Sektörü Temsilcileri ile bir araya geldi, Valiliği ziyaret etti.

Bakan Kirişci'nin de katıldığı festival kapsamında, Ürgüp Belediyesi önünden festival alanına kadar kortej yürüyüşü düzenlendi. Bu sırada çevredeki vatandaşlara üzüm ikram edildi.

Festival alanında, yaklaşık 20 köyün yöresel ürünlerinin sergilendiği çadırları gezen Kirişci, çizme giyerek üzüm ezdi ve pekmez yapanlarla sohbet etti.

Kirişci, dünyanın "Masal kent" olarak tanıdığı Ürgüp'te bulunmaktan büyük mutluluk duyduğunu söyledi.

Bakan Kirişci, üretilen üzümlerin ülke ekonomisinde önemli bir yer tuttuğunu anlatarak, "Dünya üzüm üretiminde Çin, İtalya, İspanya, Fransa ve ABD'den sonra geliyoruz. Yani ülkemiz, dünyada 4,2 milyon ton üzüm üretimi ile 6. sırada. Dünya üretiminin yaklaşık yüzde 5,4'ünü üretmekteyiz. Kuru üzüm ihracatında ise ülkemiz yüzde 32'lik pay ile ilk sıradadır. Son 20 yılda, üzüm ihracatımız yüzde 225 oranında artarak, geçen yıl 265 bin tona, ihracat değeri de aynı dönemde yüzde 491 oranında artarak yine geçen yıl 205 milyon dolara ulaşmıştır." ifadelerini kullandı.

Bakanlığının başta mazot, gübre ve organik tarım olmak üzere 9 ayrı başlıkta üzüm üreticilerine destek verdiğini anımsatan Kirişci, ayrıca tarım sigortaları kapsamında poliçe bedelinin yüzde 50'sinin Bakanlıkça desteklendiğini anlattı.

Bakanlık olarak üreticileri desteklerken diğer taraftan da kaynakları en rasyonel ve verimli şekilde kullanmalarını sağlayacak projeler geliştirdiklerine işaret eden Kirişci, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu kapsamda, şehir merkezleriyle tarımsal üretim alanları arasındaki mesafeyi azaltmak amacıyla kent tarımını güçlendireceğiz. Jeotermal enerji kaynaklarımızın tarım sektörümüz için önemli doğal avantajlarımızdan biridir. Dünyadaki yaklaşık 15 bin dönümlük jeotermal sera varlığının üçte biri ülkemizde bulunmaktadır. Bu alanda dünya lideriyiz. Var olan kaynaklarımızla çok daha fazlasını yapabilmek için kollarımızı sıvadık."

Kirişci, Türkiye'nin en büyük ikinci Jeotermal Isıtmalı Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi'ni Nevşehir'de Kozaklı ilçesinde kuracaklarını ve temelini 2023'ün ilk çeyreğinde atacaklarına işaret etti.

Bir milyon 352 bin metrekare alana kurulacak Organize Sanayi Bölgesi Projesi'nin tamamlandığında, toplam 1,5 milyar lira tutarında yatırım gerçekleşeceğini vurgulayan Kirişci, şunları kaydetti:

"Burada her biri minimum 25 dekar olan jeotermal enerjiyle ısıtmalı 40 yüksek teknolojik sera yer alacak. Ürünlerin işlenme, paketlenme ve depolanması için 16 sanayi tesisiyle beraber Seracılık Eğitim Merkezi ve Ar-Ge merkezi kurulacak. Bin 500 kişinin istihdam edileceği bölgede yılda 40 bin ton üretim gerçekleştirilecek. Bu projede istihdam edilecek çalışanların yüzde 75'inin kadın olacağının da altını çizmek isterim. Proje tamamen faaliyete geçtiğinde, ülkemiz ekonomisine bugünün rakamlarıyla yıllık 750 milyon TL katkı sağlayacaktır.

Anadolu'nun her köşesinin çok değerli olduğuna dikkati çeken Kirişci, "O yüzden bize kutlu bir emanet olan bu topraklarımızda yeni başarı destanları yazmakta kararlıyız. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde 2053 hedefiyle yürüttüğümüz çalışmalarımızı bütün vatan sathına yayıyoruz." vurgusu yaptı.

 Bakan Kirişci, törende en iyi beyaz ve siyah üzüm ile üzüm ezme yarışmalarında dereceye girenlere hediyelerini takdim etti.

Ardından Bakan Kirişci ve beraberindekiler bağ bozumuna katıldı.

SEKTÖR TEMSİLCİLERİYLE TOPLANTI

 Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci, Nevşehir'de Tarım Sektörü Temsilcileri ile de bir araya geldi.

Tarımda gerek bitkisel gerekse hayvansal üretimde en temel girdilerin mazot ve gübre olduğunu dile getiren Kirişci, şunları söyledi:

"Bunları dışarıdan ithal eden bir ülke konumundayız. Bunları söylüyorum, ne için söylüyorum? Çünkü bu dışa bağımlılık ve dışarıdan almak zorunda kalıyor olmamız nedeniyle bilhassa bu pandemi ve sonrasındaki süreçteki fiyat artışları bizim sektörümüz ile Türkiye'yi de olumsuz yönde etkiledi. Fiyat artışları noktasında söylüyorum ama çok şükür bu ülke üreticilerin sayesinde yani siz kıymetli ve eli öpülesi üreticileri sayesinde hem kendisi için hem de ihraç edilen ürünler noktasında, yurt dışındaki insanlar için pandemi döneminde de ve sonrasında da üretmeye devam etti. Milletimizin bu kıymetli davranışı, asil davranışı çok şükür bugüne kadar devam etti. İnşallah bundan sonra da sürecektir. Göreve geldiğimden bugüne 6 ayı biraz geçti. Dolayısıyla geldiğimiz gün itibarıyla da o gün ne söylemişsek şu anda da onların gereklerini ve icaplarını yerine getirmeye çalışıyoruz."

Bakan Kirişci, Türkiye'nin toprak varlıkları ve biyolojik zenginlikleri ile kendi ihtiyaçlarını üretebilecek durumda olduğuna değinerek şöyle devam etti:

"Bu ülke 'Şuna muhtaç oldu, buna muhtaç oldu.' diyebilecek kadar bu ülkenin üreticilerini yok sayan ve bunların emeklerine saygısızlık gösterenlerin son 20 yılda artan 20 milyon nüfusu kimin doyurduğunu bir kez daha düşünmelerini isterim. O öve öve bitirilemeyen ülkelerin nüfuslarının bile neredeyse bir, bir buçuk katı, iki katına varan bir nüfus eklemlenmiş durumda son 20 yılda. Sadece bu mu? Hayır. İhracatımız arttı. 3,7 milyar dolar olan ihracatımız 25, 27, şimdi 30 milyar dolarlara doğru gidiyor. Türkiye ihracatçı konumunda. Yani ürettiğini kendi insanları için tükettiren aynı zamanda bunu ihraç eden ve ithalat yaptığı halde dış ticaret fazlası veren bir sektör, tarım sektörü. Bunu bu ülkenin üreticileri gerçekleştiriyor. Dolayısıyla biz kendimizi tabii ki ithalata değil, ihracata odakladık. İhracatı yaparken Türkiye'nin kendi ihtiyaçlarını da önemseyerek, bunları da dikkate alarak yapması gerektiğini dile getirdik."

 Üreticinin refahı için çalışma yaptıklarının altını çizen Bakan Kirişci, "Bugün itibarıyla 6 milyon 200 bin ton civarında buğday ve arpa stokumuz var." diye konuştu.

Bakan Kirişci, sözleşmeli üretimle ilgili mevzuatta değişikliğe gideceklerini aktararak sözlerini şöyle sürdürdü:

"Allah nasip ederse inşallah meclis açıldığında, sözleşmeli üretim modeli de devreye girmiş olacak. Bazı kelimeler çok kullanılır ama bu kelimelerin ne anlam ifade ettiği bu yoğunluktan kaynaklı olarak çok dikkate alınmaz. Bir cümleyle söyleyeceğim. Üretmek isteyenle bu üretimi almak isteyeni bir araya getirerek aslında ülkenin ihtiyacı olan o alandaki üretimi de belirli bir dengede tutmuş olacağız. Çünkü bizim ne arz fazlasına tahammülümüz var ne de arz açığına tahammülümüz var. Biz istiyoruz ki güvenli stokta dikkate alınarak ihtiyacımız olan ürünler üretilmiş olsun. "

Bakan Kirişci, ayrıca teknolojiyi kullanarak üreticiyi  e-devlet üzerinden kayıt sistemine dahil edeceklerini, devlet kurumu çalışanlarını ve üreticileri sadece elektronik ortamda buluşturacaklarını dile getirdi.

Kırsalın yeniden hayat bulması için buralarda üretim yapacak vatandaşlara sahip çıkmak istediklerini anlatan Kirişçi, bunun için ilgili Bakanlıklar ile çalışmalar yürüteceklerini bildirdi.

Kirişçi, "kent tarımı" kavramını gündeme getirdiklerini anımsatarak şunları kaydetti:

"Bugün, 'Bir kilo domatesin işte tarlada fiyatı bu, pazarda fiyatı bu. Bir kilo domatesin tarlada fiyatı bu, markette fiyatı bu.' diye televizyonlarda sıklıkla gündeme geliyor. Buradaki en büyük maliyet unsurlarından birisi, zincirin uzunluğu ve buradaki lojistik maliyetleridir. Ürünün tazeliğini bu zincirin uzunluğu nedeniyle kaybediyor olması, hallerimizin halinin hal olmamasından kaynaklı zaten raf ömrü kısa olan bu ürünleri biz kısa zamanda kaybetmek durumunda kalıyoruz. Dolayısıyla bir kent tarımı kavramını gündeme getirdik. Yani bir kentin ihtiyacı olan ürünlerin bu kentte üretilmesinin esas olduğunu ve bundan dolayı da bu üretim modelinin desteklenmesi gerektiği kanaatine vardık. Bunun ilkini de sera OSB düzeyinde İzmir'de, Dikili'deki yapmış olduğumuz girişimlerle Dikili Sera İhtisas Organize Sanayi Bölgesi diyelim ya da Organize İhtisas Sera Bölgesi, yani bir OSB'nin sera uygulaması. Şimdi onun bir benzerini ve ikincisini inşallah Kozaklı'da gerçekleştireceğiz."

Bir diğer gündeme gelen konunun ise Yamula Barajı olduğunu hatırlatan Kirişci, "Yamula Barajı gibi Devlet Su İşlerinin görev alanında olduğu halde maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle bunların yapımının tamamlanması uzun yıllara sarkacak olan projeler için bizim mutlak surette tıpkı otoyol, köprü, havalimanı gibi işletmeciliklerde kullandığımız yap-işlet-devret modelini inşallah denemek istiyoruz. Böylelikle bugünkü maliyeti 18,5 milyar lira olan bir projenin bu yöntemle yapılıp yapılmayacağını da tartışıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER