© Tarım Pusulası 2021

Türkiye'de 1 litre süt fiyatı Almanya fiyatına ulaştı

Almanya’da bizim günlük diye tabir ettiğimiz sütün litre fiyatı 1 Euro. Yani 6 Lira 15 kuruş. Uzun ömürlü kutu sütün litresi ise 70 sent. Yani yaklaşık 4 lira 50 kuruş. Türkiye’de market fiyatlarına bakarsak günlük süt 6 lira 75 kuruşlardan aşağı inmezken kutu süt ise çeşitli kalitelere göre 4 ile 5 TL arası değişiyor. Yani 2 ekmek 1 günlük süt alan bir tüketici bunları markette bir de poşete koyarsa bugün itibariyle cebinden 10 TL çıkıyor. Peki neden? Yavuz Barlas'ın analizi

Bir litre sütün fiyatı Almanya’da mı pahalıdır, Türkiye’de mi sizce? Sıkı durun yanıt veriyorum. Maalesef Türkiye’de! Kişi başı 40 bin Euro ortalama yıllık gelir ile bir Türk’ten 5 kat zengin olan bir Alman 1 litre sütü nasıl olur da daha ucuza tüketir? Üstelik de yağ ve protein değerleri açısından daha da zengin bir sütü bizimle aşağı yukarı aynı fiyata hatta daha ucuza nasıl içebilir? İlk soruları sorduk, gelelim yanıtlara... Mevzunun boyutu derin ve hatta hayli kapsamlı. Tüm denge son 1 yılda mı değişti yoksa yapısal problemlerimiz nedeniyle mi fiyatlar bu boyutta? Önce bir fiyatları ile alalım sonra Türkiye’de son durumu analiz edelim.

2 EKMEK, 1 SÜT, 1 POŞET=10 TL

Avrupa ortalaması sayılabilecek olan Almanya’da bizim günlük diye tabir ettiğimiz sütün litre fiyatı 1 Euro. Yani 6 Lira 15 kuruş. Uzun ömürlü kutu sütün litresi ise 70 sent. Yani yaklaşık 4 lira 50 kuruş. Türkiye’de market fiyatlarına bakarsak günlük süt 6 lira 75 kuruşlardan aşağı inmezken kutu süt ise çeşitli kalitelere göre 4 ile 5 TL arası değişiyor. Yani 2 ekmek 1 günlük süt alan bir tüketici bunları markette bir de poşete koyarsa bugün itibariyle cebinden 10 TL çıkıyor. TÜİK’in hesaplamalarında dikkate aldığı kutu süt fiyatı ise  Aralık 2018 itibariyle tam tamına 4 lira 50 kuruş. Yani dediğimiz gibi Almanya’da 1 litre süt Türkiye’den ucuz. Üstelik de kalite açısından daha zengin olmasına karşın. Zira Türkiye’de üreticiden alınan sütte yüzde 3.5 yağ, yüzde 3.2 protein oranları bulunuyorken, Almanya’da bu oran yüzde 4.2 yağ, yüzde 3.5 protein şeklinde. Üretim ve tüketim cephesinde durum ne? Üretim azaldı mı? Hayır. Kasım ayı itibariyle 9.2 milyon ton süt toplandı üreticiden, bu rakam 9.1 milyon tonluk 2017 yılı toplamının üzerinde. Ne üretimde azalma var ne de tüketimde çılgın bir yükseliş. Burada da Almanya’nın gerisindeyiz. 1 Türk ortalama yılda 35 litre, 1 Alman 55 litre süt tüketiyor.

MARKETTE FİYATLAR YÜZDE 30 ARTTI

Kalitesi bir kenara süt ne ara bu kadar pahalı oldu ona bakalım. Önce son 1 yılda fiyatlar nereden nereye geldi, yüzde kaç zamlandı? TÜİK rakamlarına göre 2018’de süt fiyatı 3 TL 46 kuruştan 4 TL 50 kuruşa çıktı. Fiyat artışı yüzde 30. Elbette sütte artış peynir, yoğurt vs. tüm sütlü gıda ürünlerin fiyatlarını da etkiyor. Asıl problem elbette sütte. İlk akla gelen dolar kuru, motorin, doğalgazdaki artışlar. Bu parametreler olağan şüpheliler. Detaylı maliyetlere de geleceğiz ancak 1 yılda yüzde 30’luk fiyat artışı da bizim Alman vatandaşı ile aynı fiyata süt tüketmemize neden olmuş olamaz. Üretim maliyetlerini artıran kalemlere bakıldığında en büyük artış dolar kuru, yem ve enerjide. Dolar 1 yılda yüzde 43.8, Euro yüzde 35.1, motorin yüzde 13.6, doğalgaz yüzde 65, sanayi elektriği yüzde 37, asgari ücret ise yüzde 26 artmış durumda. Çiğ süt üretiminde giderlerin neredeyse yüzde 60’ını oluşturan yemde ise fiyat artışı yüzde 44.

Sütün üretim aşamasında akaryakıt fiyatlarından etkilenmesinin en önemli nedenlerinden biri üreticilerin bölgesel olarak dağınık olması. Enerji fiyatlarının sütte maliyeti artırma sebebi de saklanma koşullarının soğutma vs ile yapılıyor olması. Yem doğrudan ilk çiğ üretim maliyetini belirlerken perakende fiyat oluşumunu sağlayan pek çok kriter var. Zira bu maliyet artışlarına bakıldığında perakende süt fiyatında yüzde 30’luk yükselişi anlamak elbette mümkün.

4.5 TL’LİK FİYATTA KİMİN PAYI NE?

Ancak 4.5 TL’lik kutu sütten yola çıkarsak tüketicinin ödediği bu tutardan kim ne pay alıyor? 4.5 TL’nin yüzde 15 ile yüzde 20’si marketler tarafından fiyatlanıyor. Yaklaşık 1 kutu sütten 70 kuruş ile 1 TL arası pay alıyor perakendeci. Bu yıl başı itibariyle Türkiye Süt Konseyi’nce çiğ süt alım fiyatı ise 2017 sonuna oranla yüzde 44 artırılarak 1.70 TL olarak tavsiye edildi. (2017 sonunda bu rakam 1.18 TL seviyesindeydi. Haziran 2018’de de yüzde 10 artırılarak 1.31 TL’ye çıkarılmıştı) Bu tavsiye fiyatı üzerine bir de Tarım Bakanlığı’nın Süt Destekleme Primi eklendiğinde çiğ sütte litre başına alım fiyatı 1.95 TL oldu. Destekle birlikte aslında üreticiden alım fiyatı 31 sente yükselmiş oldu. Bir anlamda geçen yıl ocak ayına göre üretici sütünü TL bazında yüzde 70 daha iyi bir fiyata satmış olacak. Euro bazında da alım fiyatı 26 sentten 31 sente yükselmiş oldu. Bir anlamda Türk çiğ süt üreticisi AB ülkelerindeki üreticiyle neredeyse başabaş bir satış fiyatını yakalamış oldu. 

AVRUPA’DA PROTESTOLARA NEDEN OLDU

Peki gelelim asıl meselenin köküne. Üretici fiyatları açısından dünya ile karşılaştırma yapıldığında durum şu: Türkiye’de üreticiden çiğ süt alım fiyatı 1.70 TL yani 28 Euro sent. Bu rakam Almanya’da ise 33 Euro sent.  Yani hiç de ucuza süt satmıyor gibi görünüyor Türk köylüsü sütünü. Burada AB ülkelerinde üretici süt fiyatlarındaki düşüşün de etkisi var elbette. Zira AB’de üretici süt alım fiyatları 2016 sonunda 28 sente kadar gerilemişti. AB ülkelerinde geniş çaplı sokaklara yansıyan protestolar yaşanmıştı. Sebebi ise AB’nin önce süt üretim kotalarını kaldırması ardından piyasaya süt tozu sürerek süt fiyatlarındaki düşüşe neden olmasıydı.  AB’li üreticiler protesto amaçlı olarak AB Konseyi binası önüne tonlarca süt tozunu dökerek kararı protesto etmişlerdi. Türkiye’de ise 28 senti doğrudan üreticinin cebine giren tutar düşünmemeli ancak maliyetler aşağı çekilmedikçe net kazançlarda da düşük kalıyor. Burada ölçek ekonomisinin önemi yapısal eksiklikler karşımıza çıkıyor. Üreticinin hayvan varlığının sayısal olarak artması gerekiyor. Bu artışın bugünkü koşullarda hayvan ithalatına dayalı olması maliyetleri artırıyor. Yem piyasasının da ithal olması sütün kur şoklarından aşırı derecede etkilenmesine neden oluyor. Mera koşulları, kayıt dışılık, hayvan hastalıklarının önlenmesine yönelik bilgi eksiklikleri de bugünkü tablonun oluşmasının ana sebepleri arasında sıralanıyor. 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER