FAO, Avrupa ve Orta Asya’nın Yeni Gıda Raporunu Açıkladı
GıdaYeni FAO raporu bölgedeki gıda güvenliği ve beslenme üzerine çok denklemli bir bakış sunuyor
Yeni FAO raporu, Avrupa ve Orta Asya’da açlığın düşük düzeyde olmasına rağmen hala çok sayıda insanın orta seviyede gıda güvensizliği, besleyici gıdaya sınırlı erişim, fazla kiloluluk ve obezite gibi sorunlarla karşı karşıya olduğunu gözler önüne seriyor.
Bugün Moskova’da lansmanı yapılan Avrupa ve Orta Asya’da Gıda Güvenliği ve Beslenme Bölgesel Bakış 2019 raporu, karar alıcılara beslenme, eşitsizlikler, kırsal kalkınma ve Sürdürülebilir Kalkınma için 2030 Gündemi küresel amaçlara ulaşmak için politika önerileri sunuyor.
Avrupa ve Orta Asya’da gıda güvenliği son 20 yılda önemli miktarda gelişti ve 50 ya da daha fazla ülkedeki çoğunluğun beslenme yetersizliği yaygınlığı, yüzde 10.8 olan küresel ortalamanın yarısının da altında kalarak, yüzde 5’ten düşük bir seviyede seyretti.
2018 için yeni tahminler ciddi seviyede gıda sıkıntısının artık bir endişe olmaktan çıktığını gösteriyor (küresel olarak yüzde 9.2 ile karşılaştırınca toplam nüfusun yüzde 1.8’i). Ancak, hala nüfusun geniş bir bölümü besleyici ve yeterli gıdaya düzenli erişimde zorluk yaşıyor. Açlığa Son vermedeki ilerlemeyi izleyen Gıda Güvensizliği Deneyim Ölçeği temelinde FAO tarafından geliştirilmiş bir göstergeye göreye bölgedeki 100 milyonun üstünde kişi (nüfusun yüzde 11’i) orta ya da şiddetli seviyede gıda güvensizliği yaşıyor.
“Hatırı sayılır sayıda yetişkin ve çocuk, boy kısalığı, düşük kiloluluk, fazla kiloluluk, obezite ve anemi gibi hala kötü beslenmenin çeşitli biçimlerini yaşıyor, ki birçok ülkede bu durumların bir arada yaşandığı gözlemleniyor” diye ifade etti FAO ekonomisti Cheng Fang. “Özellikle, fazla kiloluluk ve obezite önemli sağlık sorunlarına neden oluyor,” diye ekleyen Fang, rapora göre bölgede hemen hemen birçok ülkede yaşanan yetişkin obezitesinin 2016’da yüzde 13.2’lik küresel ortalamayı aşarak, 13 ülkede iki katına çıktığını ve yetişkin obezitesinin bölgedeki tüm ülkelerde yükselişte olduğunu sözlerine ekledi.
Cinsiyete göre ayrılmış veriye göre Avrupa ve Orta Asya’da kadınlar erkeklere nazaran daha çok orta ya da şiddetli seviyede gıda güvensizliği yaşıyor (yüzde 10.7’ye karşılık yüzde 9.8). Olumlu nokta ise düşük doğum ağırlığı küresel oran olan yüzde 14.6’nın altında; ancak yakın zamanda birçok ülkede yükselen bir eğilim söz konusu.
Etkenler ve belirleyiciler
FAO raporunun da değindiği üzere, sosyo-ekonomik eşitsizlikler yoksulluğun, gıda güvensizliğinin, kötü beslenmenin azaltılmasındaki ilerlemeyi yavaşlatarak ya da engel olarak 2030 Gündemi’nin ana prensibi olan kimseyi geride bırakmamayı da riske atıyor.
Çocuklardaki kötü beslenme annenin eğitimine, refah düzeyine ve oturduğu yere göre değişiyor. Bu durum anne eğitimi ve gelir yaratmada politikaların geliştirilmesiyle beş yaşından küçük çocukların beslenme durumlarını iyileştirebileceğini gösteriyor.
Yaşam, çalışma koşulları, gelir ve eğitime bağlı düşük sosyoekonomik profillerin olduğu hane halkı için obezite hızla büyüyen bir fenomen.
Raporun lansmanında FAO Genel Direktör Yardımcısı ve Bölge Temsilcisi Vladimir Rakhmanin “Politikalar ve diğer müdahaleler dezavantajlı ve kırılgan grupların sosyoekonomik eşitsizliklerinden doğan ihtiyaçlarına cevap vermeli” dedi.
Rakhmanin “Bölgedeki birçok düşük gelirli ülkede yapısal değişikliklerin en kırılgan topluluklarda dahi ekonomik büyümeyi hızlandırdığını ve açlığı büyük oranda azalttığını gördük” diye ekledi.
Bu zamana kadar, rapor ülkelere tarımsal ve kırsal alanlarda daha çok kamu yatırımları yapmaları ve bu alanlardaki harcamaların sektörün ekonomide daha az önemde yer alması sebebiyle düşük olmasından harcamanın kalitesini arttırmaları çağrısında bulunuyor. Yoksa bu durum gıda güvenliği, beslenme ve çevresel amaçların gerçekleşmesini engelleyebilir.
Yapısal dönüşümler
Bu seneki raporda Avrupa ve Orta Asya’da gerçekleşen ekonomide, tarımsal ve gıda üretimi, gıda tüketimi modelleri ve beslenme biçimleri ve ticaret ile politikaların bağlı olduğu yapısal dönüşümlere ait yeni bir bölüm var. Bu bölüm küresel sürdürülebilirlik amaçlarına ulaşabilmek için hangi aksiyonların alınmasına ihtiyaç olduğuna dair rehberlik ediyor.
Analiz tarımın birçoğu için önemli bir gelir kaynağı olduğunu gösterirken, sektörün verimliliğinin diğer sektörlerin gerisinde kaldığını da gözler önüne seriyor. Bu daha çok yoksulluk, gıda güvensizliği ve kırsal alanlarda kötü beslenme oranlarının artışı demek ve bir kez daha verimlilik ve gelir çeşitliliği için tarımsal ve kırsal kalkınmaya daha çok destek sağlanması çağrısında bulunuyor.
Bölgenin tüm ülkelerinde, tarımsal gıda endüstrisi ticareti ve üretim sebebiyle mevcut gıdada daha geniş bir çeşitlilik var; ancak, güncel beslenme biçimlerinin kalitesi sağlıklı beslenme ile karşılaştırıldığında sorgulanıyor. Bu sadece gıda üretim sistemlerindeki kısıtlamalar yüzünden değil, aynı zamanda yağ, şeker, tuz ve beslenme ile sağlığa olumsuz etkisi olan maddelerin ağırlıkta olduğu işlenmiş gıdanın ithalatı ile de ilgili. Ülke vaka çalışmalarında da kanıtlandığı üzere, bölgede tahmin edilen ticari büyüme çoğu ülkede birçok biçimde olan tarife dışı ölçüleri sebebiyle engelleniyor.
Hayvansal proteinler, beslenme biçimi ve gıda güvenliğindeki değişikliğe katkıda bulunarak, birçok ülkede önem kazandı. Hala, gıda çeşitliliğinde bölgesel farklılıklar mevcut. Türkiye ve Batı Balkan ülkelerinde meyve, sebze ve baklagiller fazla iken, eski Sovyetler Birliği üyesi ülkelerde et ve balık daha fazla var.
“Bu eğilimler üretim ve ticaret alanlarında gıda maddesinin mevcudiyetini arttıran beslenmeye duyarlı politikalara ihtiyaç olduğunu işaret ediyor” dedi Fang.
Daha iyi ve sürdürülebilir gıda üretimi ve beslenme adına üretimi, beslenme biçimlerini ve ilgili politikaları sıfırlamak için rapor gittikçe daha popüler olan iki çerçeve kavrama değiniyor – gıda sistemi yaklaşımı ve agroekoloji. Gıda sistemleri, agroekoloji ve kamu politikalarındaki amaçların dengelenmesi tüm küçük çiftlik sahiplerinin katılımı için teşvik ve iyi bir çevrenin yaratılması için kritik öneme sahip. Politikaları yeniden düzenlenirken en yoksul ve kırılgan olanların ihtiyaçlarını öne çıkarır olmasına dikkat edilmeli.
İlginizi Çekebilir