ÜFE Yükü Üreticinin Üzerinde
TarımAntalya Ticaret Borsası (ATB) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, “Üretici kesimin yıl boyunca yaşadığı maliyet artışları, bu düşüşle ortadan kalkmamıştır. Birikimli olarak üzerinde durmaktadır”
Batı Akdeniz Ekonomisini Geliştirme Vakfı (BAGEV) ve Antalya Ticaret Borsası (ATB) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı Kasım ayı enflasyon rakamlarını değerlendirdi.
TÜİK rakamlarına göre, tüketici enflasyonunun aylık 0.38, yıllık 10.56 ilan edildiğini belirten Çandır, fiyatı en çok artan ürünlerin başında domates ve salatalığın geldiğine dikkat çekti. Batı Akdeniz’in Kasım enflasyonunun aylık 0.00 olarak açıklandığını belirten Ali Çandır, ilk kez hem turizmin rekor kırdığı hem de tarımın genel ekonomiyi büyütecek düzeyde yüksek performans gösterdiği bu dönemde, enflasyonun olmadığı tek bölgenin Batı Akdeniz olduğuna dikkat çekti. Çandır, şunları söyledi:
“Uzun yıllardır karşılaşmadığımız bir enflasyon rakamıyla yüz yüze bulunmaktayız. Batı Akdeniz Bölgesi olarak 26 bölge içerisinde enflasyonun olmadığı tek bölge olmayı daha önce hiç yaşamamıştık. Tüketici enflasyonunun ülkemiz genelinde aylık yüzde 0.38 olarak ilan edildiği Kasım ayında, bölgemiz enflasyonu yüzde 0.00 olarak açıklandı. Her ne kadar yıllıkta açıklanan yüzde 10.56’lık ülkemiz ortalamasının üzerinde yüzde 10.73’lük bir enflasyona sahip olsak da 26 bölge içerisinde 13. sırada yer almaktayız.”
ÇEKİRDEK ENFLASYON HALA YÜKSEK VE KATI
Batı Akdeniz’in mevsim dalgalanmalarının yüksek yaşandığı bir bölge olduğunu belirten Çandır, “Bu demektir ki, tarım ve turizm yüksek sezon döneminde olmadığında bölgemiz enflasyonu büyük ölçüde çekirdek enflasyon civarında seyretmektedir. Bu ay açıklanan yüzde 0.59’luk çekirdek enflasyona baktığımızda bu genel eğilimin de gerçekleşmediğini görmekteyiz. Yani bölgemiz, enflasyonda ilginç ilkleri yaşamaktadır” dedi. Aylık çekirdek enflasyonun geçen yıl Kasım ayında yüzde -1.87 olduğunu anımsatan Çandır, açıklanan rakamın ciddi bir yükselişi gösterdiğini söyledi. Çandır, Kasım ayında yıllıkta yüzde 9.90 olarak açıklanan çekirdek enflasyonun, geçen yılki yüzde 20.72’lik enflasyonun yarısı olduğunu belirtirken, çekirdek enflasyon için bu oranın hala çok yüksek ve katı olduğunu vurguladı. Çandır, “Dolayısıyla önümüzdeki yıl yüzde 8 olarak hedeflenen TÜFE’nin gerçekleşmesi için çekirdekteki yükseklik ciddi bir engel teşkil etmektedir. Zira kamunun belirlediği ve mevsim etkisi altındaki mal ve hizmet fiyatlarında hiçbir artış olmasa bile, çekirdeğin altında bir TÜFE’yi başarmak zordur. Nitekim son 15 yıllık dönemde bu durum, sadece 3 defa gerçekleşmiştir” değerlendirmesinde bulundu.
ÜFE YÜKÜ ÜRETİCİNİN ÜZERİNDE
TÜFE’nin ve çekirdeğin sahip olduğu eğilime göre en ciddi düşüşün yurtiçi üretici fiyat enflasyonu ÜFE’de yaşandığını belirten Çandır, “Aylık yüzde -0.08 ve yıllık yüzde 4.26 olarak ilan edilen ÜFE, geçen yılki yüzde 38.54’lük yıllığa göre tarihi düşüşünü yaşamıştır. Ancak daha önce de belirttiğim gibi üretici kesimin yıl boyunca yaşadığı maliyet artışları, bu düşüşle ortadan kalkmamıştır. Birikimli olarak üzerinde durmaktadır. Bu yük, üretici kesimin üzerinde kapasite büyütme ve yeni yatırım yapma konusunda ciddi bir engel oluşturmaktadır” dedi.
FAİZ UYARSI
İlan edilen enflasyon rakamlarıyla Merkez Bankası’nın yüzde 12’lik yılsonu enflasyon hedefini tutturmasının mümkün olduğunu vurgulayan Ali Çandır, şunları kaydetti:
“Ancak 12 Aralık’ta Merkez Bankası’nın beklentilere uygun olarak faizi bir kez daha düşürüp yüzde 12’ye yaklaştırması durumunda yine önden yüklemeli bir faiz indirim kararı söz konusu olacaktır. 2020 yılının ilk yarısında enflasyonun tek haneye düşmesi mümkün olursa bu faiz oranı bir süre geçerliliğini koruyabilir. Ancak özellikle kamu mal ve hizmet fiyatlarında öngörülen yüzde 23’lük zam ve benzeri diğer kamu kontrollü fiyat artışları, önümüzdeki yıl için hedeflenen tek haneli enflasyonun önündeki en büyük engeldir. Buna ilave olarak bu yıl enflasyonun altında kalmış bir döviz fiyatı artışı da dikkate alınırsa 2020 yılı ilk yarısının bu hedef için çok zorlu geçeceği açıktır. Bu konuya dikkat çekmemdeki temel sebep, politika kararları ile gerçekleşmeler arasındaki uyumun büyük önem taşımasındandır.”
İlginizi Çekebilir