© Tarım Pusulası 2021

Sebze, Meyve fiyatları nasıl yarıya düşürülür?...

Türkiye Ziraatçılar Derneği Genel Başkanı İbrahim Yetkin sebze ve meyve fiyatlarının nasıl düşüreleceği ile ilgili reçetesini açıkladı.

Türkiye Ziraatçılar Derneği Genel Başkanı İbrahim Yetkin sebze ve meyve fiyatlarının nasıl düşüreleceği ile ilgili reçetesini açıkladı.

Son dönemde gıda fiyatlarındaki artış genel enflasyon oranının oldukça üzerindedir. Örneğin geçtiğimiz bir yıllık dönemde, genel enflasyon oranı 8.7 olarak gerçekleşirken gıda enflasyonu yüzde 13,5 olmuştur. Gıdanın enflasyona etkisi 2.45 puan civarındadır.

Ekonomi yönetimi ve Tarım Bakanlığı da gıda fiyatlarındaki aşırı artışa dikkat çekmektedirler. Öyle ki enflasyon oranının son dönemlerde beklenenin üzerinde çıkmasının sebebi gıda fiyatlarındaki anormal artışa bağlanmaktadır. Gıda fiyatlarındaki bu artış, sebze meyve ürünleri açısından da geçerlidir.

Sebze meyve fiyatlarındaki artışta iki faktör önemli rol oynamaktadır. Birincisi, girdi fiyatlarındaki artışın üretici fiyatlarındaki artışın çok üzerinde olması; ikincisi ise üretici fiyatları ile market fiyatları arasında yüzde 200-400 gibi büyük oranlara varan bir farkın ortaya çıkması.

Bu durumda, girdi fiyatlarındaki artışın maliyetlere daha düşük oranda yansıtılması ve aşırı aracı kârlarının normal boyutlara çekilmesi ile sebze meyve fiyatlarında önemli bir düşüşün sağlanabileceği görülmektedir.

GİRDİLERDE VERGİ ORANLARI DÜŞÜRÜLEBİLİR

Üreticilerin kullandığı temel tarımsal girdilerden alınan vergi oranları çok yüksektir. Bu girdilerin önemli bir bölümünün ithal ürünler olduğu düşünüldüğünde son dönemde Türk lirasının uğradığı değer kaybı bu vergi oranlarıyla birleştiğinde üretici üretimi sürdürmekte zorlanmaktadır.

Örneğin, Tarım sektöründe yılda 3.3 milyon ton civarında mazot kullanılmaktadır. Geçen yıl litresi 4,38 TL’ye satılan mazottan, ÖTV ve KDV, yani dolaylı vergi olarak 2,26 TL ( % 36.57 ÖTV + % 15.07 KDV) alınmaktadır. Yani üretici kullandığı mazot için rafineri çıkış fiyatından daha fazla vergi ödemektedir. Üreticinin mazot için ödediği toplam vergi miktarı ise desteklemelerin toplam miktarına yaklaşmaktadır.

Diğer girdilere gelince: Gübrede KDV oranı yüzde 18'dir. Kırsal elektrikte ise yüzde 1 enerji fonu, yüzde 2 TRT payı ve yüzde 18 KDV alınmaktadır.  Tarımsal ilaçlarda, tarım makinaları ve traktörlerde, tohumluk ve hayvan yemlerinde KDV oranı yüzde 8'dir. Bunların maliyetlere yansıması sebze meyve fiyatlarını önemli ölçüde artırmaktadır.

YÜKSEK ARACI KÂRLARI YASAL YOLLARDAN DENETLENEBİLİR

Ülkemizde serbest piyasa anlayışı, fiyatlara müdahale etmemek biçiminde anlaşılmaktadır. Oysa, rekabet unsuru korunarak aşırı fiyat artışlarına müdahale edilebilir, spekülatif hareketler önlenebilir.

Bunun için sebze ve meyve fiyatlarındaki aracı kâr oranlarının doğru olarak tespit edilmesi büyük önem taşımaktadır.

Bilindiği gibi son zamanlarda bu konuda tartışmalar yoğunlaşmış ve 9 Aralık 2014 tarihinde bu konuyla ilgili bir Başbakanlık genelgesi yayınlanmıştır. Bu genelge uyarınca bir Gıda ve Tarımsal Ürünler Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi kurulmuştur.

Bu Komitede Ekonomi Bakanlığı Müsteşarı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı, Maliye Bakanlığı Müsteşarı, Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı, Hazine Müsteşarı, Merkez Bankası Başkanı, TİK (Türkiye İstatistik Kurumu) Başkanı bulunmakta Tarım Bakanlığı Müsteşarı ise hem bu komitenin üyesi hem de sekreteri olarak görev yürütmektedir.

Bu Komite'nin amacı, gıda ve tarım ürünlerinde fiyatları izlemek ve burada tüketici ve üreticiyi korumaya yönelik tedbirlerin alınmasına katkıda bulunmaktır. Gerek görüldüğünde önlemler almak ve izlenecek politikalara ilişkin önerilerde bulunmak da Komitenin görevleri arasındadır.

Demek ki Komite, üreticilerin ürünlerini doğrudan pazara arz etmelerine imkan sağlayacak araçların yaratılması, üretici birliklerinin güçlendirilmesi ve bunların pazarlama ağlarının kurulması için kolaylıklar sağlanması, gerektiğinde yerel ürünlerin doğrudan halka satışa sunulabileceği satış noktalarının oluşturulması gibi önerilerde bulunabilir.

Üreticilerin ürünlerini pazarlayıncaya kadar bozulmadan saklayabilecekleri soğuk hava tertibatlı depoların oluşturulması bir başka öneri olabilir. Bu sistem toptancı halleri bünyesinde kurulabilir.  Halen soğuk hava deposu ile tasnifleme ve ambalajlama tesislerinin kurulması küçük toptancı halleri için zorunlu tutulmamıştır. Orta ve büyük toptancı hallerinde ise, ancak işyerlerinde faaliyet gösterenlerin üçte birinin yazılı talepte bulunmasıyla zorunlu hale gelmektedir.  Gerekli destekler sağlanarak soğuk hava depoları ile tasnifleme ve ambalajlama tesisleri en azından tüm orta ve büyük toptancı hallerinde zorunlu hale getirilebilir ve daha sonra küçük merkezlere yaygınlaştırılabilir.

KAYNAK SORUNU KAYITDIŞI TİCARET ÖNLENEREK YARATILABİLİR

Bu tür önlemlerin alınmasında genellikle kaynak sorunu ortaya çıkmaktadır. Ancak sebze ve meyve üretimi açısından bu kaynak kayıtdışı ticaret önlenerek kolayca yaratılabilir.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2014 verilerine göre ülkemizde 45.8 milyon ton meyve ve sebze üretilmektedir. Sektörde kayıtdışılık oranı yüzde 70 civarındadır.

Vergi kaybı açısından bakıldığında, kayıtdışılığın yılda 5 milyar liralık bir vergi kaybına yol açtığı hesaplanmaktadır.

Kayıtdışılık, vergi kaybının yanı sıra sektörde sağlanmaya çalışılan standardizasyonu da engellemektedir. Standartlaşma sorunu yüzünden tüketilmeden heba edilen meyve sebze miktarının üretimin dörtte birine ulaşmaktadır. Bunun da maddi değer olarak 18 milyar lira civarında hesaplanmaktadır.

Demek ki kayıtdışılığın önlenmesi ile yalnızca vergi kaybı değil sebze ve meyve ürünlerinin israfı da önlenebilir ve buradan gelen kaynağın bir bölümüyle hem üreticilerin pazarlama teşkilatları hem de hallerdeki soğuk hava depoları kolayca finanse edilebilir.

KAYITDIŞILIĞIN ÖNLENMESİ İÇİN HANGİ ÖNLEMLER ALINABİLİR?

Kayıtdışılığın önlenebilmesi için ilk şart üretilen ürünlerin hallerden geçtikten sonra pazarlanmasının sağlanmasıdır. Bu yönde geçtiğimiz yıllarda çeşitli adımlar atılmıştır.

"5957 Sayılı Hal Kanunu Uygulamalarında ve Hal Kayıt Sistemi" bunlardan biridir. Satış noktalarındaki ürünlerde ürün künyesi uygulamasının başlatılması bir diğeridir. Bu sistem, ürünün tarladan tüketiciye ulaşıncaya kadar her aşamada belgelenmesi ve bunların karşılaştırılmasını öngörmektedir.

Ancak, teknik düzeyde yapılan tüm düzenlemelere karşın bu sorunun bir çözüme kavuşturulamadığı görülmektedir.  Burada yetkili mercilerin kararlı bir biçimde sorunun üzerine gitmemeleri kadar üreticinin örgütsüz olması da rol oynamaktadır.  Üretici güçsüz ve örgütsüz olunca, aracı ya da nihai satıcı bu zayıflıktan azami istifade etmeye çalışmaktadır. Kayıtdışılık bu durumda aracıya büyük avantaj sağlamaktadır.

Dolayısıyla kayıtdışılığın önlenebilmesi için üreticilerin üretimlerini kendi birlikleri içinde gerçekleştirebilmeleri ve pazarlayabilmelerinin koşullarının sağlanması en önemli koşul olarak görülmektedir.

DENETLEMELER SIKILAŞTIRILABİLİR

Ayrıca piyasada etkili bir kamusal düzenleme ve denetleme gerekmektedir. Son dönemde yapılan bir çok değişiklik iyi niyetli olsa bile sorunun çözümü piyasanın kendi kendini düzenlemesinde aranmaktadır. Bu yaklaşım sonuçta kamu yönetimini etkisizleştirmekte ve  tekelleşmenin yolunu açmaktadır. Ayrıca toptancı hali dışında alınıp satılan malların bildiriminin yapılmaması ya da eksik yapılması durumunda öngörülen cezalar da caydırıcı olmaktan uzaktır. Kaçak oranının yüksekliği ve yakalanan kaçak oranının düşüklüğü göz önüne alındığında mevcut cezaların caydırıcı olmadığı açıkça görülmektedir.

Yukarıda saydığımız önerilerin gerçekleşmesi ve denetleme açısından gerekli önlemlerin alınması durumunda üreticinin kazancı artarken tüketici fiyatlarında da yüzde 50 civarında bir düşüş gerçekleşebilir.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER